Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

18 Nisan 2016 Pazartesi

Fenerbahçe : 4 - Mersin İdmanyurdu : 1 ( Spor Toto Süper Lig 29.hafta maçı ) ISLIKLARIN ALTINDA, BİRKAÇ İYİ ADAM !!



Fenerbahçe, geçtiğimiz 3 haftada yaşadığı puan kayıplarına bu akşam Mersin İdmanyurdu maçında son verirken, “bazı taraftar gruplarının” maç içerisinde oluşturduğu atmosfer de, aslında maçtan fazla konuşulacak hafta boyunca medyada.

Maçı statta izleyen birisi olarak öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, Fenerbahçe hocası veya futbolcusunu maç içerisinde protesto eden bu taraftarlar, Telekom Tribünü ve Maraton Üst tribünün H Blokta koğuşlanan, Aziz Yıldırım ile araları pek iyi olmayan, hatta bazı futbolcuların da tepki gösterdiği GFB Grubu’dur.

Bunun haricindeki hiçbir taraftar, maç içerisinde en ufak bir şekilde protesto eyleminde bulunmamıştır.

Fenerbahçe futbolcusu sahada mücadele ederken, ismi ve geçmişte yaptığı ne olursa olsun protestoyu haketmez.

Ancak desteği hakeder.

Protesto, sezon bitiminde gerçekleştirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki Fenerbahçe’nin matematiksel olarak şampiyonluk şansı devam ediyor,
Hepsinden de önemlisi, daha oynanacak kupa yarı final maçları var.

Yani geride alınması muhtemel ve en kuvvetli aday konumunda Fenerbahçe’nin olduğu bir Türkiye Kupası var.

Tabi ki geçtiğimiz 3 haftada yaşanan puan kayıpları taraftarı öfkelendirmiştir, haklı olarak tepkilidirler.

Tepki de göstermeleri gayet doğaldır.

Ancak gol bile atan bir oyuncuyu ıslıklamak ta taraftarlık değildir.

Robin Van Persie, maç boyunca en fazla mücadele eden, en fazla formayı terleten ve galibiyette başrol oynayan bir oyuncudur.

Volkan Şen’in attığı ilk golde rakip stoperi peşine takarak topsuz oyunu mükemmel uygulayan ve Volkan Şen’e boş alan açan, O’nun gol vuruşunu rahat yapmasına imkan sağlayan Robin Van Persie, Fernandao’nun attığı golde asisti yapmış, akabinde de penaltıdan da golünü atarak, Kadıköy’deki 4 golün 3 ünde başrolu oynamıştır.

Ayrıca maç içerisinde gerek santrafor, gerekse ikinci yarıda forvet arkası, zaman zaman da sağ kanatta oynadığı oyunla da, mücadelesini göstermiş, orta sahaya kadar gelerek arkadaşlarına yardımcı olmuş ve pozisyonlar hazırlamıştır.

Böylesine bir oyuncuyu, “attığı penaltı golünden önce ve sonra” ıslıklamak, ancak ve ancak Fenerbahçe’nin saha içerisinde oynadığı oyun ve gösterdiği mücadeleye ihanettir.

Taraftarın, böylesi bir uygulamayı yapmasına hakkı da yoktur, haddi de değildir.

Aynı şekilde, geride kalan haftalarda büyük taktiksel hatalar yapmasına rağmen, Vitor Pereria bu takımın şu anda teknik patronudur. 

Dolayısıyla geçmişte görev yapan bir hocanın ismini dakikalarca tribünde tekrarlamak, hem sahada oynayan oyuncuya, hem de kenarda görev yapan teknik ekibe büyük saygısızlıktır.

Ersun Yanal ismi, Fenerbahçe taraftarı nezdinde popüler olabilir.

Ancak unutulmasın ki, 2013-14 sezonunda “kendi iç problemleri” nedeniyle yarıştan erken kopan bir Galatasaray vardı Fenerbahçe’nin karşısında ve bunu avantaja çevirmeyi iyi bildi Ersun Yanal ve Fenerbahçe.

O sezonun derbi karnesi gözönüne alınacak olursa, çok çok iyi hatırlamaktayız ki, özellikle derbi maçlarda rakiplerden sadece Galatasaray’ı Kadıköy’de 2-0 mağlup etmeyi başarmıştır Ersun Yanal.

İçeride Beşiktaş ile 3-3, deplasmanda 1-1, içeride Trabzonspor ile 0-0, deplasmanda da yarım kalan maç sonucu hükmen alınan bir galibiyet vardır.

Üstüne üstlük, Türkiye Kupası ön elemesinde Fethiyespor’a, hem de Kadıköy’de 2-1 mağlup olarak daha ilk turda elenen Fenerbahçe’nin başında da Ersun Yanal vardı.

İnsanlar, geçmişi çabuk unuturlar, gerektiğinde yalan da söylerler.

Ancak, istatistikler ve rakamlar, asla yalan söylemez.

Maça gelecek olursak;

Küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş Mersin İdmanyurdu maçına demoralize başlayan Fenerbahçe, maçın hemen başında bulduğu gollerle rahatlarken, geride kalan dakikalarda ise zaman zaman oyundan koptu, oyunu rolantiye aldı.

Ta ki Mersin İdmanyurdu’nun devrenin bitimindeki golüne kadar.

İkinci yarıya sakatlanan Volkan Şen’in yerine Fernandao ile başlayan Vitor Pereira, aslında bütün sezon, özellikle Kadıköy’deki maçlarda yapması gereken oyun formatına döndü.

Robin Van Persie’nin zaman zaman forvet arkası oynadığı, zaman zaman da sağ kanada yakın bir mevkide görev aldığı zaman gördük ki en azından geriden topla birlikte gelmekte daha etkili, daha diri.

Rakip stoperlerle mücadele etmektense, yüzü kaleye dönük bir Robin Van Persie, bugün Fenerbahçe’nin (ikinci yarı itibariyle) en etkili oyuncusuydu.

Ayrıca Volkan Şen, oyunda kaldığı ilk yarıda Fenerbahçe’nin en etkili oyuncusuydu.

Attığı gollerle Fenerbahçe’yi maçın başında rahatlattı.

Elbette ki bu haftadan sonra yaşanacak her kayıp, şampiyonluğun “matematiksel” olarak bile kaybedileceği anlamına gelir.

Dolayısıyla maçlar oynanırken Fenerbahçe’nin görevi, sahada mücadele etmek ve kazanmaktır.

Beşiktaş’ın kolay puan kaybedeceğine biz de ihtimal vermiyoruz ancak futbol, işte böyle sürpriz kayıpların yaşandığı bir oyun olduğundan dolayı, böylesine ilgi çekici bir oyun.
Şimdi önümüzde, bu sezonun en flaş takımı olan Torku Konyaspor ile deplasmanda oynanacak bir kupa yarı final maçı var.

İlk maçta elde edilecek skor, rövanş için elbette avantaj teşkil edecektir ve final yolunda da önemlidir.

Türkiye Ligi’nin tehlikeye girdiği bir ortamda, Türkiye Kupası şampiyonluğunda en büyük aday da Fenerbahçe’dir.

Bu gerçekten hareketle, oyuncular da bunun bilinci içerisinde eminiz ki bu maçlara hazırlanacak, en azından sezonu kupayla kapatmanın hesabını yapacaklardır.


Umarız, lig maçında Konya’da yaşanan olumsuz tablo, kupa maçında da tekrarlamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder