Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

28 Kasım 2016 Pazartesi

Çaykur Rizespor : 1 - Fenerbahçe : 5 ( Spor Toto Süper Lig 12.hafta maçı ) FENERBAHÇE SOW !!



Fenerbahçe, ligde emin adımlarla zirve yürüyüşünü sürdürürken, bu sezon 3.defa 5 gollü galibiyet aldı. (Rekor, 1988-89 sezonunda 7 maç 5 gol ve üstü bitmişti.)

Dirk Advocaat’ın oynattığı sistemle, özellikle de kanat oyuncuları olan Volkan Şen, Jeremain Lens ve son haftalarda bulduğu forma şansını iyi değerlendiren Aatıf’ın dikine kaleye oynaması, orta sahada Alper Potuk’un driplingi seven ve asistlerine devam eden bir oyun ortaya koyması, Fenerbahçe’nin son haftalardaki galibiyetlerinin de aslında şifresi niteliğinde.

Sezon başında takımı tanımadığını sıkça itiraf eden Advocaat, haftalar ilerledikçe oyuncularının özelliklerine uygun bir oyun sistemini de takıma oturtmayı başardı ve 2 Avrupa Ligi 5 te Türkiye Ligi olmak üzere toplam 7 maçlık bir galibiyet serisi yakaladı.

Özellikle iç sahada oynanan Karabükspor maçında forma şansı bulan Aatıf’ın oynadığı futbol ve attığı golden sonra sürekli olarak ilk 11 de yer bulması, Robin Van Persie’nin takımda liderlik rolünü üstlenmesi ve O’nun oyun zekasının üst seviyede olduğunu bütün takımın yeniden kavraması, Fenerbahçe’yi de bir anda farklı kıldı.

İşte bu fark ta skora da etki ediyor maç sonlarında.

Bu akşam da geçen haftalara benzer bir görüntü ortaya koydu Fenerbahçe.

Sezon başında yenilen gollerden sonra somurtan taraftarın yerine şimdi umutla bekleyen bir kitle, saha içerisinde panikleyen oyuncu topluluğunun yerine ise şimdi daha çok savaşan ve galibiyeti isteyen bir oyuncu grubu var.

Defansında Kjaer ve Skrtel gibi iki üst düzey stoperin yanına, beklerinde Şener ve Hasan Ali Kaldırım gibi Milli takım beklerini monte eden Advocaat, aslında bir şekilde Wan der Wiel’in sakatlığına da dua etmeli.

Zira Wan der Wiel takımdan mecburiyetten ayrılmak zorunda kaldığı haftadan beri Fenerbahçe, savunmada daha derli toplu.

Şener Özbayraklı ileri çıkışlarda etkili, savunmada kaldığı zamanlarda ise dengeli.

Wan der Wiel’in kalitesi de elbette tartışılmaz ancak yeni geldiği bir ligde uyum sürecini henüz atlatamamış olduğu bir gerçek.

Yukarıda da zikrettiğimiz gibi Advocaat’ın takımı tanıması, oyuncularının özelliklerine uygun bölgelerde oynatması bir ayrıcalık.

Mesela bu akşam maç sonu açıklamasında, “Bana buraya geldiğimde Alper, kendisinin kanat oyuncusu olmadığını açık açık söyledi.” sözleri aslında bu değişimin bir işareti  ve itirafıdır.

Halbuki Alper Potuk Fenerbahçe’ye transfer olduğu yıldan beri genelde kanatlarda oynadı, zaman zaman başarılı da oldu.

Ancak mecbur kalındığı zamanlarda, sakatlık ve cezalı oyuncu durumlarında orta sahada görev yaptı.

Bu gidiş gelişler de Alper’in futbolunu ilerletmedi.

Her ne kadar yetenekli olsa da Alper üzerine koyamadan yıllarını geçirdi Fenerbahçe’de.
Ama bu sezon, özellikle de son haftalarda Alper’deki yükselişin sebebi, asıl mevkisi olan ofansif orta saha rolünde olmasıyla birlikte, oyunun her iki yönünde de başarılı olmasıdır.

Yine Josef De Souza’daki büyük değişimin nedeni de kesinlikle Dirk Advocaat’tır.

Bu sayfaları ve satırları takip edenler iyi bilirler ki ben, Josef De Souza’yı özellikle geçen sezon oynadığı oyun nedeniyle sıkça eleştirmişimdir.

Sebebi ise, her aldığı topta geriye ve yana oynamasıyla birlikte, orta alanda Fenerbahçe’yi ileri taşıma yükünü sadece Mehmet Topal’a bırakmasındandır.

Ama bu sezon Josef De Souza, oyunun ofansif yönünü de oynayarak, aslında bu yetenekte bir oyuncu olduğunu ispat etmiştir.

Fenerbahçe, bu akşam Rize’de farklı kazanırken atılan 5 golün içerisinde Robin Van Persie olmamasına rağmen, oyun içerisinde aslında atılan gollerde Robin Van Persie’nin futbol zekasının nasıl işe yaradığını da hem Aatıf’ın attığı golde, hem de Sow’un attığı ilk golde görmekteyiz.

Ceza sahası içerisinde markajcılarını sürekli yer değiştirerek topsuz alanda etkisiz kılan Robin Van Persie, Moussa Sow’a ise boş alanlar açarak gollere de endirekt katkıda bulunmuştur.

Şimdi Fenerbahçe, puantajda üzerindeki rakiplerinin 4 puan kaybettiği bir haftada kazanarak 7 puanlık bir avantaj sağlamıştır.

Ve sırada derbi haftası var.

Beşiktaş’ı mağlup ettiği takdirde, o yere göğe sığdırılamayan “takımla arasındaki puan farkı, 1 e düşecek.”

Ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk yürüyüşü de haftaya başlayacak.

Bundan, bütün Fenerbahçeliler ne kadar eminse, “dış cephe ise” o kadar tedirgin.

Eğer öyle olmasaydı, bir gün önce Querasma’nın kartlık hareketi es geçilmezdi.

Tıpkı geçen sezon yine Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi oynanan Beşiktaş-Gençlerbirliği maçına da 3 sarı kartla çıkan Mario Gomez’in, rakibinin suratında patlayan dirseğine devam kararı verilmesi gibi.

Ama geçen sezon da bu kayrılmalara ve kollamalara rağmen, Kadıköy’de mağlup olmuşlardı.

Sezon sonu Beşiktaş’ın şampiyon olmasındaki en büyük etken ise, ilk yarıda Olimpiyat Stadı’nda oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçı ve o maçta yapılan büyük hakem hatalarıydı.

Beşiktaş’ın attığı ilk golün ofsayt, son golün ise faul içermesi, sezon sonunda nedense hiç konuşulmadı.

Ve “Hakkı-Şeref” muhabbeti bolca zikredildi ekranlarda.

“Çakma filozof” her maç sonunda aynı lakırdıyı tekrarladı durdu.

“Biz hakemlere karışmıyoruz”

Ama kaybettikleri her puandan sonra ise hakemleri yerin dibine geçirmesini de ihmal etmedi.

Türkiye gibi kaygan zeminde seyreden bir ülkede, elbette ki sözler çabuk unutulur.

Yalancılar rakam söyler ama rakamlar yalan söylemez.

Kaç puanı hakemler sayesinde aldıkları da gün gibi aşikardır.

Tıpkı bu sezon olduğu gibi.

Daha 12.haftası oynanan ligde Karabükspor maçında çalınmayan penaltı, Trabzonspor maçında çalınmayan penaltı, yine aynı maçta Quresma’ya çıkartılmayan kırmızı kart, bu sözlerimize en basit örnektir.

Hal böyleyken bu akşam Robin Van Persie’ye hakemin verdiği sarı kart ise, daha önce verilmeyen kartlar dikkate alınacak olursa manidardır.

Her ne olursa olsun, Fenerbahçeli futbolcular Beşiktaş maçının kazanılması durumunda ligin nasıl bir seyir alacağının kesinlikle bilincinde ve profesyonelliğindedir.

Şimdi bütün güçleriyle bu maça konsantre olmak zorundadırlar ve ligde kazanılan 5 maçın kıymeti, ancak Beşiktaş maçı kazanıldığında değerlenecektir.

Jeremain Lens’in olacağı bir maçta Fenerbahçe, daha farklı olacaktır ve galibiyete daha yakındır.

Umarız, futbol şansı da Fenerbahçe’nin yanında olur.


Darısı, Beşiktaş maçına..

STAT: Rize Yeni Şehir

HAKEMLER: Ali Palabıyık, Ceyhun Sesigüzel, Serkan Olguncan

ÇAYKUR RİZESPOR: Diallo, Orhan Ovacıklı, Oboabona, Yakoubi, Dhurgham İsmail, Robin Yalçın (Dk. 69 Tuszynski), Petrucci, Janster, Ahmet İlhan Özek (Dk. 66 Emrah Başsan), Oğulcan Çağlayan (Dk. 83 Saadane), Kweuke

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Şener Özbayraklı, Kjaer, Skrtel (Dk. 69 Neustaedter), Hasan Ali Kaldırım (Dk. 70 İsmail Köybaşı), Mehmet Topal, De Souza, Alper Potuk, Chahechouhe, Sow (Dk. 79 Volkan Şen), Van Persie

GOLLER: Dk. 17 Yakoubi (Çaykur Rizespor), Dk. 27, 32 ve 45+3 Sow, Dk. 66 Chahechouhe, Dk. 90+4 İsmail Köybaşı (Fenerbahçe)

KIRMIZI KART: Dk. 72 Janster (Çaykur Rizespor)

SARI KARTLAR: Dk. 9 Kjaer, Dk. 21 Sow, Dk. 84 Van Persie (Fenerbahçe), Dk. 45 Dhurgham İsmail, Dk. 45+2 Ahmet İlhan Özek (Çaykur Rizespor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder