Çok değil, daha 10 gün
önce oynanacak Osmanlıspor maçı öncesinde şampiyonluğun en büyük favorisi
durumuna gelen Fenerbahçe, Osmanlıspor maçıyla birlikte başladığı düşüşü,
Galatasaray maçıyla birlikte nihayetlendirdi.
Ama şimdilik..
Artık şimdi ipler tamamen
Beşiktaş’ın elinde ve kendi maçlarını kazanması bile yetmiyor Fenerbahçe’nin.
Rakibinin kalan 6
maçından 1 inde mağlup, diğerinde berabere kalmasını bekleyecek.
Yani işin kısacası,
Fenerbahçe camiasına bu sezon da “geçmiş olsun.”
Sezon başında kadro
yapılanması yapılırken büyük paralar harcanarak kurulan takım, şu anda maalesef
ki bizim ilk gençlik yıllarımızda izlediğimiz, Lukovcanlı, Müjdatlı,
Abdülkerim, Hasanlı, Şenol, Rıdvanlı kadronun sezonu 45 golle bitirmesiyle
birlikte, “lig tarihinin en az gol atan kadrolarından birisi” olma rekoruna
ortak olmaya doğru son sürat gidiyor.
Öyle ki, 28.hafta sonunda
Fenerbahçe’nin attığı gol sayısı sadece 44.
Yani 1987-88 sezonundan
sonra ilk defa bu kadar kısır bir gol sayısı içerisinde Fenerbahçe.
İşte burada da sorulması
gereken soru şudur:
“Sezon başında 17 milyon eoruya
satılan Moussa Sow’un bonservis parası, sezon sonu gelecek şampiyonluk
parasından daha mı fazladır?”
Veya daha anlaşılır bir
şekilde soracak olursak;
“Moussa Sow’un satılması,
şampiyonluktan daha mı değerliydi?”
Yine sezon başında
kurulan kadroda 3.cü bir forvetin olmayışı, bugün gelinen durumun sebeplerinden
değil midir?
Hangi şampiyonluğa
oynayan takım bünyesinde 2 forvetle sezon tamamlanıyor?
Sizin takımın orta alan
oyuncularına baktığınız zaman, skora etkileriyle rakibinizin orta alan
oyuncularının skora etkilerini karşılaştırdığınız zaman, hiç hata yaptığınız
düşünmüyor musunuz?
Sosa-Oğuzhan ikilisi 18
asist, 13 gol üretebilmişken Diego-Josef-Mehmet Topal üçlüsünün toplam asist ve
gol sayısı, bu ikilinin yarısı kadar bile değildir.
İşte bu matematiksel
gerçeklerle birlikte bir başka üzerinde konuşulması gereken konu da, teknik
direktör tercihleridir.
Bugün maça saatler kala
Caner Erkin’in kadro dışı bırakıldığı açıklaması yapılıyor.
Elbette ki sportmenlik
dışı hareket yapan bir oyuncunun kadro dışı bırakılması, teknik direktör ve
yönetim tasarrufudur, sorgulanamaz da.
Ancak,
Galatasaray gibi
kazanılması gereken mutlak bir deplasmanda, hücum yönü kuvvetli bir beki
kenarda bekleterek, savunma yönü kuvvetli bir beki sahaya sürme tercihiniz,
tabi ki diğer oyuncuyu da infial noktasına getirecektir.
Bizler, Caner Erkin’in
sezon genelinde iyi bir performans sergilediğini savunmuyoruz.
Tabi ki bu sezon Caner
Erkin, eski sezonlarının çok çok gerisindedir, bunu kabul ediyoruz.
Ancak burada yine Teknik
Direktörün de suçu olduğunu düşünüyoruz.
Sezon başından bu yana
hemen hemen bütün mevkilerdeki oyuncularla “bireysel ilişki anlamında”
sıkıntılar yaşayan Pereira, maalesef ki kadro yapılanmasında da istikrarsız bir
görüntü sergileyerek, oynayan-oynamayan oyuncuları “barışık tutmamıştır”
kendisiyle.
Onların performanslarını
artıracak bireysel çalışmaları yapmamıştır veya yeterince iyi yapamamıştır.
Dolayısıyla “at, sahibine
göre kişner” sözü, işte tam da burada anlam kazanmaktadır.
Galatasaray’ın 90 dakika
boyunca kaleye sadece 3 şut çektiği ve bunlardan sadece 6.dakikadaki Selçuk
İnan’ın vuruşundan başka isabet sağlayamadığı gerçeği bir kenarda dururken,
sizin kaleye 13 şut atıp 4 isabet bulmanız da “şanssızlıkla açıklanamaz.”
Olsa olsa, Gökhan
Gönül’ün maç sonu açıklamasında da belirttiği gibi bunun adı
“beceriksizliktir.”
Öyle ki, gol olabilecek
her türlü vuruşun imkanı varken, Volkan Şen’in 24.dakikada, Jose Fernandao’nun
ise 90+1 deki vuruşlarında “şanssızlık unsuru” gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu iki pozisyon sadece
birer örnektir.
Yine sezon başında
transfer edilen Luis Nani için, sezonun 8.haftasında oynanan
Fenerbahçe-Galatasaray maçında tribünde yapmış olduğumuz “ bu sezonki Diego,
Nani’dir beyler” yorumumuzu dün gibi hatırlıyoruz.
Geçen sezon transfer
edildikten sonra her hafta “iyi oynayacak” diye adeta papatya falı açılan
Diego’nun durumuna bu sezon Nani düşmüştür.
Kendisinden beklentilerin
bu kadar yüksek olduğu bir oyuncu, maalesef ki kritik haftalarda 490 dakikadır
gol atamıyor. Yani ligin 23.haftasındaki Beşiktaş maçının 82.dakikasında, Ozan
Tufan’ın boş pozisyondaki asisti haricinde golü yok Nani’nin.
Diğer taraftan Robin Van
Persie aynı şekilde sezon genelinde formsuz ve bütün bunlara ilave olarak,
Pereira ile yaşadığı sorunlar malum.
Fernandao ise, tam bir
“bomba.”
Hele bu akşam 90+1 de
kaçırdığı golle, tıpkı geçen sezon Emenike’nin performansını mumla aratan bir
oyun içerisinde.
Emenike’den söz
açılmışken, ligin devre arasında “alternatif” olarak takıma dönmesi düşünülemez
miydi diye de soruyor insan bu kısırlığı
gördükçe?
Nihayetinde Fenerbahçe,
sezonu buraya kadar “birkaç iyi adamın” performansıyla getirdi.
Ancak onlarında gücü bir
yere kadar..
Kalede Volkan Demirel,
savunmada Gökhan Gönül, orta alanda ise Mehmet Topal, zaman zaman Alper Potuk,
Volkan Şen v.s.
Bunlara ilave
edebileceğiniz başka bir isim var mı?
Ayrıca kazanmanız mutlaka
gereken bir maçta bile, rakibiniz kaleye dahi gelemiyorken, maçın son 20
dakikasını “2 önliberodan 3 ön liberoya” dönüş yaparak oynuyorsanız eğer, sizi
kaleye direkt götüren Volkan Şen ve Alper Potuk’u oyundan alıyorsanız eğer,
kusura bakmayın ama sizin “Fenerbahçe Teknik Direktörü olmaya hakkınız yok.”
Sizin yaptığınız
değişiklikleri, bundan 20 yıl önce İstanbul’a gelen ve “aman gol yemeyeyim”
diye düşünen Anadolu takımlarının, şimdi isimleri unutulan teknik direktörleri
yapıyordu.
Fenerbahçe’nin şu anda
hedefinde maalesef ki sadece Türkiye Kupası kalmıştır.
Orada da rakip Torku
Konyaspor’dur.
Bu oyun planı ve
formatıyla Torku Konyaspor’u geçeceğine inanan kaç kişi vardır, orası da
muamma.
Umarız ki bu akşam Volkan
Demirel’in maç sonu “ düzeltmemiz gereken konuları ben düzelteceğim” sözü,
sadece taraftara şirin gözükmek için söylenmiş bir söz değildir.
Ayrıca sormazlar mı
Volkan Demirel’e;
“Madem sorunların var
olduğunu biliyordunuz, şimdiye kadar neredeydiniz?
“Sezon bitti mübarek.”
Stat: Türk Telekom Arena
Hakemler: Mete Kalkavan, Aleks Taşçıoğlu, Esat Sancaktar
Galatasaray: Muslera, Semih Kaya, Denayer (Dk. 77 Koray Günter), Hakan Kadir Balta, Olcan Adın, Donk, Selçuk İnan (Dk. 82 Bilal Kısa), Yasin Öztekin, Emre Çolak (Dk. 62 Sabri Sarıoğlu), Sneijder, Podolski
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Kjaer, Alves, Hasan Ali Kaldırım, Mehmet Topal, De Souza, Alper Potuk (Dk. 80 Ozan Tufan), Volkan Şen (Dk. 71 Diego), Nani, Van Persie (Dk. 66 Fernandao)
Sarı kartlar: Dk. 66 Yasin Öztekin, Dk. 78 Sabri Sarıoğlu (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder