Yolunuz yol mu ki, döndürülemeyesiniz?

Bekleniyordu zaten..

Haftalardan beri devam eden Fenerbahçe serisi, “birilerini” fevkalede rahatsız ediyordu ve nasıl bu vakte kadar sabredebildiler, biz de şaşırdık açıkçası.

Bugün, Trabzonspor cephesi yazılı bir açıklama yaparak, “futbola balans ayarı” verdi, aklınca tabi..

Yaptıkları açıklamayı okuduğumuz zaman, haftalardan beri her maç sonrası kameralar karşısına geçerek rakip takım oyuncularını “muazzam”, rakip takımları “muhteşem” rakip teknik adamları ise “mükemmel” şeklinde “kinayeli” nitelendiren “Bay Başkan” başkasıydı sanki..

Yine yaptıkları açıklamayı incelediğimiz zaman, “Türkiye’nin %70 i Trabzonspor’un şampiyon olmasını istiyor” cümlelerini hemen her maç sonrası kullanarak kamuoyunu psikolojik olarak baskı altına alma cihetini tercih edenler de başkalarıydı sanki..

Yine yaptıkları açıklamayı incelediğimiz zaman, “futbola hemşehriliği” Türkiye literatüründe ilk defa sokan, şampiyon oldukları yıllardaki lig takımlarını incelediğimiz zaman, ulusal ligden ziyade sanki bir bölgesel lig oynanıyormuşçasına ittifakların yaşandığı mazi de başkalarının mazisiydi sanki.

Geçtiğimiz sezonlarda hak arama adına meydanlara inen, siyasal parti mitingi gibi nümayişler düzenleyen, sürekli olarak “diğerlerinin sac ayağı olan” değişik zamanlarda hep aynı söylemlerle futbol kamuoyunu meşgul ve tehdit eden camia da başka camialardı sanki.

Şampiyonluk tabloları incelendiği zaman, lig sıralamasında hep 2.oldukları her sezonun zirvesinde, Fenerbahçe isminin yazılı olduğunu iyi bilenler, şimdilerde akıllarınca işi sıkı tutma gayreti içerisindeler.

Sözde futbolu ve ülke ligini baskı altına almaya çalışarak düşünce erozyonu yaratanlar, işi o kadar aymazlığa götürmüş durumdalar ki, geçmişte kendi kulüp haklarını Kulüpler Birliği Vakfı’nda tartışmasız bir şekilde savunan, “4.büyük” payesiyle birlikte yayın haklarından eşit miktarda pay almasına ön ayak olan ve bu uğurda diğer kulüplerle ters düşen, hatta ve hatta devrin Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı tarafından “bölücülükle” suçlanan bir başkana bile, bugün “çek git” diyebiliyorlarsa eğer, işte bunu doğru söylüyorlar..

Tartışmasız bir şekilde hem de..

Biz de yıllardan beri söylüyoruz aynı şeyi..

“Bırak artık Aziz Başkan”

Kendi çöplüklerinde eşelensinler..

Derdine ne senin ülke futbolunu kurtarmak?

Türk kamuoyu böyledir işte..
İnsanlar, yaşarken hain, ölürken kahraman olmuyorlar mı yoksa bu ülkede?

Yaptıklarınızı görmezden gelenler, yaptıklarını ise savunmak adına her türlü şaklabanlığı sergilerler, adına da “Türk futbolunda orta oyunu oynanıyor” diyerek açıklama üzerine açıklama yaparlar.

Değişik zamanlarda değişik kisbelerle futbol kamuoyununu meşgul edenler, baskı altına almaya çalışanlar, farklı kesimleri farklı amaçlarla dümen suyuna sokmaya çalışanlar bilmelidirler ki, bu çırpınışlar beyhudedir ve sonuç vermeyecektir.

Maçın hakemlerini bile “Aziz Yıldırım’ın hemşehrisiydi, o yüzden ofsayt bayrağını kaldırmadı” diye itham edenler, bilmelidirler ki Fenerbahçe’nin yakın tarihteki maçlarda en fazla mağduriyetlerine yol açan yardımcı hakemlerin başında gelmektedir Nihat Mızrak..

O tarihlerde acaba memleketi başka yer miydi Nihat Mızrak’ın?

Veya böylesine çocukça bir suçlama mı olur “koca koca adamalar” nezdinde?

23 Nisan çocukları gibi “benim babam, senin babanı döver” mantığıyla hareket edenler, böylesine peyspaye bir açıklama yapacaklarına, suçladıkları aynı futbol kurullarının nasıl oluyor da maçın hakeminin kafasının kırıldığı bir stad ve kulübe “kapatma cezası” veriyorlar, bunu açıklasınlar.

Zira, ülke geçmişinde emsal maçlar ve durumlar incelendiği zaman görülecektir ki, bu gibi durumlar karşısında “saha kapatma değil, seyircisiz ceza” verilmektedir.

Ne fark ediyor sizin için?

Nasılsa her yer size Trabzon değil mi?

Ne fark eder, ha Trabzon olmuş ha Kocaeli?

Hemen her maç sonrası kameralar karşısına geçerek, rakip takım, oyuncu ve hakemlerinin onurlarıyla oynayıcı açıklama yapanlar bilmelidirler ki, çırpındıkça batacaklardır.

Ama haklı oldukları bir yer var..

“Bırak artık Aziz Başkan.. Kendi hallerine bunları”

Çöplüklerinde hem de...