Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

23 Kasım 2012 Cuma

O.Marsilya : 0 - Fenerbahçe : 1 (UEFA Avrupa Ligi C Grubu 5.maçı) 27 YIL SONRA FRANSA'DA ZAFER !!



Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde grubundan lider olarak çıkmayı, bu maç öncesinde bile neredeyse %70 oranlarında garantilemişti.

Marsilya deplasmanında alınacak 1 puan bile bu ünvanı koruyacaktı.

Galibiyet ise, Fenerbahçe'nin en son 18 Eylül 1985 tarihinde, o dönemlerde (1984 yılında Avrupa Şampiyonu olan Fransa'nın, yine 1984 yılında Tiganalı, Giresseli, Pascallı, Reindersli kadrosuyla şampiyon olarak bütün Avrupa'yı neredeyse titreten takımı)  Bordeux'u, hem de deplasmanda 3-2 mağlup etmesinin ardından geçen 27 sezonda, Fransız takımlarını deplasmanda mağlup edememesi nedeniyle prestij açısından önemliydi.

Ligdeki son Eskişehirspor maçından gerek fiziksel, gerekse de psikolojik olarak yıpranmış halde çıkan Fenerbahçe'yi "yıpratma çabaları" maalesef ki maç günü de devam etti.

Düşünün ki bir ülke takımının, Avrupa arenasında maçının olduğu günün içerisinde oyuncusu ve teknik adamını cezalı duruma düşürüyorsunuz ve bunu da "yangından mal kaçırtırcasına" alelacele açıklıyorsunuz.

Hem de bir hiç uğruna..

Kanıtı olmayan, delili olmayan, görüntüsü olmayan bir -sözümona  eylemi- yine "ucube bir kararla" açıklıyorsunuz kamuoyuna.

Başka takımlara, başka platformlarda her türlü ayrıcalığı sağlayacaksınız, bunu kararlarınızla sabit hale getireceksiniz ve üstüne bir de "milliyetçilik" tarzından son derece buram buram "şovenist ve hamasiyet" kokan demeçleri de ekranlarda gerdan kırarak vereceksiniz..

Bu mudur sizin adil yönetim anlayışınız?

Bu mudur sizin adalet duygunuz?

Bu mudur sizin eşitlik ilkeniz?

Gerçi Fenerbahçe, bu durumlara alışkın bir takım.

Hatırlanacağı gibi yakın tarihte, 2006-07 sezonunda da yine UEFA Avrupa Ligi'ndeki son maç olan E.Frankfurt maçı öncesi Şükrü Saraçoğlu Stadı 3 maç kapatılmıştı ve bu karar, maç günü, maça saatler kala açıklanmıştı. Üstelik o maçta Fenerbahçe, grubundan çıkmak için mutlaka puan alması gerekiyordu. (Maç sonu 2-2)

İşte bu şartlarda maça başlayan Fenerbahçe, maçın ilk dakikalarında olası Marsilya ataklarını bol pas yaparak savuşturma düşüncesindeydi ve bu düşünce de de son derece başarılı oldu.

Defanstan kurulan oyun, orta sahada Meireles ve Mehmet Topal'ın, kanatlara tek paslar tercih etmesiyle alanı genişleterek rakibin presini kırdı, devamında da Caner Erkin ve Gökhan Gönül'ün kanat ataklarıyla rakibinin üzerine gitmeye başladı.

Son haftaların formda ismi Moussa Sow'un, Marsilya defansı üzerine kurduğu baskı nedeniyle de Marsilya atak başlatmakta zaman zaman zorlandı.

Dirk Kuyt'un yine çok çalışkan göründüğü gecede, özellikle Gökhan Gönül maçın ilk yarısında hem savunma hem de hücumda başarılı hamleleriyle göz doldurdu.

Defansta Bekir İrtegün, savunma görevini yerine getirirken, "Moussa Sow'a" nazire yaparak attığı -rövaşata- golle de maça damgasını vurdu.




Gol de tam zamanında geldi.

Devreye önde giren Fenerbahçe, maçın ikinci yarısında da aynen ilk yarıda olduğu gibi rakibini kendi sahasında bekledi, presi bol paslarla kırdı ve zaman zaman  da skoru artırmaya yönelik pozisyonlar hazırlamaya çalıştı.

Marsilya'nın ikinci yarıda bulduğu "şutları" ise Volkan Demirel zamanında müdahaleleriyle bertaraf etti.

Şimdi Fenerbahçe, UEFA Grubunu lider olarak tamamladı. Son maç 6 Aralık'ta B.Mönchengladbach ile İstanbul'da.

Fenerbahçe açısından M'Gladbach maçının ayrı bir önemi de var.

Evet, gruptan lider olarak çıkıldı, illa ki kazanılması gerekmeyen bir maç.

Ancak, halen Türkiye'nin Avrupa Kupaları ve gruplarında 15 puanla en fazla puan toplayan takımı konumunda bulunan Fenerbahçe, bu rekorunu geliştirebilir de M'Gladbach maçıyla birlikte.

"Bazılarına inat şekilde hem de.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder