Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

26 Mayıs 2015 Salı

FELİPE MELO SEZONU SONA ERDİ !!



Nihayet bitti..

Geçen sezonun şampiyonu Fenerbahçe, bu sezona da şampiyonluk parolasıyla başlamıştı.

Şampiyon olan kadro korunurken sadece Diego Ribas takviye olarak transfer edilmiş, Teknik Direktörlük görevine ise İsmail Kartal getirilmişti.

Sezon başında alınan Süper Kupa ve sonrasında başlayan ligde inişli çıkışlı bir grafik çizen Fenerbahçe, ligin 11.haftasından sonra ise aldığı seri galibiyetlerle devreyi lider olarak tamamlamıştı.

Ligin ikinci yarısında ise belki de Şubat aylarında yaşanan makus talih, bu sezon yeniden tekerrür etmişti.

Geçtiğimiz sezon Şubat ayında oynadığı maçlarda 2 mağlubiyet 1 beraberlik alan Fenerbahçe, bu sezon da Şubat ayında oynadığı maçlarda Trabzonspor ile 0-0, Torku Konyaspor ile 1-1 berabere kalırken Akhisar Belediye'ye 2-1 mağlup olarak puantajdaki avantajını da kaybetti.

Sonrası da çorap söküğü gibi geldi.

Geçen sezon golcülerinin üstün formuyla birçok maçta rakiplerini sürklase eden Fenerbahçe, bu sezon ise maalesef aynı başarıyı gösteremedi.

Nokta transfer olarak alınan Diego Ribas, sezon bitimine yakın form tutarken ve daha yeni yeni goller atmaya başlarken, koca bir sezon heder oldu gitti aynı oyuncuların elinde.

Sezonun 3.haftasında oynanan Gaziantepspor maçında taraftarla arası bozulan ve daha sonra bir türlü kendisini toparlayamayan Emenike'nin sahada oluşu bile yetti aslında.

19.haftadaki Trabzonspor maçı ile 21.haftadaki Akhisar Bld. maçında kaçırdığı gol, aslında ligin kırılma anıydı.

Hele Akhisar Bld. maçında kaçırdığı, akıl almazdı.

Akhisar Bld. maçı, aslında bu sezonun özetidir.

O maçın sonrasında maçın hakemi Özgür Yankaya hakkında bakın neler yazmışız..



O maçta verilmeyen 2 net penaltı ile skor 1-1 iken Moussa Sow'un karşı karşıya kaldığı pozisyonu keserek bir önceki pozisyona faul atışı veren Özgür Yankaya, daha sonraki süreçte Fenerbahçe'nin nasıl bir girdabın içerisine gireceğinin de sinyallerini verdi.

Sakın hiç kimse çıkıp ta "Efendim Fenerbahçe bu, hakemi de yenecek" martavalları sunmasın..

Dünya üzerinde hiçbir takım yoktur ki, buna Real'i de dahil, Barcası da, "kötü niyetli bir hakemi" mağlup etsin.

Bir hakem yeter ki "kötü niyetli olsun."

Ne yapar eder, sizi mutlaka o sahadan puan kaybıyla gönderir..

Bunu, yıllardan beri tribünde olarak ve hasbelkader bu işlerin içerisinde zaman zaman idari kadroda bulunmuş birisi olarak söylüyoruz.

Örnekleri yüzlercedir, binlercedir..

Dolayısıyla Fenerbahçe'nin saha içerisinde yaptığı teknik hatalar, ancak ve ancak Fenerbahçeyi ve Fenerbahçelileri ilgilendirir. 

Bir maçın hakemi saha içerisinde yaşanan formsuzluğa neden olamaz, olmamalıdır.

Özgür Yankaya'nın Akhisar Bld. maçında yaptığı resmen puanı Fenerbahçe'den alıp rakibe vermektir.

Kötü de oynasa tek bir pozisyonla maçı kazanma hakkı bir takımda elbette olabilir, olmalıdır.

Ama Özgür Yankaya ve O'nun zihniyetindekiler bu hakkı gaspetmişlerdir.

Şimdi gelelim sezonun diğer özetine..

Fenerbahçe bu sezon şampiyonluğu şu ana etkenlerden dolayı kaybetmiştir.

1- Sezon başında Fenerbahçe maçlarında yaşanan "lehte" hakem yorumları, bir kısım lobi tarafından anında manüple edilerek kamuoyunda ters bir şekilde yansıtılmaya çalışılmıştır. 

Şöyle ki, 

Maçlarda Fenerbahçe lehine verilen hakem kararları ekranlarda saatlerce irdelenirken Fenerbahçe'nin aleyhine verilen hakem kararları üzerinde aynı titizlikle durulmamıştır.

Örnek olarak 3.haftadaki Fenerbahçe-Gaziantepspor maçında Fenerbahçe lehine verilen penaltı kararı haftalarca kamuoyunun gözüne gözüne sokulurken 9.haftada oynanan Fenerbahçe-Çaykur Rizespor maçında Fenerbahçe lehine verilmeyen tam 3 penaltı asla aynı ilgiyi görmemiştir. 

Hatırlayın Emenike'nin ayaklarının yerden kesildiği pozisyonu.

Maçın hakemi İlker Meral, o pozisyona bile penaltı çalmayarak bundan sonraki süreçte Fenerbahçe'nin nelerle karşılaşacağını açıkça işaret etmiştir.

2- Fenerbahçe maçlarında Fenerbahçe'nin hakkı olan ancak verilmeyen bu kararlar rakiplerine ise adeta ikram edilmiştir.

Fenerbahçeli futbolculara çok kolay çıkartılan kartlar, rakipleri için adeta gizlenmiştir, kurallar yeniden yorumlanmıştır.

Şöyle ki,

Galatasaray-İstanbul Başakşehir maçında skor 2-2 iken ve karşılaşmanın son uzatma dakikası oynanırken İstanbul Başakşehir'in ani atağında topla çıkan oyuncuyu ceza sahası dışında kasti olarak düşüren ve mutlak golü önleyen Muslera'ya, maçın hakemi Bülent Yıldırım "lütfen" bir sarı kart çıkarmıştır.


Aynı Muslera'ya Trabzon deplasmanında son dakikada kalesinden çıkarak rakip sahada yaşanan kargaşada Özer Hurmacı'ya attığı tekme ve yumruğa ise maçın hakemi sessiz kalmıştır.

Felipe Melo denen insanlıktan nasibini almamış kasabın saha içerisinde yaptıkları bir sezon boyunca bütün kamuoyunun malumudur.



Bu oyuncuyu saha içerisinde tutmak için adeta birbirleriyle yarışan hakemler, konu Fenerbahçeli futbolculara gelince kartlarını çekinmeden çıkarma cesaretini gösterebilmişlerdir.


Hatırlayın İstanbul'da oynanan Galatasaray-Bursaspor maçında, hakem Fırat Aydınus'un hemen önünde Melo'nun rakibine yaptıklarını.

Sarı kartla oynayan Melo, sadece o maçta tam 3 defa direkt kırmızı kartlık faul yapmasına rağmen Fırat Aydınus tarafından oyunda tutulmuştur.

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.

3-Fenerbahçe'nin bu sezon şampiyonluğu kaybetmesinin belki de en büyük nedeni 4 Nisan'da Trabzon'da yaşanan "suikast" tir.

Çaykur Rizespor maçı sonrası Trabzon'da yaşanan vahşetin hemen ardından, takımda büyük bir moral kaybı yaşanmıştır ve korku hakim olmuştur futbolculara, çevrelerine, ailelerine..

Özellikle yabancı futbolculardaki ani form düşüklüğünün nedeni budur.

Hatırlayın o olaydan sadece 2 gün sonra Dirk Kuyt, ülkesine dönme kararı aldığını açıklamıştır.

Tıpkı 3 Temmuz sürecinde takımdan ani olarak ayrılan Diego Lugano, Andre Santos, Mamadou Niang gibi.

Olayın üzerinden tam 51 gün geçmesine rağmen halen somut bir delil veya sanık ortaya konmaması ise, devletin ayıbıdır.

Seçimler arifesinde acaba kamuoyundan saklanan nedir? 

Fenerbahçe yönetimi ise, bu olaydan hemen sonra yaptığı açıklamanın içini boş bırakarak büyük bir hata yapmıştır.

Yapılan açıklamadaki "olayın failleri bulunana kadar maçlara çıkmayacağız" tehdidi, ne hikmetse 1 hafta sonra yerini "olayın takipçisiyiz" e bırakmıştır.

Olayın failleri bulundu mu daki Fenerbahçe, daha sonra maçlara çıkmıştır, anlaşılır değil.

İşte bu tutarsızlık, daha sonra yapılacak olaylara da çanak tutmuştur maalesef.

Ankara Şubesi'nin taşlanması, Volkan Demirel ve Emre Belözoğlu'na yapılan saldırılar, Bursa'da futbol takımı otobüsüne yapılan saldırı v.s. hep bu "takipçisiyiz" denilen olayların birer devamıdır.

Fenerbahçe gibi güçlü bir camia, gerçekten gücünü göstermeliydi ve sonu ne olursa olsun aldığı kararı uygulamalıydı.

3 Temmuz  sürecinden bile daha ağır ne olabilirdi ki bu kulübe?

Maçlara çıkmıyor diye küme düşürmek mi? 

3 Temmuz sürecinde slogan yapılmamış mıydı yoksa? "Kaldırımı tribün yapar yine izleriz" diyenler bu takımın taraftarı değil miydi yoksa? 

Velhasılı dış güçlerin, "devletten" de aldığı destekle yaptıklarına Fenerbahçe yönetimi gereken reaksiyonu gösterememiştir.

4-Kasım ayında oynanan bir milli maçtan önce ısınan Volkan Demirel'e, TT Arena'da GS taraftarının yaptığı küfürlü eylemden sonra Volkan'ın maça çıkmamasını fırsat bilen ve Volkan'ı hedef gösteren medya, daha sonraki süreçte amacına ulaşmıştır.

Volkan, hem kamuoyu önünde rencide edilmiş, hem de açıkça gittiği her statta aynı tepkilere maruz kalırken "vatan haini" yaftası geçirilmiştir boynuna.

Bu tepki ve birikim, TFF tarafından da bir kenara not edilmiş ve fırsat kollanmıştır adeta sezonun kalan bölümlerinde.

Ve bu fırsatın tetikçiliğini de İbrahim Hacıosmanoğlu yapmıştır 19.hafta maçları öncesi.

Maçın hakemi olarak açıklanan Bülent Yıldırım'ı maçtan önce telefonla arayan ve "çekingelerini" ifade eden İbrahim Hacıosmanoğlu, maçtan önceki bu hareketinin meyvelerini de maç içerisinde görmüştür.

Fenerbahçe'nin büyük bir baskı kurduğu o maçta hatırlanacağı gibi Trabzonspor'un rakip kaleye şutu bile yoktur.

Adeta maç, Trabzonspor ceza sahası içerisinde oynanmıştır.

Diego Ribas'a yapılan penaltıyı es geçen Bülent Yıldırım'a maçtan sonra Volkan Demirel'in tepkisi olmuştur ancak bu asla başkalarına küfür derecesinde değildir.

Maçtan sonra ortaya atılan söylentiler gereği Volkan Demirel, PFDK'ya sevkedilmiş ve Kasım ayında milli maça çıkmamanın karşılığı olarak Volkan Demirel, üstelik te en formda olduğu dönemde 3 maç ceza alarak takımını yanlız bırakmıştır zorlu periyotta.

Hatta Tahkim Kurulu'ndan savunmalı duruşma talep eden Volkan Demirel'in "maçın hakemi Bülent Yıldırım da şahittir" sözü de dikkate alınmayarak "gözlemci raporları" kıstas alınarak bu karar verilmiştir TFF tarafından.

Dolayısıyla Fenerbahçe'nin oyuncularına yapılan bu çifte standart, bütün sezon boyunca devam ederek sürmüştür.

Emre Belözoğlu ve Volkan Demirel başta olmak üzere Fenerbahçeli futbolcular, kamuoyu önünde itibarsızlaştırılmak istenmiş ve bunda büyük ölçüde de başarılı olunmuştur.

Fenerbahçeli futbolculara yapılan bu hareketler, diğer takımlara karşı yapılmamıştır.

Özellikle Felipe Melo denilen meslek ahlakı sıfır olduğu bütün kesimlerce kabul gören bir oyuncu, sezonu kırmızı kart bile görmeden tamamlamıştır.

5-Fenerbahçe maçlarında canlarını dişlerine takan rakip takım oyuncuları, özellikle Galatasaray maçlarında ise öylesine oynamışlardır.

Kasımpaşa-Galatasaray maçında Veysel Sarı, Galatasaray-Karabükspor maçında Karabükspor kalecisi, Galatasaray-Gençlerbirliği maçında Gençlerbirliği kalecisi Ferhat örneklerinde olduğu gibi, kamuoyunun midesini bulandıran hatalara imza atan oyuncuların yaptıkları "hata" olarak görülmüş ancak 3 Temmuz sürecine giden yolda Fenerbahçe rakiplerinin oyuncularının yaptıkları ise "hapis cezası" olarak değerlendirilmiştir bu ülkede.

Dolayısıyla Fenerbahçeli futbolcular da yapılan bu haksızlıklar karşısında adeta yılgınlık geçirmişler ve sonrasında motivasyonları da en alt seviyeye inmiştir.

Ayrıca Fenerbahçe ile oynayan hemen hemen bütün takımların oyuncuları hakkında medyada "Galatasaray'a transfer olacak" haberleri kasıtlı olarak çıkartılmış ancak maçlardan sonra bu iddialar anında "aspragas haber" sınıfına alınmıştır.

Hatırlayın Fenerbahçe-Akhisar Bld.maçından önce Akhisarlı Güray ve Bilal Kısa ile Fenerbahçe-K.Erciyesspor maçı öncesinde Erciyes kalecisi Gökhan Değirmenci'nin Galatasaray'a transfer olacağı yönündeki haberleri.

Şimdi transfer sezonuna giriyoruz.

Göreceğiz bakalım bu oyunculardan hangisi Galatasaray'a transfer olacak.

Cevabını şimdiden verelim.

Hiç birisi.

6-Sezon başında Fenerbahçe tribünlerinde yaşanan bölünmüşlük te şampiyonluğun kaybedilmesine bir nedendir.

Geçen sezonlarda bütün stadı full olarak dolduran Fenerbahçe taraftarı, sezon başında çıkartılan "Passolig" bahane edilerek tribünlerden uzaklaştırılmıştır yönetim tarafından.

Daha doğrusu Passolig buna bir neden olarak sunulmuştur.

Baskılı ortamda oynayan rakipler, bu sezon adeta Saraçoğlu'nda cirit atmıştır.

Neden atmasınlar ki? 

Geçen yıl Türkiye'de yaşanan toplumsal olaylar, özellikle Gezi olayları Saraçoğlu tribünlerini de ikiye bölerken bu sezon bu protestoları engellemek amacıyla Passolig uygulamasına geçilmiş ve yönetim de buna çanak tutmuştur Telekom tribünündeki kararıyla.

7-Oyuncu performansı ve form düşüklükleriyle Teknik adam kararları da bu sezon kaçan şampiyonluğun nedenlerindendir.

Bu maddeyi fazla açmaya gerek yok, zira yapılan değerlendirmeler sezona yaygındır ve herkesin malumudur.

Kısacası Fenerbahçe bu sezon şampiyon olamamışsa yukarıda saydığımız ana başlıklar nedeniyle olamamıştır.

Toparlamak gerekirse, hakem kararları, TFF tarafından verilen çifte standart kararlar, rakiplerin Fenerbahçe maçlarındaki tutumları, medyanın rolü, fiziki şiddet, öldürmeye teşebbüs v.s. 

Akhisar Bld maçında Moussa Sow'un kesilen gollük atağı ile K.Erciyesspor maçının 90+3.dakikasında Diego Ribas'a verilmeyen penaltı pozisyonlarını sadece değerlendirin ve bu iki maçta Fenerbahçe'nin kayıp 5 puanını şimdiki puantajın üzerine koyun, liderin de bir o kadar puanını çıkın bakalım puantaj nasıl olacak? 

Sadece bu 2 maç yeter de artar bile şampiyonluğun kaybedilmesine..

Nihayetinde adına başlarda Süleymen Seba Sezonu denilen ancak ilerleyen süreçte yapılan uygulamalarla aslında adının "Felipe Melo Sezonu" olarak değiştirilmesi daha uygun olduğunu düşündüğümüz sezon böylece bitti.

Aksaray'da yapılan kabuller bitmez ama bu ülkede..

Ve bizler de bir sezonda daha kulaklarımızda o tatlı melodiyle yaşar dururuz..

"Nenni de nenniiiiii"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder