Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Başımız sağolsun, Allah rahmet etsin Selçuk Abi !!





Acı haberi akşama doğru aldım.

Gün içerisinde televizyon veya internet ortamında olmadığımdan dolayı akşam Salzburg maçına gitmeden önce televizyonu açtığımda resmen dondum kaldım.

Büyük Fenerbahçeli, ama gerçekten büyük Fenerbahçeliydi.

Sadece futbolcu olarak değil, kişilik olarak ta gerçekten iyi bir insandı.

Çocukluğumuzda hemen bütün arkadaşlarım bir takım taraftarıydı ama benim takım taraftarı olmam biraz geç olmuştu.

1979-80 sezonu başında Şekerspor'dan transfer olduğu Fenerbahçe'de, 3.haftada Adana Demirspor deplasmanında ilk defa forma giyerken, 





                                       


Fenerbahçe Stadı'nın yıllar sonra ilk açıldığı maç olan 19 Eylül 1982 tarihindeki 2-0 lık Altay maçında attığı golle de Fenerbahçe Stadı'nda ilk golü atan futbolcu olarak ta Fenerbahçe tarihine geçen isimdi Selçuk Kaptan.




O zamana kadar futbolla ilgilenmez, futbolcuları tanımazdım.

1982-83 sezonunda Fenerbahçe'nin fırtına gibi estiği bir sezondu.

Son  yıllarda şampiyonluk sıralamasını yukarılara taşıyan ve gerçekten de iyi bir performans sergileyen Trabzonspor'un başa oynadığı bir sezondu o sezon.

Fenerbahçe ile çekişiyordu Trabzonspor.

Fenerbahçe kadrosunda kimler yoktu ki.

Kalede Yaşar Duran ve Nurettin Yıldız,

Defansta; Erdoğan Arıca, Güngör Tekin, Kaptan Alpaslan Eratlı, Cem Pamiroğlu, Onur Kayador, Sedat Karaoğul ve Hasan Özdemir

Orta sahada Mehmet Hacıoğlu (Bulgar Mehmet) Osman Denizci, Arif Kocabıyık, Müjdat Yetkiner, Önder Çakar, Özcan Kızıltan ve Fahruddin Zeyneloviç,

Forvette ise Mustafa Arabacıbaşı (Tavşan Mustafa) Selçuk Yula, İbrahim Begoviç, Bahtiyar Yorulmaz, Zafer Dinçer, Sertaç Olcayto ve Hasan Yıldızeli.







                                     

İşte bu kadro, Trabzonspor'un önünde 34 maçta 18 galibiyet, 13 beraberlik ve 3 mağlubiyet alarak 49 puanla şampiyon olurken, Selçuk Yula da 19 golle gol kralı oluyordu.

O sezon oynadığı bir Galatasaray maçı vardır ki dillere destandır.

Maç öncesi sakattır Selçuk Yula.

Oynaması neredeyse imkansızdır.

Ancak O, diretir. İlla ki oynamak ister.

Teknik Direktör Stankoviç, zoraki de olsa "Evet" der bu ısrara.

Maça çıkar.

26 Aralık 1982 tarihinde oynanan maça sakat sakat çıkar, 5.dakika dolarken golünü atar, 75 dakika sahada kalır ve maçı Fenerbahçe 1-0 kazanır Galatasaray karşısında.




İşte benim Fenerbahçeli oluşum o sezona dayanır.

9 yaşındaydım..

Radyo başında Murat Ünlü'nün, Tansu Polatkan'ın, Akın Göksu'nun, Orhan Ayhan'ın ve ismini daha sayamadığım TRT spikerlerinin "Selçuuuuuukkkkkkkkkkkk ve gooooooooooollllll" nidalarını duymak için dakikalarca ayakta beklediğimi, okulun kütüphanesindeki spor ansiklopedilerinde Selçuk Yula resimlerini gizlice kesmek ve biriktirmek için fırsat beklediğimi, cikletlerin içerisinden çıkan Selçuk Yula resimlerini biriktirmek için hergün onlarca sakız aldığımı dün gibi hatırlarım.

Ve de tabi ki 18 Eylül 1985 tarihindeki Bordoeaux maçını.

Devrin en ünlü takımı olan, bir önceki yıl Avrupa Şampiyonu olan Fransa'nın şampiyonu, şimdilerin Barcelonası ayarındaki, kadrosunda Tiganaların, Giresselerin, Batistaların olduğu Fransa'nın Bordeaux takımıyla Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda eşleşen Fenerbahçe'ye hiç kimse şans vermiyordu tur için.

Bütün Fransız gazeteleri maçtan önce "en az 7-8 atarız" manşetleriyle çıkarken Fenerbahçe kafilesi sessiz sedasız Fransa'ya gidiyordu ilk maç için.

Maçın 21.dakikasında İlyas Tüfekçi'nin ara pasıyla rakip savunmayı peşine takarak ceza sahasına giren ve kalecinin solundan plaseyle topu ağlara bırakan isimdi Selçuk Yula.


O maçı radyodan Murat Ünlü'nün anlatımlarıyla dinlemiştik ve kendimizden geçmiştik çocuk yaşta.

Maç sonunda Fenerbahçe, "mağrur Fransızları mağdur" ederken sahanın kahramanlarındandı Selçuk Yula.

Yıllar önce genç yaşta kaybettiğimiz Hüseyin Çakıroğlu da o maçın bir başka kahramanıydı.

Şimdi ikisi de rahmetlik.

Ve ikisine de rahmet diliyoruz Allah'tan.

O sezon Fenerbahçe, ligi 5.sırada bitirmesine rağmen Selçuk Yula 17 golle takımının en golcü futbolcusu olma özelliğini yine taşıyordu.

Ancak o sezon öncesi, yani 1984-85 sezonunda Fenerbahçe ligi yine şampiyon olarak tamamlamasına rağmen Selçuk Yula, Lüksemburg ile deplasmanda oynanacak milli maç öncesi yapılan antrenmanda, Galatasaraylı İsmail Demiriz'in darbesiyle ayağını kırıyor ve neredeyse bütün sezonu sakatlıklarla boğuşarak geçiriyordu ve 3 golde kalıyordu. (O golleri de sezon başında sakatlanmadan önce Galatasaray (1-1) Sakaryaspor deplasmanı (1-2) ve Zonguldakspor deplasmanı (0-1) atıyordu.


                              

1986-87 sezonu öncesi dönemin yöneticileri Selçuk Yula'ya, "Kulübün borcu çok fazla, Alman takımı Blue-Wies sana iyi bir rakam öneriyor, gitmek zorundasın" şeklinde cümleler sarfederken Büyük Kaptan, önceleri biraz burkuluyor ancak Fenerbahçe'nin istikbali için düşünmeden bu teklife "zoraki olsa da evet" diyordu.

1 sezon Almanya Bundesliga ekiplerinden Blue-Wies'te forma giyen Selçuk Yula'ya, belki de o sezon çok sevdiği Fenerbahçesinin kapıları kapanıyordu.Belki de Fenerbahçe formasıyla oynadığı son lig maçı olan 16 Mart 1986 tarihinde deplasmandaki 3-1 lik Eskişehirspor mağlubiyetinin, kendisinin de Fenerbahçe defterinin kapandığı tarih olduğunu bilmiyordu Büyük Kaptan. 

15 Eylül 1979 günü Adana'da oynanan ve Ali Kemal Denizci ile Önder'in golleriyle 2-1 galip gelinen maçta ilk olarak Fenerbahçe formasını giyen ve 23 Eylül 1979 tarihinde (bir hafta sonra) İstanbul'da Göztepe'yi 1-0 mağlup ettikleri maçta ise Fenerbahçe formasıyla ilk golünü atan Selçuk Yula, 1985-86 sezonunun 25.haftasında Fenerbahçe formasıyla son maçına çıkıyordu.

Almanya'ya transferiyle birlikte kulübün maddi açıdan rahatladığı ve o paralarla Rıdvan Dilmen ile Erdi Demir'in transferinin yapıldığı gerçeğini vurgularken bir gerçeği de Fenerbahçe'de futbol oynadığı yıllarda yaptığı fedakarlık olarak gösterebiliriz.

Şöyle ki;

1983-84 sezon öncesi Başkan Ali Şen, Osman Denizci'yi 50 milyon TL. ye Trabzonspor'a satarken Selçuk Yula 8 milyon TL'ye Fenerbahçe'ye imza atmış, 1984-85 sezonunda ise dönemin yönetimi Almanya'dan transfer ettiği İlyas Tüfekçi'ye tam 25 milyon transfer ücreti verirken Selçuk Yula 12 milyon TL'ye "Evet" demiştir Fenerbahçesine.

1987-88 sezonunda evini satarak bonservisini Blue-Wies'ten alıp döndüğü Türkiye'de ilk durağı Fenerbahçe olmuş ancak dönemin yöneticileri kendisini transfer etmeyi düşünmediklerini beyan ederken, üzgün bir şekilde Sarıyer'e imza atmıştı.

Ve oynanan ilk Sarıyer-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe taraftarlarının tribünlerde "Selçuk'u satanı biz de satarız" tezahüratları karşısında tribünleri sakinleştiren de yine Büyük Kaptan'dı.


O maçta Fenerbahçe'ye attığı penaltı golü sonrası arkadaşlarının tebrikleri karşısında sadece elini kaldırarak teşekkür eden ve kendi sahasına yürüyerek giden Selçuk Yula, Sarıyer'de 4 sezon oynarken 1990-91 sezonu başında ise Galatasaray'a imza atmış ancak oynanacak ilk Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesi "Ben Fenerbahçeliyim, Fenerbahçe'ye karşı forma giymem" diyerek futbolu aniden bırakacak kadar da gerçek bir Fenerbahçeliydi.

Kendisiyle ilk tanışmam, 2006 yılında Fenerbahçe Gönüllüler Derneği'nde olmuştu.

O sezon oynanan maçlarda yaşanan hakem hatalarından oluşan bir dosya hazırlamış ve bunu medyada gündeme getirmesini rica ettiğimde memnuniyetle karşılarken, yukarıdaki antrenman resmini ise çerçeve yaptırarak kendisine hediye ettiğimde çok duygulanmıştı ve bana "Bu resmi nereden buldun ya, bende bile yok?" demişti.

Birçok ortamda kendisiyle maç izledik, deplasmana gittik, amatör şubelerin maçlarına gittik, hepsinde gördüğüm ortak nokta, Fenerbahçe'nin çıkarlarını sonuna kadar koruyan bir efsaneydi.

3 Temmuz öncesi ve sonrasında, (3 Temmuz'dan önceki sezonlarda bile) Fenerbahçe aleyhine estirilen rüzgarlarda son derece dik duruşu ve gür sesiyle Fenerbahçe'nin menfaatlerini sonuna kadar koruyan Selçuk Yula, hiçbir zaman bu duruşundan geri adım atmamıştı.

Bu camiadan birçok isim geldi geçti, hepsi hasbelkader Fenerbahçe forması giydi, kaptanlığa bile yükseldi ancak Selçuk Yula gibi bir isim bu camiaya az gelir.

Amatör Şube maçlarını bile takip eden, Sapanca'daki Kürek Yarışları'na bile gidebilecek kadar Fenerbahçe sevdalısı büyük bir isimdi Selçuk Kaptan.

Bir dönem bu sayfalarda yayınladığım "Fenerbahçe tarihinde bugün" devam ederken, Facebook'ta Selçuk Yula'nın gol attığı maçları da kendi sayfasına gönderiyordum, bir karşılaşmamızda bana "Oğlum sen Fenerbahçe tarihinde bugün mü yayınlıyorsun yoksa Selçuk Yula tarihinde bugün mü" derken ben de kendisine "Abi ne yapayım o kadar çok gol atmışsın ki hangi sayfayı açsam sen çıkıyorsun karşıma" demiştim ve hep birlikte gülüşmüştük.

Şimdi artık o büyük Fenerbahçeli yok aramızda.

İçimiz burkuk, gözlerimiz yaşlı.

Fenerbahçe'yi canlı olarak salonlarda ve statlarda takip eden hemen hemen her taraftarın bir anısı vardır Selçuk abiyle.

Hepsiyle son derece iyi ilişkiler içerisinde olan, asla böbürlenmeyen, kibirlenmeyen, ne ricaları olsa kabul eden iyi bir insandı Selçuk Abi.

Allah, taksiratını affetsin.

Mekanın cennet olsun Selçuk Abi.

Güle güle Büyük Kaptan..

Güle güle..

Fenerbahçe : 3 - Red Bull Salzburg : 1 (Şampiyonlar Ligi 3.Ön Eleme Turu rövanş maçı) İLERİDE SELÇUK YULA VAR !!




Fenerbahçe camiası, güne şok bir haberle uyandı hiç kuşkusuz ki.

Fenerbahçe ve Türk futbolunun efsane isimlerinden, büyük golcülerinden, "Büyük Fenerbahçeli" "Büyük Kaptan" "Eşsiz insan" "Dost" "Abi" Selçuk Yula'yı ansızın kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyordu bütün camia ve taraftarlar.

"Kalemizde İvançeviç var, Geri dörtlü çelikten duvar, Orta saha hepsi canavar, İleride Selçuk Yula var." tezahüratlarını yıllar boyu tribünlere söyleten Selçuk Yula'yı, futbol oynarken izlemenin büyük keyfini tadan birisi olarak, aynı mekanlarda O'nunla sohbet etmiş birisi olarak, O'nu kaybetmenin derin üzüntüsünü de yaşıyorum.

Allah, taksiratını affetsin, mekanı cennet olsun,

Fenerbahçe ve Türk futbolunun başı sağolsun.

Maça gelecek olursak;

Şampiyonlar Ligi'nin ne denli önemli olduğunu çok yakından biliyordu Fenerbahçe takımı hiç kuşkusuz ki.

Geçen hafta deplasmanda alınan gollü beraberliğin avantajıyla sahaya çıkan Fenerbahçe, hemen hemen Saraçoğlu'nda oynadığı her maçta geriye düşme hastalığı, bu maçta da nüksetti.

Gökhan Gönül'ün olmadığı akşamda yine sağbek oynayan Mehmet Topuz'un bir anlık dalgınlığıyla gelişen atakta, Alves'in de ıska geçmesiyle gerisinde kalan Solario'nun golüyle öne geçen Salzburg, tribünleri bir anda şoka sokarken Fenerbahçe'yi ise adeta kamçıladı.

Golden hemen sonra baskısını artıran, gol için rakip defansın üzerine giden Fenerbahçe, Raul Meireles'in jeneriklik golüyle beraberliği, peşinden ise Moussa Sow'un dönerek vuruşuyla galibiyet sayısını bulurken, bir anlamda kendi futboluna da dönmüş oldu.

Aykut Kocaman'ın bu takıma işlediği "Sow-Webo-Kuyt-Baroni" dörtlüsü, Ersun Yenal için de bulunmaz bir nimet gibi görünüyor.

Salzburg ile deplasmanda oynanan maçın ikinci yarısında bu sisteme dönüş yapan Ersun Yenal, bu maça da aynı dizilişle başladı.

Baroni'nin önde basan futbolu, Meireles'in geriden ataklara katkısı ve Mehmet Topal'ın ise defansif anlamda orta sahayı oluşturması sonucu Fenerbahçe, alışkın futbolunu da sahaya yansıttı.

Bir ara bocalayan Mehmet Topuz'un ilerleyen dakikalarla birlikte daha fazla iyi oynaması, defansta kademelere girmesi de olumlu gelişmelerdendi.

Sow'un golünden önce orta alanda baskıyı yapan Baroni'nin, yine rakibin bir atağını keserek başlattığı atakta Sow'un harika pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan Webo'nun golüyle de iyice rahatlayan Fenerbahçe'ye ne olduysa Meireles'in sakatlanarak oyundan çıkmasından sonra oldu.

İkinci yarıya skor avantajıyla başlanırken iyice geriye çekilen, rakibi kendi sahasında karşılayan ve defansif olarak ta hata üzerine hata yapan Fenerbahçe izledik ikinci yarıda.

Bu sezonun belki de en iyi transferi olarak görünen Bruno Alves'in harika futboluyla Volkan Demirel'in artarak devam eden formu neticesinde rakibe gol şansı vermemek demek, bütün maçların aynı çizgide biteceği anlamına gelmez elbette ki.

Solbek Kadlec'in vasatı aşamayan futboluna bu maçta da devam etmesi, Hasan Ali Kaldırım'ın takıma katkısının daha fazla olabileceği konusunu da gündemine getirmeli Ersun Yenal'ın.

İkinci yarıda oynanan futbolun bir nedeni de Meireles'in sakatlanarak oyundan çıkması, yerine giren Alper Potuk'un ise erken sarı kart görerek oyundan düşmesiydi.

Salzburg gibi dikine iyi oynayan, çabuk atağa kalkan genç ve dinamik bir takımı elemek Fenerbahçe için büyük bir başarı olmasa da asıl zorlu rakip bundan sonraki turda gelecek.

Bu bilinçle umarız ki yönetim de forvet transferini bir an önce sonuçlandırır ve Play Off turuna Fenerbahçe daha güçlü bir şekilde çıkar.

Şimdi önümüzde Kayseri'de oynanacak Süper Kupa Final maçı var.

Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Egemen Korkmaz'ın oynayamayacakları akşamda Mehmet Topal ve Raul Meireles'in de durumları kritik.

Ama Fenerbahçe camiası açısından Galatasaray ile oynanan bütün maçlara, hangi kadro çıkarsa çıksın elbette ki amaç, kazanmak olacaktır.

Umarız Kayseri'den Kupa gelir ve lige de kupa moraliyle başlanılır.

Darısı Kayseri'ye..

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Pawel Gil, Piotr Sadczuk, Marcin Borkowski

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Mehmet Topuz, Yobo, Alves, Kadlec, Kuyt (Dk. 77 Caner Erkin), Mehmet Topal (Dk. 88 Selçuk Şahin), Meireles (Dk. 44 Alper Potuk), Cristian, Sow, Webo

Red Bull Salzburg: Gulacsi, Klein, Ramalho, Hinteregger, Ulmer, Kampl, Meilinger (Dk. 55 Jantscher), Ilsanver, Alan (Dk. 79 Hierlaender), Mane, Soriano

Goller: Dk. 4 Soriano (Red Bull Salzburg), Dk. 8 Meireles, Dk. 17 Sow, Dk. 34 Webo (Fenerbahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 25 Alan, Dk. 70 Mane, Ramalho (Red Bull Salzburg), Dk. 65 Alper Potuk (Fenerbahçe)



1 Ağustos 2013 Perşembe

Salzburg : 1 - Fenerbahçe : 1 ( Şampiyonlar Ligi 3. Ön Eleme Turu ilk maçı ) TUR KADIKÖY'E !!




Fenerbahçe için bu sezon oldukça fazla önem arzeden Şampiyonlar Ligi macerası başladı.

Deplasmanda oynayacağı Salzburg maçı öncesi hazırlıklarını buna göre sürdüren Fenerbahçe, yine sezon öncesi hazırlık kapsamında oynadığı 3 hazırlık maçında inişli çıkışlı bir grafik çizerken, son oynadığı PSV Eindhoven maçında yaşanan sıkıntılar, Salzburg maçında da nisbeten tekrarladı.

Elbette ki sezon öncesinde oynanan maçlar bir ölçü değildir ancak Ersun Yenal için kadro oluşturma konusundaki bol alternatif, anlaşılan o ki bir nev'i çıkmaza sokmuş Ersun Hoca'yı.

Orta sahasında bol çeşni bulunan Fenerbahçe'nin maalesef ki forvet hattındaki arayışları henüz sonuç vermiş değil.

Bu akşamki maçta da gördük ki Fenerbahçe'nin, hücumda takımı çoğaltacak, sırtı kaleye dönük oynayan, ileride top tutan, orta sahayı oyuna katabilen, gol vuruşlarını ise evelemeden-gevelemeden net şekilde yapan bir forvete ihtiyacı var.

Salzburg maçına gelecek olursak;

Maça, Avusturya ekibi oldukça hızlı başladı.

Son oynadıkları 3 resmi maçta (2 lig 1 kupa) toplam 19 gol atan Salzburg, bu istatistiğe uygun olarak da maça son derece agresif ve hırslı başladı.

Ersun Yenal'ın defansta Gökhan Gönül'ün olmadığı bir dönemde arayışları sürerken bu maçta da Mehmet Topuz sağbek olarak görev aldı.

Orta sahada 4 oyuncu tercihi kullanan Ersun Yenal, beklerin önünde zaman zaman Alper Potuk ve Dirk Kuyt'ı dönüşümlü olarak kullandı.

Raul Meireles ve Emre Belözoğlu'nun hücum kesip atak başlatmak konusundaki görevlerini, yapılan baskı nedeniyle yeterince yerine getirememesi nedeniyle de ileride Webo oldukça yanlız kaldı maçın ilk yarısında.

Alper Potuk zaman zaman topu ileriye taşımayı başarsa bile, dönen topları geriden gelip toplayacak oyuncu olmadığından dolayı bu ataklar tehlike noktasına da ulaşamadan sona erdi.

Emre Belözoğlu'nun erken sarı kart görerek riskli bir pozisyonda görevine devam etmesi nedeniyle de, orta sahada rakibe karşı oldukça önemli bir dezavantaj oluştu.

Defans hattında Kadlec ve Mehmet Topuz, maçın ilk yarısında sadece rakibi karşılamayı düşünüp hücumu hiç akıllarından geçirmemesi nedeniyle de 70.dakikaya kadar Fenerbahçe, kendi sahasından çıkmakta zorluk çekti.

Mehmet Topuz'un, geçen sezon zaman zaman sağbek olarak görev yaptığını ve bu maçlarda yaşanan sıkıntıları düşünecek olursak, bu akşamki maçta da rakibin en etkili olarak geldiği bölge, Fenerbahçe'nin sağ kanadıydı.

Nitekim gol de, önce sarı kartı nedeniyle risksiz oynayan Emre Belözoğlu'nun müdahale yetersizliği ve Mehmet Topuz'un adamını kaçırması nedeniyle geldi.

Aslında golden önce Salzburg'un çok çok tehlikeli atakları vardı.

Ancak bu sezon oynanan 4 maçta şu ana kadar Fenerbahçe'nin en formda futbolcusu olan Volkan Demirel'in son derece kritik hamlelerini gördük golü önleme adına.

Defansta Alves, şu ana kadar oynadığı 4 maçta da defansı toparlayan isim olarak dikkat çekerken, Kadlec'in de çok kritik 2 kademesini gördük.

Salzburg'un golü sonrası ise Ersun Yenal, geçen sezon Fenerbahçe'nin en etkili olduğu sisteme döndü.

Sow-Webo-Kuyt üçlüsünün arkasına Baroni'yi koyan Ersun Yenal, Aykut Kocaman'ın büyük bir azimle Fenerbahçe'ye öğrettiği hücumu genişletme, kanatları oyuna katma ve geriden gelen oyuncuları da rakip ceza sahası önüne yığma çabasını hatırlamış olacak ki, maçın son yarım saati tamamen Fenerbahçe'nin kontrolündeydi.

Sow oyuna girdikten sonra hem sağ hem de sol kanatta rakip defansı oldukça zorlayıcı işler yaptı.

1 şutu direkten dönerken, penaltı öncesi yaptığı ortada da golün hazırlayıcısı oldu.

Fenerbahçe'nin bu akşam en etkisiz oyuncularından olan Meireles'in, maçın son dakikasında sakat sakat topu sağ kanada, yaklaşık 30 metrelik bir pas olarak kullanması ve pası attıktan sonra tamamen oyundan diskalifiye olması ise bir başka dikkat çekici noktaydı.

Şampiyonlar Ligi gibi bir arenada, böylesine eleme usulü oynanan bir organizasyonda deplasmanda atılan golün önemi çok çok fazla.

Ve Fenerbahçe, bu golü son dakikada olsa dahi bularak, turu Kadıköy'e bıraktı diyebiliriz.

Salzburg takımı, İstanbul'da mağlup edilemeyecek bir takım değil kesinlikle.

Umarız İstanbul'da bu öngörümüz gerçekleşir.

Ancak asıl önemlisi bundan sonraki tur ve daha da önemlisi Fenerbahçe'nin forvet hattına yapmayı düşünüp te bir türlü eyleme geçiremediği durum.

Bundan sonra gelecek rakip, asla bir Salzburg olmayacak ve asla bu forvet takviyesi olmadan şanslar eşit değil.

Umarız bu transfer açmazı bir an önce son bulur ve Cardozo veya Emenike, bir sonraki turda takımda yeralır.

Darısı sonraki maçlara.

Stat: Red Bull Arena


Hakemler:
Duarte Gomes, Venancio Tome, Luis Campos (Portekiz)


Red Bull Salzburg:
Gulacsi, Schwegler, Ramalho, Hinteregger, Ulmer, Ilsanker, Meilinger (Dk. 74 Hierlaender), Kampl, Mane (Dk. 82 Berisha), Alan (Dk. 71 Reyna), Soriano

Fenerbahçe: Volkan, Mehmet Topuz, Kadlec, Yobo, Alves, Mehmet Topal, Emre (Dk. 68 Cristian), Kuyt, Alper (Dk. 58 Sow), Meireles, Webo

Gol: Dk. 68 Alan (Red Bull Salzburg), Dk. 90+4 Christian (Penaltıdan) (Fenerbahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 22 Emre (Fenerbahçe), Dk. 55 Schwegler, Dk. 90+3 Hierlaender (Red Bull Salzburg)

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Eyüp Sultan Türbesi'nden "insan" (!) manzaları !!



 İstanbul'un manevi anlamda gerçek fatihidir Ebû Eyyüb El Ensari Hz.

Bir diğer ismiyle Halid Bin Zeyd Hazretleri.

Peygamber Efendimiz'in, İstanbul'un fethini müjdelediği "Kostantin elbet bir gün fethedilecektir, O'nu fetheden asker ne güzel asker, O'nu fetheden komutan ise ne güzel komutandır." hadis-i şerifine mazhar olmak amacıyla, 92 yaşında, torununun komutanlığını yaptığı orduyla birlikte İstanbul surları önüne gelerek, İstanbul'da şehit düşen, şehit olmadan önce ise "Benim naaşımı, götürebildiğiniz kadar ileriye götürün" diyerek surlara daha yakın olmayı, dolayısıyla da Kostantin'in fethini askerlere ve O'ndan sonra gelecek nesillere işaret eden, Peygamber Efendimiz'i hicret sonrası Medine'de 7 ay evinde misafir olarak bütün hizmetlerini bizzat kendisi gören, vahiy katipliğini yapan, "Mihmandar-ı Rasulüllah" ünvanını alarak Peygamber Efendimiz'in "bayraktarlığını" yapan büyük sahabidir Ebû Eyyüb El-Ensari Hazretleri.

Dolayısıyla İstanbul'un "manevi fatihi" olarak tanımlanır.

Fatih Sultan Muhammed Han Hazretleri, İstanbul'u fethetmeden günler önce hocası Akşemseddin Hazretleri'nden özel olarak ricada bulunur Ebû Eyyüb El- Ensari Hazretleri'nin mezarının bulunmasını.

Ve fetihten saatler önce bulunur mezar yeri.

İşte o mezar yerine fetihten sonra hemen bir türbe ve cami yapılır.

Bugünkü Eyüp Sultan Camii'nin bulunduğu bölgedir.

Türbenin girişinde "Dua Kapısı" vardır.



Gidenler bilir.

Şu aralar türbe restorasyon nedeniyle ziyaretçiye kapalı olmasına rağmen, Dua Kapısı bölgesinde ziyaretçiler dualar ederler, büyük sahabiyi ziyaret ederler.

Ancak maalesef ki bu büyük sahabinin türbesi civarında son aylarda hiç te hoş olmayan, bırakın bir müslümanı, akıl sahibi bir insanın bile aklının ve mantığının almadığı işler görmekteyiz.

Şöyle ki;

Özellikle mübarek Ramazan ayında türbeyi ziyaret edenler arasında, ziyaretten ziyade türbeyi "dilek kapısı" olarak görenler de mevcut maalesef.




Cami görevlilerin ve duyarlı cemaatin çeşitli sebeplerle ikazlarına rağmen bu "batıl adetler" son sürat devam ediyor.

Aşağıda örneklerini göreceğiniz üzere, türbenin hemen dışında bulunan ve yüzyıllardır "duaların yapıldığı" ve "Dua Kapısı" olarak adlandırılan bölgedeki duvar kağıtlarının üzerine, çeşitli dilek ve istekler "yazılıyor."




Birkaç ay öncesinde, inanın bu duvarda tek bir satır yazacak bir yer bile kalmamıştı ve bütün duvar kağıtları yenilenmişti, türbenin tarihini anlatan, Ebû Eyyüb El-Ensari Hazretleri'nin kim olduğunu anlatan, hizmetlerini anlatan çeşitli anekdotların olduğu bu duvar kağıtları yenilendi.

Yenilenme amacı, yine bu dilek ve isteklerin fütursuz şekilde burada yeralmasıydı.

İnsanımız bir garip.

Allah'a yalvarmak adına duvarlara yazı yazmak yeni bir moda oldu.

Çeşit çeşit istekler, temenniler.

"Falanca kişiyle tanışmamı nasip et, filanca kişiyle evlenmemi nasip et" tarzındaki kişisel isteklerden ziyade, "Allah'ım, inşallah Galatasaray, Real Madrid'i eler" tarzından "toplumsal dileklere" de geçişlerin olduğunu gördük geçmiş dönemde.



Şimdi yine aynı tarz dilekler devam ediyor.

Hem de son sürat.

"Allah'ım falanca kişiyle evlenmeme izin ver, filanca kişilerin arasını düzelt, falanca evi almamı nasip et, filanca işe girmeme yardım et" gibi türbe edep ve adabına aykırı olan, bid'atlarla, hurafelerle dolu bir ziyaret kültürü oluştu maalesef ki toplumumuzda.



Görevlilerden birisiyle dün konuştuğumda bana verdiği cevap karşısında hayrete düştüm.

"Abi biz neleri gördük, gencin birisi yazmış ki, Allah'ım İstanbul'a gelen Justin Tinberlake, inşallah bana konserde hay (merhaba) desin"

Böylesine bir uçuruma doğru gidiyoruz genciyle yaşlısıyla.

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden kurtulmaya vesile olacak bu mübarek ayda, maalesef ki tutulan oruçlar bile amacından sapmış durumda.

"Allah'ın sizin aç kalmanıza ihtiyacı yoktur." şeklindeki Peygamber Efendimiz'in ikazına rağmen yapılan bu yanlış hareketler, maalesef ki gerçekten ziyarete giden insanları da rencide ediyor.


Lütfen bu yanlışlardan vazgeçelim.

Bu yazıları yazanlarla oturup konuştuğunuz zaman, belki kendilerini çok münevver bir mümin olarak tanımlayıp sizlere o şekilde davranmayı telkin edeceklerdir, ediyorlar da. Ama işin aslına baktığımız zaman, İslam'da ölüden medet ummak, türbeden medet ummak gibi bir inanış asla mevcut değildir.

Ancak ve ancak orada yatan zatı, siz istekleriniz ve dualarınıza aracı yapabilirsiniz, referans edebilirsiniz. Onun da bir şekli, adabı ve edebi vardır.

Bu yazının, "suya yazıldığını bile bile" karalama gereği duymamıza rağmen, belki olur da bu satırları okuyanlardan veya çevrelerinde bu tarz yanlışlara düşerek, böylesine kutsal mekanlarda son derece fütursuzca istekleri tuhaf yollarla talep eden kardeşlerimiz varsa, bunlara birer ikaz mahiyetinde olmasıdır amacımız.

Allah'ım bu millete şuur versin diyerek bitirelim.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Fenerbahçe : 0 - PSV Eindhoven : 2 (Hazırlık maçı) GOLCÜ LAZIM GOLCÜ !!




Fenerbahçe, sezon öncesi oynadığı hazırlık maçındaki rakipler içerisinde, hiç kuşkusuz ki en güçlüsüyle oynadı bu akşam.

Maça, defansında Gökhan Gönül, forvetinde ise Moussa Sow gibi çok önemli iki oyuncusunun eksikliğiyle başlayan Fenerbahçe'de, yenilerden Alves ve Kadlec yine sahadaydı.

Elbette ki hazırlık maçları lig için bir ölçü değil ancak yine de oynanan futbol adına birkaç ipucu verecek nitelikteydi.

Ersun Yenal ile eski Teknik Direktör Aykut Kocaman'ın sahaya sürdükleri 11 yeni transferler hariç neredeyse aynı.

Ligin başında sahasında oynayan ve önümüzdeki hafta çok ciddi bir Şampiyonlar Ligi Ön Eleme maçı oynayacak Fenerbahçe, bu maça kadar umarız ki forvet hattına gereken takviyeyi yapar.

Geçen sezon UEFA Avrupa Ligi Yarı Final ilk ayağında Benfica karşısında 3 topu direkten dönen Fenerbahçe, PSV maçına da aynı kısmetsizlikle başladı.

Meireles'in 2, Sow'un ise 1 şutu direkten dönerken Fenerbahçe kalesine az ama öz gelen Hollanda ekibi, sezon öncesi Saraçoğlu tribünlerine gelenlere "daha katedecek çok yolunuz var" mesajı verdi.

Umarız lig öncesi bu eksiklikler, yukarıda da bahsettiğimiz gibi özellikle forvet transferi bir an önce yapılır.

Aksi takdirde çok ciddi sıkıntılar çekebilir Fenerbahçe.

FENERBAHÇE: 0 - PSV EİNDHOVEN: 2


Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Volkan Bayarslan, Kerem Ersoy, Mehmet Kapluhan

Fenerbahçe: Volkan Demirel (Dk. 46 Mert Günok), Bekir İrtegün (Dk. 46 Mehmet Topuz), Yobo (Dk. 74 Holmen), Alves, Kadlec, Kuyt (Dk. 83 Selçuk Şahin), Emre Belözoğlu (Dk. 46 Mehmet Topal), Cristian (Dk. 46 Alper Potuk), Meireles (Dk. 75 Hasan Ali Kaldırım), Caner Erkin (Dk. 46 Stoch), Webo (Dk. 63 Sow)

PSV Eindhoven: Zoet (Dk. 46 Tyton), Arias (Dk. 74 Brenet), Bruma, Karim, Willems (Dk. 81 Hendrix), Schaars (Dk. 62 Hiljemark), Bakkali (Dk. 74 Jozefzoon), Wijnaldum, Maher (Dk. 62 Toivonen), Depay, Matavz (Dk. 62 Locadia)

Goller: Dk. 15 Matavz, Dk. 71 Locadia (PSV Eindhoven)

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Khazar Lankaran : 0 - Fenerbahçe : 4 (Hazırlık maçı) DÖRT DÖRTLÜK FENERBAHÇE !!




Sezonun ikinci hazırlık maçını oynayan Fenerbahçe'de, tarife yine değişmedi.

Azerbaycan'ın Lankaran takımı karşısında maçın daha henüz başında yeni transferlerden Kadlec'in golüyle öne geçen Fenerbahçe'de, Alper Potuk'un orta sahaya getirdiği dinamizm dikkatlerden kaçmadı.

Boluspor maçının yıldızlarından Stoch, Lankaran maçında da oyunda kaldığı süre içerisinde oldukça başarılıydı. Görünen o ki, bu formuyla Stoch, bu sezon formayı zor bırakır.

Fenerbahçe'nin Stoch'a, Stoch'un da Fenerbahçe'ye ihtiyacının olduğu gerçeğini dikkate alacak olursak, Stoch'un bu formu umarız artarak devam eder.

Yenilerden Alves, Boluspor maçından sonra bu maçta da takımın en iyilerindendi.

Geriden oyun kurma konusundaki becerisi gözlerden kaçmadı Alves'in,

Alves kalitesindeki bir oyuncunun Fenerbahçe savunmasını toparlayacak olması da muhakkak.

Elbette ki Boluspor ve Lankaran maçları bir ölçü değil ancak Lankaran maçının ilk yarısında oynanan tek pas ve hızlı futbol, Fenerbahçe'nin bu sezon en çok uygulayacağı taktiklerden birisi olacak gibi görünüyor.

Orta alanda Alper ile birlikte görev yapan Holmen de görev alabildiği süreler içerisinde bu takıma katkı sağlayabilecek kalitede bir oyuncu.

Ancak yabancı kısıtlması nedeniyle Holmen'in genelde 18 dışında kalacağı düşüncesindeyiz.

Sonuç olarak iki hazırlık maçı oynayan Fenerbahçe, şimdi daha zorlu bir rakiple, PSV Eindhoven ile oynayacak ve o maçta ortaya konacak oyun, daha iyi ipuçları verecek bize.

Darısı sonraki maçlara..













20 Temmuz 2013 Cumartesi

Boluspor : 0 - Fenerbahçe : 4 (Hazırlık maçı)


                   


Sezonun ilk maçı, hayırlı olsun.

Hazırlık maçı da olsa, sonuç güzel, ortaya konulan futbol güzel, dahası yeni transferlerin ilk verdiği intiba güzel.

Ama ben en çok ta geçen yılın acısını çıkartırcasına oynayan Stoch ile yenilerden Alper Potuk'un sürekli dikine oynamasını beğendim.

İnşallah sezon içerisinde de çok daha iyi olurlar.

Darısı bütün sezona diyerek başlayalım..

Boluspor: 0 - Fenerbahçe: 4


Stat: Düzce 18 Temmuz Stadı

Hakemler: Mehmet Güngör, Erhan Yaltan, Alparslan Yılmaz

Boluspor: Atacan, Sercan (Dk. 58 Tolga), Hakan (Dk. 85 Lokman), Zlatkov (Dk. 82 Cenk), Fatih (Dk. 75 Harun), Cemil (Dk. 82 Can), Gökhan, Alp (Dk. 58 Emrah), İskender (Dk. 69 Orhun), Ali (Dk. 58 Alican), Nikolay Dimitrov (Dk. 58 Emre)

Fenerbahçe: Volkan (Dk. 46 Mert), Mehmet Topuz (Dk. 46 Bekir), Bruno Alves (Dk. 72 Berkaycan), Serdar (Dk. 46 Yobo), Kadlec (Dk. 46 Hasan Ali), Meireles (Dk. 46 Alper), Mehmet Topal (Dk. 46 Selçuk), Emre (Dk. 46 Cristian), Krasic (Dk. 46 Holmen), Caner (Dk. 46 Stoch), Webo (Dk. 66 Aziz)

Goller: Dk. 7 Emre, Dk. 47 Baroni, Dk. 53 Webo, Dk. 63 Bekir (Fenerbahçe)