Fenerbahçe, ligde emin
adımlarla zirve yürüyüşünü sürdürürken, bu sezon 3.defa 5 gollü galibiyet aldı.
(Rekor, 1988-89 sezonunda 7 maç 5 gol ve üstü bitmişti.)
Dirk Advocaat’ın
oynattığı sistemle, özellikle de kanat oyuncuları olan Volkan Şen, Jeremain
Lens ve son haftalarda bulduğu forma şansını iyi değerlendiren Aatıf’ın dikine
kaleye oynaması, orta sahada Alper Potuk’un driplingi seven ve asistlerine
devam eden bir oyun ortaya koyması, Fenerbahçe’nin son haftalardaki
galibiyetlerinin de aslında şifresi niteliğinde.
Sezon başında takımı
tanımadığını sıkça itiraf eden Advocaat, haftalar ilerledikçe oyuncularının
özelliklerine uygun bir oyun sistemini de takıma oturtmayı başardı ve 2 Avrupa
Ligi 5 te Türkiye Ligi olmak üzere toplam 7 maçlık bir galibiyet serisi
yakaladı.
Özellikle iç sahada
oynanan Karabükspor maçında forma şansı bulan Aatıf’ın oynadığı futbol ve
attığı golden sonra sürekli olarak ilk 11 de yer bulması, Robin Van Persie’nin
takımda liderlik rolünü üstlenmesi ve O’nun oyun zekasının üst seviyede
olduğunu bütün takımın yeniden kavraması, Fenerbahçe’yi de bir anda farklı
kıldı.
İşte bu fark ta skora da
etki ediyor maç sonlarında.
Bu akşam da geçen
haftalara benzer bir görüntü ortaya koydu Fenerbahçe.
Sezon başında yenilen
gollerden sonra somurtan taraftarın yerine şimdi umutla bekleyen bir kitle,
saha içerisinde panikleyen oyuncu topluluğunun yerine ise şimdi daha çok
savaşan ve galibiyeti isteyen bir oyuncu grubu var.
Defansında Kjaer ve
Skrtel gibi iki üst düzey stoperin yanına, beklerinde Şener ve Hasan Ali
Kaldırım gibi Milli takım beklerini monte eden Advocaat, aslında bir şekilde
Wan der Wiel’in sakatlığına da dua etmeli.
Zira Wan der Wiel
takımdan mecburiyetten ayrılmak zorunda kaldığı haftadan beri Fenerbahçe,
savunmada daha derli toplu.
Şener Özbayraklı ileri
çıkışlarda etkili, savunmada kaldığı zamanlarda ise dengeli.
Wan der Wiel’in kalitesi
de elbette tartışılmaz ancak yeni geldiği bir ligde uyum sürecini henüz
atlatamamış olduğu bir gerçek.
Yukarıda da zikrettiğimiz
gibi Advocaat’ın takımı tanıması, oyuncularının özelliklerine uygun bölgelerde
oynatması bir ayrıcalık.
Mesela bu akşam maç sonu
açıklamasında, “Bana buraya geldiğimde Alper, kendisinin kanat oyuncusu
olmadığını açık açık söyledi.” sözleri aslında bu değişimin bir işareti ve itirafıdır.
Halbuki Alper Potuk
Fenerbahçe’ye transfer olduğu yıldan beri genelde kanatlarda oynadı, zaman
zaman başarılı da oldu.
Ancak mecbur kalındığı
zamanlarda, sakatlık ve cezalı oyuncu durumlarında orta sahada görev yaptı.
Bu gidiş gelişler de
Alper’in futbolunu ilerletmedi.
Her ne kadar yetenekli
olsa da Alper üzerine koyamadan yıllarını geçirdi Fenerbahçe’de.
Ama bu sezon, özellikle de
son haftalarda Alper’deki yükselişin sebebi, asıl mevkisi olan ofansif orta
saha rolünde olmasıyla birlikte, oyunun her iki yönünde de başarılı olmasıdır.
Yine Josef De Souza’daki
büyük değişimin nedeni de kesinlikle Dirk Advocaat’tır.
Bu sayfaları ve satırları
takip edenler iyi bilirler ki ben, Josef De Souza’yı özellikle geçen sezon
oynadığı oyun nedeniyle sıkça eleştirmişimdir.
Sebebi ise, her aldığı
topta geriye ve yana oynamasıyla birlikte, orta alanda Fenerbahçe’yi ileri
taşıma yükünü sadece Mehmet Topal’a bırakmasındandır.
Ama bu sezon Josef De
Souza, oyunun ofansif yönünü de oynayarak, aslında bu yetenekte bir oyuncu
olduğunu ispat etmiştir.
Fenerbahçe, bu akşam Rize’de
farklı kazanırken atılan 5 golün içerisinde Robin Van Persie olmamasına rağmen,
oyun içerisinde aslında atılan gollerde Robin Van Persie’nin futbol zekasının
nasıl işe yaradığını da hem Aatıf’ın attığı golde, hem de Sow’un attığı ilk
golde görmekteyiz.
Ceza sahası içerisinde
markajcılarını sürekli yer değiştirerek topsuz alanda etkisiz kılan Robin Van
Persie, Moussa Sow’a ise boş alanlar açarak gollere de endirekt katkıda
bulunmuştur.
Şimdi Fenerbahçe,
puantajda üzerindeki rakiplerinin 4 puan kaybettiği bir haftada kazanarak 7
puanlık bir avantaj sağlamıştır.
Ve sırada derbi haftası
var.
Beşiktaş’ı mağlup ettiği
takdirde, o yere göğe sığdırılamayan “takımla arasındaki puan farkı, 1 e
düşecek.”
Ve Fenerbahçe’nin
şampiyonluk yürüyüşü de haftaya başlayacak.
Bundan, bütün
Fenerbahçeliler ne kadar eminse, “dış cephe ise” o kadar tedirgin.
Eğer öyle olmasaydı, bir
gün önce Querasma’nın kartlık hareketi es geçilmezdi.
Tıpkı geçen sezon yine
Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi oynanan Beşiktaş-Gençlerbirliği maçına da 3
sarı kartla çıkan Mario Gomez’in, rakibinin suratında patlayan dirseğine devam
kararı verilmesi gibi.
Ama geçen sezon da bu
kayrılmalara ve kollamalara rağmen, Kadıköy’de mağlup olmuşlardı.
Sezon sonu Beşiktaş’ın
şampiyon olmasındaki en büyük etken ise, ilk yarıda Olimpiyat Stadı’nda oynanan
Beşiktaş-Fenerbahçe maçı ve o maçta yapılan büyük hakem hatalarıydı.
Beşiktaş’ın attığı ilk
golün ofsayt, son golün ise faul içermesi, sezon sonunda nedense hiç
konuşulmadı.
Ve “Hakkı-Şeref”
muhabbeti bolca zikredildi ekranlarda.
“Çakma filozof” her maç
sonunda aynı lakırdıyı tekrarladı durdu.
“Biz hakemlere
karışmıyoruz”
Ama kaybettikleri her
puandan sonra ise hakemleri yerin dibine geçirmesini de ihmal etmedi.
Türkiye gibi kaygan
zeminde seyreden bir ülkede, elbette ki sözler çabuk unutulur.
Yalancılar rakam söyler
ama rakamlar yalan söylemez.
Kaç puanı hakemler
sayesinde aldıkları da gün gibi aşikardır.
Tıpkı bu sezon olduğu
gibi.
Daha 12.haftası oynanan
ligde Karabükspor maçında çalınmayan penaltı, Trabzonspor maçında çalınmayan
penaltı, yine aynı maçta Quresma’ya çıkartılmayan kırmızı kart, bu sözlerimize
en basit örnektir.
Hal böyleyken bu akşam
Robin Van Persie’ye hakemin verdiği sarı kart ise, daha önce verilmeyen kartlar
dikkate alınacak olursa manidardır.
Her ne olursa olsun,
Fenerbahçeli futbolcular Beşiktaş maçının kazanılması durumunda ligin nasıl bir
seyir alacağının kesinlikle bilincinde ve profesyonelliğindedir.
Şimdi bütün güçleriyle bu
maça konsantre olmak zorundadırlar ve ligde kazanılan 5 maçın kıymeti, ancak
Beşiktaş maçı kazanıldığında değerlenecektir.
Jeremain Lens’in olacağı
bir maçta Fenerbahçe, daha farklı olacaktır ve galibiyete daha yakındır.
Umarız, futbol şansı da
Fenerbahçe’nin yanında olur.
Darısı, Beşiktaş maçına..
STAT: Rize Yeni Şehir
HAKEMLER: Ali Palabıyık, Ceyhun Sesigüzel, Serkan Olguncan
ÇAYKUR RİZESPOR: Diallo, Orhan Ovacıklı, Oboabona, Yakoubi, Dhurgham İsmail, Robin Yalçın (Dk. 69 Tuszynski), Petrucci, Janster, Ahmet İlhan Özek (Dk. 66 Emrah Başsan), Oğulcan Çağlayan (Dk. 83 Saadane), Kweuke
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Şener Özbayraklı, Kjaer, Skrtel (Dk. 69 Neustaedter), Hasan Ali Kaldırım (Dk. 70 İsmail Köybaşı), Mehmet Topal, De Souza, Alper Potuk, Chahechouhe, Sow (Dk. 79 Volkan Şen), Van Persie
GOLLER: Dk. 17 Yakoubi (Çaykur Rizespor), Dk. 27, 32 ve 45+3 Sow, Dk. 66 Chahechouhe, Dk. 90+4 İsmail Köybaşı (Fenerbahçe)
KIRMIZI KART: Dk. 72 Janster (Çaykur Rizespor)
SARI KARTLAR: Dk. 9 Kjaer, Dk. 21 Sow, Dk. 84 Van Persie (Fenerbahçe), Dk. 45 Dhurgham İsmail, Dk. 45+2 Ahmet İlhan Özek (Çaykur Rizespor)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder