Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

5 Nisan 2015 Pazar

Çaykur Rizespor : 1 - Fenerbahçe : 5 ( Spor Toto Süper Lig 26.hafta maçı ) SİLAHLARIN GÖLGESİNDE !!



Fenerbahçe 5 atsa ne olur, 5 yese ne olur !!

Kimin umrunda ?

Kupa alsa ne olur, almasa ne olur, banane, sanane, kime ne?

Bu akşam yaşananlar, aslında ilk değil, eminiz ki son da olmayacak.

Yaşımız 42..

1983-84 sezonundan itibaren bu ligi neredeyse hafta hafta biliyoruz. Hatırlıyoruz.

10 yaşından itibaren de özellikle Fenerbahçe tarihi olmak üzere, bütün ligi arşivliyoruz gün gün..

Belgeleriyle, bilgileriyle..

Elimizde yaklaşık 40.000 resim, 15.000 sayfa belge var..

Yani kısacası bu olayları, yaşımız yettiğince yaşadık, gördük.

Bazılarının bizzat içerisinde yeraldık,

Mesela 17 Ekim 1992 tarihinde oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçını, Trabzonluların arasında izledik.

O gün, maçtan sonra yaşananları bizzat yaşadık.



Vahşet tablolarını, kanı, gözyaşını, 46 kişinin yaralandığı olayları dün gibi hatırlıyoruz.

Hakeza 29 Nisan 2006 tarihinde oynanan ve Fenerbahçe'nin 2-0 kazandığı maçta da tribündeydik.


Bizler, dışarıdan atılan yağmur gibi taşlardan kendimizi korumak için, tribün koltuklarını başlarımıza siper ederken, sonradan öğrendiğimiz kadarıyla maç sırasında yayıncı kuruluşun spikeri, "Sayın seyirciler, Trabzon'da yağmur başladı ve Fenerbahçe taraftarı kendilerini yağmurdan korumak için tribün koltuklarını söküyorlar" demesini de gördük..

Evet yağmur vardı o gün Trabzon'da..

Ama aynı zamanda taş yağıyordu çevre tribünlerden ve dışarıdan..

Şimdilerde söylenilen "3 Temmuz" yalanları değildi bu olayları ve kini başlatan..

Defalarca bu sayfalarda dile getirdik, yazdık..

Bu olaylar, daha Trabzonspor'un 1.lige yükseldiği ilk sezon olan 1974-75 sezonunda başladı..

O sezon  08 Eylül 1974 tarihinde Trabzon'da oynanan ve Fenerbahçe'nin Ender Konca'nın attığı golüyle rakibini 1-0 mağlup ettiği maçtan sonra başlamış bu olaylar..

 O maçta, Fenerbahçe'nin sağbeki olan Niyazi, rakip tribünlerden atılan bir şişe nedeniyle başından yaralanmış..


Ve daha sonra defalarca devam etmiş bu olaylar..

Mesela 14 Nisan 1985 tarihinde Trabzon'da oynanan ve 1-1 biten müsabaka içerisinde de atılan taşlarla Abdülkerim Durmaz, Önder Çakar, rahmetli Selçuk Yula, İlyas Tüfekçi saha içerisinde yaralanmışlar. Müsabakadan dönerken de Fenerbahçe takım otobüsü, tıpkı bu akşam olduğu gibi kurşunlanmış, bu kurşunlar takım otobüsünün camını delerken yine büyük bir faciadan dönülmüş..


Uzatmayalım, yani bu olaylar yeni değil..

3 Temmuz'da da başlamadı, 05 Mayıs 1996 da da..

Evveliyatı, 1974 yılına dayanıyor..

Yani iki takımın Trabzon'da oynadığı ilk maça..

Meraklısına daha detaylı anlatım aşağıdaki linkte..

www.dobrayorum.blogspot.com.tr/2014/03/yalanlar-ve-gercekler-iste-belgeler.html

Gelelim bu akşama..

Çaykur Rizespor maçı sonrası Fenerbahçe takım otobüsü, Trabzon'un Araklı ilçesi girişinde, çok kritik bir bölgede, sağ tarafı denizin olduğu bir viyadüğün tam üzerinde, yapılan ilk resmi açıklamalara göre karşı yönden gelen bir araçtan açılan ateş sonucu büyük bir tehlike atlatmıştır.





Otobüsün şoförü yaralanırken otobüste bulunan özel güvenlikçilerin gayretiyle otobüs durdurulmuş ve şoför şakağından yaralı halde hastaneye gönderilmiştir.





Yukarıdaki resme dikkatle bakıldığında, şoförün ağzında "ambu"  var. Yani solumu duran hastalara takılan bir tıbbi cihaz..

Ve de hastane başkhekiminin yaptığı açıklamada "Yüzünün sol tarafında kurşun yarası var, ağzından metal parçalar aldık." diyor..

Ama bu olay gerçekleştikten hemen sonra medyada estirilen, özellikle yayıncı kuruluşun başındaki kişinin "Bir arkadaşım aradı, taş atılmış" ve eski hakem, Trabzon bölgesi yerel gazetelerinden Taka Gazetesi Spor Müdürü Hamza Mısır'ın "Kurşun değil, taş, olay yerindeyim." şeklindeki yanıltıcı mesajları sonrası "Fenerbahçe otobüsüne taş atıldı" şeklindeki son derece komik bir durum da oluştu kısa süreli olarak.

Hatta Trabzon Valisi bile olayı daha detaylı araştırmadan TRT'ye yaptığı açıklamada "Taş atılmış" ifadesini kullandı.

Ama daha sonra anlaşıldı ki bir ateşli silahtan çıkan saçmalar.

Yani pompalı tüfek..

Olayın oluş şekli bütün vahametiyle ortada dururken ve henüz sıcaklığını korurken, kandan beslenen bazı vampir kılıklı yaratıklar da "Pompalıyı alalım, Fener'e gidelim" şeklinde kendilerince maytap geçtiler.

Hatta kin kusanlar, tahrik edenler, meydan okuyanlar vardı..

İşte bunlardan birkaçı.



Yukarıdaki gibi nefret mesajlarını aleni bir şekilde verenler hakkında çok merak ediyoruz 6222 sayılı kanun kapsamında ne tür işlemler yapılacak?

Yoksa bundan öncekilerde olduğu gibi görmezden mi gelinecek?

Türk futbolunan  nefret tohumu atanların bugün yapmış olduğu yayınlar da, açıkçası insana pes dedirtiyor...

Siz değil miydiniz daha geçen hafta ekranlarınızda "3 Temmuz olmasaydı Galatasaray bitmişti, kaostan kurtardık" itiraflarını gerine gerine anlatanlar?

Peki ne oldu da bu akşam bu manşeti atıyorsunuz ekranlarınızdan?


Futbola eğer birileri nefreti ektiyse, bunun baş sorumlularından birisi sizlersiniz..

3 Temmuz sürecinin başından beri her akşam 5 saat canlı yayın yaparak, her akşam Emre Usluları, Ekrem Açıkelleri, Mehmet Baransuları ekranlarınızda gerdan kırdırtan da sizlerdiniz..

Onların yapmış oldukları iftiraları gerçekmiş gibi izleyicinin gözüne gözüne sokan da sizdiniz..

Bugün daha neyin timsah gözyaşlarını döküyorsunuz?

Geçen yıl bu tarz yayınlar daha fazla yapılmıyordu?

Neden peki?

Cevabı gayet basit:

"Çünkü Fenerbahçe, geçen yıl Şampiyon olsa bile Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyecekti ve oradaki yüklü paradan pay alamayacaktı, o yüzden Fenerbahçe taraftarının gazını almak pahasına geçen yılki şampiyonluğa pek te fazla ses çıkarmadınız"

Ama bu yıl Fenerbahçe şampiyonluğa doğru giderken her türlü dalavere, her türlü düzenbazlık ve sonunda Fenerbahçe takımını toptan yok etmek için otobüsü bile kurşunlayıp denize uçurmak gibi son derece vahşi bir plan ortaya konuyor.

Bu olay, kesinlikle bir tesadüf değildir, kesinlikle birkaç kişinin yaptığı bir organizasyon da değildir.

Geçmişte yapılan açıklamaları düşündüğümüzde daha net anlaşılıyor bazı konular..

Mesela bu mesajda, "Yargıtay" kararına göre "başkan bile olmayan" bu kişi ne diyor?


Veya aynı kişi, 14 Mart 2014 tarihinde aşağıdaki mesajı verirken neyi amaçladı, neleri kastetti?



Böylesine vahşet dolu bir gecenin yaşandığı saatlerde bile demogojiden nemalanan, spekülatif haberlerden faydalanan veya beslenen, adına "gazeteci" denilen insanlar, büyük bir aymazlıkla şu mesajları da verebiliyorlar zaten, pamuk ipliğinden de ince ilişkileri olan, gerginleşen topluma..



Hangi birisini yazalım?

Hangi birisine dikkat çekelim?

Fenerbahçe takımına yapılan bu saldırı, aslında son günlerde çok ta garip bir şekilde yaşanan ülke gerçeklerinden acaba gündemi değiştirmek adına yapılan bir başka "eylem" mi sorusunu akıllara getiriyor?

Göreceksiniz bakın..

Yarından sonra Türkiye'de, Fenerbahçe'ye yapılan bu saldırı, Çağlayan'daki menfur saldırıyı unutturacak güzel ülkeme..

Hep öyle olmadı mı?

Toplumsal olaylar sonrası yaşanan ani gelişmeler, bir anda gündemi değiştirtmedi mi?

Mesela bu ülkede 4 gün önce bir elektrik kesintisi yaşandı ve 4 gün geçmesine rağmen daha henüz bir açıklama yapılmadı..

Aynı gün gerçekleşen menfur saldırı neticesinde şehit olan savcımızın kanı kurumadan, yaşanan bu olay, maalesef ki savcımızın acısını çabuk unutturacak bu millete..

Çünkü anlık yaşıyoruz vesselam..

Bütün bu orta oyunlar oynanırken, Fenerbahçe şampiyon olmuş banane, ikinci olmuş sanane..

Gerisi laf-ı güzaf..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder