Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

23 Mart 2015 Pazartesi

Fenerbahçe : 1 - Beşiktaş : 0 ( Spor Toto Süper Lig 25.hafta maçı ) FENERBAHÇE KORKU TÜNELİNDEN ÇIKTI !!





2 hafta önce Galatasaray derbisine çıkılırken de liderle aradaki puan farkı 4 tü.

O maç kazanıldı ve puan farkı 1 e düşerken geçen hafta Gençlerbirliği'ne mağlup olununca puan farkı yine 4 e çıktı.

Ama bu defa lider değişikti.

2 hafta önce Galatasaray'ı liderlikten eden Fenerbahçe, bu hafta da lider Beşiktaş'ı mağlup ederek O'nu da tahtınndan alaşağı etti ve liderliğe yine Galatasaray'ı oturttu.

Ama bir türlü kendisi lider olamadı.

İnşallah sezon sonu liderlikte Fenerbahçe bulunur.

Maça böylesine psikolojik bir baskı ortamında çıkan, stadının en ateşli taraftar tribünlerinden 2 si de kapalı bir şekilde bulunan, dahası maç öncesi ısınmada takımın önemli savunma ve hücumcularından Gökhan Gönül'ün beklenmedik sakatlığıyla daha başlamadan darbe yiyen Fenerbahçe, maça da sıkıntılı başladı.

İlk dakikalarda Beşiktaş ataklarını savuşturmakla geçiren Fenerbahçe, 19.dakikada belki de sezonun en travmatik anını yaşadı.

Bu sezonun büyük hayal kırıklıklarının başında gelen Emenike'nin, kaleciyle karşı karşıya kaçırdığı golden sonra yine aynı savruklukla oynamasına içerleyen ve artık sabrı taşan taraftarla girdiği diyalog, 35.dakikada patladı.

İşte o anda, sezonun 3.haftasında oynanan Gaziantepspor maçında yaptıklarının daha beterini yaptı Emenike ve formayı sırtından çıkartarak, taraftara da "gider" yapınca film bir anda koptu.

Emenike'yi sahaya döndürmeye çalışan da, O'nu bu sezon bütün form düşüklüğüne rağmen oynatan, her hayal kırıklığı sonrasında "Ben Emenike'den memnunum" mesajını açık şekilde dile getiren İsmail Kartal'dı.

İsmail Kartal'ın bu tavrı, belki de Emenike'yi bu noktaya taşıdı.

Her futbolcu formsuz haftalar, anlar geçirebilir. Gol de kaçırabilir, pozisyon da harcayabilir.

Ama yanlışta ısrar etmek te, en az o yanlış kadar yanlıştır.

İşte İsmail Kartal, bize göre bu hatayı yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir.

Taraftarın, devam eden maç içerisinde futbolcusunu bu denli protestosu elbette ki yanlıştır.

Ancak Emenike'nin sahada forma çıkartarak "küstüm, ben oynamıyorum" tavrı daha büyük bir yanlıştır.

Bu forma altında yüzlerce futbolcu taraftarla olumsuz diyaloglara girdi.

Bu isimlerden birisi de, futbol oynadığı yıllarda İsmail Kartal'dı.

Yaşı müsait olanlar, İsmail Kartal'ın futbol  oynadığı özellikle 1986-87 sezonunu iyi hatırlar.

Her maçında taraftara adeta saç baş yoldurtan o sezonun Fenerbahçesi, Federasyon Kupası'nda oynadığı Samsunspor maçında ise adeta olumsuzlukta zirve yapmıştı ve maçta çıkan kavgada başta İsmail Kartal olmak üzere, Müjdat Yetkiner, Abdülkerim Durmaz, Zafer Tüzün gibi isimler uzun haftalar boyunca cezalı duruma gelmişler, hatta yönetim tarafından da süresiz kadro dışı bırakılmışlardı.

Ama bu isimlerin hiçbirisi, Emenike'nin yaptığı gibi formasını maç içerisinde çıkartarak oyuna küsmedi.

Rıdvan Dilmen gibi Fenerbahçe tarihinin en büyük futbolcularından birisi bile, 1988-89 sezonunun ilk haftalarında, (103 gollü muhteşem sezonun) büyük formsuzluklar içerisindeyken ligin başlarında oynanan Sarıyer maçından sonra taraftarlar tarafından büyük protestolara maruz kalmış, bir hafta sonra oynanan Galatasaray maçında ise takımının tek golünü atarak hem galibiyeti getirmiş, hem de şampiyonluk yolunda o sezonun fitilini yakarak bir daha asla söndürmeyerek ligi tam 19 gol 27 asistle tamamlamıştı.

27 asist, dile kolay..

İşte bu isimler, formaya ve taraftara duydukları saygıdan dolayı Fenerbahçe tarihiyle özdeşleştiler, halen de saygı görüyorlar.

Ancak formaya ihanet edenler ise, şimdilerde kahve köşelerinde pinekliyorlar.

Velhasılı, taraftar yanlış yapmıştır, Emenike daha da büyüğünü yapmıştır bu yanlışın.

Maça dönecek olursak;

Emenike pozisyonundan sonra demoralize olan Fenerbahçeli futbolcular, ayrıca Raul Meireles'in de zamansız sakatlanmasıyla birlikte orta alan üstünlüğünü kısa süreli de olsa rakibine kaptırsa da devreyi önde kapatacak pozisyonları da buldular.

Mehmet Topal'ın karşı karşıya kalıp kaleci Tolga'nın çıkardığı, Dirk Kuyt'un şutunu son anda çelen Ersan Gülüm'ün hamlesi gibi önemli fırsatlar ile birlikte, Necip'in eliyle Egemen'in önünden aldığı ve "Kartal Fırat" ın çaldığı ( ! ) %100 penaltı gibi pozisyonlar, ilk yarının önemli pozisyonlarındandı.

İkinci yarıda ise sahada Webo vardı.

Tam da olması gerektiği gibi.

Bir santrafor nasıl oynanırın derslerini verdi ilermiş yaşına rağmen.

Rakip defansa baskı kurdu, hava toplarını arkadaşlarına indirdi, boş alanlara kaçarak orta sahadan gelen arkadaşlarına vuruş açıları hazırladı, Galatasaray maçında gelen golün hazırlayıcısı olduğu gibi bu maçta da Atiba gibi fizikli bir oyuncunun önünde aldığı topla da Sow'a mükemmel bir asist yaptı.

İkinci yarının hemen başında Dirk Kuyt'un beklenmedik sakatlığı da Fenerbahçe için bir başka handikaptı.

Yerine giren Diego Ribas'ın ısınmadan sahaya girmesi, fizik açıdan diri olan Beşiktaş orta sahası için de bir fırsattı.

Ama Diego Ribas, oyuna girdikten sonra top sürmesi, adam geçmesiyle birlikte Fenerbahçe orta sahasına hareket getirdiğini gördük. Ancak zaman zaman kaptırdığı toplarla birlikte Beşiktaş önemli ataklar da geliştirdi.

Fenerbahçe'de bu akşam futbollarıyla öne çıkan isimler, her hava topunu Demba Ba'dan alan Alves, bütün açıkları kapatan Egemen Korkmaz, Gökhan Gönül'ün beklenmedik sakatlanmasıyla maça ısınmadan çıkan Mehmet Topuz, orta alanda süpürücü rolü üstlenen Mehmet Topal, oyuna girdikten sonra forvette top tutan, arkadaşlarını bekleyen ve asisti yapan Webo ile zaman zaman Alper Potuk gibi oyunculardı.

Bir başka dikkat çeken nokta ise, Beşiktaş kalesine geçen tecrübesiz bir isim olmasına rağmen Günay'ın koruduğu kaleye Fenerbahçeli futbolcuların bir türlü şut atma hamlesinde bulunmak istememeleriydi.

Maçın son bölümlerine doğru Alper Potuk 2, Mehmet Topal ise 1 şut çıkardı ancak 3 şut ta isabetsizdi.

Kaleyi bulan ilk şutun gol olması, bu şut denemelerinin daha önce yapılması gerektiğini gösteriyor bizlere..

Maçın içerisinde meydana gelen olaylara değinecek olursak;

Ligin ilk yarısında Olimpiyat Stadı'nda oynanan maçta da Biliç ile Emre arasında bir gerginlik yaşanmıştı ve biz bu görüntüleri TV'den izlemiştik.

Bu akşamki maçta da olayların içerisinde olan bu iki isim..

Ancak bu defa biz bu olayları başlangıcından itibaren izledik..

Mehmet Topal'ın Sosa'ya yaptığı müdahaleye faul çalan Fırat Aydınus, atış yapılmasını beklerken Raul Meireles sakatlanarak kendisini yere bıraktı. 

Bu sırada Beşiktaşlılar oyunu başlatmak istediler ancak Bruno Alves, Raul'u göstererek buna izin vermedi. 

Ve işte bütün gerginlikler de bu esnada başladı.

Emenike olayından dolayı zaten gergin olan Fenerbahçeli futbolculara, Beşiktaş Yardımcı Antrenörü kulübeden çıkarak bir takım sözler söyledi.

Bruno Alves te kulübeye doğru yönelirken Caner Erkin araya girerek Bruno Alves'i kendi sahasına gönderdi ancak bu esnada Biliç o yöne doğru hamle yaparak tekrar Bruno Alves'in arkasından birşeyler söyledi.

İşte bu sırada da Emre olayları gördü ve Biliç ile bir diyaloga girdi.

Hani şimdi bütün " hümanist Fenerbahçelilerin" Beşiktaş yedek kalecisi Günay'ın yediği golden sonra ağlamasına üzülmeleri var ya, 

Hah işte tam o sırada bu Günay arkadaş, kulübeden çıkarak o da "Kadıköy'de dayılan efsane ol" garabetine düşerek Alper Potuk'un boğazına sarıldı. 

Volkan Demirel'in maç içerisinde tepkisi de Günay'ın bu hareketineydi, maçtan sonra yanına giderek gönlünü aldı.

Biliç, enteresan bir insan.

Emenike saha kenarına gelirken Fenerbahçe sahasına doğru geçti, Emenike'ye doğru ilerledi tuhaf bakışlarla O'na baktı, kulübede sürekli bizlere doğru (benim maç izlediğim bölüm, Beşiktaş yedek kulübesinin hemen arkası, 3.sıra ) mimik ve jestlerle zaman zaman taraftarla diyaloga girdi.

Yani öyle olaylar, TV'lerin yansıttığı gibi değil.

Zaten ortada pozisyon yokken ve oyun durmuşken bir anda olayların patlak vermesi de dikkatlerden kaçmamalı.

Demek ki kameraların olmadığı veya yansıtmadığı bölümlerde entresan işler oluyor ve bu olaylar değişik şekiller alıyor.

Şimdi bu maç sona erdi.

Fenerbahçe, liderle aradaki puan farkının açılmasına izin vermedi bu galibiyetle.

Ancak 2 hafta önce Galatasaray galibiyeti sonrasında da söylediğimiz gibi, bu galibiyetlerin anlamı bir sonraki maçların kazanılmasıyla şekillenir, taçlanır.

Yani, nasıl ki Galatasaray galibiyetinin değeri, Gençlerbirliği mağlubiyetiyle bir anda çöpe gitti ve istatistiklerde yerini aldıysa, şimdi aynı durum Beşiktaş galibiyeti için de geçerli.

Önümüzdeki hafta oynanacak Çaykur Rizespor maçı eğer kazanılmazsa, Beşiktaş galibiyetinin de bir değeri kalmayacak ve bu defa önünüzde telafi edeceğiniz maç ta kalmayacak.

Zira puan farkı açılırsa eğer, Fenerbahçe'nin bundan sonra böylesine futbolcu-taraftar ilişkilerinin bol çalkantılı olduğu bir dönemde şampiyon olması oldukça zor..

Maçta sakatlanan Dirk Kuyt'un alt adalesindeki 2.derece yırtık ta önemli bir gelişme Fenerbahçe için.

Ayrıca Emre'nin  tekrar ceza alması için harekete geçen malum güçler de işin cabası.

Dolayısıyla bundan sonraki haftalarda asla kayba tahammülü yok Fenerbahçe'nin.

Normalde bundan sonraki fikstüre bakıldığı takdirde kalan maçların mutlak favorisidir Fenerbahçe.

Hem içeride, hem de dışarıda.

İlk yarının sonlarında gelen 7 maçlık galibiyet serisi, şimdi neden 9 maça çıkmasın?

Umarız bu şekilde gelişir..

Darısı sonraki maçlara..

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Aleks Taşçıoğlu

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Mehmet Topuz, Alves, Egemen Korkmaz, Caner Erkin, Mehmet Topal, Meireles (Dk. 35 Sow), Kuyt (Dk. 49 Diego), Emre Belözoğlu, Alper Potuk, Emenike (Dk. 46 Webo)

Beşiktaş: Tolga Zengin (Dk. 45 Günay Güvenç), Serdar Kurtuluş, Necip Uysal, Ersan Adem Gülüm, Motta, Gökhan Töre, Veli Kavlak, Hutchinson, Sosa (Dk. 80 Oğuzhan Özyakup), Tolgay Arslan (Dk. 73 Olcay Şahan), Demba Ba

Gol: Dk. 90+1 Sow (Fenerbahçe)

Sarı kartlar: Dk. 59 Veli Kavlak, Dk. 88 Motta (Beşiktaş), Dk. 90+5 Diego (Fenerbahçe)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder