Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

3 Nisan 2014 Perşembe

Adil karar vermek, herkese nasip olmaz !!

Üzerinden haftalar geçti..

Bu süreçte Türkiye'de seçimler oldu, başkanlar değişti.

Dünyada hergün yüzlerce insan öldü savaşlarda, hergün milyonlar doğdu..

Ligin 24.haftasında Trabzon'da oynanan, daha doğrusu oynanması gereken maç, çıkan olaylar nedeniyle yarım kalmıştı.

Maç daha başlamadan tribünlerden sahaya tacizler başlamış, maç başladıktan sonra ise "yaralama, hatta öldürme" kastıyla sahaya her türlü malzeme atılmıştı.


Volkan Demirel'e atılan taş, kafasına gelse o şiddet ve hızla, ölüme bile yol açabilecek türden büyüklüktendi zira..

Sahaya atılan kapı kolundan tutun da, ayakkabıya, davul tokmağına, taş ve madeni paralara, kısacası her türlü maddenin "yabancısına" rastlamak mümkündü o akşam.


Bütün bu olaylar olurken Fenerbahçeli futbolcular ise işlerini yapmaya gayret ediyorlar, Emenike'nin attığı golle de önde oynamanın avantajını kullanıyorlardı.

Ama maçın 45+1.dakikasına kadar "sabreden" hakem Bülent Yıldırım, daha önce yaptığı ihtar ve ikazlarını gerekçe göstererek soyunma odasına giderken, maç ta tatil ediliyordu.



Asıl sorunlar bu tatil olayından sonra başladı.

Tribünler bir anda karıştı.

Devam eden olaylar, artan bir hızla stat dışına yayıldı.

Onlarca polis yaralandı çıkan olaylarda.


Bütün yaşananlar, canlı yayında ekranlara geldi.

Bütün Türkiye bu vahşeti izledi canlı canlı.

Fenerbahçe takımı, tam 3 saat statta bekletildi güvenlik gerekçesiyle.

Daha sonra hepsi polis otolarıyla havaalanına "gizlice" götürüldü.

21.yüzyılda, Türkiye'nin "büyükşehir" ünvanı kazanan bir vilayetinde "olayların da büyüklüğü" gözlerden kaçmadı.

Daha önce defalarca tekrarlandığı gibi.

Buraya kadar hepsi normal, bilinen süreç.

Gelelim şimdi olayın vahametine..



TFF, bu olaylar sonrasında doğal olarak Trabzonspor'u PFDK'ya sevketti, maç sonucunu ise daha sonra açıklayacağını duyurdu.

PFDK, Trabzonspor'a önce küfürden dolayı 1 maç, çıkan olaylar nedeniyle de 5 maç ceza verdi.

Olayların yaşandığı gece Tahkim Kurulu'na gitmeyeceğini belirten Trabzonspor Yönetimi ise "çarketti."

Ceza açıklandıktan sonra Tahkim Kurulu'na gitti.

Tahkim Kurulu bekledi, bekledi..

Daha sonra geçen hafta Trabzonspor'a "ek savunma" süresi verdi.

Önceki benzer dava dosyalarında olmadık şekilde hem de..

Trabzonspor camiası ise "açılan bu kapıdan" içeriye girmesini bildi, "çakılan sinyali" iyi aldı...

"Savunmalarını verdiler."

Bugün nihai karar açıklandı..

Komedinin de ötesi hem de..

Gerekçeye bakın :

- Trabzonspor A.Ş.'nin saha olaylarını gerçekleştiren seyirciler ve diğer kişiler hakkında şikayet ve sair tasarrufları; saha olayları yaşandığı tribünlerdeki seyircileri hedef alan Yönetim Kurulu kararı; itiraz konusu müsabakanın hemen akabinde harekete geçerek saha olaylarına karışanlar hakkında 6222 sayılı Yasa gereğince soruşturma başlatılarak faillerin belirlenmesi için ilgili mercilere başvurduğu, kulübün faillerin yakalanması hususunda ısrarcı davrandığı, nitelikli delil temininde soruşturma makamlarına katkıda bulunduğu, neticeten ilk etapta 6222 sayılı Yasa'ya muhalefet nedeniyle 14 kişi hakkında işlem yapılmasının sağlandığı, bu haliyle kulübün saha olaylarının önlenmesi ve faillerinin tespiti uğruna samimi gayret gösterdiği dikkate alınarak, FDT'nin 13.maddesi uygulanmak suretiyle netice cezanın 3 resmi müsabakayı kendi sahasında seyircisiz oynama cezası şeklinde düzeltilerek onanmasına, oybirliği ile, (K.2014/114);



Şaka gibi değil mi?

Veya fıkra gibi..

Tam da Karadeniz türünden hem de..

Malum, muhatap Trabzon ya, fıkra da Trabzon olacak..

Bu karar ve gerekçenin izahını nasıl yapacaklar anlamak gerçekten de hafsalaları zorluyor..

Benzer emsal olaylar neticesinde verilen kararları hatırlıyoruz da, bu kararı alanlar veya "aldırtanlar" neden "seçim sonrasını" beklediler mesela?

Acaba, yeni Büyükşehir olan Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin veya Trabzon halkının siyasi tercihi, bir tür "ödüllendirildi mi?" bu kararla?

Veya neydi verilmek istenen mesaj?

İnsanların canlarına yapılan kasıtlar, direkt olarak adam öldürme veya yaralama amacıyla sahaya atılan o kadar yabancı cisim, maç sonrasında şehri savaş alanına döndürenlerin bu hareketi, maalesef ki bu kararla birlikte "meşruiyet" kazanmıştır.

Böylesine ucuz hesaplar, böylesine çelişkili ve adil olmayan kararları veren insanların etiketlerinde "hukukçu" kimliği yazması ise, daha bir acı verici durumdur..

İşte o nedenle Türkiye toplumunda yapılan bir araştırmada "En güvensiz gördüğünüz meslek grupları hangileridir?" sorusuna verilen cevabın ikisi, "1.Hukukçular, 2.Doktorlar" dır.

Böylesine adaletsiz karar verenlerin yönettiği veya yönlendirdiği ülkelerde, maalesef ki herkes kendi adaletini sağlamaya çalıştığı zaman işte kaos ortamından, terör günlerinden bir türlü huzura erilmiyor.

Veya eline ne geçerse sahaya atan, yaralamaya, hatta öldürmeye yeltenen "futbol teröristleri" böyle kararlarla birlikte cesaretlenip, bir sonraki maçta neler yapmazlar?

Veya onları örnek alanlar?

Tahkim Kurulu, kararın gerekçesinde "Trabzonspor Yönetimi, olayların faillerinin belirlenmesi için Emniyet'e yardımcı olduğu, delilleri ilgili makamlara verdiği v.s." gibi son derece "insani" nedenlerle cezayı 3 maça indirdi vesselam..

İyi de mübarekler, zaten olay adli makamlara intikal ettiği için, adli makamların talep ettiği her türlü belge ve bilgiyi, o olayın muhatabı -ki bu durumda muhatap Trabzonspor Kulübü oluyor.- vermek zorunda..

Daha neyin "kolaylığından" bahsediyorsunuz?

Ha sahi, sırası gelmişken bir noktayı daha gündeme getirelim ve soralım:

"Daha önce benzer bir olayın karara varması için yapılması gereken toplantıyı, Tahkim Kurulu Başkanı'nın halı saha maçı (!) olması nedeniyle bir sonraki haftaya ertelemenizi unutmadık. Dolayısıyla bu kararı almak için de sanırız ki halı saha maçlarınızdan feragat (!) ettiniz büyük bir lütufla. Peki şu tescil edilmeyen maçla ilgili kararınızı ne zaman vereceksiniz? Lig bittikten veya, pardon pardon... 28.hafta bittikten sonra mı?"

Tıpkı "seçimden sonra" verdiğiniz Tahkim Kurulu kararı gibi mi?

Ve biz de bu durumda "Türkiye'de adalet var" diyeceğiz öyle mi?

Geçiniz efendiler geçiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder