Sezon başı ilk 4 haftada
4 puanla başlayan Fenerbahçe, ligin ikinci yarısı başında da ilk 3 haftada 4
puan aldı.
Geçen haftaki Kayserispor
mağlubiyeti sonrasında şampiyonluk umudu iyice azalan, kupa haftasında ise
Vodafone Arena’da Beşiktaş’ı mağlup ederek çeyrek finale yükselen Fenerbahçe,
maalesef ki o maçın ardından estirilen “terör havasından” sağ çıkamadı.
Yönetimi aciz, taraftarı
isyankar olan Fenerbahçe camiası, futbol takımı da sahada hakemler tarafından
doğrandığı böyle bir sezonu çok yaşadı ancak, bu sezon başka.
Göz göre göre alay
ediyorlar Fenerbahçe ve camiasıyla.
Beşiktaş kupa maçından
söz açılmışken;
Mesela o maçta “misafir
takım” hüviyetinde olmasına rağmen Fenerbahçe, 55.000 TL. para cezası ile
cezalandırılırken, maç içerisinde tribünlerinde her türlü “terörün estirildiği”
sahaya seyircinin girdiği, her türlü küfürün gırla gittiği Beşiktaş, sadece
32.000 TL. “ceza” aldı.
Yine aynı şekilde maçta
golü atan Robin Van Persie, “rakip seyirciye dil çıkardığı” için 3 maç ceza
alırken, aynı maçta kırmızı kart gören, rakip oyuncuya saldıran ve maç sonuna
kadar “sahtekarlık yaparak başkasına ait akredite kartıyla” maçı kenardan
izleyen Tosiç ise “4 maç ceza” aldı.
Lütfen o da..
Halbuki daha önceki
sezonlarda, Türkiye’de görev yapan ve “it” taklitleriyle ünlenen, ülkeye “kaçak
yollardan pırlanta soktuğu” için hakkında dava açılan “ama beraat eden” Melo,
aynı dil çıkarma işlemini, üstelik te Emre Belözoğlu’na karşı yapıp Emre’nin
kırmızı kart görmesine neden olduğu o pozisyon sonrası, sadece “kınama cezası”
almıştı.
İşte bu şartlarda
mücadele eden Fenerbahçe, bu akşam da Bursa’da bir başka hakem katliamına
kurban gitti.
Lig de bitti zaten..
Fenerbahçe’nin maç
içerisinde yaptığı taktik hatalardan, pozisyonları değerlendiremeyişinden kimse
sözetmesin.
Onlar, Fenerbahçe’nin “iç
problemi.”
Ama maçın sonucuna eğer
bir hakem etki ediyorsa, işte orada durmak ve düşünmek lazım..
Sahada verilen emeğin
karşılığını, hakemler tayin edemez.
Ancak Türkiye’de,
özellikle Yıldırım Demiören’in “TFBJK Başkanı” olduğu bir ortamda, kimse adil
bir yönetim ve adil bir lig başlamasın.
Bunu, ülkeye gelen
yabancı futbolcular ve yabancı futbol adamları zaten anlıyorlar.
Mesela Robin Van Persie,
kendisine verilen 3 maç cezadan sonra “kariyerimde ilk defa böyle birşeyle
karşılaşıyorum” derken, bu akşam da Dirk Advocaat, “Beşiktaş’ın sanırım futbol
dünyasında çok fazla dostu var.” demeciyle bu gerçeği daha yüksek perdeden dile
getiriyordu.
Bursaspor maçında da
Fenerbahçe, öne geçtikten sonra oyunu rolantiye almanın cezasını, “hakem”
kararıyla ödedi.
Elbette ki o dakikaya
kadar rakip kaleye tek bir şutu bile olmayan Bursaspor karşısında, 2 ve 3.golü
bulacak pozisyonlar yakalandı.
Ama yukarıda da
bahsettiğimiz gibi bu pozisyonların hiçbirisini, “hakem cezalandıramaz.”
Yani, “ben ne yapayım,
siz golü atıp maçı kopartamıyorsunuz, alın size o zaman bir penaltı” diyemez.
Mesela maçın son
dakikasında Fenerbahçe, Lens ile soldan korner kullanırken, sarı kartla oynayan
Ertuğrul’un, ceza sahası içerisinde Josef De Souza’yı kolundan çekmesi,
belinden sarıldığı pozisyonu kale arkası kamerasından bir kez daha izleyin.
Hakem, Josef De Souza’ya
ilk sarılmalar başladığı anda, düdüğü ağzına götürüyor, muhtemelen aklından
penaltı kararı geçiyor ancak o anda Josef, kendisini kurtararak topa doğru hareketlenince,
hakem de düdüğü çalmaktan vazgeçiyor.
Yani penaltıyı görmesine
rağmen “çalmıyor.”
Halbuki Trabzon maçında
Josef De Souza’nın kaleye giden şutunu eliyle çelen Yusuf Erdoğan’a kırmızı
kart çıkartarak, golü iptal edip penaltıyı çalan da yine bu MHK’nın hakemiydi.
Diyelim ki Fenerbahçe,
Trabzon maçında golü iptal edilip penaltıya hükmedildiği o pozisyonda, penaltı
vuruşundan faylanamasaydı, bunun sorumlusu kim olacaktı?
Penaltıyı kaçıran oyuncu
mu, yoksa bir önceki pozisyonda golü iptal edip penaltı çalan hakem mi?
İşte aynı durum, bu akşam
da maçın son dakikasında cereyan etti.
Maça gelecek olursak;
Fenerbahçe, öne geçtikten
sonra oyunu rolantiye alırken sürekli kontra atak geliştirmenin hesaplarını
yaptı.
Topla ileriye doğru
oynayan sadece Lens ve Alper Potuk vardı.
İşte bu pozisyonlardan
birinde, 52.dakikada Alper Potuk’un karşı karşıya kalarak atamadığı gol, belki
de maçın kırılma anıydı.
O pozisyon gol olsa,
eminim ki maç ta daha farklı sona erecekti.
Ancak dediğimiz gibi,
Alper’in atamadığı golün cezasını, hakem veremez.
Ama maalesef verdi.
Üstelik aynı hakem,
korner atışına giderken kendisine atılan yabancı maddeler yüzünden bir an
tereddüt eden Alper’e sarı kart çıkartarak haftaya cezalı duruma düşmesini
sağladı.
Tıpkı penaltı atılırken,
kendi bölgesini kapmak isteyen Lens’in ısrarla aynı noktada kalmasına çıkardığı
sarı kart gibi.
Lens te cezalı kısacası.
Haftaya rakip, Kasımpaşa.
Robin Van Persie, Lens ve
Alper gibi hücum gücü yüksek 3 oyuncusu yok Fenerbahçe’nin.
Gerçi olsa ne olur ki?
Gider bir Halil Umut
Meler, gelir bir başkası..
Burası Türkiye ve
Fenerbahçe, “ öz yurdunda garip, öz vatanında parya.”
Stat: Bursa Büyükşehir Belediye Stadı
Hakemler: Halil Umut Meler, Kerem Ersoy, Esat Sancaktar
Bursaspor: Harun Tekin, Jovic, Sivok, Ertuğrul Ersoy, Aziz Behich, Faty, Merter Yüce (Dk. 22 Şamil Çinaz), Batalla, Del Valle (Dk. 46, Kubilay Kanatsızkuş), Stancu, Deniz Yılmaz (Dk. 77 Sercan Yıldırım)
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Şener Özbayraklı, Kjaer, Skrtel, İsmail Köybaşı, Mehmet Topal, Alper Potuk (Dk. 86 Ozan Tufan), De Souza, Lens, Aatıf (Dk. 83 Volkan Şen), Sow
Goller: Dk. 22 Sow (penaltıdan) (Fenerbahçe), Dk. 88 Batalla (penaltıdan) (Bursaspor)
Kırmızı kart: Dk. 43 Jovic (Bursaspor)
Sarı kartlar: Dk. 10 Faty, Dk. 17 Ertuğrul Ersoy, Dk. 22 Jovic, Dk. 71 Aziz Behich, Dk. 90+1 Harun Tekin (Bursaspor), Dk. 22 Lens, Dk. 56 Alper Potuk (Fenerbahçe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder