Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

21 Nisan 2010 Çarşamba

Gömün gömebildiğiniz kadar...

Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı'nın, Turkcell Süper Lig'in 30.haftasında Beşiktaş ile oynadığı maçtan, kısır futbola rağmen galip ayrılmasının ardından Türkiye'de yeni bir furya başladı.

Kendi ayıplarını, "Bilica çukurlarına" gömmek isteyen ve "ağzı olan herkes" bu konuda ahkam kesim hüküm vermeyi, bir insanlık görevi olarak addettiler kendilerine.

Görev biçtiler hükümsüz olan bütün davalarından giydikleri mahkumiyetlere rağmen.
Değer biçtiler bütün değersizliklerine rağmen.

Geçmişte yaşananları ve bu ülkede futbol adına yaşanan bütün rezaletleri görmezden gelenler, Mustafa Denizli'nin sahaya 8 savunmacı ile çıkmasını sorgulayacakları yerde, bu yanlışlarını Saraçoğlu'nda kendileri için "açılan çukura" gömme cihetine gitmişlerdir.

Bilica o çukuru, belki farkına varmadan kazdı ama Türk futbolu için aslında çok faydalı bir görevde bulundu. Türkiye'de yaşanan ve yaşayan bütün pislikleri, gözleri renk aşkına kör olan bedenleri, gerçeklere kapalı ve mühürlü kalpleri, hakikati iz'an edemeyecek zihinleri, hülasa bütün gereksizleri hiç çıkmamacasına derinlere gömmek için bir fırsattır o çukur.

Kendilerine sanatçı kimliğini alarak her türlü legal olmayan davranışı hayatlarına mübah kılanlar da bu zümreye dahildir mutlaka ki.



Bu kişilerden birisi de ismine Haldun Boysan denen ve kendisini halen oynadığı dizinin etkisinden kurtaramayan "Vadi mafyası" tiplemesiyle etkisinde kaldığı rolünü gerçek hayata uyarlayan ve "racon kesme" yönünü tercih eden zattır.

Zat diyoruz ama gerçek zatlara da hakaret ettiğimizi peşinen kabul ediyoruz.

Bir kulübün resmi yayın organı sayılacak bir radyo kanalında taraftara şirin gözükme adına popülist söylemlerini ağza alınmayacak galiz küfürlerle adeta "süsleyen", üstelik canlı yayında olmasına rağmen bu ülkenin futbol değerlerine ve ezeli rekabete ihanet edercesine yaptığı böylesine seviyesiz bir davranış karşısında bilmelidir ki, bu ülkede "Polatlar ve Mematiler" sadece dizilerde değildir, gerçek hayatın taa merkezindedir.

İsmine ve tabelasına, renkleri ve misyonlarına bakmaksızın bu ülkede teşekkül eden camiaların hiçbirisine böylesine aleni bir saygısızlığı, bu ülke daha önce yaşamadı, şahit olmadı. Dahası bu tarz hareketleri mazur ve münferit görenler, bu günden sonra hep bahsettikleri ve övündükleri o etik değerleri, "Hakkı" ile savunamayacakları gibi "Şeref" i ile de yarınlara yürüyemeyeceklerdir.

Yazımızın başında dedik ya;

Saraçoğlu'nda açılan o çukur, aslında bu zihniyet içindir ve isabet olmuştur.

Gömün gömebildiğiniz kadar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder