Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

14 Mayıs 2015 Perşembe

Fenerbahçe : 1 - SAİ Kayseri Erciyesspor : 1 ( Spor Toto Süper Lig 31.hafta maçı ) METE KALKAVAN, "LİGİ BİTİRDİ"



Fenerbahçe, haftalardır ateşle oynuyordu adeta..

Bursaspor maçı dahil, içeride kazanılan son 3 maçın ( Beşiktaş, Bursa, Balıkesir ) adeta ite kaka kazanılması, deplasmandaki Konyaspor-Eskişehirspor maçlarındaki kötü futbol ve yine zoraki geçen hafta kazanılan Sivasspor maçı, Fenerbahçe'ye ders olmamış anlaşılan.

Maça golle başlamasına rağmen, kolay gol yeme alışkanlığını bu akşam da sürdüren Fenerbahçe, maçı da zora soktu sonraki dakikalar için.

İçeride oynadığı maça bile defansif orta saha ile çıkan İsmail Kartal, elbette ki en büyük sorumludur.

Bugün maç içerisinde baktığımız zaman Fenerbahçe'nin oyunun ilk yarısında futbol adına hiçbir varlık ortaya koymadığını görüyoruz.

Feyenoord ile haftalar önce anlaşan Dirk Kuyt'un, o günden sonra adeta yokları oynadığı, orta sahasında Emre Belözoğlu'nun yokluğunu fazlasıyla hissettiği, Mehmet Topal'ın artık can havliyle nereye koşacağını şaşırdığı, Sow'un ne savunmada ne de hücumda varlık gösteremediği, kalecisi Volkan Demirel'in haftalardır formsuz olmasının da getirdiği sonuçla kaleye gelen neredeyse her topun gol olduğu bir sezonu ve haftaları yaşıyor Fenerbahçe.

Gökhan Gönül ve Caner Erkin'in çizgiyi iyi kullandığı ancak pas verme konusunda yine rakibe atılan topların olduğunu gördük bu akşam da.

Orta alandaki zaafiyet, maçın ilk yarısında Fenerbahçe'nin en büyük handikapıydı.

Gol yollarında olması gereken ve golcülere pas atmakla birinci görevi olan Diego Ribas bile, 40-50 metre geriye gelip top almaya çalışıyorsa eğer, Fenerbahçe'nin sahaya çıkan kadrosunda yanlışlık vardır demektir.

İsmail Kartal, defansif orta sahayı neden tercih eder bilinmez.

Şampiyonluğun en kritik maçının bu olduğunu biliyordu maç öncesinde.

Zira rakip Erciyesspor, artık ligdeki son maçı gözüyle bakıyordu bu maça.

Küme düşme potasındaki rakibi Çaykur Rizespor'un Gaziantep'te galip geldiği bir haftada, puan farkını korumak amacındaydı Erciyesspor.

Dolayısıyla bu maçtan mutlaka puan almak zorundaydı.

Bunun için de maç boyunca sert savunma yaparak, hızlı hücumlarla gol aramaya çalıştılar.

İsmail Kartal, bu gerçeği bile bile maçın ilk 45 dakikasını heba eden isimdi.

Zira çıkardığı kadro yanlıştı.

İkinci yarıda Alper Potuk ve Raul Meireles'in takıma hareket kazandıracağını düşünüyorduk bizler de.

Hatta devre arasında bütün takım soyunma odasına giderken, bu iki futbolcu ısınmak için sahadaydı.

Tribünlerdeki taraftarlar, çok güveniyorlardı bu isimlere.

Özellikle de Alper Potuk'a.

Ama maçın ikinci yarısın başladığında gördük ki, güvenilen futbolcuların da ilk yarıdakilerden farkı yoktu.

Dikine adam eksilterek gitmesiyle ünlü Alper Potuk, hem yavaş, hem de ürkekti.

Aldığı topları sürekli olarak rakibe gönderdi.

Raul Meireles ise zaman zaman ikili mücadeleleri kazanmasına rağmen, O da Alper Potuk gibi gelen bütün topları rastgele vurdu, takımın pas trafiğine O da çare olamadı.

Diego Ribas'ın bireysel yetenekleriyle orta alanı geçmeye çalışan Fenerbahçe, bol bol kanat akınları denedi.

Ancak, haftalar önce "Galatasaray ile anlaştığı haberleri çıkan kaleci Gökhan Değirmenci" tıpkı geçen sezon olduğu gibi umulmadık topları çıkardı kalesinden.

Fenerbahçe maçlarını hayatlarının maçı olarak gören bütün takımların bütün futbolcularına, bu akşam da Kayseri Erciyesspor dahil oldu.

60.dakikadan sonra doldur-boşaltlara başlayan Fenerbahçe, golü artık tesadüflere bağlamıştı.

Veya oluşacak karambol toplara.

Bundan önceki maçlarda olduğu gibi bu maçta da forvetler, gol kaçırmak için adeta birbirleriyle yarıştılar..

İlk yarıda Webo'nun çok net bir pozisyonu, ikinci yarıda Sow'un direğin yanından ve üzerinden giden iki kafa şutu, yine Webo'nun altı pas üzerinde yere sektirerek vurduğu kafa şutu, Diego Ribas'ın çaprazdan kalecinin soluna giden şutu, hep gollük pozisyonlardı.

Takımın gol umudu Sow, sağ çizgide ne yaptığını bilmeden ne defansta, ne hücumda varlık gösterirken, bir diğer golcü Webo ise rakip stoperler arasında çaresizdi.

Aslında Fenerbahçe, bu maçla birlikte şampiyonluğu kaybetmedi.

Tam 1.5 ay önce Çaykur Rizespor deplasmanından dönerken Trabzon'da uğradığı kalleş saldırıdan sonra Fenerbahçe, şampiyonluğu kaybetmişti.

Dikkat edin o maça kadar futbol olarak can siparene oynayan futbolcular, özellikle de yabancılar, o maçtan sonra yokları oynuyorlar.

Saman alevi gibi arada parlamalarına bakmayın, genel olarak form düzeyleri düşük.

Elbette ki yabancı bir ülkede ölümden dönmeleri, onların psikolojilerini olumsuz etkilemiştir.

Bunun yanısıra Fenerbahçe maçlarında görev alan hakemlerin, artık hatanın ötesinde kasıtlı olarak düdük çalmaları da bugünkü tabloda ana etkendir.

2 sezon önce İnönü'de Webo'nun Beşiktaş'a attığı nizami golü vermeyerek 90.dakikadaki Beşiktaş golüne, dolayısıyla da Fenerbahçe'nin mağlubiyetine neden olan Mete Kalkavan, bu sezon içeride kazanılan Torku Konyaspor maçında Bekir İrtegün'e, bu akşam Erciyessporlu Boye'ye çıkarmadığı kırmızı kartı rahatlıkla çıkartarak o maçı zora sokan isimdi.

Mete Kalkavan, bu ligin en kötü hakemi ve tam bir "görev adamı."

Art niyetli, sinsi, ince ince çalışan, kararları kasıtlı bir hakem.

Bu akşam da çokça örnekler verdi Mete Kalkavan sinsiliğine,

Maçın daha 9.dakikasında Boye'nin Webo'ya arkadan yaptığı kasti faule kart çıkarmayan Mete Kalkavan, yine aynı futbolcuya 15.dakikada sarı kart çıkartırken de yardımcısı Alparslan Dedeş'in uyarısıyla o kartı çıkardı. Zira pozisyon tam önümüzdeydi ve Alparslan Dedeş, kart işareti yaptı kenardan.


Yukarıdaki mesajı, maç oynanırken tribünde 40.dakikalar civarında yazmıştık.

Zira Mete Kalkavan'ın nasıl bir hakem olduğunu iyi biliyoruz.

Kaleci Gökhan Değirmenci'nin, geçen sezon oynanan maçtan da alışık olduğumuz kasti vakit geçirme hareketlerini çok yapan kaleci olduğunu da biliyoruz.

Vücut diliyle Gökhan Değirmenci, her gelen topta vakit geçirme eğilimi içerisinde olduğunu tribünlere anlatıyordu.

Bunu herkes anlıyordu ancak Mete Kalkavan anlamak istemiyordu. Aslında herkesten önce hakem biliyordu niyeti.

Ama işte kötü niyetli olduğu için müsamaha gösteriyordu.

Hatırlayın kupada Bursa'da oynanan maçta Volkan Demirel'in vakit geçirdiği gerekçesiyle Cüneyt Çakır tarafından sarı kart ile cezalandırılmasına.

Dolayısıyla biz yukarıdaki mesajı yazarken bunları düşündük.

Gerçekten de Mete Kalkavan, Gökhan Değirmenci'ye sarı kartını çıkardığında skorboarda baktım, 82.dakika bitmek üzereydi.

Sarı kartı olan Boye'nin, ceza sahası sol çaprazında Webo'yu arkadan iterek düşürmesine faul kararı verirken ikinci sarı kartı çıkarmayarak, bir başka kasti karara imza attı.

70.dakikada Egemen Korkmaz'a, 90+2 de ise Diego'ya yapılan 2 net penaltıyı bu ligde her takıma çalar bu hakemler.

Ancak konu Fenerbahçe olunca nedense elleri düdüğe gitmez.

Madem inanmıyordun Diego'nun penaltı pozisyonuna, o halde aldatmadan dolayı neden sarı kartını çıkarmadın, ayrıca Diego, o pozisyonun itirazını uzun süre 4.hakeme yaptı kenarda, maç oynanırken.

Veremez Diego'ya sarı kartı.

Çünkü kendisi de biliyor pozisyonun net penaltı olduğunu.

İçeride oynanan Akhisar maçında Özgür Yankaya ve bu akşam Mete Kalkavan, Fenerbahçe'nin 5 puanını çalarak ligi bu noktaya getiren sadece 2 hakemdir.

Alın size 2 hakem ve 2 maç.

Bugün eğer 3 puan gerideyse bu takım, işte size sebep.

Fenerbahçe, kötü oynama hakkına sahiptir, golcüsü gol kaçırma hakkına sahiptir, kalecisi hatalı gol yeme hakkına sahiptir, teknik adamı yanlış yapma hakkına sahiptir.

Ancak maçları yöneten "hakem" sıfatı taşıyan insanlar, "kasti hata" yapma hakkına sahip değildir.

"Hakem de insan, hata yapar" klişe sözü elbette ki gerçektir ancak bunların yaptıkları hata değildir, kasıtlıdır.

Dolayısıyla Mete Kalkavan bu akşam Fenerbahçe'nin ipini çeken isimdir.

Şimdi önümüzde 3 maç var.

Ancak bu maçtan sonra şampiyonluğa inanan insan sayısı kaç kişidir ki koca camiada?

Hele de bu futbolu gördükten sonra..

Geçen hafta Ankara'da Beşiktaş'a kök söktüren, galibiyeti kaçıran Gaziantepspor ve hocası "Okan Buruk" bu akşam Çaykur Rize'ye sahasında mağlup olarak adeta Galatasaray'ın önünü açmıştır.

Hatırlayın 2005-06 sezonunda Galatasaray'ın nasıl şampiyon olduğunu..

O sezon da Çaykur Rizespor, ligin rahat konumundayken Denizlispor ile 33.hafta Rize'de karşılaşmış ve "puana ihtiyacı olan rakibi Denizlispor'a" 3 puanı adeta hediye ederek (Rizesporlu Ünal Alpugan'ın gol attıktan sonra takım arkadaşının -eyvah ne yaptık- dercesine ellerini başına götürdüğü maç) Denizlispor'un Fenerbahçe karşısına iddialı çıkmasına neden olmuşlardı.

Ve o Denizlispor, herkesin hatırlayacağı gibi Fenerbahçe'yi son hafta şampiyonluktan etmişti.

Bu akşam da Okan Buruk, Galatasaray'ın son haftaki rakibi Çaykur Rizespor'a 3 puanı adeta hediye ederek, Çaykur Rizespor'u rahatlatmıştır ve ligi bu akşam Mete Kalkavan ile birlikte bitirmiştir.

Gerisi teferruat..

Bunlar birer komplo teorisi değildir.

Haftalardır bu ligde oynanan oyunların tezahürüdür sadece..

Geçen haftaki maçta "Katil Trabzon" diye bağıran taraftara ceza veren TFF, Sivas'ta da küfürü Sivassporlular yapmasına rağmen Fenerbahçe'nin Mersin'de de cezalı olmasına neden olmuştur.

Dolayısıyla TFF'nin "Süleyman Seba Temiz Sezonuna" ancak bu kararlar yakışır.

Aziz Yıldırım yönetimindeki Fenerbahçe'de ise, her zamanki gibi derin bir sessizlik hakim.

Rakiplerin her maçtan önce ortalığı yangın yerine çevirirken, hakları gasp edilen Fenerbahçe yönetimi ise, devlet ve kurumlarla restleşmekten artık yorulmuş haldedir.

Zirvede bırakmak sizce de iyi değil midir?

Tabi bunun adı zirve ise..

31 Mayıstaki kongrede gelecek yöneticileri görür gibiyiz hepimiz..

Şimdiki yönetimden 2-3 isim haricinde hepsi..

Devre arasında özellikle forvet transferi konusunda bas bas bağıran bu takıma takviye yapmayan yönetim, bugünlerin en büyük sorumlularından bir diğeridir.

Şimdi önümüzde 3 maç var.

Bitse de gitsek..

Gerçi biz gittik ama..

15 sezondur aralıksız şekilde alınan kombineyi yenilemek için bir neden göremiyoruz.

Bu sezonki tribünlerin hali içler acısı..

Bu akşam stattan çıkarken hemen herkes "seneye biz de yokuz" diyorlardı.

Korkarız ki önümüzdeki sezon, bu sezondan da kötü geçecek tribün açısından..

Taraftarı bu duruma getirenler mutludur umarız.

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Mete Kalkavan, Alpaslan Dedeş, Erdem Bayık

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Alves, Egemen Korkmaz, Caner Erkin, Selçuk Şahin (Dk. 46 Meireles), Mehmet Topal, Kuyt (Dk. 46 Alper Potuk), Diego, Sow, Webo

Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor: Gökhan Değirmenci, Mehmet Akgün, Ethem Ercan Pülgir, Boye, Anıl Karaer, Oğulcan Çağlayan (Dk. 80 Mehmet Seçme), Yasin Pehlivan, Sylla, Zoua (Dk. 90+3 Mahmut Özen), Murat Yıldırım, Vleminckx (Dk. 74 Edinho)

Goller: Dk. 2 Egemen Korkmaz (Fenerbahçe), Dk.6 Zoua (Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor)

Sarı kartlar: Dk. 15 Boye, Dk. 70 Mehmet Akgün, Dk. 83 Gökhan Değirmenci, Dk. 86 Murat Yıldırım (Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor), Dk. 53 Gökhan Gönül, Dk. 75 Alves, Dk. 83 Caner Erkin, 90+1 Alper Potuk (Fenerbahçe).



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder