
2009-10 sezonunda Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesi, her nedense son Trabzonspor maçı ile adlandırılır veya ilişkilendirilir.
Doğru, Trabzonspor maçında Fenerbahçe kaleyi bulan 35 şutundan birisini daha gol yapabilseydi, şampiyonluk sayısını 18 e yükseltecekti. Burası muhakkak.
Ancak sezon içerisine baktığımız zaman, Fenerbahçe'nin şampiyonluğu Trabzonspor maçında değil, daha önce oynanan Manisaspor, Diyarbakırspor ve özellikle Bursaspor ile Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan maçlarda kaybetmişti. Trabzonspor maçında olay "resmileşti" sadece.
Ne olmuştu Bursaspor maçında, hatırlayalım hep beraber.
Fenerbahçe, maçta 2-0 öne geçmiş, tribünler "vur patlasın çal oynasın" modunda "kendi halinde takılıyordu."
Halbuki sahada katliam vardı Bursasporlu futbolcular tarafından. Ve bu katliama göz yuman bir hakem vardı. Tabi bu arada Fenerbahçe de gol pozisyonlarına giriyor, Guiza bir türlü topu kaleden içeriye sokamıyordu. Bursaspor da 1 gol bulmuş ve maç 2-1 e gelmişti. İşte o dakikalarda Guiza, tribünler tarafından ıslıklanmaya başlandı, her top alışında yuhalama ve ıslık sesleri arasında kulübeden kendisinin değiştirilmesini istedi. Semih Şentürk sahaya girdiğinde dakikalar 81 i gösteriyordu ve Fenerbahçe 2-1 galipti.
İşte ne olduysa ondan sonra oldu oyun anlamında.
O dakikaya kadar öne çıkmayan, daha doğrusu arkada bırakacakları boş alanlara girecek Guiza nedeniyle çıkamayan Bursaspor stoperleri, Guiza oyundan çıktıktan sonra daha fazla hücuma katılmaya, alanı daraltmaya başladılar ve bu dar alanda bunalan, zaten tribünlerin tepkisini üzerlerinde hisseden futbolcular da hata üzerine hata yapmışlar, maç bir anda Bursaspor lehine 3-2 şeklinde sonuçlanmıştı.
Bursaspor'un geçtiğimiz sezonu 1 puan farkla şampiyon kapattığı düşünülecek olursa Fenerbahçe'nin şampiyonluğu Trabzonspor maçında değil, işte bu Bursaspor maçında kaybettiği görülecektir.
Bursaspor maçının bir benzeri yaşandı bu akşam Kadıköy'de..
Eskişehirspor maçının devre arasında Lugano'nun kırmızı kart görmesi nedeniyle oyuna giren Bilica, topla ilk buluştuğu 46.dakikada Batuhan'a adeta "al da at" derken, başına geleceklerden habersizdi sonraki dakikalar için.
Maçın 3-2 ye gelmesine neden olan fahiş hatasının bedelini saha içerisinde ağır ödedi Bilica. "Ödettirdiler" çünkü..
Evet, Bilica çok büyük bir hata yapmıştır ve Fenerbahçe'nin gol yemesine neden olmuştur. Tıpkı bundan önceki maçlarda olduğu gibi. Veya diğer futbolcuların da hata yapmaları neticesinde çok maç kaybedildi zamanında.
Ancak Bilica'nın yaptığı hatayı tribünlerde tekrarlayanlar, "bitmemiş bir maç" içerisinde ıslıklarla kendi "sevdalarını" haykıranlar, bilmezler mi ki bu takım yine böylesi ıslıklanmalar nedeniyle bir şampiyonluğu kaybetti. Bırakın bir maçı..
Bilica'ya forma verenlerin düşünmesi gereken konulardır Bilica'nın hataları. Faturasını onlar kesecektir ve kesmelidir. Tribündeki 33 TL vererek kendisini Saraçoğlu'nun sahibi sanan kişilerin değil.
Tribünlerinde her hafta değişik insanları ağırlayan Saraçoğlu Stadı, böylesine fütursuzca davranan ve kendilerini taraftar olarak nitelendiren insanların adeta "sığınağı" olmuş durumda. Zira tribünlerdeki kemik taraftar azaldıkça, işte böylesine zihniyeti temsil eden "çök çökçü" ve "ıslıkçı" taraftar profilini de beraberinde getirdi. Endüstriyel futbolun getirmiş olduğu ve adeta kalbimize bir bıçak gibi sapladığı bu grup, Fenerbahçe ve diğer kulüplerin de sırtında bir kambur olarak kalmaktadır, bu gidişle de kalmaya devam edecektir.
"Sebep olanların gözü aydın."
Sonrasını düşünmeden sadece o anı yaşayan, takım galip durumda iken binbir türlü "ninniyi" tezahürat diye "yutturan" bu "gürûh" maalesef ki Fenerbahçe'ye yarar yerine zarar vermektedir.
Boşuna söylenmemiş:
"Tarihe tekerrür diyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?"
Sahi siz ne zaman ibret alacaksınız?
Bilica'yı ıslıkladıklarında "acaba Bursa maçının tekrarını mı yaşayacağım ?" diye korktum. Neyse ki 4. gol geldi ve rahatladım.
YanıtlaSilAma içten içe ben "seyirci"nin tamamına gider yaptım.
Devam eden ve önde olduğumuz bir maçta hiçbirinin Fenerbahçe formasını giyen futbolcusunu ıslıklamaya hakkı yok !
Böyle "taraftarlık" da olmaz !