Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

2 Ağustos 2011 Salı

Ooo Sanem Hanım, hoşgeldiniz..!! Şöyle buyrun.. Bir siz eksiktiniz !!



Ortalık toz duman..

Her kafadan bir ses çıkıyor..

Çoğunlukların daha fazla gür sesle söylediği herşey, doğru adına kabul edilip yazılır oldu son günlerde. Öyle ki karşı tarafa savunma hakkı bile verilmiyor..

Mesela Şekip Mosturoğlu..

Özel Yetkili Savcılığın, elinde bulunduğu "belge" leri, TFF'na göndermesinin ardından, bu konu ile suçlanan ve halen tutuklu bulunan "sanık" lardan Şekip Mosturoğlu da, aynı zamanda hukukçu olmasının da getirdiği bilgi ve birikimle birlikte bir başvuru yaptı önceki gün Savcılığa..

"TFF'na gönderdiğiniz belgelerden birer suret te bana verin ki, kendimi neyle suçlandığımı bileyim ve ona göre savunayım, zira hukukun temel ilkelerinden birisi de savunma hakkının olmasıdır." dedi, "mana olarak"

Bu talebin, reddedildiğini okuyoruz bugün basından..

Peki ama neden?

Açıklamada yok..

Böyle ters bir paradoks olabilir mi?

Siz, birilerini önce suçlayacaksınız, sonra da bu suçlamalara ilişkin iddia ettiğiniz ve adına "belge" dediğiniz evrakları, bizatihi bu kişilerle paylaşmayacaksınız.. Gerekçeniz ise, "Gizlilik kararı."

Peki ama günlerdir medyada çarşaf çarşaf yayınlanan haberler, yorumlar, adına belge denilen bazı dökümantasyonlar, sonra TFF'ye gönderilen klasör klasör evrak, hangi "gizlilik kararı" ile bağdaşır? Gerçekten anlamak çok güç.

***

Bütün bu güçlüklerin yaşandığı bir ortamda, elbette ki "güç insanlar" da çıkacak, yeniden ve "yeniden."

Eşleri çok arz-ı endam etti, uzun sürelerle birlikte, Türk spor kamuoyunda..

Hatta Aziz Yıldırım ile "9 yıldır kavgalı olduğu" ve görüşmediği de söylendi..

Daha sonra böylesine bir süreç yaşandığı zaman da "Aziz Yıldırım'a destek yazıları yazdığı" İDDİA edildi, "bir kısım medya" tarafından..

Şimdi ise kıymetli zevceleri teşrif ettiler, hayatımıza..

Hem de öyle bir girdiler ki, "futbol dünyasına," benim diyen yorumcudan daha "yorucu" bir şekilde..

2 gün önce kendi köşesinde yazdığı ve Aziz Yıldırım'ı "mahkum" Fenerbahçe'yi "şikeci" taraftarlarını ise "azgın gruplar ve müridler" olarak nitelendiren Sanem Altan, üstüne de iddia ediyor, "250 sayfalık telefon kaydı okudum" diye..

Hangi kayıtlar?

Hani şu yukarıda Şekip Mosturoğlu'nun, Sn. Savcı'dan talep ettiği ve red cevabı aldığı o "belge" niyetine sunulan evrakların da aralarında bulunduğu işte telefon kayıtları..

Sözümona bu telefon kayıtlarında Aziz Yıldırım, bütün "işi bağlıyor" sonra "şebekenin başı" olarak "purosunu yakıp keyf yapıyor."

Hatta yetmiyor, bu işle ilgili isimleri geçen Ali Kıratlı, İlhan Ekşioğlu, Yusuf Turanlı ve Abdullah Başak gibi "sanıklar" da, bu işi uzuuuunnnnnnn yıllardır yapan (şike işini) çok çok profesyonel kişiler Sanem Altan'a göre..

Şıp deyince anlıyorlar hemen ne olacağını.. Ve görevlerini hiç aksatmadan yerine getiriyorlar, Aziz Yıldırım'ın talimatlarıyla birlikte..

Yetmiyor, Bursaspor-Fenerbahçe arasında oynanan ve 1-1 sonuçlanan ilk yarıdaki maçta da şike yapıldığını okuyoruz hayretler içerisinde..

Hoppalaaaaa !!

Biz, bu dosya içerisinde 14 Nisan 2011 den sonraki maçların bulunduğunu düşünürken, kendimizi birden Ekim 2010 a götürdük.. Ve sezonun daha henüz başına..

Meğersem sezon başında Bursaspor'un şampiyonluktan uzaklaşması için, Bursasporlu 6 futbolcuya şike teklif edilmiş..

Üstelik bu şike teklifi yapılan futbolcular, geçen sezon şampiyon olan ve şampiyonluğun hem maddi, hem de manevi hazzını almış kişiler. Yani demek istenmiş ki, "kardeşim yeter siz yediniz, sıra bizde, biraz da biz yiyelim. Siz bu maçı bize satın"

Amaç ta neymiş biliyor musunuz?

Amaç, "henüz ligin başında Bursaspor'u şampiyonluk yarışının dışında tutmak ve ligi Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında götürmek."

Ha bu arada Sn. Altan'ın yazısında, "Fenerbahçe-İBB" maçının da "kesin satış maçı olduğunu", İbrahim Akın ve İskender Alın'ın da "maçı sattığını" öğreniyoruz.. Ekleyelim unutmadan.. (!!)

Sonra şu satırları kullanıyor Sanem Altan, defalarca okumamıza rağmen pek anlam veremedik, sanırız "klavyesi sürçtü."

"Aziz Yıldırım, kendi maçlarından önceki hafta Emenike sakatlandı diye küplere biniyor telefonda. Verilen bazı paralar geri istenmiş, hatta alınmış. Menajerler birbirine girmiş. Aziz Yıldırım o kadar da açık etmek istememiş durumu..."

Mesela, şike yapmak isteyen bir insan (Aziz Yıldırım) Emenike'nin kendi maçlarından önce sakatlanması üzerine neden küplere biner? Neden bağırıp çağırır etrafındakilere ve hatta yetmezmiş gibi transfer için verdiği paraları da geri ister?

Böylesine kendi içinde satır satır, kelime kelime tezatlıklarla dolu olan, sürekli olarak kelimelere bile başka anlamlar yükleyen bir gazetecilik örneğini de gördük ya, artık gam yemeyiz..

Daha neler neler..

Mesela Galatasaray-Trabzonspor maçı öncesinde de, Galatasaraylı Adnan Sezgin'ne "şike teklif etmiş" Fenerbahçeliler.. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle..

Laf aramızdan, Fenerbahçelilerin şike teklifi bu maçta geri tepmiş olsa gerek, zira tam tersi oldu, Trabzonspor mağlup etti Galatasaray'ı. Veya başka bir senaryo da olabilir mi acaba? Mesela Trabzonspor çok daha fazla para vermiş olabilir mi sizce?

Hey Allahım, sen bu mübarek günlerde aklımıza mukayyet ol..

Ol ki, Sanem Altan ve O'nun gibi "tırnak içinde" gazetecilerin, böylesine ulvi, böylesine dahiyane, böylesine muhteşem yazı ve yorumlarını okuduğumuz zaman hemen anlayabilelim..

Tıpkı Sanem Altan'ın eşi İbrahim Seten ile Aziz Yıldırım'ın "kavgalı" olduğunu ve Sanem Altan'ın da İbrahim Seten ile evli olduğunu anladığımız gibi..

Oku oku bitmez..

Güzel ülkemde, canım medyamın hallerini..

Ha bu arada son bir hatırlatma Sanem Hanıma..

Madem bu kadar araştırmacı bir gazetecisiniz, o halde bir tüyo da ben size vereyim, araştırın bi zahmet..

Hani şu fısıltı halinde söylenilen ve operasyondan 7 gün önce, 26 Haziran 2011 günü saat 15.30 da, İstinye Masa Restaurant'ta, Mehmet Ali Aydınlar, Sn. Savcı, 2 kulübün (Galatasaray ve Trabzonspor) üst düzey 2 yöneticisi ve bir başka kişinin bir toplantı yaptığını, bu toplantılara ilişkin de Galatasaraylı olduğu iddia edilen bir avukatın elinde kuvvetli delil ve fotoğraflar olduğu "iddia edilen" konuyu da bi araştırıverseniz..

Lütfen..

Toplum adına..

Veya sizin de yazınızda bahsettiğiniz ve tapelerde yer verilmeyen ama sizin de kulağınıza geldiğini itiraf ettiğiniz, Sn. Başbakan hakkındaki sözlerin doğruluk derecesini..

Bekliyoruz efendim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder