Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

5 Şubat 2012 Pazar

Fenerbahçe : 2 - Beşiktaş : 0 (Spor Toto Süper Lig 25.hafta maçı) KADIKÖY'DE "SOW" BAŞLADI !!



Özellikle son yıllarda büyük üstünlük kurduğu rakibi karşısında oyuna da sıkıntılar içerisinde başladı.

Yeni transfer Sow'un, sadece "taktik antrenmanla" çıktığı Saraçoğlu'ndaki ambians, klasikti. Dolu ve coşkulu tribünler önünde Fenerbahçe, bir önceki hafta forma giymeyen iki önemli futbolcusu Emre ve Gökhan ile maça başlarken, sakatlık sıkıntılarını bu oyuncuların tamamen atamadığı görüldü.

Özellikle Gökhan Gönül, oyunda kaldığı süre içerisinde olumlu işlere imza atarken, sağ kanatta hızlı kanat ataklarının başlamasına neden oldu. Ancak ne yazık ki daha devre bitmeden eski sakatlığı nüksederek oyundan çıkmak zorunda kaldı.

Rakibin önemli oyuncularının eksik olmasıyla yerlerine forma şansı bulan oyuncuların ekstra motivasyon sağlamaları, aslında Fenerbahçe'nin de maça konsantrasyonunu zorladı.

Sezonun en formda isimlerinden Stoch önderliğinde rakip kaleye ciddi baskı uygulayan Fenerbahçe, golü de adeta bağıra bağıra attı. Gol pozisyonunda Gökhan Gönül'ün bu sezon başından bu yana kornerlerde ön direkten arkaya aşırdığı topla golü bulurken, gol pozisyonunda golü atan Yobo'nun arkasındaki Sow'un da ne kadar "tilki bir" forvet olduğu belliydi.

Golden sonra özellikle Stoch ve Emre'nin kazandırıp getirdiği toplarda rakip kalede ikinci gol şansını bulan Fenerbahçe'de, ne yazık ki final paslarının yeteri derecede doğru kullanılamaması, pozisyonları başlamadan bitirdi.

Sol kanatta Ziegler, ilk yarı boyunca sadece bir defa kanat atağı geliştirirken, anlaşılmaz bir şekilde bu ileri çıkışlarına son verdi. Zaten geçen yılki takımla bu sezon oynayanlar arasındaki en büyük farklardan birisi, kanat akınlarının yeteri derecede yapılmaması. Geçen sezon Andre Santos'un sürekli hücum bölgesine gitmesiyle birlikte Gökhan Gönül'ün en sevdiği hücum yönünü sahaya yansıtması, bu sezon Ziegler-Gökhan ikilisinde görünmüyor.

Mehmet Topuz ilk yarıda çalışkan, ikinci yarıda ise savruktu. Ziegler gibi Mehmet Topuz'daki düşüş te devam ediyor.. Bu performans düşüklüğünde Dia'nın takımdan geçici sürede yeralmamasının ve yoğun maç trafiğinin de etkisi olabilir.

Ve Yobo..

Bu sezon Fenerbahçe'nin en istikrarlı futbolcusu hiç kuşkusuz ki Yobo. Her maç, hemen hemen takımın en diri oyuncusu ve çok formda . Bu akşam attığı golden ziyade, yerinde müdahaleleri takımına hayat veriyor.

Fenerbahçe, son haftalarda golü bulduktan sonra anlaşılmaz bir şekilde geriye yaslanması nedeniyle ciddi anlamda sıkıntılar yaşıyor. Bu akşam da aynısı oldu. Golden sonra farkı açacak pozisyonlar yakalamasına rağmen, sonrasında tempoyu düşürerek savunmaya geçti. Oyunun bu şekle dönüşmesinde Fenerbahçe orta sahasının oyundan düşmesinin de etkisi vardı. Baroni bildik özellikleriyle "gölge markaj" yapıyor, Emre ise sakatlıktan yeni çıkmasının da etkisiyle yeteri kadar rakibe pres uygulayamıyordu.

Beşiktaş'ta İbrahim Toraman'ın ön liberoya geçmesi ve Alex'e uyguladığı yakın markajın etkisiyle Alex yeteri kadar topla buluşamıyor, Sow'a etkili paslar gelmiyor, kişisel gayretiyle Stoch'un geliştirdiği akınlar, Fenerbahçe'yi maçın içerisinde tutan etkendi.

Zaten her ik golde de Stoch'un ciddi anlamda katkısı var.. Özellikle ikinci golden önce Caner'e attığı pas, muhteşemdi. Zira o pozisyonda Stoch, kendisi de topa vurabilecekken daha garanti ve oyuna yeni giren Caner'i tercih etti.

Caner Erkin'den söz açılmışken, oyuna girdikten sonraki kısa sürede, Fenerbahçe'yi canlandıran isimdi. O dakikaya kadar sahasına gömülerek Beşiktaş ataklarını savuşturmak niyetindeki Fenerbahçe'de, Caner'in katkısı tartışılmaz..

Gökhan Gönül'ün yerine giren Orhan Şam da Fenerbahçe kariyerindeki en iyi maçını oynadı. Özellikle Simao gibi etkili bir kanat oyuncusu karşısında hem savunmada, hem de hücumda elinden geleni yaptı.

Moussa Sow'un Fenerbahçe ile çıktığı ilk maç olmasına rağmen, kaliteli bir forvet olduğu, takımı ataktayken aldığı pozisyonlar ve yaptığı koşulardan belli. Önümüzdeki süreçte takıma çok daha fazla katkı sağlayacağı kuşkuşuz..

Fenerbahçe, ligde sahasındaki yenilmezlik serisini 35 maça çıkartırken, son yıllarda hem İnönü hem de Kadıköy'de büyük üstünlük kurduğu Beşiktaş'ı bir kez daha mağlup ederken, hem Beşiktaş ile arasındaki puan farkını korudu, hem de liderle puan farkının açılmasına engel oldu. Fenerbahçe'nin bu sezonki en büyük sıkıntısı, seri galibiyetler alamaması ve de özellikle deplasman maçlarındaki beklenmeyen puan kayıpları..

Türkiye kariyerinde hemen her Beşiktaş maçında yıldızlaşan Alex'in etkisiz kaldığı akşamda, önemli olan galibiyetti ve bu galibiyet te sağlandı..

Darısı sonraki haftalara..

Stat: Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Özgür Yankaya, Erdinç Sezertam, Orkun Aktaş

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül (Dk. 41 Orhan Şam), Serdar Kesimal, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Cristian, Emre Belözoğlu (Dk. 57 Selçuk Şahin), Stoch, Alex (Dk. 84 Caner Erkin), Sow

Beşiktaş: Cenk Gönen, Tanju Kayhan (Dk. 72 Ekrem Dağ), Sivok, Egemen Korkmaz, Ersan Gülüm (Dk. 76 Necip Uysal), İbrahim Toraman, Holosko, Ernst, Veli Kavlak (Dk. 80 Edu), Simao, Mustafa Pektemek

Goller: Dk. 14 Yobo, Dk. 90+2 Sow (Fenerbahçe)

Sarı Kartlar: Dk. 42 Veli Kavlak, Dk. 60 İbrahim Toraman, Dk.70 Tanju Kayhan, Dk. 90 Simao (Beşiktaş), Dk. 43 Emre Belözoğlu (Fenerbahçe)

4 yorum:

  1. final paslarını atmakta başarısız olup ataklar başlamadan bitmek? bu cümle nedir açıklarsanız sevinirim...final pası bitişte atılır, atak başlarken final pası mı atılıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Final pası, son bölge olan rakip ceza sahası çevresinde kullanılan paslar. Bu paslar doğru olarak Alex veya Sow'a aktarılamıyor orta saha oyuncuları tarafından. Örnek verecek olursak, dünkü maçta Baroni'nin rakip orta saha üzerinde kaptığı ve Alex'in defans arkasına koşusuna gönderemediği veya yine Baroni'nin sol çizgide Sow'a zamansız şekilde pas atarak ofsaytta yakalanmasına yol açması. Tıpkı bir önceki hafta Mersin İdmanyurdu maçının ilk yarısı son dakikasında yine Baroni'nin orta sahada bomboş şekilde 5 arkadaşına pası atıp 3.golün atılmasına engel olduğu gibi..

      Sil
    2. e tamam işte final pasını doğru tanımlıyorsunuz ama cümlede kullanırken atak başlamadan bitmesine oluyor bunu yanlış anlatmışınız.final pası atılır ve gol olur ama siz final pasından sonra atak başlangıcı bekliyorsunuz olarak yazmışsınız doğru okuyun

      Sil
  2. Ben ilk yarı takımı beğendim. Cristian'da gayet iyi oynadı. Fakat 2. yarıdaki düşüş defans haric herkesi etkiledi. Ziegler'de savunma anlamında iyiydi ama aynen katılıyorum. Top kullanma becerisi az olduğu için hucum desteği çok az. Santos müthiş top yapıyordu ve haliyle oyunun sol tarafını da tutabiliyorduk. 2. yarı hem Ziegler'de bu olmadığı için hem de Orhan her ne kadar en iyi topunu oynasa da Gökhan kadar sağlam pas yapamadığı için defansın pas oyununa katkısı sıfırlandı.

    Buna bir de Topuz, Selçuk (ki defansa katkısı 2. yarı oldukça iyiydi) ve Cristian'ın pasa hiç katkı yapamamsı eklenince Türkiye'nin en iyi pas yapan takımı 1 pas bile yapamaz hale geldi.

    Alex'te çok formsuz tabi, bu da çok etkiledi.

    Ben Dia'yı bekliyordum ama hoca snrm savunma açısından Caner'i seçti. İyi de etti. Bu maçta az da olsa oynadığı süre, toparladı orayı ve Stoch'a attığı pasın (ki muthişti) üzerine asisti (ki çok akıllıcaydı) helal olsun dedirtti. Fakat ben Dia'yı muylaka kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.

    Bir şekilde Aykut Hoca 30 dakika vermeli ona en az. Özellikle takım bu kadar geriye çekilmeyi göze almışken.

    Sow'u ben de beğendim ama çok net bir şey yine gözüktü. Bu adamı beslemezsek hic bir anlamı yok. Tek artısı Güiza, Kezman ve Bienvenu'dan daha kuvvetli. Şu oyunla ona top gitmezse oyuncunun kalitesinden faydalanamayız ki bunu bizmkiler de biliyordur zaten.

    Bu arada gollere değinmek istiyorum. Maçın başından beri kornerler ve duran toplarda Yobo-Serdar ikilisi karıştırdı orayı ve gayet iyi bir korner organizasyonunda golü bulduk. Özlediğimiz bir olaydı ve sanırm Aykut Hoca bunun üzerinde durmuş. Bir başka güzel tarafta sizin de gözden kaçırmadığınız gibi Sow'un 1. golde Egemen'i resmen uyutmuş oluşuydu, takdir ettim valla.

    2. golse muhteşemdi. İlk önce "baba, resmen Manchester United" golü attık dedim. Ama tvlerde hep Stoch'un ara pasındna bahsedildi. Caner'in uzun topu üstüne koşuşu es geçildi. Evet, Stoch bir Barcelona golü hazırladı, orası kesin. Ama atağım tamamını düşününce Manc. U'da Giggs'den görmeye alıştığımız hucumları andırdı bana.

    Her iki şekilde de çok keyifli bir gol oldu.

    Bugun mac sonrası Aykut Hoca fizik kondisyona dikkat çekti. Sanıyorum takımın performansı artacaktır bundan sonra.

    Oyun gün itibariyle keyif vermese de iyi tarafı, performans artışı mutlaka olacaktır sona doğru. Ben takıma da Aykut Hoca'ya da güveniyorum. Zaten benim gözümde şimdiden başarılı olmuşlardır.

    YanıtlaSil