Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

1 Mayıs 2011 Pazar

Sonuç ne olursa olsun.!!



Fenerbahçe, ligin son haftalarını yaşadığımız şu günlerde hiç kuşkusuz ki şampiyonluğun en büyük favorisi durumunda..

Kendisi karar verecek Fenerbahçe şampiyonluğa..

Olmak veya olmamak adına..

Kısacası, herşey kendi elinde..

Kalan 4 maçını da kazandığı takdirde, bütün "akraba evliliklerine" bütün "kanka" muhabbetlerine rağmen şampiyon olacak..

Şampiyon olur veya olamaz..

Bizim ele alacağımız konu, şampiyonluktan ziyade bu takımın yaşadığı evrim..

"Devrim" sayılacak bazı projeleri sezon başında planlayan, sezon içerisinde "kısmen" hayata geçiren ve ısrarla takipçisi olan Fenerbahçe Teknik yönetimi, ligin sonu yaklaştığı şu günlerde hiç kuşkusuz ki en büyük övgüyü hakeden isimlerin başında yeralıyor..

Aykut Kocaman'dan sözediyoruz..

Sezon başı hazırlık kampında, şu anda kadroda oynayan ve yeni transfer olan yabancı futbolcularının "hiçbirisi" ile çalışma imkanı bulamayan, Stoch'un dünya kupası, Niang, Dia ve Yobo'nun sonradan takıma ilave olmaları, Guiza'nın ise 1 yıla yakın zamandır antrenmana dahi çıkmadığı bir takımda, son derece talihsiz bir şekilde Avrupa Kupalarına veda edilmesinin ardından, sezonun başında da büyük sıkıntılar çekmişti Fenerbahçe ve Aykut Kocaman..

Öyle ki, takım kaptanı üzerinden Fenerbahçe yıpratılmaya çalışılıyor ve bir kısım medya tarafından, takım içerisinde "sorun varmış" gibi gösteriliyordu..

O dönemde de bizler yazıp anlatıyor, dilimizin döndüğünce takım içerisinde böyle bir sorunun olmadığını ifade ederken, Aykut Kocaman ve Alex'in aynı hedef doğrultusunda çalıştıklarını belirtiyorduk..

Geçen zaman, bizleri haklı çıkardı..

Şu anda Alex 21 gol ve 13 asistle, hem gol hem de asist krallığında açık ara önde gidiyor..

Aykut Kocaman'ın bu takıma kazandırdıklarını madde madde yazdığımız zaman, sezon başında yaşanılan Alex tartışmalarının da ne kadar komik olduğunu görmekteyiz..

Elbette ki her futbolcu, her dönem, üst düzey performans sağlayacak diye bir kural yok..

Dünya üzerinde böyle bir futbolcu da yok kuşkusuz ki..

İşte bu noktadan baktığımız zaman, Alex'in sezon başında formsuz olduğu dönemlerde takım içerisinde "bazı maçların bazı bölümlerinde" yeralmamasını, sanki bir ikilik gibi göstermeye çalışanlar, şimdi bu "ikiliye" methiyeler diziyorlar..

Yani Aykut Kocaman ve Alex ikilisine..

Alex'in Türkiye kariyerini incelediğimiz zaman, her sezon ortalama 5-6 sarı kart gördüğünü ve her sezon en az 1 maç, ceza nedeniyle takımda yeralmadığını görmektyiz..

Halbuki bu sezonu incelediğimiz zaman, Alex'in sadece Gaziantepspor ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile deplasmanda oynanılan maçlarda sarı kart aldığını görmekteyiz..

Geçtiğimiz sezonlarda yine sık sık kart cezası alan futbolcularda, bu sezon ciddi anlamda bir düşüş var..

Maçları incelediğimiz zaman, Fenerbahçe'nin çok fazla aleyhte hakem kararıyla karşı karşıya kalmasına rağmen, anlamsız itirazların da ciddi anlamda azaldığını görmekteyiz..

Ortaya konan futbola baktığımız zaman da, yine son yıllarda olmayan müthiş bir hırs ve baskı ile birlikte rakipleri adeta boğan bir Fenerbahçe izliyoruz.. Özellikle sezonun ikinci yarısında..

Bu sezon deplasmandaki Kayserispor ve Ankaragücü maçları haricinde hemen hemen hiçbir maçta, futboluyla eleştiri almadı Fenerbahçe...

Trabzonspor'a deplasmanda kaybedilen 3-2 lik maçta bile çok üstün futbol oynamasına rağmen, maçın başında peşpeşe yediği goller nedeniyle mağlup oldu Fenerbahçe..

Veya yine deplasmanda 2-1 kaybedilen Gaziantepspor maçında bile, maçın son 15 dakikası hariç, oyunun tek hakimiydi Fenerbahçe.. 2 defans hatasıyla yenilen 2 golle maçı vermişti rakibine..

Yine bu sezon geriye düşülen tam 6 maçı lehine çevirmesini bildi ve sahadan galibiyetle ayrıldı..

Sezonun ikinci yarısında, kendi sahasında tek bir gol bile yemediği gibi, rakiplerini neredeyse pozisyona bile sokmadan gönderiyor Kadıköy'den..

Önceki sezonlardaki gibi "kâbus" dakikalar çok ama çok azaldı Fenerbahçe'nin..

Kısacası söylemek istediğimiz şu:

Bir takım, sezon içerisinde oynadığı maçlardaki görüntüsüne göre değerlendirilmelidir ve şampiyonluk ölçü olmamalıdır..

Elbette ki şampiyonluklar önemlidir ve tarih şampiyonlukları yazacaktır..

Ancak bir de realite var..

Ve ortada, örnek alınan "Batı" modelleri var..

Manchester Unıted'ın başında "çeyrek yüzyıla" yaklaşan zamandır yeralan Alex Ferguson'un ilk yıllarını incelediğimiz zaman, ciddi bir başarı olmamasına rağmen sabredilen yıllar ve sonrasında gelinen nokta, bugün futbol kamuoyuna çok ciddi anlamda örnek teşkil etmektedir..

Fenerbahçe'nin ve Aykut Kocaman'ın yapması gereken tek husus vardır, o da; "değerlerine sahip çıkmaktır."

Yani, Fenerbahçe şampiyon olsa da olmasa da Aykut Kocaman, görevinin başında olmalıdır..

Sonuç ne olursa olsun, Fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı futbolu, çok zamanlar görmeyen milyonlar var..

"Toprağa henüz yeni saçılan" bu tohumların, yeşermesi de zaman alacaktır ve sabredilmelidir..

Fenerbahçe'nin son şampiyonluğunu kazandıran Zico'ya yapılan "yönetimsel" hatalar ve sonrasındaki sezon yaşanılan büyük travma, hepimizin hafızalarında iken, "ikinci bir Zico vak'ası" yaşamak, bu kulübe ve camiaya fazla lüks kaçacaktır..

Aykut Kocaman, bu camia için bir şanstır ve devam etmelidir..

Schusterlerin, Rijkaardların başladığı bir sezonda, dimdik ayakta kalabilen Aykut Kocaman için öyle demiyor muydu Saraçoğlu tribünleri yoksa?

"Kocaman ümitlerimizin sahibisin."

O halde, "ümit olmaya" devam..

Sonuç ve skor ne olursa olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder