Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

23 Mayıs 2013 Perşembe

Fenerbahçe : 1 - Trabzonspor : 0 (Ziraat Türkiye Kupası Final maçı) BİR KEZ DAHA ŞAMPİYON FENERBAHÇE !!





Sezonun 64.maçı..

Geçen yıl Temmuz ayında açılan sezonda oynanılan tam 64 maç.

Ve bu alanda, Türkiye'de en fazla oynanması gereken maç sayısı ise 65.

Yani sadece 1 maç eksiği.

O da malumunuz olduğu gibi UEFA Finali.

Fenerbahçeli futbolcular, işte böylesine yorucu ve zorlu bir sezonun son maçına bu akşam Ankara'da çıkarken, yine "ellerinde olmayan" nedenlerden dolayı gerginleşti bir anda ortam.

Geçen hafta İstanbul'da oynanan ve "2010-11 sezonu şampiyonu Trabzonspor" pankartlarının asıldığı, kendileriyle alakalı olmayan bir duruma bile "maydanoz" olan camia da eminiz bu akşam en az Trabzonspor kadar üzülmüştür Türkiye Kupası'nı kaybettiklerine.

İşte böylesi bir ortamda maça çıkan, üstelik te ligin 33.haftasında Kadıköy'de yapılan "provokasyon ve buram buram tahriğin" son raddesine ulaştığı maçta kaybedilen Volkan Demirel ile Raul Meireles'in üstüne, bir de U19 Milli Takımı ve Federasyon yetkililerinden Salih Uçan darbesi yiyen Fenerbahçe'nin, elindeki silahları da azalıyordu maç öncesi birer birer.

Ankara'da kaleyi Mert Günok'a, orta sahayı ise Mehmet Topal-Emre Belözoğlu ikilisine bırakan Aykut Kocaman, ligin sonlarında form düşüklüğü yaşayan Reto Ziegler'i de kadroya almayarak maça çıktı.

Diğer oyuncular hemen hemen aynıydı.

İleride Sow-Webo-Kuyt üçlüsünün arkasında yine Baroni vardı.

Türkiye'de oynadığı maçlarda resmen Trabzonspor'un belalısı olan Baroni..

Neyse, o konuya tekrar döneceğiz.

Maça Trabzonspor hızlı başladı denilebilir.

Bu sezon ligde istediklerini yapamayan, sürekli olarak orta sıralar, hatta birara düşme potasına bile gerileyen Trabzonspor, bu maçı dolayısıyla da kupayı mutlaka kazanmak arzusundaydı.

Fenerbahçe ise, UEFA Avrupa Ligi'nden dramatik bir şekilde elenmesinin ardından  yaşanan moral bozukluğuyla birlikte ligi de "boş vermiş" ve elinde sadece Türkiye Kupası kalmıştı.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Türkiye'de bir sezonda bir takımın oynaması gereken maksimum maç sayısına sadece 1 maç kala rekor kıran Fenerbahçe, böylesine bir sezonu en azından bir kupayla taçlandırmak ve tarihe geçmek niyetindeydi.

İşte böylesine bir ortamda maç başladı.

İlk dakikalarda Trabzonspor'un baskısı karşısında Fenerbahçe orta sahası açıklar verirken solbek Hasan Ali Kaldırım'ın Volkan Şen'in kaleye giden topu son anda uzaklaşmasıyla bir anda takım da silkindi ve ataklarına başladı.

Ligde oynadığı maçların neredeyse tamamında ilk golü yiyen Fenerbahçe, bu maçın final maçı olduğunu ve ilk golü asla yememeleri gerektiğini bir anda hatırladı.

Emre Belözoğlu-Mehmet Topal ikilisi daha cesur olarak toplara girerken defans ta daha derli topluydu.

Gökhan Gönül yine sağdan hızlı ataklar düzenliyor, kendisine bu defa solbek Hasan Ali Kaldırım da ters taraftan destek vererek Trabzonspor'un her iki kanadını da çökertme niyetinde oluyorlardı.

Maçın 9.dakikasında ise Mehmet Topal'ın harika bir şekilde Moussa Sow'u kaleciyle karşı karşıya bıraktığı pozisyonda gelen gol, Fenerbahçe için artık daha kolay bir maç izleneceği izlenimini verdi bizlere.

Zira Trabzonspor'un ligde oynadığı maçlarda yaşadığı gol sıkıntısı, böylesine bir final maçında da kendisini gösterecek, buna karşılık ise defansında vereceği açıklarla birlikte Fenerbahçe'nin gol sayısını da arttıracağını  düşündük.

Maç tam da bu düşüncemiz çerçevesinde gelişti.

Maç başı seromonisinde kaptan Emre Belözoğlu ile tokalaşmayan Zokora, geçen yıldan kalan ve yüce Türk adaletinin de beraat kararıyla akladığı Emre Belözoğlu ile olan davasını kapatmaya kararlı bir şekilde, tıpkı geçen yıl Süper Final Grubu'nda oynanan maçta yaptığı "taammüden adam öldürmeye" teşebbüs kokan hareketini yineledi.




(Devre arası soyunma odasında Emre Belözoğlu'nun görüntüsü)

Bu hareketin karşılığı, bütün dünya statları ve hakemleri nezdinde kırmızı kartken, ne hikmetse Türkiye'de, hele ki muhatap Fenerbahçeli futbolcularsa karar devam oluyor.

Nitekim öyle de oldu.

Sarı kartla cesaretlendirilen ama ciddi de bir ikaz alan Zokora'nın etkisinin giderek azalmasıyla da Fenerbahçe orta sahası daha fazla rakibi sıkıştırmaya başladı.

Sezonun Fenerbahçe adına en faydalı futbolcularından olan Dirk Kuyt'un bu maçta yaşadığı sakatlığın da etkisiyle eski gücünden uzak olması, belki de Fenerbahçe'nin en verimsiz tarafıydı.

Türkiye'de oynadığı maçlarda Trabzonspor performası daha farklı olan ve bu istatistiği ile dikkat çeken Cristian Baroni ise, zaman zaman ortaya çıkıyor ve gollük şutlar gönderiyordu rakip kaleye.

İlk yarı biterken Tolga'nın parmaklarının ucuyla kornere çeldiği şutunda da, ikinci yarının başlarında  yine benzer bir şutunun yine aynı şekilde kornere çelinmesinde de, bu sezon belki de en fazla şutu direkten dönen takım hüveyetindeki Fenerbahçe'nin bu maçta da yine aynı Baroni ile birkez daha direğe takılmasında da Baroni çok şanssızdı.

Ve de bu istatistiğini artırma şansı bulamadı.

İkinci yarıya Tolunay Kafkas'ın, Zokora'yı kenara almasıyla başlaması belki de Trabzonspor adına en önemli hamleydi.

Zira gerilen ortamda Zokora'nın ihracı an meselesiydi.

Zokora'nın yerine giren Aykut'un orta alanda daha cesur hamleler yapmasıyla kısa bir süreliğine de olsa baskı kurmaya çalışan Trabzonspor'a, sakatlanarak oyundan çıkan Egemen'in yerine dahil olan Bekir İrtegün ve Yobo karşı koydu.

Özellikle Bekir İrtegün'ün yağptığı 2 kritik ters kademe, belki de maçın dönüm noktasıydı.

Trabzonspor'un bu baskısını orta sahada bol pas yaparak kıran Fenerbahçe, farkı artıracak pozisyonları da buldu.

Özellikle maçın sonlarında Webo'nun karşı karşıya kaldığı pozisyonda Tolga'nın refleksi, belki de Trabzonspor adına son bir umut oldu.

Baroni'nin 2, pirre Webo'nun 2 ve Moussa Sow'un 1 %100 gollük şutlarında gol izni vermeyen Tolga, belki de Trabzonspor'u tarihi bir hezimetten kurtardı.

Başkan Sadri Şener'in gidereayak "düşmanlık devam etmeli" saçmalığının gölgesinde oynanan maçta Fenerbahçe, bir kez daha dersini verdi Sadri Şener'e.

Umarız bu son gidişi olur ve bir daha dönmez Türk futboluna.

Sezon başından beri oynadığı bütün kulvarlarda üstün bir performans sergileyen Fenerbahçe, bu sezonun kupasız kapatılmasına razı olamazdı ve olmadı da.

Son 2 sezondur kazanılan Türkiye Kupası, belki de buruk bir teselli olsa da, özellikle Trabzonspor'a karşı kazanılması önemliydi.

Şimdi beklentimiz, önümüzdeki sezon Türk Telekom Arena'da oynanacak ilk Galatasaray-Trabzonspor maçında da "2012-13 Türkiye Kupası Şampiyonu Trabzonspor" pankartını görmektir.

Ve de aynı şekilde 3 Temmuz sürecinden bu yana  oynanan 7 Fenerbahçe-Trabzonspor maçında sadece 2 beraberlik alan Trabzonspor camiasının, yeni bir şike sürecini başlatmasıdır.

Bu sezon yaşanılan onca sıkıntıya rağmen yılmayan, mücadeleleriyle rakipleri yıldıran, dostlarını sevindirip düşmanlarını (harici ve dahili) üzen Fenerbahçe'nin yılmaz savaşçılarını, teknik ekibinden malzemecisine, oyuncusundan yöneticisine, bu zorlu yolda onları asla yanlız bırakmayan büyük taraftarına sonsuz teşekkür ediyor, özellikle de Aykut Kocaman'a kocaman kocaman sevgilerimizi sunuyoruz.

Darısı nice kupa ve zaferlere..

Stat: 19 Mayıs


Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Aleks Taşçıoğlu

Fenerbahçe: Mert, Gökhan, Egemen (Dk. 51 Bekir), Yobo, Hasan Ali, Mehmet Topal, Emre (Dk. 76 Mehmet Topuz), Cristian (Dk. 85 Caner), Kuyt, Sow, Webo

Trabzonspor: Tolga, Serkan, Giray, Mustafa, Cech, Soner (Dk. 84 Sapara), Zokora (Dk. 46 Aykut), Volkan (Dk. 69 Henrique), Adrian, Olcan, Halil

Gol: Dk. 9 Sow (Fenerbahçe)

Sarı kartlar: Dk. 44 Emre, Dk. 70 Kuyt, Dk. 90+2 Mert, Dk. 90+3 Webo, Caner (maç bitiminde) (Fenerbahçe), Dk. 14 Zokora, dk. 90+3 Tolga, Dk. 90+3 Aykut (Trabzonspor)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder