Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

3 Nisan 2011 Pazar

Fenerbahçe : 0 - Bursaspor : 0 (Spor Toto Süper Lig 27.hafta maçı)



Fenerbahçe, 11 hafta sonra ilk puanını kaybederken, zil takıp oynuyor bazıları..

Şampiyonluk yolunda elbette ki bütün maçları kazanmak önemlidir ve elbette ki en az kayıp yaşayan takım, sezon sonunda şampiyon olacaktır. Burası muhakkak..

Bununla birlikte dünyada hiçbir takım yoktur ki, oynadığı bütün maçları kazansın..

Hele de Türkiye Ligi gibi "akraba evliliklerinin bol olduğu" bir ligde..

"Kankaların" "yavşayanların" "yılışan ve yalaşanların" bol olduğu bir ligde Fenerbahçe esasında "çok bile kazandı"

Ve kaybın olması kesin iken sezonun sonuna 7 hafta gibi uzun bir süre varken, bu kaybın yaşanması, düşüncemiz odur ki hayırlı olmuştur..

Klasik defans dörtlüsüyle maça başlayan, ancak Fenerbahçe'nin en önemli ve güçlü bölgesi olan orta sahada Emre Belözoğlu'nun olmayışı, üstüne üstlük bir de Selçuk Şahin'in eksikliği, Fenerbahçe'nin sahaya dizilişini de etkiledi.

Selçuk ve Emre'nin olmadığı bir kadroda Baroni orta sahada yanlız kalırken, Mehmet Topuz asli görevinden ayrılıp orta sahaya gelmesi, zaman zaman Özer'in göbeğe geçerek Mehmet Topuz ile yer değişmesi, ilk yarıda Fenerbahçe'nin futbolunu olumsuz yönde etkiledi.

Aslında Fenerbahçe maça iyi başladı. Baskılı, arzulu ve önde oynayan Fenerbahçe, Bursaspor defansını kanat akınlarıyla geçmek istese de Mehmet Topuz'dan eksik kalan sağ kanat ile, Dia'nın olmadığı bir sol kanat, asli görevini de yapamadı. Gökhan Gönül ile Andre Santos'un yanlızlıkları ve ataklara gereken destek verememesinin altında da orta sahada yaşanılan eksiklikler bir numaralı neden oldu.

Buna rağmen özellikle Andre Santos, hem savunma hem de hücum anlamında görevini eksiksiz yerine getirdi. Hem de karşısında Volkan Şen ve Ali Tandoğan gibi hücum konusunda sıkıntı çekmeyen ikili olmasına rağmen..

Maçın ikinci yarısında Mehmet Topuz'un kendi bölgesinde oynamaya başlaması ve Gökhan Gönül ile birlikte ataklara yön vermesi, Fenerbahçe'nin özlenen baskısını da yeniden ortaya koydu. Ancak bu noktada da orta sahadaki deformasyon kendisini iyice belli etti. Zira Baroni'nin orta sahada "etliye sütlüye" karışmadan oynaması, Özer'in çok koşmasına rağmen sonuca etki edeyecek durumda bir oyun ortaya koyması, hem Baroni ve hem de Özer'in aldıkları bütün topları yana ve geriye doğru oynaması, Fenerbahçe'nin sağ kanatta kurduğu baskıyı, sahanın tamamına yaymasına engel oldu.

Özellikle Baroni'nin insiyatif almadan oynaması Fenerbahçe adına büyük bir eksiklikti.

Maçın ilk yarısında bir pozisyon var ki, Baroni'nin Fenerbahçe macerasının sonlandırılması gereken bir pozisyondur.. Tıpkı ilk yarıda Gaziantepspor deplasmanının son dakikalarında önünde 30 metrelik boş alan varken, topu ısrarla sağ kanattaki Bekir ile oynamasının bir benzerini bu akşam yaptı. Baroni'nin oyun felsefesini daha iyi anlatabilmek adına bu örneği vermek yararlıdır diye düşünüyorum. İşte bu pozisyonun aynısı bu akşam yaşandı. Maçın ilk yarısında önünde 20 metrelik boş bir alan olmasına rağmen oyunu geriden Yobo kurdu ve Yobo'nun hemen yanıbaşındaki isim ise Baroni idi..

Ama aynı Baroni, maçın ikinci yarısında bir tane sağ kanatta, bir tane de sol kanatta başlattığı iki atakla topu rakip 18 civarına kadar sürdü, demek ki kendisinde bu kapasite var ancak maç içerisinde "kaçak güreşiyor."

İşte bu oyun felsefesinde olan Fenerbahçe orta sahası elbette ki pozisyon üretemezdi ve nitekim de üretemedi..

Alex'in kişisel gayretleri, Semih'in ileride yanlız kalması, Niang'ın sol çizgide kendini unutturan oyunu tam da Bursaspor'un işine gelen bir oyun planıydı..

Bursaspor'dan söz açılmışken birkaç cümle ile özetlemek gerekirse, Bursaspor'un İstanbul'a geliş gayesi, "geçen yılın 34.haftasının diyetini ödemek" olarak açıklayabiliriz..

Zira Kadıköy'e bundan 2 hafta önce gelen ve düşme potasında olan Konyaspor bile bu kadar savunma yapmadı.. Bir takım düşünün ki forvetini 87.dakikada oyuna alsın.. Ve yine bir takım düşünün ki kalecisinden forvetine kadar maç içerisinde zaman geçirecek hareketleri bu kadar fazla yapsın.. Ve Bursaspor'un aldığı 1 puan, kendilerini şampiyonluk yolunda "avantajlı duruma getirdi". (!!!!)

Ve bu Bursaspor'un iki hafta sonra Avni Aker'de nasıl bir taktik anlayışla sahaya çıkacağını merak ediyoruz şimdiden..

Böylesine kapanan ve orta sahada İvan Ergiç ile Batalla'nın uyumlu futboluna karşılık veremeyen Fenerbahçe orta sahasının zaafiyeti, maçı beraberlikte tuttu..Tabi defansta oynayan Serdar Aziz ile İbrahim'in futbollarını da unutmamak lazım..

Başta da söylediğimiz gibi ve Aykut Kocaman'ın maç sonu açıklamalarında da vurguladığı gibi kaybedilen puanın bu hafta olması, tabiri caizse takımın "gazını" almıştır.. Ve önümüzdeki süreçte yapılacak yeni bir seri, Fenerbahçe'yi şampiyon yapacaktır..

İşte bu noktada da önümüzdeki hafta oynanacak Eskişehirspor maçı, Fenerbahçe için olmazsa olmaz bir maçtır.. Zira Eskişehirspor ve sonrasında içeride oynanacak Gaziantepspor maçı, Fenerbahçe'nin ligdeki kaderini de tayin edecek maçlardır..

Bu oyun yapısıyla Trabzonspor'un her maçını kazanması mümkün görünmüyor..

Yeter ki "rakipler, rakip gibi" oynasın..

Fenerbahçe'nin şimdi önümüzdeki dönemde sakatlıklardan arınmış bir kadro yapısıyla çıkacağı maçlarda alacağı galibiyetler, Trabzonspor ve "yandaşlarını" tedirgin edecektir..

Hakem Kuddusi Müftüoğlu'na gelecek olursak;

Öğrencilik yıllarında "tescilli bir GS taraftarı olan" ve bunu okul yıllığına dahi yazmakta beis görmeyen Kuddusi Müftüoğlu, sanırım bu akşam da eski yılları aklına geldi..

Zira maç içerisinde verdiği ve vermediği kararlar, öylesine komik ve öylesine tarafgirdi ki, eminiz en fazla da Sadri Şener'i mutlu etmiştir bu akşamki yönetimiyle..

Özellikle Fenerbahçe'nin hızlı atak başlatmak düşüncesinde olduğu pozisyonlarda oyunu bir kaç defa durdurması, adeta elinde cetvelle pozisyon bölgelerini ölçüp biçmesi ve Fenerbahçeli futbolcuları etki altına alması, sarı kartla oynayan Ali Tandoğan'a çıkarmadığı ikinci sarıdan kırmızı kartı, yine sarı kartı olan Ozan İpek'i, düdükten sonra gol vuruşu yapmasına seyirci kalarak ikinci sarıdan ihraç etmemesi, maçın 45+1 dakikasında yaşanan penaltı pozisyonunda, pozisyonun kahramanı olan Serdar Aziz'in bile maç sonunda konuyla ilgili olarak kaçamak yorumlarda bulunmasına rağmen Kuddusi'nin "görmemesi" akıllarda kalan bazı pozisyonlardı..

Söylediğimiz gibi en fazla Sadri Şener'i mutlu etmişti eminiz Kuddusi..

STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Kuddusi Müftüoğlu, Mustafa Emre Eyisoy, Ekrem Kan

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Lugano, Yobo, Andre Santos (Dia dk. 71), Mehmet Topuz, Cristian, Özer (Gökay dk. 80), Alex, Niang, Semih (Caner dk. 70)
YEDEKLER: Mert, Bekir, Stoch, Uğur
TEKNİK DİREKTÖR: Aykut Kocaman

BURSASPOR: Ivankov, Ali (Bekir Ozan dk. 75), İbrahim, Serdar Aziz, Vederson, Volkan Şen(Sercan Yıldırım dk. 80), Svensson, Ergic, Ozan İpek, Batalla (Altidore dk. 86), Miller
YEDEKLER: Yavuz, Stepanov, Hüseyin, Turgay
TEKNİK DİREKTÖR: Ertuğrul Sağlam

SARI KARTLAR: Volkan, Ozan İpek, Ali, İbrahim (Bursaspor), Andre Santos (Fenerbahçe)

2 yorum:

  1. Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışında olmadığı bir dönemde,Galatasaray x bir takımla çekişse,kimin şampiyon olacağı seni enterese etmezmiydi?

    YanıtlaSil
  2. aynen katılıyorum .

    YanıtlaSil