Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

29 Aralık 2010 Çarşamba

Görelim sizi ağalar !



Uzun zamandan beri beklenen, daha doğrusu "beklentilere umut olması temenni edilen" Sporda Şiddet Yasası, yeni şekliyle TBMM'ne sunuldu bilindiği gibi.

Saha içi ve saha dışı yapılacak eylemlere ağır müeyyideler getiriliyor yeni yasa gereğince..

Önceden yapılan ve cezası bulunan suçlar, daha kapsamlı şekliyle ele alınıyor.

Farklı beklentilerin yeraldığı, toplumun hemen her kesiminin yaka silktiği bazı hareketleri, bundan böyle yapmak için deyim yerindeyse "hangar gibi yürek" isteyecek, veya "deli cesareti."

Hem maddi, hem manevi yönden ağır müeyyideler getiriliyor bütün eylem sahiplerine. Tabi suç olarak addedilenlere.

Bu yasanın belki de en önemli noktası, basın yoluyla yapılan suçlar ve bunlara verilecek cezalar.

Şu anda halen yürürlükteki 5149 sayılı yasa kapsamında yeralmayan ancak çok çok önemli bir boşluktu basın yoluyla işlenen suçlar.

Olmadığı için; TV ekranlarını "kahvehane köşesine" çevirdiler.

Olmadığı için; gazete sütunlarını "kayıkçı kavgası" ile doldurdular.. Attılar da attılar..

Hepsi, kulüpler sayesinde "ağır abi" oldular.

Hepsi, "prada" giydiler, "şeytanın azapta olduğu" yıllarda.

Hepsi, provokasyonun adını "gerçekler" koydular ve de hepsi yine gerçekleri bildiği halde saptırdılar, kitleleri nefret ve kine sevkettiler.

Kulüp taraftarlığıyla, amigo yazarlıkla, basın ahlak ve ilkelerini çiğnediler fütursuzca..

Hiç seviyesizleşmemişti TV lerdeki programlar.

Canlı yayınlarda birbirlerine ağza alınmayacak galiz küfürleri bile savurmaktan sakınmadıkları gibi, yayın sonrası kulislerde kahkaha attılar "nasıl da reyting yaptık" diye..

Ve de yine yayın sonrası birlikte çalıştıkları gazete odalarında nasıl da kahvelerini yudumladılar keyifle..

"Tavşana kaç, tazıya tut" dediler yıllar boyunca..

Bu yazıları okuyan ve programları izleyen garibim renk aşkıyla yanan taraftarlar ise " ama falan abi böyle yazdı, filan abi böyle konuştu" diye ahkam kesti kendi mekanlarında, bazen kalp kırdı, bazen kafa.. Hepsinin temelinde, "gayet bilinçli olarak" yazılan bu yazılar, edilen bu kelamlar yatıyordu halbuki.

Yoksa kimin birbiriyle kavgası olabilirdi ki?

Elbette ki rekabet ortamında hırs olacaktır, ego olacaktır, beğeni olacaktır ama şiddetin yeri ne ola ki?

Olmasaydı bu "abiler"; babasının yanında rakip takım formasını giyen 8 yaşındaki çocuğu babasının elinden zorla almak isteyen "gözü dönmüş canilerin" toplumda işi neydi?

Olmasaydı bu "akil insanlar"; daha çocuk yaştakilerin yaptığı "mahalle maçında" "iplerini kopararak" tribünden sahaya dalıp, ağız burun kıran "şehir kovboylarının" toplumda ne işi vardı?

Olmasaydı bu "duayenler"; bayan takım müsabakalarında salonda bulunan 10 bin kişinin aynı anda, sahada mücadele eden bir bayan sporcunun cinsel geçmişini sorgulayan "lügatı gelişmiş" ve kendilerine "tribüncü" denilen tayfanın ne işi vardı salonlarda, statlarda?

Şimdi hepsine bir ayar geliyor.

İlgili madde gereği;

"Güvenlik ve düzeni bozan konuşmalar yapan, müsabaka taraflarını, görevlileri, kulüp veya federasyon yöneticilerini rencide edecek ya da bu kişilere husumet duyulmasına neden olabilecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunanlara 250 bin TL’ye kadar para cezası verilebilecek."

Ve şimdi o "aslan yüreklileri" bekliyoruz gerçekten de..

Ne söyleyeceklerini, ne yazacaklarını?

Görelim sizi ağalar..

Ağalığınız ne kadardı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder