Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

14 Aralık 2010 Salı

Tiyatro devam ediyor: Gecekondu Zihniyeti - 2 -



Geçtiğimiz sezon Ankara'da oynanan Ankaragücü-Fenerbahçe maçı öncesinde, ismi Ayhan Atalay olan ve o güne kadar ismini, Türkiye'de kendi ailesi ve çevresi haricinde "hiç kimsenin" duymadığı gibi, o tarihten sonra da yine kimsenin ismini duymadığı bir zat çıkmış, 15 gün sonra oynanacak lig maçı öncesi bazı iddialarda bulunmuştu, büyük bir pişkinlik ve fütursuzlukla..

Biz, bu durumu yorumlarken "Gecekondu Zihniyeti" olarak değerlendirmiştik ve çadır tiyatrosundaki meddahlardan farklı olmadıklarını belirtmiştik, olayı daha çarpıcı kılmak için..

Şimdilerde, bu tanımımızın ne kadar da doğru ve isabetli olduğunu görmekteyiz üzülerek..

Geçtiğimiz sezon Turkcell Süper Ligi'nin "17 takımla" oynanmasına neden olan, küme düşme ve şampiyonluk potasındaki takımların kaderleriyle oynayan, kısacası ülkede futbolu kaosa sürükleyen, aynı zamanda ellerinde bulundurdukları "gücü", "Ankara'nın gücü" olarak değerlendiren veya zanneden mevcut Ankaragücü yönetimi, ne hazindir ki kendi taraftar gruplarının da aynı zamanda hedeflerinde olan "istenmeyen güçtür."

Şimdilerde ise "Çamur" soyismine sonuna kadar layık olan bir yönetici, tıpkı geçtiğimiz sezon bir anda ortaya çıkan ve sonrasında ne işle iştigal ettiği bilinmeyen Ayhan Atalay gibi aniden ortaya çıktı, "kuyuya taşı attı" çıkart çıkartabilirsen..

Müsabakalar saha içerisinde oynanır, galip gelinir, berabere sonuçlanır veya mağlup olunur..

Bundan daha tabii bir durum olamaz..

Futboldur nihayetinde. Kazananı önceden belli olmadığı için kitlelerin gözünde caziptir.

Evet, Fenerbahçe lig maçında Ankaragücü'ne mağlup olmuştur.. Ankaragücü'nün "90 dakika içerisinde kaleye toplam 3, yazıyla ÜÇ şutunun olduğu" ve ikisinin gol olduğu bir maçta mağlup olmuştur hem de..

Maç sonrasında soyunma odaları önünde kendilerini "Abdurrahman Çelebi" zanneden ve ne yapmak amacında oldukları henüz anlaşılamayan "Çamur" ve çevresindekilerin söyledikleri, ne kadar ölçülü ve düzeylidir ki üzerine kelam edilsin, yorum yapılsın..

Tribünlerinde rekabet ortamından uzak olan, Türkiye liglerine "kardeş takım" kavramını sokan, sokmakla kalmayıp "kardeşliği sonuna kadar" yerine getirirken her ne hikmetse iki takım arasında oynanan maçlarda skorun hep "ihtiyaç sahibine" göre neticelenen bu "köklü ve güçlü" camia, ne hazindir ki mazisindeki 8-0 ları, 6-0 ları çabuk unutmuşa benziyor..

Geçmişlerini unuttukları gibi Fenerbahçe hakkında da ileri geri konuşmaktan geri kalmıyorlar..

Acaba bu kompleksin nedenini açıklasalar da biz de anlasak..

Yok hayır, Fenerbahçe'yi kendilerine rakip olarak görüyorlarsa hangi rekabet içerisinde olmuşlar Fenerbahçe ile? Bunu da anlamış değiliz.. Yanlış hatırlamıyorsak kendilerinin ligde bulunma nedenleri, "devrin ünlü paşasının" bir talimatıyla gerçekleşmiştir. Zira o sezon küme düşmüşlerdi de, son anda lige alınmışlardı "netekim."

Camiaların kuruluş yılları, o camiaların büyüklüklerine delalet olmadığı gibi bazı camiaların, ilerleyen yaşları "köhnemişliklerine" işaret eder..

Oysa ki Fenerbahçe'nin 100 yıl boyunca gergef gergef işlediği nur hüzmesi ve "Fener" i bile, maalesef ki bu köhnemişliği aydınlatmaya yetmeyecektir.

Şanslarına küssünler.

*** Yazıdaki Gecekondu benzetmesi, taraftar grubu Gecekondu ile ilgili değildir. Tamamen düşünceye yönelik yapılan bir tanımlamadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder