Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

25 Şubat 2012 Cumartesi

"Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes"



Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, hastasıyla sağlıklısıyla, emeklisiyle emekçisiyle, kısacası bütün birim ve bireyleriyle aylardır direnişlerini sürdüren Fenerbahçe camiası, dün gece Çağlayan'da bu direnişin nirvanasına ulaştı adeta.

Elbette ki çıkan karar, beklentilerin uzağında ancak bu tahliyeler bile, içi zaten bomboş olan bu iddianamenin, artık bir "evrak" tan öteye gitmediğini resmen ortaya koymuştur.

Özellikle Şekip Mosturoğlu'nun tahliyesi, bu davanın tamamen havada kaldığını göstermektedir.

Şekip Mosturoğlu'nun tahliye edilmesi demek, iddianamenin mahkeme heyeti tarafından "reddi" manasına gelir.

Ne ile suçlanıyordu Şekip Mosturoğlu?

1- Örgüt kurulmasına yardımcı olmak, Aziz Yıldırım liderliğindeki suç örgütünün ikinci adamı olmak.

2-Sezer Öztürk ve Emennike'ye şike amaçlı tranfer teklifinde bulunmak.

3-TFF menajerlik sınavı sorularının önceden ele geçirilmesi ve bu soruların para karşılığı adaylara sunulması.

4-Mehmet Şen ile yaptığı telefon görüşmesinde, 2 defa "Tamam" demesi. 11 Mart 2011 tarihinde yapılan bu telefon görüşmesini, iddianadeki şekliyle aynen yazıyorum: (Mehmet : "Şimdi İlhan'la ilgili ... büyük abiye söylemen için söylüyorum bu Ankara... arkadaşa İlhan bişeyler söyledi, strese soktu, ben de büyük abiye açıp ta bunu söyleyemiyorum" Şekip "Tamam" Mehmet: "Ama bunları iletirsen çok memnun olurum büyük abiye, yani Ankara'daki 2 tane arkadaşı bize inanmıyorlarsa biz gerekirse İstanbul'a.. görüş...falan deyip duruyorlar sen bu şekilde söylersen.. büyük abiye, o anlar.. adamlar strese, 3 kişi, 3 kişi diyeceksin." Şekip : "Tamam." (tape 1288)

Bu 2 defa "Tamam" kelimesinin manası, yine savcılık iddianamesinden aynen aktarıyorum, (Mehmet Şen'in Gençlerbirliği takımından şike amaçlı anlaştığı 3 şahsa İlhan Ekşioğlu tarafından söz verilen paranın ödenmemesi konusunu, Şekip Mosturoğlu'nun Aziz Yıldırım'a aktarmasını istediği anlaşılmaktadır.)

Tabi burada "büyük abi" Aziz Yıldırım oluyor haliyle..

Zaten o Aziz Yıldırım yok mu o Aziz Yıldırım?

Kurdu çeteyi, örgütü, yaptı bir sürü insanı üye, şimdi aklanmaya çalışıyor öyle değil mi?

Öylesine bir örgüt ki, ikinci adamı daha ilk duruşmada tahliye oluyor..Nasıl bir örgütse artık? Bari sağlam bir örgüt kursaydı da üflemeyle darmadağın olmasaydı..

Şekip Mosturoğlu'nu yukarıdaki maddelerle 8 aydır içeride tutan güç, ne yazık ki bu ülkedeki hukuk sistemidir. Teminatını anayasamızdan alan ve birinci görevi adalet olan bu sistem, maalesef ki uygulamalarıyla adaletsizliğin en acı ve en trajik kesitlerini sunuyor tarafımıza..

Tahliye olan sanıklardan Cemil Turan'ın da bu iddianamedeki suçlandığı noktalardan birisi, Manisaspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman ile şike amaçlı görüşmeler yaptığı, masör Mehmet Yenice'nin de aynı şekilde Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçı öncesi Gençlerbirliği futbolcularıyla şike görüşmeleri yapmak için Ankara'ya giderken 100.000 $ para ile yakalanmasıydı.

Böylesine ciddi bir konuda bu kadar gerçeklerden uzak bir iddianameyle bu davanın daha ilk duruşmada fire vereceği zaten belliydi.

Kısacası "dağ fare doğurdu."

Doğurmaya da devam ediyor ve edecek..

Aziz Yıldırım'ın tahliye talebinin reddi ise daha da vahim..

"Delilleri karartmak"

Hangi delil? Kocaman bir soru işareti..

Zaten sunduğunuz bu kadar delilin, daha ilk duruşmada çürütüldüğünü görmediniz mi? Madem elinizdeki deliller bu kadar güçlü, bu kadar sağlam, neden dosya içerisine koymuyorsunuz?

Yoksa Aziz Yıldırım içeride olduğu sürede yeni ve ek deliller mi koyacaksınız dosyaya?

Açıkçası anlaşılır değil..

Ayrıca bir sonraki mahkemede 2000-01 sezonundaki Samsunspor-Fenerbahçe maçından sonra, 2006-07 sezonunda "itiraf" adı altında bir sürü "iftirayı" bir gece yarısı ansızın televizyon ekranlarından dile getiren, ancak daha sonra bu yayının tamamen düzmece bir yayın olduğu belirlenirken adı şaibeye karışan Cihan Oskay ile, hani şu Tümer Metin'in Beşiktaş'ta oynarken "olmayan" Fenerbahçe-Beşiktaş maçında hakeme tükürmesi sonucu kırmızı kart görerek sözümona Fenerbahçe lehine şike yaptığı konusunda savcılığa ifade veren "gizli tanık Poyraz" ın da ifadeye çağrılması konusu var..

Daha soruşturma aşamasında bile yalan veya yanlış ifade verdiği her halinden belli olan, bu yalan ve yanlış beyanları iddianameye giren bir kişinin tanıklığının güvenilirliği ne kadar olacak?

Sonra Mecnun Odyakmaz'ın Trabzonspor için yaptığı konuşma var..

Mehmet Yıldız'a 1.000.000 $ lık yapılan teşvik priminin resmi ağızdan açıklanma durumu var. Ancak mahkeme bu konuda herhangi bir girişimde bulunmasına nedense gerek duymuyor. Yani Trabzonspor cephesi irdelenmiyor.

"Dünkü duruşmadan çıkan karar göstermiştir ki, "fi tarihinde" oynanan Fenerbahçe-Giresunspor maçında çok feci şike yapılmış.."

Neden mi?

Şu anda içerideki isimlere baktığımız zaman Fenerbahçe ve Giresunspor dışında hiç bir kulüp yöneticisi yok, hiçbir teknik adam ve futbolcu yok.

Başkan Aziz Yıldırım'ın savunmasına başlarken kullandığı "Adaletin bir bacağı topal, gideceği yere yavaş ilerler" benzetmesinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmekteyiz.

Bütün bu aksaklıklara rağmen Fenerbahçe camiası asla ye'se düşmemeli, asla umutsuzluğa kapılmamalı..

Şimdi daha da fazla kenetlenme vakti, daha da fazla haksızlığın üzerine gitme vakti, daha da fazla vakur olma vakti, daha da fazla davasına ve değerlerine sahip çıkma vakti, daha da fazla "savunma vakti."

Dün Fenerbahçe camiası ve neferleri, 3 Temmuz'da örülen "zulüm ve haksızlık surunda" bir gedik açmıştır. Gerisi de gelecektir..

Üstad ile bitirelim;

"Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes,
Ey kahpe rüzgar, artık ne yandan esersen es"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder