Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

28 Şubat 2014 Cuma

Adaleti kötü yola kim düşürdü ?


Hemen peşinen söyleyelim, yazının asıl can alıcı sorusu, en sonda.. Konular, birbiriyle bağlantılı olduğundan dolayı özellikle en sona bıraktık.. Biraz uzun yazı ama, ayların birikintisi..

İdare edin işte..

***
Allah'ın bir pulunu bekleyedursun on kul
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul
Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa..

Bu dizeler, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'e ait..

Büyük şair, tam yarım asır önce kaleme almış bu dizeleri.. Belki daha da fazla bir zaman önce..

Türkiye'de muhtemelen tek partinin iktidar olduğu, muhalefetin hiç olmadığı, kendilerinden olmayanların ötekileştirildiği, düşüncenin suç olduğu, özgürlüğün ancak kuşun kanadında olduğuna inanıldığı, hürriyetin sadece bir vatan özlemi zannedildiği, başların ayak, ayakların ise baş olarak kabul edildiği, dalkavukluğun, yalakalığın, her türlü kayırmanın ve iltimasın itibar addedildiği bir dönemde yazmış Üstad bu şiiri..

Peki ya Üstad, bu günleri görseydi ne yazardı?

Düşündük mü hiç?

O dönemde de adam kayırma vardı, bu dönemde de..

O dönemde de iltimas gırlaydı, bugün de..

O dönemde de hukuksuzluk vardı, bu dönemde de..

O dönemde adaletsizlik diz boyuydu, bu dönemde de..

Hülasa değişen birşey yok..

Hatta fazlası var..

Ülke gündeminden pek ayrıştırmadan konumuza dönelim..

Malum geçen hafta oynanan Elazığspor-Fenerbahçe maçı..

Maçta yaşananlar, "maça tayin edilen provakatörler tarafından" ortamın gerilerek "yaşatılanlar" var..

Veya öyle yansıtıldı..

Öyle yansıtıldı diyoruz, zira ikinci yarının ilk hafta maçı olan Fenerbahçe-Konyaspor maçını bizzat sttadda izlediğimiz için ve o ortamı teneffüs ettiğimiz için bu satırları gönül rahatlığı ile yazıyoruz..

Şöyle ki;

Fenerbahçe-Konyaspor maçının 34.dakikasındaki malum tezahüratlar hariç ( o da en fazla 15-20 saniye ) maçta en ufak olumsuz bir tezahürat olmamasına rağmen, maç sonunda Fenerbahçe, PFDK'ya sevkedilmiş ve ceza almıştı.

Daha sonra Tahkim Kurulu, büyük bir "lütuf" göstererek bu cezayı sildi, daha doğrusu yasanın değiştiği tarihten sonraki ilk "eylem" olduğundan dolayı, "üstünü örttü."

Sonrasında açmak üzere..

Ve açtılar da..

Yine 18.haftada Trabzon'da oynanan Trabzonspor-Beşiktaş maçında, alakası olmamasına rağmen, tıpkı dün akşam oynanan Trabzonspor-Juventus maçında olduğu gibi 90 dakika boyunca Fenerbahçe ve Başkanına küfürler edilmiş, halbuki o maçta Trabzonspor bırakın ceza almayı, PFDK'ya bile sevkedilmemişti..

Ama aynı hafta Fenerbahçe maçında en ufak bir küfür olmamasına rağmen, tabiri caizse tribündeki taraftar, yanında oturan arkadaşına "lan" bile dememişken Fenerbahçe ceza almıştı..

İşte bu yüzden diyoruz ki, bu hafta Elazığ'da oynanan maçta yaşananlar, bize "küfür" olarak yansıtılmış ta olabilir..

Çünkü, bizzat yaşadığımız ve küfrün olmadığı bir maçta bile ceza alabiliyorsak eğer, bizlerin gitmediği Elazığ'da yaşananları, sadece TFF raporları referans alınarak değerlendirilebilir..

Ama ne kadar inandırıcı olur, bilinmez..

Elazığspor maçında "yaşandığı iddia edilen" olaylar ve küfür nedeniyle Fenerbahçe, bir maç daha ceza aldı..

Sıkça alışkın olduğumuz üzere..

Ve de Süper Lig tarihinde tam 20.defa seyircisiz oynama cezası alarak bu alanda bir "rekor" kırdı..

"Sayelerinde.."

12 Mayıs 2012 tarihinde yaşanan büyük travma sonrası Saraçoğlu tribünlerini adeta cehenneme çeviren, insanları korku tünellerine sokarak işkence eden, daha sonra haklarında fezlekeler hazırlayarak onları adliye koridorlarına taşıyanlar, bugünlerde bizzat ülkenin Başbakanı tarafından ifşa edilirken, biz elbette ki "sayelerinde" diyeceğiz..

Ve elbette ki hedefimize onları alacağız..

Haftalardır hakem hatalarının ve büyük kıyımın bizzat muhatabı olan Fenerbahçe camiası, bu hafta da bu alanda yine kariyeri "pek te parlak" olan bir başka "deneyimli hakemle" maça çıkacak..

Hani o Ali Sami Yen'de "top toplayıcı çocukların saha içerisine attığı top nedeniyle" oyunu geç başlatan Gökhan Gönül'e 2.sarı kartını, dolayısıyla kırmızı kartını çıkartan, "çok deneyimli" Cüneyt Çakır'dan bahsediyoruz..

Hani o Kadıköy'de 18 Aralık 2011 tarihinde oynanan Trabzonspor maçında, gözünün önünde Emre'yi "taammüden öldürmeye" azmeden "futbol katili" Zokora'yı "oyunda tutan" çok müsamahalı ve de "çok deneyimli" Cüneyt Çakır'dan bahsediyoruz..

Hani bu sezonun 13.haftasında Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçında Fenerbahçe'nin nizami bir golünü faul gerekçesiyle, nizami bir golünü "ofsayt" gerekçesiyle, maçın son dakikasında ise "net bir penaltısını" çalmayan ama bunun yanında Fenerbahçe'nin 2 puanını "çalan" "çok çok deneyimli" Cüneyt Çakır'dan bahsediyoruz..

İkinci yarıda özellikle deplasmandaki Fenerbahçe maçlarında görev alan "çok deneyimli" hakemlerin, Mustafa Kamil Abitoğlu (Eskişehirspor maçı) Yunus Yıldırım (Sivasspor maçı) ve Hüseyin Göçek (Elazığspor maçı) ve "yardımcılarının" gayretleri dikkate alınacak olursa, bu hafta Cüneyt Çakır'ın maça atanması bizi hiç şaşırtmadı..

Onlarla salladılar, en güvendikleri Cüneyt Çakır ile yıkmayı hedefliyorlar..

Cüneyt Çakır'ı maça atadıktan saatler sonra ise stadı kapattılar..

Taraftar baskısından uzak bir halde maç oynanancak..

Böylesine "ilginçlikler" devam ediyor..

Aynı haftada oynanacak Konyaspor-Trabzonspor maçında ise, Türkiye futbol tarihinde belki de bir ilk yaşanacak..

Trabzonspor Yönetimi, Konya Valiliği'ne "bu maça benim taraftarımı almayın" diye resmen müracaat etti ve bu başvuru kabul edildi.

Trabzonspor taraftarı, Konya'da olmayacak..

Nedeni basit..

Konya'da yaşanacak olası bir tribün hareketi nedeniyle ceza almamak ve bir sonraki hafta Trabzon'da oynanacak Fenerbahçe maçına eksiksiz çıkmak..

Peki ya o maçta küfür olmayacak mı?

Aman Allahım..

Şimdiden hazırlıklara başlandı bile..

Hatta duyumlara göre şu aralar Karadenizde bolca yumurta tüketiliyormuş..

Malum, "ses açmak için"

Amaç Fenerbahçe maçı dedik ya..

Konyaspor maçına “küfür” önlemi alanlar, sonraki haftaları düşünmüyor bile..

İsterlerse bütün sezon statları kapansın, umurlarında mı?

Onları bütün hedefleri, her sezon olduğu gibi sadece ve sadece Fenerbahçe maçları..

Özellikle de Trabzon’da olan maç…
**
Bir başka dikkat çeken nokta ise Sivasspor-Fenerbahçe maçında kırmızı kart gören Egemen Korkmaz ve Beşiktaş-Bursaspor maçında kırmızı kart gören Ersan Gülüm dosyası..

Egemen Korkmaz’ın nasıl kırmızı kart gördüğünü hatırlayın..

Yunus Yıldırım, adeta “Kangal” dan gelircesine Egemen Korkmaz’ın üzerine hışımla yürürken elinde kartı hazırdı bile..
Niyet belliydi.

En ufak bir aksiyonda hemen atacaktı..

Aksiyon da elbette yaşanacaktı..

Zira Egemen, rakibine temas bile etmemiş, ellerini kenara çekerek rakibinin düşüşünü izlemişti.

Ama O’nun gibi düşünmeyen “birileri” vardı..

Maç önü ve maç sırasında organize olan..

Attırdılar Egemen’i kısacası..

Peki ya sonra?

Hemen o akşam bütün kamuoyu, istisnasız bir şekilde “kırmızı kartın haksız olduğu” görüşünde ittifak eyledi..

Bu arada bazı “iyimser Fenerbahçeliler” hemen geçen sezon oynanan Galatasaray-Kayserispor maçını ve o maçta kırmızı kart gören Gökhan Zan’ı akıllarına getirdiler..

Tıpkı Gökhan Zan’ın “cezasının silindiği” gibi Egemen’in de cezasının silineceği “hülyasına”daldılar resmen..
Beyhuda bir bekleyişti halbuki bu bekleyiş..

Zira bu ülkede Gökhan Zan’ı gören gözler, konu Fenerbahçe ve Fenerbahçeli futbolcular oldu mu adeta “kör” oluyorlardı..
Veya “üç maymunu” oynuyorlardı..

Bir sonraki gün Beşiktaş-Bursaspor maçında ise bu defa Ersan Gülüm kırmızı kart ile oyun dışı “bırakıldı.”

Egemen Korkmaz’ın rakibine en ufak bir teması olmamasına rağmen Egemen’e 2 maç ceza veren zihniyet, Ersan Gülüm’ün rakibine “eliyle ufak bir temas” olmasına rağmen asla kırmızı kart olmayan hareketine de 2 maç ceza veriyordu.

Ama bir farkla..

Egemen’in cezası onanırken, Ersan Gülüm’ün dosyası bir sonraki haftaya bırakıldı..

Çünkü önlerinde oynayacakları “Galatasaray” maçı vardı..

Ersan Gülüm Galatasaray’a karşı oynamayacak, Sivok’un sakat, İbrahim Toraman’ın ise cezalı olması nedeniyle stoperde sıkıntı yaşayan ve puantajda Galatasaray’ın en büyük rakibi olan Beşiktaş’ta ise mecburen, “bonservisi” Galatasaray’da olan Dany çıkacaktı..

Ve de öyle oldu..

Dany’in o maçta yaptıkları, hepimizin malumu..

Ve de o maçtan önceki hafta Galatasaray’dan alacağı olan 650.000 € para için yaşanan diyaloglar da..

Şeytanın avukatlığını biz yapmıyoruz..

Sadece ortadaki resmi işaret ediyoruz..

Anlaşılsın diye..

Daha sonra ne oldu peki?

Ersan Gülüm’ün cezası bir anda, “çok adaletli Tahkim Kurulu” tarafından bu hafta, “bir haftaya” indirildi.

Yani Ersan Gülüm, bu akşamki Antalyaspor maçı kadrosunda..

Hedef, geçen hafta “oynatmamaktı.”

O da oldu..

Ve de istediklerini “başardılar.”

Elazığ’da oynanan Elazığspor-Fenerbahçe maçında ise bu defa Baroni kırmızı kart gördü..

Üstelik te, kargaların bile kaba etiyle güleceği bir pozisyonda..

Rakibinin arkadan kündesiyle yere düşen Baroni kalkmak için çırpınırken, pozisyonun tam 50 metre gerisinde olan ve önü kapalı durumdaki “yardımcı” yine yardım ediyordu Hüseyin Göçek’e..

Bu defa da Baroni hedef seçilmişti..

Çünkü Baroni’nin Türkiye kariyeri incelendiği zaman, ilginçtir ki her sezonda hemen hemen sadece bir maçla adı ön plana gelir..
Hangi maç diye sormama gerek var mı?

Geçen sezon deplasmanda 2 gol, önceki sezon deplasmanda 1 gol, Kadıköy’de 1 gol, bir önceki sezon Kadıköy’de bir asist, deplasmanda bir gol kariyeri ile oynadığı hangi takım var Türkiye’de..

Haftaya Fenerbahçe hangi deplasmana gidiyorsa, işte o takım..

Adını zikrettirmeyin..

Tıpkı Egemen Korkmaz’da olduğu gibi şimdi de Baroni için iyimserler türedi.

Efendim Baroni’nin kartı haksız, Tahkim indirir cezayı..

Bre gafiller..

Beyhude çırpınış içerisine girmeyin..

***
Ve de yazımızın başında bahsettiğimiz asıl o can alıcı soruya ve de konuya dönelim..

Futbolda Şiddet Yasası olarak ünlenen 6222.sayılı kanunun devre arasında değişen, “değiştirilen” maddeleri ve TFF talimatları sayesinde artık her maç “diken üstünde.”

Her maçta artık her an her olayla karşı karşıya tribünler..

Rakibi hedef almak yok, muhalefet yok, slogan atmak yok,

Yok ta yok..

Ama tek bir şey var.

Eğer Fenerbahçe maçı oynanıyorsa, yapılacak en ufak bir “yellenmeye” bile ceza..

Bu hafta da Elazığ’da yaşandı “bu garabet” tablo..

Düşünün şimdi,

Elazığ Türkiye’nin en doğusunda, İstanbul ise en batısında..

Elazığ’a, üstelik te kış mevsiminde İstanbul’dan, Saraçoğlu tribünlerine yıllık 2.000 TL. ile 7.000 TL. arası para vererek kombine alan kaç taraftar gitti?

Ama Elazığ’da “yaşandığı iddia edilen” küfür hadisesi yüzünden Saraçoğlu Stadı kapatıldı..

Peki düşündünüz mü hiç, Elazığ’da yaşanan bir olaydan İstanbul’daki taraftarın dahli ve ilgisi ne?

Kısacası benim suçum ne?

Konyaspor-Trabzonspor maçında Trabzon taraftarını stada aldırtmayanlar ve onların “fikir babaları” Elazığ’da aynı aksiyonu yapmış olamazlar mı?

Daha da açık soralım..

Fenerbahçe’nin ceza sınırında olduğu zaten belli.

Fenerbahçe’nin ceza alması için Elazığ’da bulunan “şer cephe” mensupları kendi aralarında ittifak ile Fenerbahçe maçına girip te Fenerbahçe’nin ceza almasına neden olacak hareketlerin içerisine giremezler mi?

Velev ki o bölgedeki Fenerbahçeliler sebep oldu bu cezaya..

Harput’tan, Keban’dan, Maden’den, belki Ağrı’dan, Bitlis’ten gelen Fenerbahçeli taraftar, acaba hayatında kaç defa Saraçoğlu tribünlerinde maç izledi?

Veya bir daha ne zaman Fenerbahçe maçı izleyecek acaba?

Hiç düşündünüz mü?

Onların yaptığı hareketten, İstanbul’da, Şaşkınbakkal’da, Maltepe’de, Küçükyalı’da veya Avrupa yakasında oturup ta bu stada sezon başında para vererek kombine bilet alan taraftarın mesuliyeti ne?

Bu mudur sizin adalet anlayışınız?

İstanbul’da bu eylem gerçekse ve stat kapansa, anlarım cezanın kime kesildiğini..

***

Şimdi gelelim Fenerbahçe Yönetim Kurulu'na..

3 Temmuzdan bu yana her ortamda sizin yanınızda olan, her ortamda bedenlerini joplara, gazlara, tacizlere siper eden bu necip taraftar, yaşanan bu adaletsizlikler karşısında sizlerden "beyanat" değil, icraat bekliyor..

Tıpkı Kasımpaşa yöneticilerinin yaptığı gibi..

Emre ve Volkan'a olan kinleri yüzünden tesislerini Milli Takım'a kapatacak kadar öfkeli bu zihniyet belki düşüncede yanlıştı ama aksiyonda çok doğru bir harekette bulundular..

Kendilerince haklı olan tepkilerini ortaya koydular..

Şimdi sizler..

Neyi bekliyorsunuz?

Bu takım, geçmişte kupa maçında sahadan çekildi, 1 yıl ceza aldı..

Hangi taraftar o zamanki yönetimi çıkıp eleştirdi, hangi taraftar yürüyüş yaptı?

Şimdilerde yaşanılanlar, o döneme rahmet okuturken sizler neyi bekliyorsunuz?

3 Temmuz'dan sonra ligde kalarak rakibinizin 2 şampiyonluğunu meşru hale getirdiniz..

Üstelik te o dönemdeki teknik kadro ve futbolcular "düşürün bizi bir alt lige" talebini açıkça beyan etmesine rağmen..

Çekilmediniz ligden..

Çekilme feraset ve cesaretini gösteremediniz..

Bari bu cesareti, gemilerin yakıldığı ve takım şampiyonluğa giderken bu dönemde yapın ki, "dünyaya mesaj olsun."

"Hem şampiyonluğa gidiyorlar, hem de ligden çekildiler" diye tarihe geçin..

Geçin ki;

Bu güne kadar haykırdığınız söylemler, artık adalet konusu gündeme geldiğinde "slogan" olsun..

***

Bir yanda böylesine adil olmayan, böylesine tutarsız ve ilkesiz kararlar, diğer yanda Melo’nun hareketini sorgulamaya cesaret edemeyen zihniyet..

Ve de o hareketi çok "semtapik" bulanlar..

Beyler,

Size bir sır vereyim mi?

Aslında Melo o hareketi kime yaptı biliyor musunuz?

Dönün ve aynaya bakın..

Evet evet..

Size..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder