Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun
Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı maçları (2011-12 sezonu) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı maçları (2011-12 sezonu) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Fenerbahçe : 4 - Bursaspor : 0 (Ziraat Türkiye Kupası Final maçı) BU SEZONA KUPA YAKIŞIRDI !!



Sezon başından bu yana yürütülen linç kampanyasının artarak devam ettiği şu günlerde, Fenerbahçe sezonu kupayla tamamlarken aslında buruk bir şekilde sezonu kapattı diyebiliriz.

4 gün önce sadece 1 gol ile kaybettikleri lig şampiyonluğunun moral bozukluğunu çabuk atlatmış göründüler..

Bütün kadro zaafiyetine, bütün zorluklara ve bütün bir sezonun yaşanan büyük stresin son noktasıydı Türkiye Kupası finali..

29 yıl önce kazanılan kupanın ardından geçen büyük zaman diliminde, bazı sezonlar çok yaklaşılan ancak finalde kaybedilen kupanın, belki de Fenerbahçe camiasına yüklediği manaydı bu kupanın kazanılması.

Sezon başında kadrosu neredeyse dağıtılmış, geçen yıl kazanılan şampiyonluktaki pay sahibi oyuncularının ayrılmak zorunda bırakıldığı, sezona büyük zorluklar içerisinde başlayan ve bu zorluklar sezon içerisinde adeta nirvanaya ulaşan Fenerbahçe, yine bu kötü anılara gebe olan sezonu kupayla tamamlamanın haklı gururunu yaşadı, yaşamakta.

Böylesi bir sezona elbette ki kupa yakışırdı.

Aslında çifte kupa hedefiyle sezona başlanmıştı.

Lig şampiyonluğunu, daha önce de söylediğimiz gibi sadece 1 gol ve yarım puan ile kaybeden Fenerbahçe, kupada ise Bursaspor karşısına işte bu moral dezevantajıyla başladı.

Daha maçın henüz başında Caner Erkin'in golüyle öne geçen Fenerbahçe, maçı da bir anda kolaya soktu.

Zira Bursaspor'un klasik oyun anlayışı olan kendi sahasında oyunu kabul edip hızlı ataklar üretmesinin de önüne geçti.



Play Offlarda sakatlıkları nedeniyle takımdan ayrı kalan Alex, Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz, maça 11 de başlarken yine sakatlığı nedeniyle uzun süre formasından ayrı kalan Moussa Sow da yedekler arasındaydı.

İşte o Alex'in önderliğinde başlayan Fenerbahçe, daha maçın başında öne geçmesinin avantajını maç içerisinde çok fazlaca kullandı.

Maçın adamı olan Alex, Türkiye'de bulunduğu 8 sezonda Fenerbahçe formasıyla kırılmadık rekor bırakmazken, bu rekorlarına bir de Türkiye Kupası'nı ekledi.

Maç içerisinde yaptığı 3 asistinin yanısıra attığı golle de geceye ve uzun zamandır devam eden Türkiye Kupası fobisini de son verdi.

Fenerbahçe, maçın tamamında rakibinin çok çok üstünde bir futbol ortaya koydu.

Orta sahada Emre-Baroni ikilisi sürekli olarak top kazanırken bu kazanılan topların hızlı bir şekilde Alex'e aktarılması, Alex'in de bütün sahayı parselleyerek oynaması ve paslarını etkili yerlere göndermesi neticesinde oldukça kolay bir galibiyet oldu. Öyle ki maç toplamında 571 isabetli pasla rakibine adeta top göstermedi.

Hatta Alex'in maç içerisinde verdiği ancak golle sonuçlanmayan çok önemli pasları da var. Bunların gol olmamasının en önemli nedenlerinden birisi, Bursasporlu İbrahim'in kritik müdahaleleriydi. Özellikle Bursaspor adına belki de sahada en fazla dikkat çeken isimdi İbrahim.

Defansta Yobo'nun zamansız sakatlığıyla Serdar Kesimal'in yerine görev yapması, son haftalarda gösterdiği üstün form grafiği ile Milli Takım'a yükselen Bekir İrtegün'ün sıfır hatayla oynaması, sağbekte önce Gökhan sonra Orhan Şam'ın eksiksiz oyunları, solbekte Ziegler ve önündeki Caner'in uyumu, yine sağ kanattaki Mehmet Topuz'un sakatlığın etkisinden uzak bir şekilde bütün ikili mücadelelere girmesi de Fenerbahçe'nin oyundaki artılarıydı.

Kısacası Fenerbahçe için zorluklarla dolu bir sezonda, en azından bu sezonun "istatistiklerde" hatırlanması babından kupanın kazanılması önemliydi ve Fenerbahçeli futbolcular da bu kupayı kazanarak, kendilerine bu sezonu adeta "zindan edenlere" en güzel cevabı vermiş oldular..

Böylesi bir final maçını yöneten hakem Bülent Yıldırım için de bir tek satır karalayacak olursak;

Fenerbahçe'nin ikinci golünü atan ve golden sonra formasındaki armayı öpen Christian Baroni'ye sarı kart göstermek, ancak ve ancak Bülent Yıldırım ve O'nun "zihniyetindeki" hakemlere "yakışırdı." O da kendisinden bekleneni yaptı. Kutlarız !!

Bu kupanın kazanılmasında büyük emeği geçen, özellikle de yine Ankara'da oynanan Çeyrek Final Kayserispor maçının uzatma dakikalarında attığı golle Fenerbahçe'yi adeta geri döndüren Moussa Sow, final maçına damga vuran kaptan Alex, sezon içerisinde görev yapan yapmayan bütün futbolcu kadrosu, teknik kadro ve özellikle de Aykut Kocaman'a, "kocaman kocaman" teşekkürlerimizle birlikte, kupanın hediye olarak gideceği "Metris'e selam olsun."

Camiamıza hayırlı olsun..

Stat: 19 Mayıs

Hakemler: Bülent Yıldırım, Cem Satman, Ekrem Kan

Bursaspor: Carson, Basser, İbrahim, Serdar, Vederson, Sestak (Dk. 71 Okan), N’Diaye (Dk. 63 Turgay), Adem (Dk. 56 Musa), Ozan, Batalla, Pinto

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan (Dk. 58 Orhan), Bekir, Yobo (Dk. 30 Serdar), Ziegler, Mehmet, Baroni, Emre, Caner, Alex (Dk. 81 Sow), Semih

Goller: Dk. 2 Caner, Dk. 45 Baroni, Dk. 58 Semih, Dk. 78 Alex (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 45 Baroni, Dk. 73 Emre (Fenerbahçe), Dk. 53 Basser, Dk. 61 Vederson, Dk. 66 Pinto, Dk. 83 Musa (Bursaspor)

13 Mayıs 2012 Pazar

Fenerbahçe : 0 - Galatasaray : 0 (Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 6.hafta maçı) ŞAMPİYON OLMUŞSUN BANANE, ŞAMPİYON OLAMAMIŞIM SANANE!!



Şampiyon olmuşsun banane, şampiyon olamamışım sanane..

Kupa verilmiş bize ne, lig bitmiş kime ne?

Böylesine iğrenç oyunların oynandığı, böylesine dehşet verici görüntülerin sergilendiği bir başka sezon yaşanmadı Türkiye'de..

Böylesine belaltı vuranların ortalarda cirit attığı, böylesine "ince ince" çalışanların hergün ekranlarda "gerdan kırdığı" böylesine "biber gazlarının ve jopların" "düşman (!)" sırtına indiği, gaz bombalarının genizlere sıkıldığı, çocuk, yaşlı, hasta ayrımı yapmaksızın bütün bir gruba karşı acımasızca kalkan ellerin alkışlandığı ve sıkıldığı bir başka sezon da yaşanmamıştı Türkiye'de..

Geçen sezonu şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe'nin emeklerine göz diken "hırsız" ların "yavuz ev sahibi" olduğu, olası operasyonları operasyon tarihinden haftalar önce kendi hesaplarından kamuoyuna duyuran "kulağı delik" gazetecilerin olduğu, ortamdan fayda sağlamak adına ortalığa düşen leş kargalarıyla birlikte bunlara destek olan yandaş ve yalakaların arz-ı endam ettiği, "ateşi üflemek" adına "ateşe benzin döken" yönetici kisvesi altında buram buram tahrik kokan mesajları kendi yandaşlarına sunan kişilerin yaşadığı bir başka sezon da olmamıştı Türkiye'de..

"İftiracıların itirafçı" diye lanse edildiği, renk hırsından gözleri kör olmuşçasına etrafa saldıranların fazlalaştığı, şu veya bu nedenle bir camiayı karşısına almayı "büyüklük ve cesaret" göstergesi olarak sunanların böylesine "palazlandığı" bir başka sezon da yaşanmamıştı Türkiye'de..

Eğer bir şampiyonluk, 12 yaşında bir çocuğun hayatına eş değerse, lanet olsun o şampiyonluğa da, o kupaya da..

Alın, hepsi sizin olsun..

Eğer bir şampiyonluk, yaşlı, kadın, çocuk demeden bütün bir gruba bomba atmaksa, lanet olsun o şampiyonluğa da, o kupaya da..

Alın, hepsi sizin olsun...

Ez cümle;

Hepsi oldu..

Olmaz denilen bütün olmazlar artık yaşandı ve gerçek..

312 gün önce özgürlüklerinden alıkonulanlar, halen daha tutsak..

İstanbul'un orta yerinde polisin gaz bombaları altında haklılıklarını haykırmak adına bütün zulümleri göze alan, her türlü haksızlığa isyan ederek gurur ve büyük bir vakarla duruşlarından taviz vermeyen, son gün olmasına rağmen yine bütün riskleri göze alarak böylesi önemli bir maça "girerken" bile yine gaz bombasından nasibini alan, maç çıkışında yine aynı muameleye maruz kalan bu büyük camianın cengaver taraftarlarına selam olsun..

Kendileri böylesine bir vahşetin orta yerinde kurtarılmayı beklerken, "birilerinden" medet umarken, nereden bilebilirlerdi medet umdukları "makamlar" kupa verilmesi konusunda görüşmeler yapıyorlardı?

Nereden bilebilirlerdi başlarına böylesi vahşi olayların geleceğini?

Maç kazanılır, kaybedilir.. Herşey sahada kalır..

Ama insanlık ve vicdan, sadece "adamlıkta" kalır..

Adam gibi adamlarda hem de..

Bu nedenle,

Kim şampiyon olursa olsun..

Böylesi bir sezonu hazmeden varsa eğer, beri gelsin..

"Kafasını kuma sokanlar ve gecenin karanlığına gizlenen yarasalar" hariç..

Bayram onların bayramı ise;

Varsın kutlasınlar..

Siz vakur olun..

Siz sakin olun..

Siz müsterih olun..

Çünkü siz, haksızlığa karşı duranlarsınız..

Çünkü siz, zulmü alkışlamayanlarsınız..

Çünkü siz, ortamdan faydalanmayan ve her gün "bukelamun" gibi renk değiştirmeyenlersiniz..

Selam olsun size..

6 Mayıs 2012 Pazar

Trabzonspor : 1 - Fenerbahçe : 3 (Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 5.hafta maçı) EMRE'NİN İNTİKAMI







Sezonun en önemli maçı..

Olmak ya da olmamak maçı..

Devam veya tamam maçı...

Sezon başında yaşanan olayların neredeyse bütün sezona yansımasının sonucunda gerilen ortam, hafta ortasında Şenol Güneş'in, "Güneydoğu'daki olayların kat kat fazlasının yaşanmasından korkuyorum" tarzındaki "ters manyel" kokan ve buram buram tahrik içeren sözlerinin getirdiği maç, teknikten-taktikten ziyade "onurlu ve dik duruş" ile "koca bir sezonu kupa isterük" nümayişleriyle geçiren bir grubun mücadelesiydi.

Yine 4 hafta önce İstanbul'da oynanan Fenerbahçe-Trabzonspor maçında yaşanan "Emre-Zokora" olaylarının da etkisi bu maçta fazlasıyla görülecekti ve görüldü de..

Emre Belözoğlu'na verilen 3 maçlık cezanın sonrasında sahalara muhteşem bir şekilde dönüş yapan Emre Belözoğlu'nun daha maçın henüz başında attığı golle öne geçen Fenerbahçe, tıpkı bundan 7 sezon önce Denizli'de oynadığı maçın bir benzerini oynadı Trabzon'da bu akşam..

Maçta Fenerbahçe'nin 7 köşe vuruşu var ve bu köşe vuruşlarının tamamı, taşlar altında, yabancı ve yanıcı cisimler altında, dahası "polis kalkanları" altında yapıldı..

Top her taca çıktığında bütün bir tribünler hücum etti sahaya..

İşte böylesine gergin bir ortamda Fenerbahçe maçı büyük bir özveriyle, mücadeleyle, onurlu ve dik duruşla kendilerine yakışır bir vaziyette devam ettirdi..

Hakem olarak atanan Mustafa Kamil Abitoğlu, bundan 2 hafta önce Trabzon'da oynanan Trabzonspor-Beşiktaş maçının da hakemiydi ve o maçta Halil Altıntop'un ofsayttan attığı golle Trabzonspor kazanırken, o maçta da adından sıkça sözettirmişti..

Ancak bu akşam, kelimenin tam anlamıyla "kendini aştı"

Özellikle Zokora'nın, Emre'nin bırakın futbolculuğunu, "erkekliğini" bitirmeye yemin edercesine savurduğu gaddarca tekmeyi bile es geçen Kamil Abitoğlu, maçta atılan bütün yabancı maddeleri "yabancı gözlerle" izledi.. Yine Colman'ın Emre'ye, Burak Yılmaz'ın ise Ziegler'e kasti tekmelerini görmezden geldi.

Ve bu kişi de, Türkiye Futbol Federasyonu'nun bir hakemi..

Bırakın maçtaki kararlarını, Emre Belözoğlu'nun atacağı kornere bile müdahale ederek "Sen atma" tarzında, Fenerbahçe'nin teknik işlerine bile karışan bir hakem ile bu akşam kazanmak gerçekten de zordu..

Ancak bu sezon Fenerbahçe, adeta yeminlerini bütün ülkeye haykırırcasına gösterdiği mücadeleyle maçı kazandı..

Geçen hafta oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçının hakemi Halis Özkahya'dan sonra Kamil Abitoğlu'nu da mağlup ederek hem de..

Maça dönecek olursak;

Maçtan önce Alex, Sow ve Mehmet Topuz gibi çok önemli eksikleri bulunan, maç içerisinde ise Gökhan Gönül ve Emre Belözoğlu'nun sakatlıkları nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşayan Aykut Kocaman, sahaya çıkardığı takımla gerçekten de maçtan önceki bütün teknik analizlerini çok güzel bir şekilde yaptığını gösterdi..

Maça Emre Belözoğlu'nun golüyle başlayan Fenerbahçe, daha sonra yapılan bütün tahriklere, provakasyonlara, çirkeflikler ve tacizlere rağmen son derece soğukkanlı bir şekilde maça asılmaya devam etti..

Orta sahada Emre ve Baroni'nin muhteşem futbolları bu dakikadan sonra etkisini iyice gösterdi..

Özellikle Emre, kendisine verilen 3 maçlık cezaya "ceza kesti" sahada..

Alex'in olmadığı akşamda bütün liderlik özelliklerini ve tecrübesini sahaya yansıttı..

Zokora ve Colman karşısında adeta futboluyla büyüdü..

Top aldı, pres yaptı, pas dağıttı, takımını ileriye çıkardı, golünü attı, Bienvenu'nun attığı golün öncesinde Stoch'a verdiği pas çok klastı, kısacası herşeyi yaptı takımı adına..

Tahriklere kulak asmadı, provakasyonlara yem olmadı, soğukkanlılığını korudu..

Kafasına her türlü cisim yedi, her türlü küfre maruz kaldı ancak O, aslanlar gibi sahada mücadele etti ve galibiyetin bir numaralı mimarı oldu adeta..

Fert fert ayırmaya gerek yok aslında bu maçta..

Çünkü Fenerbahçeli her futbolcu, üzerine düşeni fazlasıyla yaptı "sezonun maçında."

Biliyorlardı ki bu maçı kazanamazlarsa eğer, son hafta Kadıköy'de oynanacak Galatasaray maçı sadece rakibinin "ünvan maçı" olacaktı..

Ve buna müsaade etmediler..

Böylesine sıkıntılı geçen bir sezonun noktasını "Kadıköy'de koyma" mücadelesini verdiler ve bunu da başardılar..

Şimdi önümüzdeki hafta, sezonun son maçı ve en önemli maçı var hiç kuşkusuz ki..

Play Offlar öncesinde "6 da 6" hedefinden sadece 1 maçlık taviz veren Fenerbahçe, "6 da 5" yapmaya kararlı..

Veya "19 da 17" yapmaya kararlı..

Veya "üstüste 2.defa şampiyon olmaya kararlı."

Veya "2 kupa" almaya kararlı..

Veya "Fenerbahçe adını tarihe bir kez daha altın harflerle kazımaya kararlı."

Darısı haftaya ve darısı nice şampiyonluklara..

***
Stat: Hüseyin Avni Aker


Hakemler: Mustafa Kamil Abitoğlu, Mehmet Cem Hanoğlu, Asım Yusuf Öz

Trabzonspor: Tolga, Celustka, Giray, Glowacki, Cech (Dk. 29 Henrique), Zokora (Dk. 82 Adrian), Colman, Serkan, Alanzinho (Dk. 75 Halil Altıntop), Olcan, Burak

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan (Dk. 56 Orhan), Bekir, Yobo, Ziegler, Dia (Dk. 73 Mehmet Topuz), Selçuk, Cristian, Emre (Dk. 84 Caner), Stoch, Bienvenu

Goller: Dk. 3 Emre, Dk. 31 Bienvenu, Dk. 84 Cristian (Fenerbahçe), Dk. 45+4 Burak (Trabzonspor)

Sarı kartlar: Dk. 18 Gökhan, Dk. 32 Cristian, Dk. 45+6 Emre, Dk. 74 Yobo, Dk. 88 Caner (Fenerbahçe) Dk. 45+4 Zokora, Dk. 74 Burak, Dk. 89 Giray, Dk. 90 Olcan (Trabzonspor)

4 Mayıs 2012 Cuma

Beşiktaş : 1 - Fenerbahçe : 0 (Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 4.hafta maçı) KAYBEDİLMİŞ BİRŞEY YOK !!

Fenerbahçe, sezonun belki de en kritik maçına çıktı bu akşam İnönü Stadı'nda.. Öylesine kritik bir maçtı ki, bir gün önce Galatasaray'ın puan kaybetmesiyle birlikte bir anda lider olma şansını yakalamış, hatta önümüzdeki hafta Trabzonspor'a deplasmanda mağlup olsa bile son hafta Galatasaray'ı mağlup etmesi halinde şampiyon olabilecek kritik bir sürecin ilk maçıydı.. Tıpkı sezon içerisinde 24.haftada Samsunspor deplasmanı öncesi ayağına kadar gelen liderlik şansı gibi, bu akşam da Fenerbahçe'nin önüne böyle bir şans geldi.. Ancak son 10 gün içerisinde oynanan 3 kritik maçın da getirdiği fiziksel yorgunluğun yanısıra geçen hafta sakatlığı nedeniyle forma giyemeyen Alex ile Beşiktaş maçında sakatladıktan sonra maçtan çıkmayan, haftayı ise antrenmansız tamamlayarak tekrar maça çıkan Volkan Demirel, yine 3 maçlık cezası sona eren Emre Belözoğlu gibi oyuncuların sahada yeraldığı bir Fenerbahçe izledik bu akşam.. Kalede Volkan Demirel, yine çok kritik müdahalelerde bulunurken sağbek Gökhan Gönül, eski günlerinden çok uzak bir görüntü sergiledi.. Fenerbahçe'nin yediği golde yaptığı hata, Gökhan Gönül gibi bir oyuncuya hiç yakışmadı.. Defansta Bekir İrtegün, son haftalardaki formunu korurken partneri Yobo ise bu akşam kritik hatalara imza atan isimdi.. Fenerbahçe, maçın genelinde rakip sahada baskı yaparak Beşiktaş kalesine gitmek istese de, Beşiktaş'ın oyunu kendi sahasında kabul edip konrataklarla Fenerbahçe kalesinde etkili olduğunu gördük.. Orta sahayı kalabalık tutan Beşiktaş, kanatları da iyi kapatınca Fenerbahçe'nin etkili oyuncuları pozisyon bulmakta zorlandılar.. Stoch, önceki maçlarda yaptığı kanat akınlarını yerine getiremezken, kaptan Alex'in maç eksiği olduğu ve sakatlığını atlatamadığı net bir şekilde görüldü.. Emre Belözoğlu, oyuna girdikten sonra etkisiz, forvet Semih Şentürk ise Egemen ve İbrahim Toraman'ın ikili markajı altında pozisyon bulamadı. Bulduğu net pozisyonda ise Cenk başarılıydı.. Fenerbahçe için belki de maçın kırılma anı, Baroni'nin kaçırdığı goldü.. Eğer o pozisyonda Fenerbahçe golü bulsa, galibiyet için de bolca zamanı vardı.. Fenerbahçe, bu akşam mağlup olmasına rağmen, sadece çok küçük bir avantaj kaybetmiştir.. Zira kalan 2 maçı da kazadığı takdirde, zaten matematiksel olarak şampiyonluğunu ilan edecek.. O nedenle bu haftaki Trabzonspor maçı, belki de sezonun en önemli maçı.. Kırılma maçı.. Ya tamam, ya devam maçı.. Umarız Fenerbahçe, geçen sezonlarda çokça başardığı gibi bu zorlu maçın da üstesinden gelir.. Stat: Fiyapı İnönü Hakemler: Fırat Aydınus, Aleks Taşcıoğlu, Kemal Yılmaz Beşiktaş: Cenk Gönen, Hilbert, İbrahim Toraman, Egemen Korkmaz, İsmail Köybaşı, Quaresma, Fernandes (Dk. 86 Aurelio), Ernst, Veli Kavlak, Simao (Dk. 62 Ekrem Dağ), Almeida (Dk. 73 Holosko) Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül (Dk. 61 Özer Hurmacı), Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Selçuk Şahin (Dk. 61 Emre Belözoğlu), Cristian, Stoch (Dk. 80 Bienvenu), Alex, Semih Şentürk Gol: Dk. 45 Almeida (Beşiktaş) Sarı kartlar: Dk. 47 Yobo (Fenerbahçe), Dk. 49 Egemen Korkmaz, Dk. 68 Veli Kavlak (Beşiktaş)

29 Nisan 2012 Pazar

Fenerbahçe : 2 - Beşiktaş : 1 (Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 3.hafta maçı) HALİS ÖZKAHYA'YA RAĞMEN !!

Fenerbahçe, Süper Finalin 3.haftasında Beşiktaş ile birlikte hiç hesapta olmayan bir rakibi de bu akşam mağlup etmeyi başardı.. Halis Özkahya.. Hemen her yönettiği Fenerbahçe maçında "harikalar yaratan" Halis Özkahya, bu akşam yine "formunun zirvesindeydi." Tam 13 sarı kartını çıkardı sahadaki 22 kişiye.. Tam 3 tane direkt kırmızı kartı gerektirecek hareketi "görmedi." Tam 1 tane net penaltıyı "çalmadı." Tam 50 bin taraftarı stadda, milyonlarca taraftarı ise ekranları başında hop oturup hop kaldırttı verdikleriyle, vermedikleriyle.. Daha ilk defa derbi yöneten ve arkadaşları tarafından "Bebek Yüzlü" olarak tanımlanan Halis Özkahya, sahada ise tam bir katildi.. Fenerbahçe'nin ligde oynadığı Eskişehirspor deplasmanında Caner Erkin'i yanlış bir kartla oyundan ihraç ederken, Alper Potuk'a ise sarı kartı olmasına rağmen üst üste 2 tane kart çıkarmayarak oyunda tutmuştu.. Oyuna dönecek olursak; Fenerbahçe, maça oldukça istekli ve baskılı başladı.. Alex ile Emre'nin olmadığı akşamda bütün yük, Baroni, Selçuk ve Stoch'un sırtındaydı.. Maç oynanacağı gün ceza alma konusunda Fenerbahçe camiası oldukça "ünlüdür." Geçtiğimiz sezonlarda Avrupa Ligi maçlarının oynanacağı gün sahası kapatılan Fenerbahçe, Süper Final maçlarının oynanacağı günün arefesinde ise, "ırkçılıktan" dem vuranların yaptığı son darbeydi, hamleydi.. Emre'ye verilen ceza, aslında Fenerbahçe'nin ne denli tehlikeli bir rakip olduğunu kabul etmelerindendir.. İşte o Emre'nin olmadığı akşamda, Selçuk Şahin yine orta sahada savaşçı kimliği ile ön plana çıktı, Fernandes ve Ernst gibi iki usta ön liberonun arasında top aldı, pas dağıttı, pres yaptı, kademe yaptı.. Kısacası futbol adına olumlu ne kadar iş varsa hepsini yaptı.. Tabi bu arada pas hataları da oldu ancak, Selçuk Şahin'in özelliğidir bu.. Yorulup çıkana kadar tartışmasız Fenerbahçe'nin en iyisiydi.. Sağda Gökhan Gönül tutuk, Mehmet Topuz savruk, solda Reto Ziegler ürkek, Stoch ise patlamaya hazır volkandı adeta.. İşte o Stoch, öyle bir bazuka gönderdi ki Beşiktaş kalesine, "bu sezon bir tek frikik golüm yoktu, alın size bir de frikik" der gibiydi.. Alex'in olmadığı akşamda Alex'in rolüne girmek istedi önceleri ancak kalabalık arasında pek fazla verim alamayınca yine kendi kanadına geçti ve aldı sazı eline.. Her pozisyonda Hilbert'i adeta sürklase etti, Fenerbahçe'yi Beşiktaş kalesine taşıyan ve tutan isimlerin başındaydı.. Semih Şentürk, belki gol pozisyonlarına giremedi ancak rakip defansa yaptığı baskıyla görevini yerine getirdi, bir penaltısı çalınmadı, İssiar Dia'ya attığı gollük pas ise tam bir Alex pasıydı.. Bekir İrtegün defansta futboluyla yine büyürken, kalede tam bir cengaver vardı.. Dizindeki 9 dikişle sahada kalan Volkan Demirel, Qureasma'nın gollük şutunda ise kendisinden bekleneni yaptı.. Bir gün önce oynanan Trabzonspor-Galatasaray maçında yaşanan "mücadelesizliğin" yanısıra bu akşam Beşiktaş'ın verdiği insanüstü mücadele, umarız ki "Onurlu camialara" bir derstir.. Tabi Beşiktaş'ın bu akşam oynadığı sert ve mücadeleci futbolu da haftasonu Arena'da göstermesini bekliyoruz.. Fenerbahçe, böylesi bir ortamda 3 puan alarak yoluna kayıpsız devam ederken, umarız sakatlarının da düzelmesiyle İnönü'de oynanacak rövanş maçında da rakibini mağlup eder ve şampiyonluk inancını tam gaz devam ettirir.. Darısı, diğer maçlara.. Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Hakemler: Halis Özkahya, Mustafa Emre Eyisoy, Serkan Gençerler Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz (Dk. 72 Dia), Selçuk Şahin (Dk. 83 Özer Hurmacı), Cristian, Caner Erkin (Dk. 59 Bienvenu), Stoch, Semih Şentürk Beşiktaş: Rüştü Reçber, Hilbert, İbrahim Toraman, Egemen Korkmaz, İsmail Köybaşı, Quaresma (Dk. 87 Mehmet Akyüz), Ernst, Fernandes, Veli Kavlak, Simao (Dk. 87 Mustafa Pektemek), Edu (Dk. 68 Bebe) Goller: Dk. 54 Egemen Korkmaz (Beşiktaş), Dk. 57 Stoch, Dk. 83 Egemen Korkmaz (Kendi kalesine) (Fenerbahçe) Sarı kartlar: Dk. 21 Cristian, Dk. 45+6 Selçuk Şahin, Dk. 85 Volkan Demirel, Dk. 88 Özer Hurmacı (Fenerbahçe), Dk. 21 Egemen Korkmaz, Dk. 21 Edu, Dk. 40 Hilbert, Dk. 41 Fernandes, Dk. 57 Veli Kavlak, Dk. 65 Quaresma, Dk. 90+3 Rüştü Reçber, Dk. 90+4 Ernst, Dk. 90+5 İbrahim Toraman (Beşiktaş)

26 Nisan 2012 Perşembe

Fenerbahçe : 2 - Karabükspor : 0 (Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final maçı)

Fenerbahçe, kupadaki makus talihini kırma noktasındaki ilk randevuda, Karabükspor'u 2-0 mağlup ederken, yedek ağırlıklı bir kadroyla sahada mücadele etti. Son Galatasaray maçındaki sakatlıkları nedeniyle takımda forma giyemeyen Alex, Mehmet Topuz, Yobo ve Sow ile rotasyon nedeniyle forma giyemeyen kaleci Volkan Demirel ve Reto Ziegler'den yoksun olarak sahaya çıkan Fenerbahçe, özellikle maçın 20.dakikasından sonra sahadaki üstünlüğü eline alırken skor üstünlüğünü de kısa süre içerisinde ele geçirdi. Uzun zamandır forma şansı bulamayan Semih Şentürk'ün, özellikle de Moussa Sow'un sezonu kapatmasına denk gelen bu günlerdeki form durumu, bir nebze olsun içimizi ferahlatsa da asıl performansı kalan haftalarda beklediğimizi de belirtelim Semih'ten.. Attığı muhteşem frikik golü Alexvariydi, zaten öncesinden de Semih Şentürk'ün böylesi vuruşlarını hatırlıyoruz zaman zaman.. Orta sahada Baroni ve Selçuk, defansta ise Bilica ve Serdar Kesimal, kendilerinden beklentilere olumlu cevap verirken, yine bu sezon pek fazla forma şansı bulamayan Özer Hurmacı'nın da ilk 11 de başlamasının getirdiği moralle zaman zaman olumlu işler yaptığını söyleyebiliriz.. Hiç kuşkusuz ki böylesi bir sezonda, bütün branşlarda ve platformlarda azami başarı sağlaması Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler için oldukça önemlidir. Bu nedenledir ki Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası'nda da uzun zamanlardan beri gelen şanssızlığını, bu sezon kırma ihtimali de var ve bunun önünde de sadece bir maç var.. Darısı bu sezon sonuna ve çifte şampiyonluğa.. STAT: Ankara 19 Mayıs HAKEMLER: Tolga Özkalfa, Cem Satman, Hakan Yemişken KARDEMİR D.Ç. KARABÜKSPOR: Bora, Uğur, Jahic, Mabiala, Seric (Anıl dk. 82), İlhan, Mustafa, Ragued, Birol (Hamroun dk. 46), Cernad (Güven dk. 60), Mehmet Yıldız FENERBAHÇE: Mert, Orhan, Serdar, Bilica, Caner (Gökay dk. 85), Dia (Ziegler dk. 75), Selçuk (Özgür dk. 75), Baroni, Özer, Stoch, Semih GOLLER: Semih (dk. 36), Dia (dk. 58) (Fenerbahçe) SARI KARTLAR: Jahic, Mustafa, Uğur (Karabükspor), Dia, Gökay (Fenerbahçe

22 Nisan 2012 Pazar

Galatasaray : 1 - Fenerbahçe : 2 (Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 2.hafta maçı) BİR FENERBAHÇE KLASİĞİ !!

Fenerbahçe için olmak ya da olmamak maçıydı bu maç.. Sezonun başında yaşanan kaos ortamına rağmen, inançla ve inatla zirveyi kovalayan, futbol dışında bile bütün branşlarda adeta varolma savaşının son duraklarından birisi de Türk Telekom Arena idi.. Geçen sezon "resmi açılışını yaptığı" stada bu sezon ikinci defa konuk olan Fenerbahçe, ilk maçta özellikle Bilica'nın yaptığı fahiş hataların neticesinde ilk devrede peş peşe yenen iki golle oyunu çeviremediği, Kadıköy'de ise yine ilk 20 dakikada 2-0 öne geçmesine rağmen geriye yaslanarak rakibini beklemesinin neticesinde yine rakibini mağlup edememişti.. Ancak bu akşam işler tersine döndü.. Rakibi, bütün sezonun "rüzgarını" arkasına alarak "fırsattan istifade" eden pozisyondaydı maç öncesinde.. Artık şampiyonluk için gün sayıyorlardı kendi deyimleriyle.. Yanlız unuttukları bir nokta vardı.. Karşılarındaki takım Fenerbahçe idi.. Geçmişte detıfalarca örnekleri göründüğü üzere, yakın tarihimizde de 22 Nisan 2005 tarihinde Kadıköy'de 4-0 lık hezimetle birlikte akıllarda kalan nice zaferlere imza atan bir takım vardı.. Şampiyonluk inadı ve inancıyla sahadaydılar.. Kalede Volkan muhteşem oynadı.. Kendisine aynı stadda milli maçta edilen galiz küfürler neticesinde Kadıköy'de sloganlaşan Volkan Demirel, adeta maçı tek başına kopardı.. Galatasaray'ın ardarda gelen gollük şutlarını mükemmel reflekslerle önleyen Volkan Demirel, takım arkadaşlarına da inancını aşıladı.. Fenerbahçe'de muhteşem oynayan bir diğer isim de Bekir İrtegün idi.. Sezona muhteşem bir şekilde başlayan ancak daha sonra yaşadığı şanssız sakatlığın etkisi nedeniyle uzun süre takımdan ayrı kalan Bekir İrtegün, son haftalarda yine sezon başında yakaladığı form durumuna ulaşmış durumda.. Özellikle rakibin gol silahlarından olan Elmander, adeta Bekir'in markajında eridi. Girdiği gol pozisyonlarında ise karşısında Volkan Demirel vardı.. Orta sahada Baroni ile Selçuk, rakipleri olan Melo ve Selçuk İnan gibi iki önemli orta saha oyuncusu karşısında ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiler.. Özellikle Selçuk Şahin, kritik anlardaki kritik hamleleriyle defansına soluk aldıran isimdi.. Daha önceki maçlarda Galatasaray'a 7 gol atan Alex De Souza, bu akşam belki gol atamadı ancak Ziegler'e attırdığı golle klasını yine gösterdi.. Oyunda kaldığı süre içerisinde topu ayağına her alışında arkadaşlarıyla uyumu mükkemeldi, takımını sahada iyi yönetti, zaferin gizli kahramanlarından birisiydi.. Ve Ziegler.. Sezon başından beri çokça eleştirilen Ziegler, attığı golle "Gerçek Fenerbahçeli" olurken, defansta ise başarılı hamlelerde bulundu. Caner Erkin de özellikle ilk yarıda Fenerbahçe'yi rakip alana taşıyan isimlerdendi.. Gördüğü sarı kart nedeniyle ikinci yarıda zaman zaman hamlelerde korku yaşasa da, elinden gelenin en iyisini yaptı. Şanssız bir şekilde sakatlanarak çok erken sürelerde oyundan çıkan Moussa Sow, oyunda kaldığı süre içerisinde etkili olamazken, yerine giren Bienvenu ise Stoch'un attığı goldeki asistiyle zafere katkı yapan oyunculardandı.. Bir diğer gizli kahraman ise Mehmet Topuz idi.. Maç boyunca çokça koşan, bütün toplara hamle yapan Mehmet Topuz, takım savunmasına da önemli katkı yapan isimlerdendi.. Gökhan Gönül, yine "gönülden" oynarken defanstaki görevini mükemmel yapan isimlerden birisiydi.. Kısacası Fenerbahçe takımı, bir bütün olarak takım oyunu oynadı, daha önceki iki maçta yaptığı pozisyon hatalarını yapmadı, hata yaptıkları anda da kalesinde mükemmel oynayan Volkan Demirel vardı.. Ve hakederek, sonuna kadar mücadele ederek, savaşarak, tekmeye kafa sokarak bu maçı kazandı.. Şimdi Fenerbahçe için lig adeta yeniden başladı.. Zira kalan 4 maçı da kazandığı takdirde, Fenerbahçe "resmen şampiyon." Önemli olan "derede boğulmamak" Artık klasikleşen "Kadıköy akşamlarında" şimdi Beşiktaş ve Galatasaray maçları oynanacak.. Fenerbahçe'nin şampiyon olması için, özellikle Beşiktaş ve Trabzonspor'u deplasmanda mağlup etmek şart.. Galatasaray gibi bir takımı kendi seyircisi önünde sürklase eden Fenerbahçe, sonraki haftalar için de oldukça umutlu, oldukça mutlu.. Darısı gelecek haftalara.. "Zafer inananlarındır ve zafer yakındır."

15 Nisan 2012 Pazar

Fenerbahçe : 2 - Trabzonspor : 0 (Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 1.hafta maçı) 61 DE ŞOVU, SOW YAPTI !!



Fenerbahçe, hiç kuşkusuz ki sezonun en iyi futbolunu oynadı bu akşam..

Sanki 4 gün önce Ankara'da kupa maçında 120 dakika oynayan bu oyuncu grubu değildi..

Sanki, bundan önce oynadığı lig maçlarında öne geçtikten sonra zorlanan, skoru korumaya yönelik bir performans ortaya koyan oyuncular bu oyuncular değildi..

Maç içerisinde 600 ün üzerinde pas yapan ve bu pasların tam 514 ünde isabet sağlayan Fenerbahçe, rakibine her alanda üstünlük kurdu..

Sezonun "süper finalinde" beklentilere cevap veren bir futbol ortaya koydu..

Özellikle son 10 yıldır Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor'a karşı büyük üstünlük kuran Fenerbahçe, bu özelliğini kalan 5 haftada da ortaya koyması durumunda zaten sezonu şampiyon olarak tamamlayacak..

"Yeni icat edilen" Süper Final grubu maçları öncesinde, takımlar arasında pek te puan avantajı bulunmaması nedeniyle şu andaki puan farkı, maç fazlasıyla 2..

3 puanlık sistemde elbette ki Fenerbahçe'nin, rakiplerine karşı kurduğu büyük üstünlük sahaya yansırsa, elbette ki Fenerbahçe de bu sezonu şampiyon olarak tamamlayacak..

Normal sezonun 33.haftasında Trabzon'da oynanan maçta, rakibine karşı tam 3 topu direkten dönen Fenerbahçe, adeta bıraktığı yerden başladı maça..

Moussa Sow ile 2, Gökhan Gönül ile de 1 net gol pozisyonlarından faydalanamayan Fenerbahçe, yine Trabzon'da oynanan maçta olduğu gibi Baroni ile öne geçerken, aslında Baroni'nin topla birlikte ileriye doğru oynadığı zaman, ne kadar tehlikeli bir oyuncu olduğunu da gösterdi.

Defansın içerisine girerek oynadığı, topla birlikte ileriye çıkmadığı ve sürekli yan pas yaptığı için sıkça eleştiri alan Baroni, bu akşam Türkiye standartlarının üzerinde bir futbol oynadı.

Maçın ilk yarısında Colman'a kaptırdığı top haricinde hata yapmadı, garanti oynadı, pres yaptı, sürekli olarak Alex ve Sow'a yardıma gitti, zaman zaman da beklerin kademesine girerek çağdaş bir ön liberodan kesitler sunarken, attığı ve attırdığı gollerle de maça damgasını vurdu hiç kuşkusuz ki..

Baroni ile birlikte Fenerbahçe'de ön plana çıkan bir başka oyuncu da Emre idi..

Sakatlığı nedeniyle uzun bir süredir "istikrarlı" bir şekilde forma giyemeyen Emre, Aykut Kocaman'ın demek ki Süper Final Grubu için sakladığı ve hazırladığı "gizli bir silahmış" meğerse..

Sürekli olarak pres yapan, defansa yardımcı olan, topla birlikte ileriye çıkan Emre için maalesef ki maç sonunda hiç te hoş olmayan iddialar da gündeme geldi sıcağı sıcağına..

Zokora ile girdiği ikili diyaloğun neticeleri, önümüzdeki günlerde çokça konuşulacak gibi..

Ve de "Quality Turkish Media" daha maç bitmeden yayınlarına başladılar..

Süper Final Grubu'nda Emre'nin Fenerbahçe için ne derece bir güç olduğunun herkes farkında..

Ve de geçmişte Campell ve Kompela gibi oyunculara "basın önünde" iltifatlarda bulunanlara işlemeyen o "meşhur kurallar" Emre için işletilecek gibi görünüyor an itibariyle..

Fenerbahçe'de maç içerisinde öne çıkan bir başka oyuncu da Gökhan Gönül idi..

Tıpkı geçen sezonki gibi "Gönülden" oynadı..

Sürekli olarak topla ileriye çıkarken, Trabzonspor'un sol kanadını adeta felç etti..

Olcan Adın'ın tehlikeli ataklar geliştirmesini engellerken, tam tersine Olcan Adın'ın kendisini marke etmesini sağladı adeta..

Sürekli olarak topla birlikte sıfıra inerek içeriye gollük paslar attı. Nitekim bu paslardan birinde ise ilk yarıda Moussa Sow'u %100 gol pozisyonuna sokarken, bir şutu da direkten döndü..

Sezona müthiş bir başlangıç yapan ancak sakatlığı nedeniyle bu performansını sürekli hale getiremeyen Bekir İrtegün için, sezon yeniden başlamıştı adeta.

Trabzon'da oynanan maçta yaptığı pas hatasıyla rakibine golü adeta ikram eden Bekir, bu akşam üzerine düşeni fazlasıyla yaptı..

Trabzonspor'un gol ayağı Burak'a adeta top göstermedi, kritik müdahalelerle de takımını rahatlattı, Yobo ile uyumlu futboluyla bundan sonraki haftalar için umut verdi..

Yine bir Trabzonspor maçıyla birlikte sakatlanarak 2 haftalık zorunlu ayrılık yaşayan Kaptan Alex ise, yine Trabzonspor maçıyla birlikte sahalara dönerken maç içerisinde top kendisine geldiği anlarda takımını rahatlatan, topu dinlendiren ve arkadaşlarına gollük paslar atan bildik Alex idi..

Hele ilk yarıda Moussa Sow'a 4 Trabzonsporlu arasından attığı %100 lük asistin golle sonuçlanmaması, kelimenin tam anlamıyla biraz şanssızlık, biraz beceriksizlikti..

Bu akşam bolca pozisyona giren ancak birini değerlendiren Moussa Sow, yine takımın en etkili oyuncularından birisi oldu..

Maça oldukça hovarda bir şekilde başlayan, 2 net pozisyonu golle sonuçlandıramayan Moussa Sow, 61.dakikada attığı golle ise, adeta "plaka söktü."

61.dakika şovunu bu defa Sow yaptı..

Beşiktaş ve Galatasaray'a gol atan, Lille formasıyla ise Trabzonspor'a golü bulunan Sow, Fenerbahçe formasıyla da Trabzonspor'u boş geçmezken, maç içerisinde Giray ve Mustafa Yumlu ile girdiği ikili mücadelelerin çoğunda ayakta kalan ve arkadaşlarını bekleyerek, takımının ileride çoğalmasını sağlayan isimdi..

Maçta ön plana çıkan bir başka isim ise, Mehmet Topuz idi..

Son haftalarda yükselen form grafiğini bu maçta da yansıttı sahaya..

Çizgiyi iyi kullanan, zaman zaman topla birlikte orta sahaya girerek o bölgede de etkili olan Mehmet Topuz, umarız bu performansını kalan maçlarda da devam ettirir..

Kısacası Fenerbahçe, yazımızın başında da söylediğimiz gibi Süper Final Grubu'nun en büyük favorilerinden birisi durumunda..

Referansımız ise, özellikle son 10 yıldır bu 3 takıma karşı sergilenen performans ve saha sonuçları..

Şimdi önümüzde çok kritik bir Galatasaray maçı var..

3 puanlık sistemde rakibiyle 5 puan fark bulunan Fenerbahçe, eğer son yıllardaki performansı sergilerse, şampiyon olması pekala da mümkün..

Darısı haftaya..

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Bülent Yıldırım, Mustafa Emre Eyisoy, Cem Satman

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Emre Belözoğlu (Dk. 77 Selçuk Şahin), Cristian, Caner Erkin, Ale (Dk. 90 Bienvenu), Sow (Dk. 77 Semih)

Trabzonspor: Tolga Zengin, Serkan Balcı (Dk. 77 Henrique), Giray Kaçar, Mustafa Yumlu, Celutska, Alanzinho (Dk. 70 Adrian), Zokora, Colman, Olcan Adın (Dk. 46 Cech), Halil Altıntop, Burak Yılmaz

Goller: Dk. 36 Cristian, Dk. 61 Sow (Fenerbahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 4 Ziegler, Dk. 14 Sow, Dk. 52 Emre Belözoğlu(Fenerbahçe), Dk. 10 Serkan Balcı, Dk. 16 Olcan Adın, Dk. 47 Giray, Dk. 71 Adrian, Dk. 81 Burak Yılmaz, Dk. 90+1 Henrique (Trabzonspor)

11 Nisan 2012 Çarşamba

Fenerbahçe : 2 - Kayserispor : 2 (Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek Final maçı) ZORLA GELEN TUR



Fenerbahçe için oldukça zor geçen bir maçtı..

Kayserispor gibi ligin iyi top kullanan ve özellikle Amrabat ile Troisi gibi kontratak futbolunu en iyi ortaya koyan iki kanat oyuncusunu bünyesinde bulunduran bir takıma karşı, Süper Final maçları arefesinde 120 dakika sahada kıran kırana mücadele etmek, futbolcuları yordu..

Alex, Selçuk ve Emre gibi takımın hayati oyuncularının forma giymediği akşamda, Dia ile Stoch oldukça etkisiz kalınca Fenerbahçe orta sahası neredeyse hiç yoktu maçta..

Bunun yanısıra Kayserispor orta saha oyuncuları topun olduğu her alana baskı uygulayarak Fenerbahçe'nin hata yapmasına neden oldu. Ki buldukları gollerde de bu hataların etkisi büyüktü.. Özellikle Ziegler'in defanstan çıkarken kaptırdığı topun golle sonuçlanması, affedilmez bir hataydı..

Defans oyuncuları Yobo ve Serdar'ın her pozisyonda Kayserispor forvet oyuncularıyla karşı karşıya kalmaları, Fenerbahçe takımının özellikle maçın ilk yarısında ne kadar oyundan kopuk olduklarını da gösterdi..

Mehmet Topuz'un kişisel gayretiyle birşeyler yapmaya çalışıldığı göründüğü gibi Stoch, Caner ve Dia'nın neredeyse maçın hiçbir anında yeralmamaları, defanslarına yardım etmemeleri, kademeye girmemeleri de bir başka dezavantajdı..

Bunun yanısıra Baroni'nin orta sahada tek başına mücadele etmesi de, maçın özellikle ilk yarısındaki etkisiz futbolun nedenlerindendi..

Forvet hattındaki Sow'un kalabalık içerisinde adeta kaybolmasına karşılık, maçın ikinci yarısında ise yapılan oyuncu değişiklikleriyle birlikte bir anda takımda canlanma olduğu gözlendi..

Özellikle Semih Şentürk'ün oyuna girmesinden sonra çift forvete dönen Aykut Kocaman, sağ kanada aldığı Bienvenu'nun da forvet mevkisine verdiği destekle birlikte kısa süreli de olsa oyunda mücadele anlamında dengeyi kurdu..

Mehmet Topuz'un ön liberoya geçmesi, Baroni'nin biraz daha önde oynamasının yanısıra Özer'in de sağ kanada geçmesiyle birlikte Fenerbahçe rakibi üzerinde ciddi anlamda bir baskı kurdu..

Nitekim maçın uzatma dakikalarında bulduğu golle de maçı uzatmalara götürmesini bildi..

Uzun yıllardır kazanılamayan bu kupanın, takım üzerinde getirdiği psikolojik baskıyla birlikte belki de kupanın en dişli takımlarından birisi de penaltı vuruşlarıyla bertaraf edilirken, Boluspor-Konyaspor maçının galibi ile yarı finalde oynayacakları maçında da kuşkusuz ki mutlak favori durumundalar..

Tabi ki futbolda oynanmadan maç kazanılmaz, hele mücadele etmeden asla..

Bu akşam oynanan Kayserispor maçı da bu kuralın en bariz örneği durumunda..

Zira ligin en çok isabetli pas oranıyla oynayan takımı durumundaki Fenerbahçe, bu akşam rakibi karşısında da bu özelliğini korumasına rağmen yüzde itibariyle diğer maçlara oranla gerideydi.. İsabetli şut oranında ise rakibinin çok çok gerisinde kaldı..

Kısacası Volkan, Alex, Emre ve Selçuk gibi asların oynamadığı akşamda, Kayserispor gibi bütün hedefi kupa olan bir takım karşısında, penaltılarla da olsa gelen tur, mutluluk verici elbette..

Darısı, bu hafta oynanacak Trabzonspor maçına..

7 Nisan 2012 Cumartesi

Fenerbahçe : 2 - Antalyaspor : 0 (Spor Toto Süper Lig 34.hafta maçı) ŞİMDİ SIRADA FİNAL SERİSİ VAR



Fenerbahçe, normal sezonun son haftasında, küme düşme potasındaki Antalyaspor karşısında net bir galibiyet alırken, rakibinin 1 puan için oynaması nedeniyle özellikle maçın ilk yarısında rakibin karşısında baskı kurma ve oyununu kabul ettirme konusunda zaman zaman zorlandı.

Tabi ki bunda Aykut Kocaman'ın sahaya sürdüğü maç kadrosu da etkiliydi.

Son haftalarda takımda forma giymekte zorlanan ve çeşitli spekülasyonlara neden olan Emre Belözoğlu, geçen hafta sakatlanan ve oyundan çıkmak zorunda kalan Alex De Souza ve Fenerbahçe'ye geldiğinden bu yana hemen hemen her maçta golü bulunan Moussa Sow'un ilk 11 de yeralmaması da Fenerbahçe'nin maç öncesi zorlandığı konulardı.

Defansında Yobo ve Bekir'in maç genelinde rahat bir gün yaşaması ise, rakibi Antalyaspor'un "ille de 1 puan" mantığıyla hareket etmesinden kaynaklanıyordu kuşkusuz ki..

Orta sahada Baroni ve Selçuk Şahin'in vasatı aşamadığı maçın ikinci yarısında ise Aykut Kocaman'ın değişiklikleri geldi.

Son haftalarda "kendi tasarrrufundan" dolayı oynatmadığı Emre Belözoğlu ile Moussa Sow'u ikinci yarının başında sahaya süren Aykut Kocaman ise, bu maçı kazanmak istiyordu.

Özellikle Emre'nin oyuna girmesinin ardından orta sahada Fenerbahçe daha fazla topa sahip olurken, tehlikeli ataklar da bu yarının hemen başında kendisini göstermeye başladı.

Moussa Sow'un kendi mevkisinin biraz daha gerisinde başladığı ikinci yarıda, Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül mücadeleleriyle ön plana çıktı.

Caner Erkin'in sol kanattan geliştirdiği ataklarda son pas tercihlerinin doğru yapılmaması, atakları tehlikeden uzak tutarken, sezonun bir başka tartışılan ismi Bienvenu ise, mücadelesi ve gol atma azmiyle kendisini gösterdi.

Attığı golde ise, adeta geçen maçlarına nazire yaptı. Zor pozisyonda olmasına rağmen,
düzgün vuruşunun golle sonuçlanması güzeldi.

Moussa Sow'un oyunu ileride tutan gayretleriyle birlikte rakip kaleye daha fazla yüklenen Fenerbahçe orta sahası, 2-0 dan sonra ise oyunu rolantiyeye aldı, maçı istediği sonuçla tamamladı..

Şimdi önümüzde, "Süper Final" serisi var..

Fenerbahçe'nin, özellikle son yıllarda zorluk derecesi daha yüksek olan maçlardaki futbolunun iyi ve sonuca yönelik olması, bu seri öncesi en büyük kozu..

Aykut Kocaman'ın da maç sonu söylediği gibi, "Herşeyin yaşanabileceği" 6 maçlık periyot başlıyor..

İnşallah ta istenildiği gibi sonlanır..

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Tolga Özkalfa, Baki Tuncay Akkın, Ekrem Kan

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Selçuk Şahin (Dk. 46 Emre Belözoğlu), Cristian, Caner Erkin, Stoch (Dk. 46 Sow), Bienvenu (Dk. 79 Dia)

Medical Park Antalyaspor: Ömer Çatkıç, Ali Tandoğan, Ali Turan, Musa Nizam, Minev, Tita, İbrahim Dağaşan (Dk. 78 Jaba), Sedat Ağçay, Ali Zitouni, Uğur İnceman (Dk. 84 Emrah Başsan), Mehmet Yılmaz (Dk. 70 Sinan Kaloğlu)

Goller: Dk. 62 Sow, Dk. 72 Bienvenu (Fenerbahçe)

Sarı kartlar: Dk. 68 Emre Belözoğlu, Dk. 77 Caner Erkin (Fenerbahçe), Dk. 81 Uğur İnceman (Medical Park Antalyaspor)

1 Nisan 2012 Pazar

Trabzonspor : 1 - Fenerbahçe : 1 (Spor Toto Süper Lig 33.hafta maçı) FENERBAHÇE, DİREĞE TAKILDI



Fenerbahçe, sezonun en iyi deplasman maçını Trabzon'da oynarken, futbolcuların bu maça özel olarak hazırlandıkları maçın her anında belli oldu.

Geçen sezon atbaşı giden iki takım arasında İstanbul'daki maçta kaydadeğer herhangi bir olayın yaşanmamasına rağmen, atmosferin Avni Aker'de gergin olacağı zaten maç öncesinden belliydi..

Sezon başında yaşanan ve Fenerbahçe'nin koca bir sezonunun heba "edilmesine" yol açan olaylar silsilesindeki baş sorumlulardan birisinin sahasında oynanacak maç öncesi, Fenerbahçeli futbolcular, tribünlerden sahaya yağan yabancı maddeleri görmezden gelerek mücadele ettiler..

Defansda Serdar Kesimal'in yerinde forma giyen Bekir İrtegün, maç boyu verdiği mücadeleyi yaptığı pas hatasıyla gölgelerken, Emre Belözoğlu'nun yerine forma giyen Selçuk Şahin ise, yine bildiğimiz gibi görev verildiği her an elinden gelenin en iyisini yaptı..

Defans önünde adeta üçüncü bir stoper gibi oynayan Selçuk Şahin, rakibin etkili oyuncularından olan Alanzinho'nun bütün koşu yollarını kapadı, savunmasına yardımcı oldu, aynı zamanda da hücumlara katılarak arkadaşlarına pozisyonlar hazırlama konusunda da başarılıydı.

Yanında oynayan Baroni ise, topla birlikte hücuma çıktığı zaman forvete verdiği desteği, attığı golle süslerken, zaman zaman yaptığı pas hatalarıyla Fenerbahçe'nin etkili hücuma çıkamamasına neden oldu..Özellikle Trabzonspor'un attığı golden önce müsait durumdaki Sow'a topu aktaramaması belki de maçın dönüm noktasıydı. Zira o pozisyonun sonrasında Trabzonspor golü geldi.

Maçın ilk yarısında Caner'in hücuma çıktığı anlardaki etkili oyunu, Trabzonspor'un hızlı oyuncularından Serkan Balcı'nın hücuma çıkamamasına neden oldu. Ancak Caner'in sarı kartla oynamasını da düşünen Aykut Kocaman, maçın ikinci yarısında Stoch değişikliğini yaptı.

Fenerbahçe'nin hücumlarında Alex'in yeri ve konumunun ne derece önemli olduğu, bu akşam bir kez daha belli oldu..

Kaptan, oyunda kaldığı süre içerisinde topla buluştuğu her an etkili oldu, sürekli golü düşündü, direkten dönen topunda ise şanssızdı..

Alex'in zamansız şekilde sakatlanıp oyundan çıkmasından sonra ileride topu yeterince ayağında fazla tutamayan Fenerbahçe orta sahası, daha fazla geriye yardıma gelirken, suni bir baskıyı da üzerinde hissetti.

Zaten Trabzonspor'un etkili atakları da Alex'in oyundan çıkmasından sonra gerçekleşti..

Sağ kanatta oynayan Mehmet Topuz ise, tıpkı geçen sezon oynadığı olumlu futbola geri dönmüş göründü. Verdiği mücadeleyle Fenerbahçe'nin belki de en iyi futbolcusuydu..

Maç boyunca tribünlerde yaşananlar ise, kelimenin tam anlamıyla vahşetti, rezaletti..

Tıpkı 2005-06 sezonunun son haftasında oynanan Denizlispor-Fenerbahçe maçında olduğu gibi sahaya atılmadık yabancı madde kalmadı..

Sustalı bıçaktan ayakkabıya, meşaleden "iç çamaşırına" kadar ne ararsanız vardı sahada..

2 hafta önce Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçında, "kulübeleri yumruklayıp alınlarına sürenlerin" provakasyonuna gelerek Saraçoğlu'nu 2 maç kapatan zihniyet, maalesef ki bu akşam Trabzon'da yaşanan olaylar karşısında sınıfta kaldı..

Zira Trabzonspor bu maç nedeniyle ceza alsa bile, "Süper ötesi ligimizin Süper ötesi Final" turunda bu cezalar geçerli olmayacak, önümüzdeki sezona sarkacak..

Adalet bunun neresindeyse?

Peki bu kararı verenler, önümüzdeki dönem oynanacak Final grubu maçlarında nasıl bir müeyyide yoluna gidecekler, merak konusu doğrusu..

"Nasılsa ceza gelmeyecek mantığıyla" hareket eden taraftarlar, o maçları cehenneme çevirmezler mi böylesi bir yozlaşmış futbol kültürü ve ülkesinde?

Veya maçın hakemi Fırat Aydınus, bu kadar yabancı maddenin sahaya atıldığı bir maçı tamamlama konusunda nasıl bir iradeye sahiptir, gerçekten anlamak mümkün değil..

Nihayetinde Fenerbahçe, başta da söylediğimiz gibi sezonun en iyi dış saha futbolunu oynarken, Alex, Özer ve Bienvenu'nun gollük şutlarının direkten dönmesi konusunda ise belki de sezonun en şanssız maçını da oynadı aynı zamanda..

Yine Fenerbahçeli futbolcular, geçen sezonla birlikte bu sezonun tamamında verdikleri onur mücadelesini, bu maçta devam ettirirken aynı zamanda da "sistemle mücadelelerine" de başı dik bir şekilde devam ettiler..

Ne mutlu bu uğurda ter akıtan ve emeği olanlara..

Selam olsun onlara..

Stat: Hüseyin Avni Aker

Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Kemal Yılmaz

Trabzonspor: Tolga, Serkan, Giray, Mustafa, Celustka, Aykut (Dk. 46 Cech), Colman, Volkan Şen (Dk. 72 Henrique), Alanzinho, Olcan (Dk. 46 Halil), Burak

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan, Bekir, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Cristian, Caner (Dk. 46 Stoch), Selçuk, Alex (Dk. 64 Özer), Sow (Dk. 87 Bienvenu)

Goller: Dk. 41 Cristian (Fenerbahçe), Dk. 73 Burak (Trabzonspor)

Sarı kartlar: Dk. 41 Caner, Dk. 64 Volkan, Dk. 66 Stoch, Dk. 78 Bekir, Dk. 80
Cristian (Fenerbahçe), Dk. 65 Colman (Trabzonspor)

24 Mart 2012 Cumartesi

Fenerbahçe : 1 - Bursaspor : 0 (Spor Toto Süper Lig 32.hafta maçı) KAPTAN'DAN SEVGİLERLE !!



Fenerbahçe, normal sezonun son haftalarına girilirken, son 2 sezondur sahasında mağlup edemediği Bursaspor'u bu kez mağlup etmeyi başardı. Tabi Bursaspor'un direkten dönen iki şutunda şansı da yanındaydı.

Özellikle bu sezon öne geçtiği maçlardan sonra geriye yaslanma hastalığından bir türlü kurtulamayan Fenerbahçe, bu maçta da aynı görüntüyü maalesef tekrarladı.

Geçen hafta ilk 15 dakikasında iki farklı öne geçtiği ve hemen herkesin "bu maç farka gider" diye düşündüğü maçtaki görüntüsü üzerine çokça değerlendirmeler yapılırken, bu akşam sahaya çıkan futbolcular, geçen haftaki 11 in farklısıydı.

Defansında uzun süreden sonra Bekir İrtegün yeniden forma giyerken, sağbek Gökhan'ın yerinde Orhan Şam, orta sahada ise Emre'nin yerinde Selçuk vardı.

Bu sezon 5.defa "bayan" taraftarının karşısında yeralan Fenerbahçe, yine "büyük usta" nın müthiş golüyle taraftarını sevindirdi.

Play Offlar öncesinde futbolcularını dinlendirme ve önümüzdeki hafta oynanacak Trabzonspor deplasmanına tam kadro gitme niyetindeki Aykut Kocaman, maç içerisinde de sahaya sürdüğü kadroyu korumasını bildi.

Son haftaların formda ve golcü ismi Moussa Sow, bu defa gol atamadı ancak hazırladığı müthiş pozisyonlarla yine kendisinden beklentileri boşa çıkarmadı.

Zaten sürekli söylediğimiz gibi Moussa Sow veya O'nun tarzındaki bir forvetin eksikliğini Fenerbahçe, sezon başında sıkça yaşadı. Eğer bu forvet eksikliği sezon başında doğru tercih olarak giderilseydi, eminiz ki bugün ligdeki sıralama daha farklı olurdu.

Şimdi önümüzde, Trabzonspor deplasmanı var..

Eminiz ki önümüzdeki hafta oynanacak maç, çok farklı bir atmosferde cereyan edecek..

Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda "kulübeleri yumruklayarak alınlarına sürenleri" ekranlarına zoomlayanlarla birlikte köşelerinde sürekli neşredenleri, önümüzdeki hafta da aynı duyarlılıkla "göreve bekliyoruz."

Fenerbahçeli futbolcuların sahaya çıktığı andan itibaren görecekleri muamele de, bütün futbol kamuoyu tarafından dikkatle izlenecektir hiç kuşkusuz ki..

Zor maçları daha büyük bir özveriyle oynayan Fenerbahçe, Trabzonspor deplasmanında da aynı performansı gösterecektir..

Yeter ki sahaya sürülecek kadro konusunda "cesur tercihler" yapılsın.. Ve de "Kocaman" düşünülsün..

Darısı önümüzdeki haftaya..


Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Özgür Yankaya, Selçuk Kaya, Volkan Narinç

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Orhan Şam, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz (Dk. 68 Caner Erkin), Cristian, Selçuk Şahin, Stoch (Dk. 68 Dia), Alex, Sow (Dk. 86 Bienvenu)

Bursaspor: Carson, Basser, Serdar Aziz, İbrahim Öztürk, Hakan Aslantaş (Dk. 71 Turgay Bahadır), Sestak, N’Diaye (Dk. 82 Bangura), Adem Koçak (Dk. 71 Barış Örücü), Gökçek Vederson, Batalla, Pinto

Gol: Dk. 41 Alex (Fenerbahçe)
Sarı kart: Dk. 40 Basser (Bursaspor)

21 Mart 2012 Çarşamba

Fenerbahçe : 3 - Samsunspor : 0 (Ziraat Türkiye Kupası 4.tur maçı) DÜMENDE KAPTAN VAR !!



Fenerbahçe, Ziraat Türkiye Kupası'nda Çeyrek Finale yükselirken, ligdeki görüntüsünden farklı bir oyun ortaya koymadı aslında..

Yine skor avantajını erken yakaladı, bu defa 3 farklı üstünlük sağladı, sonrasında yine rakibine boş alanlar bıraktı, skor avantajının da getirdiği rahatlıkla maçı rolantiyeye aldı ve o şekilde de maçı tamamladı.

Kupa mücadelesi olması nedeniyle, ligde forma şansı bulamayan birçok oyuncu sahaya çıkarken, bu oyuncuların içerisinde kısmen de olsa Selçuk Şahin farkını hissettirdi.

Özellikle İssiar Dia'daki formsuzluk ve istikrarsızlık, "istikrarlı" bir şekilde devam etmekte..

Aldığı bütün topları neredeyse olumsuz kullandı, pas hatası yaptı, yerini kaybetti v.s. Maç içerisinde yaptığı tek olumlu hareket, Henri Bienvenu'nun attığı golden önceki şutuydu.

Yine yedeklerden Orhan Şam, zaman zaman ataklara katılsa da O da birçok pozisyonda Uğur Boral karşısında zor anlar yaşadı..

Baroni ve Selçuk Şahin'den oluşan orta saha, maçın ilk yarısında rakibine her pozisyonda basarak oynarken, maçın ikinci yarısında onlar da arkadaşlarına uydu ve Fenerbahçe defansıyla forveti arasında büyük boşluklar meydana geldi. Bu dakikalarda dikkat çeken bir başka özellik te, ileri uçtaki Bienvenu ve sonradan oyuna giren Stoch'un, Fenerbahçe orta sahası ve defansına neredeyse hiç yardıma gelmemeleriydi.

Alex'in oyunda kaldığı süre içerisinde attığı ve attırdığı goller neticesinde aslında sezon başı hedeflerinden olan ve uzun yıllardan beri bir türlü lanetiyle birlikte şanssızlığını yenemediği kupada Çeyrek Finale yükselirken, Galatasaray ve Trabzonspor'un yaşadığı acı sürprizi de yaşamadı..

Darısı çeyrek finale..

18 Mart 2012 Pazar

Fenerbahçe : 2 - Galatasaray : 2 (Spor Toto Süper Lig 31.hafta maçı) MAÇ, 90 DAKİKADIR !!



Fenerbahçe, ligin normal sezonun son ve kritik haftalarının başlangıcında, aslında hiç te beklemediği bir maç ortaya koydu.

Maça oldukça hızlı başlayan, rakibini ilk 20 dakikada adeta sahasına hapseden Fenerbahçe, bu dakikalar içerisinde skor avantajını da bulmasına rağmen, maçı da 20.dakika itibariyle bitirdi.

Tabi ki maç 90 dakikaydı..

Sezonun golcüsü Sow, ne derece tehlikeli bir forvet olduğunu bulduğu zor pozisyonu golle sonuçlandırmayla gösterirken, derbilerin golcüsü Alex ise muhteşem bir füze ile adeta Muslera'nın örümceklerini aldı..

Bütün herkes ilk 15 dakikada oluşan 2-0 lık skorla "ne oluyoruz?" sorularını sorarken, işte ne olduysa ondan sonra oldu..

Bu sezon bilmem kaçıncı maçında, öne geçtikten sonra geriye yaslayan ve dakikalara oynayan Fenerbahçe, yine aynı hastalığa, bu defa daha güçlü bir takım karşısında düştü.

İlk 20 dakikada orta sahada her yere koşan Baroni, geriye çekilip rakip orta sahanın oyuna ortak olmasına bir nebze yardımcı olurken, O'ndan geriye seken toplara ise koşmaktan Emre'nin adeta feleği şaştı..

Selçuk İnan ve Melo ikilisi karşısında tek başına mücadele vermek zorunda kalan Emre'ye sağdan Mehmet Topuz'un, soldan ise Stoch'un yardımcı olmayışları nedeniyle bir anda orta saha üstünlüğü de Galatasaray'a geçti ve bu dakikadan sonra adeta maç Fenerbahçe yarı sahasında oynandı.

Futboldaki "en iyi savunma hücumdur" kuralının Fenerbahçeli futbolcular tarafından gözardı edilmesi nedeniyle, kazandıkları bütün topları ileriye şişirmekten başka birşey yapmadılar. Tabi ki bu durum da her topun Galatasaraylılar tarafından kazanılarak tekrar organize atak şeklinde Fenerbahçe yarı sahasına yerleşmesine neden oldu.

Fenerbahçe defansında Yobo haricinde ne oynadığını bilen futbolcu yok gibiydi neredeyse..

Solbek Ziegler, halen daha "Ben nasıl Fenerbahçe'de oynuyorum" sorularını kendisine sormakla meşgulken, ikinci yarıdaki Galatasaray atakları karşısında ise çaresizdi.

Sağbek Gökhan Gönül ise, mevkisinde Türkiye'nin en iyisi olduğunu inkar edercesine 2-0 dan sonra sadece 1 defa, o da ikinci yarıda Elmander'in sarı kart gördüğü pozisyonda hücuma destek verdi, haliyle takımı ileriye çıkartan adamlardan birisi olarak Fenerbahçe'de ön plana çıkan Gökhan Gönül de maçı istediği performansla tamamlayamadı. Tabi ki bunda karşısında oynayan Engin gibi kıvrak bir oyuncunun etkisi büyük..

Fenerbahçe takımındaki oyuncu performanslarını irdelediğimiz zaman, belki de en fazla notu Emre Belözoğlu alacaktır.

Maçı sarı kartla tamamlamasına rağmen hemen her pozisyonda rakipleriyle didişti, top aldı, faul aldı, faul yaptı, kademeye girdi, kısacası elinden geleni yaptı.

Ancak O da yamaya çare olamadı..

Sezonun flash ismi Stoch ise, çok fazla top kaybıyla oynamasına karşın, maçta kaldığı süre içerisinde Fenerbahçe'yi öne çıkartan isimlerden birisiydi. Zamansız şekilde oyundan alınması da tabi ki teknik bir hata olarak dikkat çekmekte. Zira Stoch'un oyunda kaldığı süre içerisinde sürekli olarak bir Galatasaraylı oyuncu Stoch'un adeta başında beklerken, Stoch oyundan çıktıktan sonra o kanattan ataklar gelişti.

Maçın belki de en can alıcı özelliği, Fenerbahçe gibi ligin en fazla pas istatistiği ile oynayan bir takımın, 2-0 lık skor avantajını yakalamasına rağmen istediği pas trafiğini sahaya yansıtamamasıydı. Bunda da en önemli özellik, orta saha oyuncularının, özellikle de Baroni ve Mehmet Topuz'un bir türlü istenilen o pas organizasyonunu gerçekleştirememesi, dolayısıyla da üçüncü bölgeye olumlu pasların gitmemesiydi. Zaten bu eksikliği maç sonu Aykut Kocaman da belirtmesine rağmen, saha içerisinde buna önlem alacak kişi de kendisiydi.

Alex'in sahada kaldığı süre içerisinde ön bölgede kazandığı topları olumlu kullanmasının yanısıra attığı muhteşem gol, bir Alex klasiği olmasına rağmen maçın sonlarına doğru oyundan alınması da erken bir değişiklik tercihiydi bize göre. Zira Alex'in sahada görünmediği çok maçı çevirdiği bir gerçek iken, oyun olarak ta Alex'in olduğu bir takımdaki özgüven tecrübeyle sabittir. Kaptan oyundan çıktıktan sonra ileride top tutan, süreyi öldüren ikinci bir adamınız da yoktu. Durum böyle olunca da Sow, iki stoperin arasında top almakta zorlandı, atak geliştirmede ise başarılı olamadı.

1999 yılından bu yana, galibiyeti bekleyen Galatasaraylılar ise, hiç kuşkusuz ki uzatma dakikalarında direkten dönen top sonrasında adeta o stadın büyüsüne inanmak zorunda kaldılar.

Fenerbahçelilerin marş haline getirdikleri "En kötü gün bugününse" sözlerini futbol sahasına uyarlarsak, Fenerbahçe'nin bu kadar kötü bir gününde olmasına rağmen yine de rakibi kazanamıyorsa, bu kesinlikle Fenerbahçe'nin rakibi karşısındaki ezici psikolojik üstünlüğünün bir göstergesidir.

Şimdi iki takım arasında Play-Off turunda iki maç daha oynanacak.

Bugünkü maçtan sonra bir kez daha gördük ki,

Futbolda savunma, hücumda başlar. Ve asla hiçbir maç, bitiş düdüğü çalmadan kazanılmaz.

Hakem Bülent Yıldırım'a gelecek olursak;

Maç boyunca anlamsız düdüklerle Fenerbahçe ataklarını başlamadan sona erdirirken, özellikle "sabıkalı Engin" in bütün hileli düşüşlerine faul kararı verdi. Tam tersi pozisyonlarda ise gerçek faullere maruz kalan başta Alex ve Gökhan Gönül olmak üzere birçok pozisyonu ise "görmezden geldi."

Kısacası O da "görevini yaptı."

Tıpkı önceki maçlarda yaptığı gibi..

Belki maçın sonucuna direkt etki eden hatası olmamasına rağmen, çaldığı ve çalmadığı düdüklerle çok zaman oyunun seyrini değiştirdi.

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Bülent Yıldırım, Bahattin Duran, Cem Satman

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Serdar Kesimal, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz (Dk. 85 Bienvenu), Emre Belözoğlu, Cristian, Stoch (Dk. 64 Selçuk Şahin), Ale (Dk. 79 Dia), Sow

Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Ujfalusi, Hakan Balta, Engin Baytar, Selçuk İnan, Melo, Emre Çolak (Dk. 65 Aydın Yılmaz), Necati Ateş (Dk. 67 Baros), Elmander (Dk. 87 Riera)

Goller: Dk. 10 Sow, Dk. 15 Ale (Fenerbahçe), Dk. 36 Elmander, Dk. 82 Hakan Balta (Galatasaray)

Sarı Kartlar: Dk. 43 Emre Belözoğlu, Dk. 69 Serdar Kesimal (Fenerbahçe), Dk. 76 Elmander (Galatasaray

9 Mart 2012 Cuma

Ankaragücü : 0 - Fenerbahçe : 2 (Spor Toto Süper Lig 30.hafta maçı) ÖNEMLİ OLAN GALİBİYET !!



Sezonun belki de en kritik haftalarına girildiği "Süperötesi" ligimizde, Fenerbahçe "camiası" şimdiden derbi havasına girmiş durumda..

Bu haftaya kadar yapılan teknik ve taktiksel doğruların, yanlışların, artıların ve eksilerin sadece "teferruat" arzettiği böylesine kritik bir virajın arefesinde, küme düşmesi kesinleşmiş bir rakip karşısında Fenerbahçeli futbolcuların sahaya yansıttığı futbol, belki tatminkar olmayabilir ancak, önemli olan bu maçın "kadro bütünlüğünü" koruyarak kazanılmasıydı..

Öyle de oldu..

Tıpkı geçtiğimiz sezon oynanan Bucaspor-Fenerbahçe maçında olduğu gibi, Fenerbahçeli futbolcular maç içerisinde oldukça zorlandılar. Bunun hem teknik olarak, hem de psikolojik olarak nedenlerinin olduğu muhakkak.

Cezalı oyuncularının oynamadığı bir akşamda onların yerlerine forma giyen futbolcuların hata yapmaktan çekinerek oynamalarının yanısıra, Fenerbahçe'nin en etkili bölgesi olan sağ kanattaki Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz ikilisinin ceza sınırında olması nedeniyle, bütün Ankaragücü atakları o bölgeden gelişti.

Defansta haftalar sonra "mecburiyetten" oynayan Bilica'nın savrukluğu artık müzminleşmiş gibi. Bilica'ya her top geldiğinde ister rahat pozisyonda olsun ister pres altında olsun Fenerbahçeli taraftarlar, korku filminden bir sahne izlercesine bir an önce topun uzaklaşmasını bekliyorlar..

Bu akşam da öyle oldu..

İlk yarıda Bilica'nın yaptığı pas hataları nedeniyle defanstan ileriye doğru olumlu atak başlayamadı, dönen toplarda ise ceza sınırındaki oyuncuların ürkekliği nedeniyle gerekli müdahaleler yapılamadı.

Emre Belözoğlu'nun pres altında oynamasının yanısıra yanında oynayan Selçuk Şahin'in hem oyun kurulmasına, hem de takım savunması adına yaptığı hamleler olumluydu.

Sezonun flaş ismi Stoch'un rakipler tarafından artık ezberlenen şutları nedeniyle her top alışında bir türlü dripling ve şut imkanı verilememesi de Fenerbahçe'nin oyun kurmasını engelledi.

Moussa Sow, takım adına olumlu işler yapmaya ve yavaş yavaş takıma adapte olmaya devam ediyor..

Transfer edildiği dönemde Aykut Kocaman'ın "biz O'nu play-offlar için kullanacağız" açıklamalarının yavaş yavaş yerine oturduğunu ve Sow'un her geçen hafta biraz daha skora etki ettiğini görmekteyiz..

Bu akşam da yine kendisinden beklenileni yaptı ve maç boyunca girdiği tek pozisyonu gole çevirmekte zorlanmadı. Hem attığı golle, hem de Mehmet Topuz'a yaptığı asistle, hiç kuşkusuz ki maçın yıldızıydı..

Bir başka Senegalli Dia ise, tam tersine bir türlü kendisine verilen şansları olumlu kullanamıyor..

Alex'in olmadığı akşamda yerine önce Stoch, sonra da Mehmet Topuz ve Emre Belözoğlu değişmeli olarak görev yaparken, tıpkı geçen hafta olduğu gibi eski ritmini bulmuş tarzda oynadı..

Rakibin hiçbir baskı altında olmadan oynaması da Fenerbahçeli futbolcuların dezavantajıydı..

Zira her pozisyonda aşırı bir mücadele örneği sergilerlerken Fenerbahçe kalesinde ciddi sayılacak pozisyonlar bulamamalarına rağmen, Fenerbahçe'nin oyun kurmasına engel oldular.. Böyle olunca da ikinci yarının ortalarına kadar, daha doğrusu Mehmet Topuz'un golüne kadar maçın her dakikasına maça "oyun olarak" ortaktılar..

Şimdi önümüzdeki hafta, hiç kuşkusuz ki sezonun "kısa özeti" var..

Son 12 sezondur bir gelenek haline gelen Kadıköy serisiyle birlikte, bu sezon yaşanılan olayların herkes farkında.. Bütün Fenerbahçe camiası, yönetiminden taraftarına kadar herkes, kendilerinden beklentilerin ne kadar büyük olduğunun bilincinde.. Ve buna göre maça hazırlanacaklar..

Başta da söylediğimiz gibi böylesine kritik bir süreçte Fenerbahçe'nin son yıllarda rakibine karşı, özellikle kendi sahasında kurduğu ezici üstünlük, hiç kuşkusuz ki bu maçtan önce de rakibin psikolojisini etkileyecek durumda..

Ve Fenerbahçe camiası, artık bu maçı bekliyor..

Darısı, "nice on yıllara"

Stat:19 Mayıs

Hakemler: Barış Şimşek, Bahtiyar Birinci, Mehmet Metin

Ankaragücü: Bayram, Veli, Aydın, Ümit, İshak, Serkan, Bilal, Orhan (Dk. 46 Mert), Gökhan Erdoğan (Dk. 62 Abdullah), Serol, Aybars

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan Gönül (Dk. 87 Orhan), Bilica, Yobo, Ziegler, Selçuk, Emre, Mehmet Topuz, Stoch (Dk. 72 Özgür), Dia (Dk. 72 Bienvenu), Sow

Goller: Dk. 15 Sow, Dk. 70 Mehmet Topuz (Fenerbahçe)Sarı kart: Dk. 81 İshak (Ankaragücü)

3 Mart 2012 Cumartesi

Fenerbahçe : 6 - Gençlerbirliği : 1 (Spor Toto Süper Lig 29.hafta maçı) KADIKÖY'DE GOL ŞOV



Normal sezonun artık son haftaları yaklaşırken, Fenerbahçe için gerçekten güzel bir akşam oldu..

Gençlerbirliği gibi ligin dişli takımlarından birisine karşı bu akşam belki de Fenerbahçe'nin skoru bu kadar farklı kılmasındaki tek fark, maçın henüz başında bulduğu gol gelmekteydi.

Daha ne olduğunu anlayamayan Gençlerbirliği, Moussa Sow'un bir tilki kurnazlığıyla ön direğe gidip attığı ikinci golden sonra ise, tabir caizse resmen dağıldı, onlar dağıldıkça Fenerbahçe açıldı..

Önceki haftalarda "ileriye çıkmıyor, takımı ileriye çıkarmıyor" diye sıkça eleştirdiğimiz Christian Baroni, rakibe önde basıyor, hemen her pozisyonda topla birlikte boş alanlara katediyor ve ilerideki arkadaşlarına pozisyonlar hazırlıyor, yanında oynayan Emre ise orta sahada yine savaşçı kimliğiyle ön plana çıkıyordu.

Sezonun formsuz isimlerinden olan Mehmet Topuz'daki kımıldama Gökhan Gönül'ü rahatlatıyor ve tıpkı geçen sezon olduğu gibi sağ kanattan bütün atakları şekillendiriyordu.

2 hafta sonra yeniden takıma dönen Serdar Kesimal, yine defansta kademe yapıyor, rakibin gol silahı olarak gösterilen Herve Tun'a top aldırtmamak için var gücüyle çabalıyor, partneri Yobo ise yine sağlamcı oynuyordu.

Başta da söylediğimiz gibi Fenerbahçe'yi bu kadar rahatlatan en önemli faktör, kesinlikle Stoch'un attığı goldü.

Sezon başından bu yana attığı goller içerisinde gerçekten de taraflı tarafsız herkesi "acaba hangi golü daha güzeldi" sorularının sorulmasına neden olan Stoch ise, yine "örümcek avcılığına" çıkmıştı.

Önce kornerden gelen topa mükemmel bir vole ile Saraçoğlu tribünlerinin erken coşmasına neden olurken, attığı ikinci golde ise düzgün vuruşuyla önceki haftalara nazire yapıyordu.

Oyunda kaldığı süre içerisinde çok çalışan, orta sahaya yardıma gelen, top ayağındayken sürekli olarak dikine oynayan ve hemen her fırsatta şut kovalayan Stoch, her top alışında izleyenleri heyecanlandıran isimdi.

Sezon başında santrafor sıkıntısını çokça yaşayan Fenerbahçe, Moussa Sow'un yavaş yavaş takıma adapte olmasıyla bu sorunu aşmış görünüyor.

Attığı golde ziyade oyun içerisindeki futbol anlayışıyla arkadaşlarına çok önemli pozisyonlar hazırlayan Sow, ilk yarıda Alex'in direk dibinden çıkan plasesinde, ikinci yarıda ise Dia'nın attığı goldeki ön direğe yaptığı boş koşuyla Gençlerbirliği defans dengesini bozarak Dia'ya net vuruş şansı veriyor, hemen hemen her hava topunu kazanıyor, attığı golde ise ne kadar usta bir golcü olduğunu bir kez daha gösteriyordu.

Ve Alex..

Fenerbahçe'nin hemen hemen attığı bütün gollerde O'nun "zekası" vardı..

Stoch'un attığı ilk goldeki adrese teslim ortası, Emre'nin attığı golden önceki kurnazca kaptığı top, kendisinin attığı goldeki "Alexvari" vuruşun yanısıra maç içerisinde birçok pozisyonda klasını ortaya koyan hareketlerle birlikte takımını rahatlatan Kaptan, gördüğü sarı kartta ise "sinsiydi."

Sezonun sonu yaklaşırken çok sayıda ceza sınırında oyuncusu bulunan Fenerbahçe, bunların neredeyse tamamını sıfırladı. Önümüzdeki hafta oynanacak Ankaragücü maçına, bu akşam sarı kart gören Serdar Kesimal, Reto Ziegler, Christian Baroni ve Alex De Souza'dan yoksun gidecek olan Fenerbahçe, geriye kalan 4 haftada oynayacağı Galatasaray, Bursaspor ve Trabzonspor maçlarında olası bir kadro sıkıntısı da yaşamayacak.

Tabi ki oynanmadan hiçbir maç kazanılmaz, özellikle geçen sezon yine küme düşmesi kesinleşen Bucaspor deplasmanındaki zor gelen galibiyet hatırlandıkça, Ankaragücü maçı da zor geçecektir. Rakip her ne kadar küme düşmüş olsa bile, bu tarz maçlarda "kaybedecek birşeyi olmadığını" düşünerek oynayan oyuncu topluluğuna karşı hedefleri olan bir takım, sürekli olarak motivasyon sorunu yaşar.

Gençlerbirliği'nin attığı gol ise, Fenerbahçeliler için ayrı bir "espri değeri" taşıyor..

6-0 kalmasın diye çokça dua edilmişti maç esnasında tribünlerde..

Zira, "6-0 ın sahibi var."

Takım kadrolarına gelecek olursak;

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Tolga Özkalfa, Serkan Gençerler, Ekrem Kan

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Serdar Kesimal, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz (Dk. 82 Recep Niyaz), Cristian, Emre Belözoğlu, Stoch (Dk. 60 Dia), Alex (Dk. 74 Selçuk Şahin), Sow

Gençlerbirliği: Ramazan Köse, Cem Can, Aykut Demir, Kulusic, Mehmet Sedef (Dk. 42 Ergün Teber), Hurşut Meriç, Azofeifa, Özgür İleri (Dk. 42 Oktay Delibalta), Yasin Öztekin, Soner Aydoğdu (Dk. 67 Mehmet Akgün), Tum

Goller: Dk. 2 ve 38 Stoch, Dk. 20 Sow, Dk. 56 Emre Belözoğlu, Dk. 64 Alex, Dk. 68 Dia (Fenerbahçe), Dk. 60 Soner Aydoğdu (Penaltıdan) (Gençlerbirliği)

Sarı Kartlar: Dk. 26 Serdar Kesimal, Dk. 61 Ziegler, Dk. 62 Alex, Dk. 65 Cristian (Fenerbahçe)

25 Şubat 2012 Cumartesi

Eskişehirspor : 2 - Fenerbahçe : 1 (Spor Toto Süper Lig 28.hafta maçı) KAN KAYBI SÜRÜYOR !!



Fenerbahçe, maalesef ki kan kaybetmeye devam ediyor..

Haftalardan beri deplasmanda kazanamama geleneği, kendi sahasında performansı iyi olan Eskişehir'de de devam etti.

Bu sezon Fenerbahçe'nin en sancılı bölgesi, hiç kuşkusuz ki solbek mevkisi..

Orta sahasında eksik olsa bulursunuz oynatacak birini, sağ kanadında eksik olsa, forvetinde eksik olsa mutlaka yedeğiniz mevcut. Ancak şu anda Fenerbahçe takımında yedek bir solbek yok. Hal böyle olunca da Reto Ziegler, haftalardır "tatilde"

Bu akşam Fenerbahçe'nin yine en sancılı bölgesi solbekti.

Veysel Sarı ve Dede tarafından adeta yolgeçen hanına döndü o taraf..

Nitekim Fenerbahçe'nin yediği 2 golde de başrolde yine Ziegler vardı. İlk golde, daha önce de defalarca yaptığı gibi topu, futbolda asla indirilmemesi gereken yere indirdi, ikinci golde ise mevkisini kaybederek hızlı atakt kanadının boşalmasını sağladı. Ziegler'in kademesine girmek isteyen stoperler de ortayı açık bırakınca birden hızlı atak, golle sonuçlandı. Gerçi goldeki Volkan'ın da ıskasını unutmamak lazım..

Defansında yine zorunlu olarak Bekir-Yobo ikilisini oynatan, sağbekte sakatlığı nedeniyle bu sezon bir türlü istediği formu yakalayamayan Gökhan Gönül, önünde ise adeta yine Gökhan gibi formsuzlukta zirve yapan Mehmet Topuz'un yaptığı basit top kayıplarıyla mücadele eden Fenerbahçe, geçen haftayı sakatlığı nedeniyle tedavi olarak geçiren Miroslav Stoch tarafına da bir türlü çare bulamamanın sıkıntısını, maç boyunca yaşadı.

Emre, sezonun belki de en kötü futbolunu oynarken, ne hücumda ne de savunmada takım arkadaşlarına istediği katkıyı sağlayamadı. Tabi ki bunda karşı tarafta oynayan Alper Potuk'un sert futbolu da etkili oldu.

Yanıbaşında oynayan Baroni ise, önceki haftalarda olduğu gibi yine savruk, yine sorumsuz, yine silikti. Gerçi bu kadar düşük performans sergileyen oyuncular içerisinde Baroni de arada kaynayıp gidiyor ya, neyse..

Orta sahası ve defans bloğu bu kadar kötü olan bir takımın, elbette ki topa sahip olmasının yanısıra karşı kayleye etkili ataklar yapması da beklenemezdi. Bütün hızlı hücumlarda Eskişehirspor takımı etkili olurken, orta sahada adeta 1 fazla oynadılar.

Alex, Türkiye kariyerinde belki de karşı karşıya asla gelmek istemediği Hürriyet'in sert futbolu karşısında bir türlü topla etkili olamıyor, geriye gelipp top almak istediği zaman ise Sow'u hücum bölgesinde yanlız bırakıyordu.

Fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı futbolda, yaşanılan sürecin etkisi hiç kuşkusuz ki birinci faktör..

Başkan Aziz Yıldırım'ın tahliyesini bekleyen futbolcular, çıkan olumsuz kararın da etkisinde kalmış olmalılar. Gerçi önceki haftalarda da bu konsantrasyon kaybı yaşanmıştı.

Gelelim belki de gecenin kahramanı olan hakem Halis Özkahya'ya..

Hemen hemen yönettiği bütün Fenerbahçe maçlarında skandal ötesi kararlara imza atan Halis Özkahya, bu akşam da yaptı yine yapacağını..

Eskişehirspor'un aşırı sert futboluna taviz gösteren, mesela ikinci yarının ilk 15 dakikasında 2 defa kırmızı kart görmesi gereken Alper Potuk'u sahada tutarken, rakibine en ufak bir temasının olmamasına rağmen aleyhine faul verilen ve bu karara "hadi yaa" diye isyan eden Caner Erkin'e çıkardığı kırmızı kart, en az Özel Yetkili 16.Ağır Ceza Mahkemesi kararı kadar ağırdı..

Zaten kötü gününde olan Fenerbahçe'nin karşısına bir de böylesine kötü ve "artniyetli bir hakem" çıkınca, iyice dağılıyor.. İlginçtir maçtaki en etkili futbolunu kırmızı karttan sonra çok kısa süre sergileyen Fenerbahçe, hemen golü bulurken sonrasında yine Halis Özkahya sahne aldı..

Mehmet Topuz'a çıkardığı sarı kart ile Alper Potuk'a üstüste 3 pozisyonda çıkarmadığı ikinci sarı kart, adeta birbirlerini tekzip edercesineydi.. Kendi kararlarıyla çelişti durdu, kariyerine yine bir "Fenerbahçe maçı" ekledi..

Bu sezon anlaşılan bu şekilde bitecek.. Bitecek bitmesine de, Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler, bu sezon kendilerine reva görülen bu ahlaksız, bu çağdışı, bu gaddar uygulamaları asla unutmayacaklar..

Teknikmiş taktikmiş kime ne, iç sahaymış dış sahaymış bize ne, galibiyetmiş mağlubiyetmiş size ne !!

Stat: Atatürk

Hakem: Halis Özkahya, Baki Tuncay Akkın, Selçuk Kaya

Eskişehirspor: Ivesa, Ediz, Diego, Dede, Alper (Dk. 82 Pele), Serdar (Dk. 90 Batuhan), Erkan (Dk. 49 Volkan Yaman), Kamara, Bülent, Hürriyet, Veysel

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Ziegler, Bekir, Emre (Dk. 65 Selçuk), Yobo, Sow, Stoch (Dk. 81 Bienvenu), Alex, Cristian, Mehmet (Dk. 66 Caner), Gökhan

Goller: Dk. 31 Bülent, Dk. 55 Kamara (Eskişehirspor), Dk. 75 Sow (Fenerbahçe)

Kırmızı kart: Dk. 73 Caner (Fenerbahçe)

Sarı kartlar: Dk. 45 Diego, Dk. 62 Alper (Eskişehirspor), Dk. 40 Mehmet, Dk. 44 Bekir, Dk. 87 Ziegler (Fenerbahçe)

18 Şubat 2012 Cumartesi

Fenerbahçe : 4 - Sivasspor : 2 (Spor Toto Süper Lig 27.hafta maçı) YİNE REKOR, YİNE FENERBAHÇE !!



Fenerbahçe, lig tarihinde 3000 puan barajını aşan ilk takım olurken, yine ve yeni bir rekorun da sahibi oldu aynı zamanda..

Maç öncesinde sol kanadında ciddi bir revizyona giden, cezalı Caner Erkin'in yanısıra sezonun flaş ismi Stoch'un da beklenmeyen sakatlığıyla, sağ ayaklı Dia'yı mecburiyetten solaçık oynatan Aykut Kocaman, Dia'nın hızından faydalanmak istedi hiç kuşkusuz ki..

Geçen hafta sakatlığı nedeniyle takımda olmayan Emre ve Gökhan bu akşam yine sahadaydılar.. Ancak bu defa da son haftalarda oldukça dağınık bir görüntü sergileyen Serdar Kesimal kulübedeydi.. Sezona müthiş bir başlangıç yapan ancak daha sonra sakatlığı nedeniyle uzun süre sahalardan uzak kalan Bekir İrtegün, haftalar sonra takıma geri döndü.

Cezası nedeniyle bu sezon ikinci defa bayan taraftarlar ise, yine kendilerinden beklentileri boşa çıkarmadılar. Öyle ki, ezeli rakiplerinin de cezalı olduğu ve kendi sahalarında ancak 500 kadar taraftar toplayabildikleri "ezeli rekabette" tam 35 bin biletli izleyiciyle, kış mevsiminin en şiddetli olduğu böylesine bir zamanda, Saraçoğlu tribünlerinde yine gövde gösterisi yaptılar..

Maça Emre'nin golüyle başlayan Fenerbahçe'de ise, eksiklerin takıma döndüğü etkisini çabuk göstermişti..

Ancak yine aynı hastalık nüksetti..

Golden sonra geriye yaslanan ve organize atak geliştiremeyen Fenerbahçe, nihayetinde böylesine bir anda da şok bir gol gördü kalesinde..

Fenerbahçe'nin yediği ilk gole bakacak olursak, bütün "oklar" Bekir'i göstermekte belki.. Bir stoper çizgide rakibini nasıl döndürür diye eleştiri de alabilir Bekir İrtegün.. Ancak pozisyon iyi analiz edildiği zaman, sağbek mevkisindeki Gökhan Gönül'ün orta saha noktasında kaptırdığı topta kademesine giren Bekir İrtegün.. Ancak Eneramo, Bekir İrtegün'ü de geçerek ortasını yaparken, bu defa Bekir İrtegün'ün kademesine girmesi gereken, yani futboldaki "ters kademe" kuralını yerine getirmesi gereken ise sol bek Reto Ziegler olması lazımdı.. Ancak Ziegler, bu kademe hamlesinde oldukça geç davranırken, Fenerbahçe kalesinde beraberlik golünü gördü..

Bekir İrtegün ile birlikte Yobo da bu akşam Fenerbahçe savunmasında elinden gelen şekliyle birebir oynadığı Eneramo'yu kaleden uzak tutmaya çalıştı.. Bunda kısmen başarılı da oldu..

Solbek Reto Ziegler ise, geçtiğimiz haftaların aksine bu akşam daha sık hücuma çıktı. Ancak yaptığı ortalar ya rakibe gitti ya da bu teşebbüsü başlamadan sona erdi. Önceki haftalarda hücuma çıkmayan Ziegler'den ise, bu akşam hücum bölgesine yaptığı katkı ile gördüğümüz Ziegler elbette ki daha faydalı..

Sağbek Gökhan Gönül ise, özellikle Fenerbahçe'nin 3.golünden sonra bir açıldı, pir açıldı.. Eski Gökhan'dan zaman zaman kesitler veren Gökhan Gönül, umarız bir an önce sakatlığını tamamen atlatır ve bizler de O'nun hem savunmada, hem de hücumdaki güzel futbolunu eksiksiz izleriz.. Çünkü Gökhan Gönül'ün olmadığı Fenerbahçe, adeta bir kanadı eksik...

Emre'nin orta sahaya geçmesiyle birlikte tekrar sağ kanada dönen Mehmet Topuz da, Gökhan'a açtığı koşu yollarıyla hem orta sahaya yardımcı oldu, hem de hücumlara genişlik kazandırdı. Zaman zaman anlamsız top kayıpları yapsa da, yine de geçen haftalardaki etkisiz Mehmet Topuz yanında daha olumlu işler yaptı..

Baroni de tıpkı Ziegler gibi önceki haftaların tam tersine, ne zaman ki hücuma destek verdi, işte o zaman Fenerbahçe ileri uç oyuncuları rakip kalede daha etkili ataklar geliştirdiler. Nitekim bu akınlardan birinde de Alex ile beraberlik golünü de buldular. Ayrıca yine Alex'in galibiyet golünde de pozisyon başlangıcına baktığımız zaman Baroni'nin kaptığı topu hemen hücum bölgesine oynamasıyla hem rakip defansın yerleşme hatası yaptığını, hem de Alex'in yüzü kaleye dönük şekilde Sow ile paslaşarak gol bölgesine girdiğini görmekteyiz.. Anlatmak istediğimiz, Baroni'nin bir ön liberodan beklendiği şekilde oynamaya başladığı, takımı ileriye çıkardığı zamanlarda da hem Alex'in daha diri kaldığını, hem de forvet hattıyla köprü vazifesi kurduğudur. Tabi bunda Emre'nin mücadeleci oyununun da etkisi çok fazla..

Ve Alex..

Fenerbahçe kariyerinde "bilmem kaçıncı" golünü atarken, rakip oyuncular için nasıl bir "baş belası" olduğunu bu akşam bir kez daha gösterdi..

Hiç umulmadık anda sol direğin içine yaptığı düzgün vuruşla beraberliği sağlarken, hemen arkasından Sow ile adeta "gergef gergef" işleyerek attığı golde de Sow'un hem pozisyonu takibi, hem de asisti mükemmeldi..

Sow ise, sürekli sırtı kaleye dönük şekilde top aldı, rakibi eksitti, pas verdi, asist yaptı.. Sadece eksiği goldü.. Ancak golden de öte Alex'e asisti, yukarıda da söylediğimiz gibi muhteşemdi.. Zira bir santrafor, o pozisyonda sürekli kaleye vurmayı düşünmesine rağmen Sow, daha net pozisyondaki Alex'e pas vermeyi tercih etti. Tıpkı iki hafta önce Beşiktaş maçında hemen hemen aynı bölgeden kendisine asist yapan Caner gibi..

Fenerbahçe'nin bu galibiyetinde, ikinci yarıdaki amansız mücadelenin yanında hüç kuşkusuz ki Sivassporlu Pedriel'in kaçırdığı golün de etkisi çok fazla.. Zira o pozisyonun hemen sonrasında gelen Fenerbahçe golü, Sivassporlu futbolcuların moral-motivasyonunu tamamen bitirdi.. Umarız yarın, "şike yapmakla" suçlanmaz.. Malum, Sivassporlu futbolcular, bu konuda "sabıkalı." Bakınız geçen sezonun son maçı ve kaleci Korcan Çelikay'a.. Birisi yedi, birisi at(a)madı.. Ne farkeder?

Fenerbahçe'de bu akşam dikkat çeken bir başka nokta da, Dia'nın oyundan çıkıp Özgür Çek'in oyuna girmesi.. Ve maç, adeta o dakikadan sonra yeniden başladı... Mecburiyetten sol kanatta oynayan Dia'nın ne savunmaya, ne de asli görevi olan hücuma yeterince katkıda bulunamamasının getirdiği aksaklık, Özgür Çek'in oyuna girmesiyle giderildi. Nitekim Fenerbahçe'nin etkili olduğu anlarda Özgür'ün katkısı büyüktü. Ve Özgür de bu güzel futbolunu, Emre'ye yaptığı asistle süsledi..

Şimdi önümüzde kritik bir deplasman daha var..

Özellikle bu sezon deplasman performansıyla birlikte kendi sahasındaki başarılı oyunu düşünüldüğü zaman, Eskişehirspor maçı çok zor geçmeye şimdiden aday...

Umarız bu akşam, ikinci yarıda verilen mücadele, o maça da yansır ve Fenerbahçe, deplasmanda da galip gelir..

Takım kadrolarına gelecek olursak;

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Bülent Yıldırım, Mustafa Emre Eyisoy, Ekrem Kan

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül (Dk. 86 Orhan Şam), Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Cristian, Emre Belözoğlu (Dk. 77 Selçuk Şahin), Dia (Dk. 68 Özgür Çek), Alex, Sow

Sivasspor: Nihat Şahin, Uğur Kavuk, Navratil, Rajnoch, Ziya Erdal, Pedriel (Dk. 70 Cihan Özkara), Kıvanç Karakaş (Dk. 70 Mehmet Nas), Kadir Bekmezci, Grosicki (Dk. 79 Faty), Erman Kılıç, Eneramo

Goller: Dk. 4 ve 73 Emre Belözoğlu, Dk. 65 ve 67 Alex (Fenerbahçe), Dk. 16 Kıvanç Karakaş, Dk. 43 Rajnoch (Sivasspor)

Sarı kartlar: Dk. 38 Kıvanç Karakaş, Dk. 51 Erman Kılıç, Dk. 56 Eneramo, Dk. 69 Uğur Kavuk (Sivasspor), Dk. 55 Bekir İrtegün (Fenerbahçe)

12 Şubat 2012 Pazar

Karabükspor : 2 - Fenerbahçe : 1 (Spor Toto Süper Lig 26.hafta maçı) DEPLASMAN FOBİSİ, DEVAM EDİYOR !!



Fenerbahçe'nin deplasmanlardaki kötü performansı devam ediyor ne yazık ki..

İki hafta önce Samsun'da kaybeden, geçen hafta Beşiktaş galibiyetiyle sahasındaki seriyi devam ettiren Fenerbahçe, bu defa Karabük deplasmanında da kaybederek istikrarsız gidişini devam ettirdi.

Sezon başından bu yana sakatlık belasından bir türlü yakasını kurtaramadığı gibi Karabük deplasmanına da takımın en kilit oyuncularından Emre ve Gökhan'dan yoksun olarak giden Fenerbahçe, bu iki oyuncusunun eksikliğini maç boyunca bolca hissetti.

Rakibin ligin tehlikeli bölgesinde yeralmasının da getirdiği ekstra motivasyonla hırslı oynayacağı maç öncesinde zaten belliydi. Böylesine hırslı bir oyun anlayışı içerisindeki rakibe karşı, ancak mücadele gücü üst düzey oyuncularının mücadelesiyle kazanabilirdi Fenerbahçe. Ancak Fenerbahçe orta sahasında Emre'nin olmadığı gibi yerine oynayan Mehmet Topuz'unü, asla bir ön libero görevini yerine getiremediği daha önceki maçlarda açıkça görülmüştü, bu akşam da kendisini bir kez daha gösterdi.

Orta sahada rakibin hırslı oyununa aynı hırsla karşılık veremeyen Fenerbahçe, her ne kadar top kendisinde fazlaca görünse bile bir türlü tehlikeli ataklar geliştiremiyor, takımın beyni dediğimiz Alex'i topla buluşturamıyor, dolayısıyla da O'nun paslarıyla Sow'u hareketlendiremiyordu.

Nitekim bu sıkı markaj altında oyunu açmak isteyen Alex, defalarca geriye gelerek markajdan kurtulmaya ve geriden oyun kurmaya çalıştı.

Sezonun formda isimlerinden olan Stoch'un baskı altında yaptığı pas hatası, hiç pozisyon yokken golle sonuçlanırken, hemen bir dakika sonra bu defa yine kolay pozisyonda olmasına rağmen Alex ve Serdar'ın ortaklaşa kaptırdıkları topta yine defans arkasında eksik adamla yakalanırken, devrenin golsüz biteceği düşünüldüğü anda bir anda 2-0 lık skor dezavantıjıyla soyunma odasına gittiler..

İkinci yarıda bu defa Karabükspor'un kontrataklarla gol arayacağı aşikardı. Buna karşılık Fenerbahçe orta sahası biraz daha hareketlenince hem top kendilerinde daha fazla kaldı, atak yapma şansı yakaladı. Ancak bu defa da göbekten fire vermeyen rakip savunmayı kanatlardan açmak niyetindeki Fenerbahçe'nin karşısında, hata yapmayan rakip bekleriyle birlikte so derece tutuk oynayan Stoch ve Dia ikilisi vardı.

Alex'in frikik golüyle biraz hareketlenir gibi olan Fenerbahçe, hemen peşinden gelen ve hakem Fırat Aydınus'un "uydurduğu penaltı" da ise, adalet tecelli etti kısacası..

Haftalardır deplasmanlarda süren istikrarsızlık, bu hafta da devam ederken, ligin sonları yaklaştıkça takımın form durumundaki istikrarsızlık ta devam ediyor.. Bunda en büyük neden, hiç kuşkusuz ki sık yaşanan sakatlıklar ve iyileşen futbolcuların, eski form durumlarına bir türlü ulaşamamaları var..

Şimdi önümüzde, ligin en formda takımı olan Sivasspor ile Saraçoğlu'nda oynanacak maç var..

Bu sıkıntı devam ettiği sürece, Saraçoğlu'nun "büyüsü de bozulabilir."

Umarız kısa sürede toparlanırlar ve yeni bir çıkışın başlangıcı yaşanır..

Hakem Fırat Aydınus'a gelecek olursak, maç boyu Karabükspor defansının sert ve faullü oyununu tolere ederken, Fenerbahçe lehine verdiği penaltıda tam saçmaladı.. Bereket ki gol olmadı da, sıkça ifade edilen "hakem şansı" sayesinde kurtuldu..

Stat: Dr. Necmettin Şeyhoğlu

Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Alexks Taşçıoğlu

Kardemir Karabükspor: Tomic, Birol, Cernat (Dk. 89 Erdem), Seric, İlhan Parlak (Dk. 90 Bilal), Mabiala, Mehmet Yıldız (Dk. 85 Ergin), Hakan Söyler, Jahic, Ragued, Uğur

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Orhan Şam (Dk. 79 Selçuk Şahin), Serdar Kesimal, Yobo, Ziegler (Dk. 64 Dia), Mehmet Topuz, Cristian Baroni, Caner Erkin, Stoch (Dk. 79 Bienvenu), Alex, Sow

Goller: Dk. 44 Cernat, Dk. 45 Birol Hikmet (Kardemir Karabükspor), Dk. 66 Alex (Fenerbahçe)

Sarı kartlar: Dk. 38 Mabiala, Dk. 68 Jahic, Dk. 90 Erdem (Kardemir Karabükspor), Dk. 83 Caner (Fenerbahçe)

5 Şubat 2012 Pazar

Fenerbahçe : 2 - Beşiktaş : 0 (Spor Toto Süper Lig 25.hafta maçı) KADIKÖY'DE "SOW" BAŞLADI !!



Özellikle son yıllarda büyük üstünlük kurduğu rakibi karşısında oyuna da sıkıntılar içerisinde başladı.

Yeni transfer Sow'un, sadece "taktik antrenmanla" çıktığı Saraçoğlu'ndaki ambians, klasikti. Dolu ve coşkulu tribünler önünde Fenerbahçe, bir önceki hafta forma giymeyen iki önemli futbolcusu Emre ve Gökhan ile maça başlarken, sakatlık sıkıntılarını bu oyuncuların tamamen atamadığı görüldü.

Özellikle Gökhan Gönül, oyunda kaldığı süre içerisinde olumlu işlere imza atarken, sağ kanatta hızlı kanat ataklarının başlamasına neden oldu. Ancak ne yazık ki daha devre bitmeden eski sakatlığı nüksederek oyundan çıkmak zorunda kaldı.

Rakibin önemli oyuncularının eksik olmasıyla yerlerine forma şansı bulan oyuncuların ekstra motivasyon sağlamaları, aslında Fenerbahçe'nin de maça konsantrasyonunu zorladı.

Sezonun en formda isimlerinden Stoch önderliğinde rakip kaleye ciddi baskı uygulayan Fenerbahçe, golü de adeta bağıra bağıra attı. Gol pozisyonunda Gökhan Gönül'ün bu sezon başından bu yana kornerlerde ön direkten arkaya aşırdığı topla golü bulurken, gol pozisyonunda golü atan Yobo'nun arkasındaki Sow'un da ne kadar "tilki bir" forvet olduğu belliydi.

Golden sonra özellikle Stoch ve Emre'nin kazandırıp getirdiği toplarda rakip kalede ikinci gol şansını bulan Fenerbahçe'de, ne yazık ki final paslarının yeteri derecede doğru kullanılamaması, pozisyonları başlamadan bitirdi.

Sol kanatta Ziegler, ilk yarı boyunca sadece bir defa kanat atağı geliştirirken, anlaşılmaz bir şekilde bu ileri çıkışlarına son verdi. Zaten geçen yılki takımla bu sezon oynayanlar arasındaki en büyük farklardan birisi, kanat akınlarının yeteri derecede yapılmaması. Geçen sezon Andre Santos'un sürekli hücum bölgesine gitmesiyle birlikte Gökhan Gönül'ün en sevdiği hücum yönünü sahaya yansıtması, bu sezon Ziegler-Gökhan ikilisinde görünmüyor.

Mehmet Topuz ilk yarıda çalışkan, ikinci yarıda ise savruktu. Ziegler gibi Mehmet Topuz'daki düşüş te devam ediyor.. Bu performans düşüklüğünde Dia'nın takımdan geçici sürede yeralmamasının ve yoğun maç trafiğinin de etkisi olabilir.

Ve Yobo..

Bu sezon Fenerbahçe'nin en istikrarlı futbolcusu hiç kuşkusuz ki Yobo. Her maç, hemen hemen takımın en diri oyuncusu ve çok formda . Bu akşam attığı golden ziyade, yerinde müdahaleleri takımına hayat veriyor.

Fenerbahçe, son haftalarda golü bulduktan sonra anlaşılmaz bir şekilde geriye yaslanması nedeniyle ciddi anlamda sıkıntılar yaşıyor. Bu akşam da aynısı oldu. Golden sonra farkı açacak pozisyonlar yakalamasına rağmen, sonrasında tempoyu düşürerek savunmaya geçti. Oyunun bu şekle dönüşmesinde Fenerbahçe orta sahasının oyundan düşmesinin de etkisi vardı. Baroni bildik özellikleriyle "gölge markaj" yapıyor, Emre ise sakatlıktan yeni çıkmasının da etkisiyle yeteri kadar rakibe pres uygulayamıyordu.

Beşiktaş'ta İbrahim Toraman'ın ön liberoya geçmesi ve Alex'e uyguladığı yakın markajın etkisiyle Alex yeteri kadar topla buluşamıyor, Sow'a etkili paslar gelmiyor, kişisel gayretiyle Stoch'un geliştirdiği akınlar, Fenerbahçe'yi maçın içerisinde tutan etkendi.

Zaten her ik golde de Stoch'un ciddi anlamda katkısı var.. Özellikle ikinci golden önce Caner'e attığı pas, muhteşemdi. Zira o pozisyonda Stoch, kendisi de topa vurabilecekken daha garanti ve oyuna yeni giren Caner'i tercih etti.

Caner Erkin'den söz açılmışken, oyuna girdikten sonraki kısa sürede, Fenerbahçe'yi canlandıran isimdi. O dakikaya kadar sahasına gömülerek Beşiktaş ataklarını savuşturmak niyetindeki Fenerbahçe'de, Caner'in katkısı tartışılmaz..

Gökhan Gönül'ün yerine giren Orhan Şam da Fenerbahçe kariyerindeki en iyi maçını oynadı. Özellikle Simao gibi etkili bir kanat oyuncusu karşısında hem savunmada, hem de hücumda elinden geleni yaptı.

Moussa Sow'un Fenerbahçe ile çıktığı ilk maç olmasına rağmen, kaliteli bir forvet olduğu, takımı ataktayken aldığı pozisyonlar ve yaptığı koşulardan belli. Önümüzdeki süreçte takıma çok daha fazla katkı sağlayacağı kuşkuşuz..

Fenerbahçe, ligde sahasındaki yenilmezlik serisini 35 maça çıkartırken, son yıllarda hem İnönü hem de Kadıköy'de büyük üstünlük kurduğu Beşiktaş'ı bir kez daha mağlup ederken, hem Beşiktaş ile arasındaki puan farkını korudu, hem de liderle puan farkının açılmasına engel oldu. Fenerbahçe'nin bu sezonki en büyük sıkıntısı, seri galibiyetler alamaması ve de özellikle deplasman maçlarındaki beklenmeyen puan kayıpları..

Türkiye kariyerinde hemen her Beşiktaş maçında yıldızlaşan Alex'in etkisiz kaldığı akşamda, önemli olan galibiyetti ve bu galibiyet te sağlandı..

Darısı sonraki haftalara..

Stat: Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Özgür Yankaya, Erdinç Sezertam, Orkun Aktaş

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül (Dk. 41 Orhan Şam), Serdar Kesimal, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Cristian, Emre Belözoğlu (Dk. 57 Selçuk Şahin), Stoch, Alex (Dk. 84 Caner Erkin), Sow

Beşiktaş: Cenk Gönen, Tanju Kayhan (Dk. 72 Ekrem Dağ), Sivok, Egemen Korkmaz, Ersan Gülüm (Dk. 76 Necip Uysal), İbrahim Toraman, Holosko, Ernst, Veli Kavlak (Dk. 80 Edu), Simao, Mustafa Pektemek

Goller: Dk. 14 Yobo, Dk. 90+2 Sow (Fenerbahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 42 Veli Kavlak, Dk. 60 İbrahim Toraman, Dk.70 Tanju Kayhan, Dk. 90 Simao (Beşiktaş), Dk. 43 Emre Belözoğlu (Fenerbahçe)