Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

3 Mayıs 2013 Cuma

Benfica : 3 - Fenerbahçe : 1 (UEFA Avrupa Ligi Yarı Final rövanş maçı) FENERBAHÇELİ OLMANIN, GURURU BİZLERE YETER !! HERŞEY İÇİN TEŞEKKÜRLER FENERBAHÇE !!


Öncelikle, bu sezonun gururu Fenerbahçe'ye, gönülden binlerce defa teşekkürler.

Hepsinini ayaklarına, yüreklerine, inançlarına sağlık.

Fenerbahçe tarihinde ilk defa yarı final oynayan kadroda bulunan ve bu başarıda emeği geçen bütün futbolculara, teknik ekibe, sağlıkçısından malzemecisine, taraftarından yöneticisine kadar bütün her birim ve bireye binlerce teşekkürler.

Olmadı.

Üzgünüz elbette.

Ama Lus Stadı'ndaki skora değil, İstanbul'daki o muhteşem futbolun karşılığında gelen 1-0'a üzgünüz.

Direklerden dönen 3 kahreden topa üzgünüz.

Ve diyoruz ki;

Fenerbahçe, final yolunda "direkten" döndü.

Tıpkı 2007-08 sezonunda Şampiyonlar Ligi Yarı Finalinden döndüğü gibi.

Ama bu takım, son 5 yılda bir Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali, bir de UEFA Avrupa Ligi Yarı Finali gördü.

Ne kadar gurur duysak azdır.

İnşallah önümüzdeki yıllarda, bu sezon kazanılan tecrübeyle birlikte daha nice finaller görürüz.

Maça gelecek olursak;

İstanbul'daki maçta takımın çok çok önemli 3 oyuncusunu kaybeden Fenerbahçe, Lizbon'da bu oyuncuları çok ama çok aradı.

Defansın önünde bu sezon özellikle Avrupa Kupalarında oynadığı maçlarda harika bir performans sergileyen Mehmet Topal'ı, orta alanda mücadelesi ve pas trafiği ile Raul Meireles'i, ileride ise rakip savunma üzerine kurduğu baskıyla birlikte Fenerbahçe orta sahasını oyuna çeken, Moussa Sow'u rahatlatan, fırsatçı vuruşların sahibi Pierre Webo'nun eksiklikleri, maç boyunca çok bariz şekilde hissedildi.

Rakip Benfica ise, neredeyse tam kadro sahadaydı.

İlk maçta cezalı olan Perez sahada, sakatlıkları nedeniyle ilk maçta oynamayan ve savunmanın belkemiği Luisao takımın başında, ilk maçta yedek başlayan Gaitan 11 de, yine ilk maçta yedekte oturan Lima da forvet hattındaydı.

Son derece ofansif bir kadro ile sahada yeralan Benfica, maça da bu kadronun avantajıyla çok hızlı başladı.

Fenerbahçe savunmasından çıkan her top, rakip Benfica orta saha oyuncularındaydı ve bu oyuncuların özellikle Pereira kanadından geliştirilen ataklarla, Fenerbahçe savunması üzerine büyük baskı kuruldu.

Bu baskıya karşılık veremeyen ve çıkarken kaptırdığı toplarla rakibin ekmeğine yağ süren Fenerbahçe savunma ve orta sahası ise, bunun ceremesini daha maçın başında yediği golle yaşadı.

Böylesine bir maçta, erken yenilen gol, kuşkusuz ki sizi demoralize ettiği kadar rakibi de cesaretlendirecektir ve nitekim öyle de oldu.

Erken golün avantajıyla daha fazla atak geliştiren Benfica, zaman zaman savunmasında açıklar verirken işte bu anlarda, ileride Sow'un yanlızlığı gözlerden kaçmadı.

Yine de golün şokunu üzerinden erken atan Fenerbahçe, rakip yarı alana daha fazla gitmeye başladı.

Yardımcı hakemin hatası sonrası gelen, bariz ofsayt pozisyonunda olmasına rağmen rakibi hataya zorlayan ve penaltıya sebebiyet veren Moussa Sow olurken, Dirk Kuyt'un vuruşu, Luz Stadı'nda bir anda buz kesti.

Tam da "Luz da buz" manşeti atılmaya hazırlanmışken, Fransız hakemin Salih Uçan'a orta alanda yapılan faulü es geçmesi yetmiyormuş gibi, faulü rakibe vermesi neticesinde Fenerbahçe defansının neredeyse resmen uyuduğu anda yenilen 2.gol, bütün hesapları bozdu.

Devreye 1-1 girmek varken 2-1 geride girmek, deplasmanda oynayan bir takım adına çok büyük bir dezavantaj.

Aksilikler yetmezmiş gibi, bir de Selçuk Şahin ve Dirk Kuyt'un aynı pozisyon içerisinde sakatlanması, Selçuk Şahin'in oyundan çıkması, Dirk Kuyt'un ise sakat sakat maça devam etmesi de ayrı bir handikaptı.

Fenerbahçe orta sahasında oynayan ve ilk maçta kaçırdığı penaltının etkilerini bu maçta da yaşayan, aslında her maç öncesi ayrı bir muamma olan Cristian Baroni, gördüğü sarı kartın da etkisiyle mücadelen uzak, paslarda isabetsizlik nedeniyle topun bir türlü Salih Uçan ve Sow ikilisine aktarılamaması, Salih Uçan'ın ise rakip savunma arasında fiziken ezilmesine rağmen zaman zaman kazandığı toplar ve attığı paslar, gecenin dikkat çeken diğer yanlarıydı.

Bu maça kadar Avrupa Ligi'nde deplasmanda mağlup olmayan ve savunmasıyla ayakta kalan Fenerbahçe, maalesef bu maçta ise savunmasıyla birlikte çöktü.

En güvenilen oyunculardan olan Joseph Yobo'nun hemen hemen her pozisyonda rakibini kaçırması, Egemen Korkmaz'ın ise, 3.golden önce taçtan gelen topu kafayla rakip oyuncuya adeta pas olarak ikram etmesi, dikkat çeken diğer zaaflardı.

Yarı final rövanş maçında yenilen 2. ve 3.gol, bütün futbolculara izlettirilmelidir.

2.golden önce faul atışında, rakibin çabukluğu karşısında adeta uyuyan ön liberolar ve defansla birlikte, 3.golden önce atılan taç atışında topu ceza alanı içerisine indiren stoperlerin bu 2 kusurlu hareketi, maalesef ki finalden etmiştir Fenerbahçe'yi.

Skor olarak geriye düşen ve mutlaka gol bulması gereken Fenerbahçe'de, talihsizlikler bitmedi.

Gaitan'ın kasti tekmesiyle birlikte sakatlanan ve o ana kadar Fenerbahçe'nin hemen hemen en iyi oyuncusu olan, hem savunma görevini yapan hem de kanattan ileriye top taşıyan Gökhan Gönül'ün sakatlığı sonrası oyundan çıkması ise, azalan umutları neredeyse bitirme noktasına getirdi.

Fransız hakemin ilk yarıda çaldığı penaltının etkisiyle birlikte, ikinci yarıda neredeyse bütün takdir haklarını Benfica'dan yana kullanması, hatta rakip ceza yayı üzerinde Salih Uçan'ın topu rakibinden kurtarmışken yediği tekmeyi görmezden gelerek devam ettirmesi, 2.gol öncesi lehimize çalması gereken faulü rakibe vermesi, Benficalı oyuncuların bütün sertliklerine göz yumması da dikkat çeken ayrı bir noktaydı.

Dirk Kuyt'un maçın 44.dakikasında boş kaleye gönderemediği top, ikinci yarıda ise Stoch'un sol çaprazdan kaleye gönderdiği füzenin gol olmaması, Fenerbahçe adına talihsiz anlardı.

Benfica'nın sahasında oynamasına rağmen Fenerbahçe kalesini tutan 5 şutundan  3 ünün gol olması ise, ayrı bir can alıcı nokta.

İlk maçta bu Benfica kalesine gönderilen o kadar şutun gol olmaması, 3 topun direkten dönmesi, Fenerbahçe'nin elenmesinin en büyük etkenlerindendi.

Başta da söylediğimiz gibi, olmadı.

Canları sağolsun.

2 sezon önce TFF tarafından Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmeyen, bu sezon ise UEFA tarafından ağır cezalara çarptırılmasına rağmen emin adımlarla finale yürüyen Fenerbahçe'nin yolu, Lizbon'da bir başka Fransızın da yardımıyla kesildi maalesef.

Ama olsun.

Bu inancı sahaya yansıttıkları için, bütün kadro zaafiyetlerine rağmen, sakatlık, eksiklik, cezalar, bütün moral bozucu durumlara rağmen Fenerbahçe'nin bu sezon yarı final oynaması, gurur tablosudur

İnanıyoruz ki bu takım, çok kısa zaman dilimi içerisinde kupayla dönecektir Avrupa'dan.

Şimdi yönetime düşen görev, bu sezonu da dikkate alarak önümüzdeki sezon kadro yapılanmasını, "yedekleri de dahil" olmak üzere Fenerbahçe'ye yakışan kaliteli ayakları ve inanmış yürekleri Fenerbahçe'ye kazandırmasıdır.

Stat: Estadio do SL Benfica


Hakemler: Stephane Laurent Lannoy, Frederic Cano, Michael Annonier (Fransa)

Benfica: Artur, Maxi Pereira, Luisao, Garay, Andre Almeida, Gaitan (Dk. 90+2 Jardel), Matic, Perez, Salvio, Oscar Cardozo (Dk. 87 Urreta), Lima

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan (Dk. 61 Bekir), Yobo (Dk. 75 Stoch), Egemen, Ziegler, Caner, Selçuk (Dk. 45 Mehmet Topuz), Cristian, Salih, Kuyt, Sow

Goller: Dk. 9 Gaitan, Dk. 35 ve Dk. 66 Cardozo (Benfica), Dk. 23 Kuyt (Penaltıdan) (Fenerbahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 28 Pereira, Dk. 33 Perez (Benfica), Dk. 30 Cristian (Fenerbahçe)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder