Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

18 Nisan 2013 Perşembe

Eskişehirspor : 1 - Fenerbahçe : 1 (Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final ilk maçı) EKSİK TE OLSA, O'NUN ADI FENERBAHÇE !!



Daha 3 gün önce İstanbul'da lig maçına çıkan Fenerbahçe, bu defa kupada final oynamak adına Eskişehir'deydi.

Ancak İstanbul'da ilk 11 de forma giyen 11 futbolcudan hiçbiri de Eskişehir'de başlamadı maça.

Hatta, yoğun maç temposu nedeniyle tam 8 futbolcu Eskişehir'e götürülmezken, kupada forma giyen futbolcuların da Fenerbahçe A takımında nasıl bir performans sergileyeceği, bundan sonraki süreçte ciddi anlamda sorulması gereken bir sorudur.

Kaleci Serkan Kırıntılı, ilk 11 de zaman zaman sahaya çıkan Mehmet Topal ve Selçuk Şahin haricinde, Fenerbahçe takımında "ben de buradayım ve ilk 11 de oynarım" diyebilecek hiçbir futbolcu yoktu.

Hele "dünya yıldızı" olarak lanse edilen ve sezon başında çok yüklü rakamlar ödenerek transfer edilen Milos Krasiç ile, geçen sezon oynadığı futbol ve attığı gollerle büyük ses getiren, ancak bu sezon ise takıma girmeyi bırakın, girdiği zaman  ise "çıkmak için adeta can atan" Miroslav Stoch'un sahadaki halleri tam anlamıyla içler acısı.

Maça, Eskişehirspor tıpkı İstanbul'daki lig maçında olduğu gibi direkleri döverek başladı.

Rakipte, bu sezon tek hedef kupa şampiyonluğu ve buna bağlı olarak ta ligde oynayan futbolcuların tamamı sahadaydı Eskişehir'de.

Kamara ve Necati Ateş'in hücum gücüne, orta alandan Alper Potuk ve Hürriyet, sağ kanattan Veysel Sarı, sol kanattan ise Erkan Zengin ve Dede'nin ofansif oyunları nedeniyle Fenerbahçe'nin üstüne giden Eskişehirspor, kısa süre içerisinde de golü buldu.

Bekir İrtegün ve Serdar Kesimal'dan oluşan Fenerbahçe savunması, rakip atakları karşılamakta güçlük çekerken, özellikle Miroslav Stoch'un hem hücuma çıkarken, hem de hücumda yaptığı top kayıpları nedeniyle, arkasında oynayan Hasan Ali Kaldırım'ın da dengesi bozuldu ve o da hatalar yapmaya başladı.

Aynı durum, sağ kanatta da mevcuttu.

Milos Krasiç'in top tutma ve ileri taşıma yeteneği neredeyse bitmiş durumda.

Elbette ki yedek kalan oyuncunun maç temposu kazanması lazım ve bir anda o oyuncudan maçı kurtarmasını bekleyemezsiniz.

Ancak Milos Krasiç ve Miroslav Stoch'un bu görüntüleriyle takıma girmeleri de zor, o takımda kalıcı olmaları da.

Orta alanda Mehmet Topal ve Selçuk Şahin'in cansiparene mücadeleleri nedeniyle mağlubiyetten kurtulmuştur bu akşam Fenerbahçe.

Bunlara ilave olarak ta, ikinci yarının hemen başında, yine Miroslav Stoch'un ceza alanında kaptırdığı topu, çok yakın mesafeden çıkartan Serkan Kırıntılı sayesinde.

Ama son dakikalarda ise, galibiyeti kaçırmıştır.

Hakem Yunus Yıldırım sayesinde.

Son dakikalarda rakip ceza sahası içerisinde kaleye şutu atan Orhan Şam'ın önüne, "elleri açık bir şekilde yatan Özgür Çek'in pozisyonu" bütün dünya sahaları içerisinde ve hakemleri literatüründe penaltı iken, ne gariptir ki Türkiye'de, özellikle de Fenerbahçe maçlarında devamdır bu hareketin adı.

Yine aynı Yunus Yıldırım, maçın 87.dakikasında Hasan Ali Kaldırım'ın tendonuna, "topun olmadığı alanda" kasti tekme atan Kamara'ya ise, "lütfen sarı kartını" çıkartarak, rakibe iltimas geçmiştir.

Maç sonrası Eskişehir cephesinden yapılan "rakibin golü elle atıldı" serzenişleri ise, futbolun vicdanında mahkumdur.

Zira İstanbul'daki lig maçında Alper Potuk, vücudunu çevirerek kolu vasıtasıyla topu kaleye atarken ve haklı olarak "iptal kararı" verilirken, Fenerbahçe'nin Eskişehir'de attığı golde ise, Mehmet Topal'ın vuruş anında ayağından seken top, vücuduna yapışık olan koluna temas ederek yeniden önüne düşüyor ve gol vuruşu geliyor.

Dolayısıyla, istem dışı bir hareket ve kendisine bir avantaj teşkil etmiyor.

Maçta dikkat çeken bir başka özellik te, her iki takım oyuncularının da çok sık bir şekilde saha zemininde kayarak pozisyonları kaybetmesiydi.

Fenerbahçe'nin ileride Semih Şentürk'ün yanlız kalması ve geriden gelen orta alan oyuncularının desteğini alamaması nedeniyle verimsiz olması belki dikkat çekebilir, ancak bu noktada unutulmaması gereken bir nokta var ki, o da Krasiç ve Stoch'un son derece verimsizlikleridir.

Fenerbahçe, bu sezonki 56.resmi maçından da hedefine uygun bir şekilde ayrıldı ve rövanş için, az da olsa bir avantajla İstanbul'a dönüyor.

Hedeflenen 3 kupadan olan Türkiye Kupası'nda, final için Fenerbahçe elbette ki kalan rakipler içerisinde en şanslı ve favori takımdır.

Yeter ki "futbol şansı" da yanında olsun.

Darısı diğer maçlara.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder