30 Nisan 2014 Çarşamba
Fenerbahçe : 81 - Galatasaray Odeabank : 61 (Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Final Serisi 3.maçı)
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Final Serisi 3.maçında, Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena’da, Galatasaray Odeabank’ı 81-61 mağlup ederek seride durumu 2-1 e getirdi. Karşılaşmayı, Başkan Aziz Yıldırım, Genel Sekreter ve Basın Sözcüsü Mahmut Uslu, Asbaşkanlardan Deniz Tolga Aytöre, İsfendiyar Zülfikari ile Yönetim Kurulu Üyelerinden Hakan Dinçay, Yalçın Haker ve Selim Kosif de izledi.
Fenerbahçe : 3 - Vakıfbank : 1 (Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 3.maçı)
Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı, Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 3.maçında, Eda, Alisa, Seda, Gökçen, Aneta, Kim, Merve (L), Derya, Nilay, İpek, Elif Başaran’dan oluşan kadrosuyla Burhan Felek Spor Salonu’nda Vakıfbank’ı 3-1 mağlup ederek seride durumu 2-1 e getirdi.
FENERBAHÇE 3-1 VAKIFBANK
Salon: Burhan Felek
Hakemler: Serdar Nisancioglu, Ramazan Cevik
Fenerbahçe: Eda, Alisa, Seda, Gökçen, Aneta, Kim, Merve (L), Derya, Nilay, İpek, Elif Başaran
VakıfBank: Gözde, Bahar, Brakocevic, Costagrande, Fürst, Naz, Gizem Karadayı (L), Güldeniz, Çagla, Polen
Setler: 25-22, 17-25, 25-19, 25-21
Süre: 113 dakika (29-27-29-28)
29 Nisan 2014 Salı
Fenerbahçe Grundig : 1 - Halkbank : 3 (Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 4.maçı)
Fenerbahçe Grundig Voleybol Takımı, Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 4.maçında, Arslan, Marshall, Kemal, Miljkovic, Fonteles, Emin, Serkan (L), Burak (L), Metin, İbrahim’den oluşan kadrosuyla Burhan Felek Spor Salonu’nda Halkbank’a 3-1 mağlup olurken seride 3-1 geriye düştü. Karşılaşmayı Başkan Aziz Yıldırım, Genel Sekreter ve Basın Sözcüsü Mahmut Uslu, Asbaşkanlardan Turhan Şahin ile Yönetim Kurulu Üyelerinden Hakan Dinçay ve Yalçın Haker de izledi. Halkbank, 2013-14 sezonu Erkekler Voleybol Ligi şampiyonu oldu.
Salon: Burhan Felek
Hakemler: Erdal Akıncı, Onur Hoşnut
Fenerbahçe Grundig: Arslan, Marshall, Kemal, Miljkovic, Fonteles, Emin, Serkan (L), Burak (L), Metin, İbrahim
Halkbank: Hüseyin, Juantorena, Resul, Mitar, Kaziysk, Emre, Nuri (L), Can, Burutay
Setler: 11-25, 27-29, 25-15, 20-25
Süre: 98 dakika (19-32-22-25)
Boluspor : 0 - Fenerbahçe : 1 (A2 Ligi Türkiye Şampiyonası Final maçı)
Fenerbahçe A2 Futbol Takımı, Mersin’de oynanan A2 Ligi Türkiye Şampiyonası Final maçında Murat, Erman, Tolga, Mehdi, Taha, Yiğit, Murat (Dk. 86 Caner), Muhammed, Semih (Dk. 90+4 Cengizhan), İbrahim (Dk. 90+4 Fatih), Melih (Dk. 71 Uygar) dan oluşan kadrosuyla Boluspor’u 1-0 mağlup ederken, golünü Uygar Mert Zeybek (Dk.73) attı. Fenerbahçe A2 Futbol Takımı, Türkiye Şampiyonu oldu.
Stat: Tevfik Sırrı Gür
Hakemler: Volkan Silindir, Necdet Çelik, Caner Eroğlu
Boluspor: Kaan, Gökhan, Umut, Anıl, Bilal, Eren (Dk. 79 Eray), Kemal, Saidcan, Enes, Yasin (Dk. 58 Ömer), Emrullah
Fenerbahçe: Murat, Erman, Tolga, Mehdi, Taha, Yiğit, Murat (Dk. 86 Caner), Muhammed, Semih (Dk. 90+4 Cengizhan), İbrahim (Dk. 90+4 Fatih), Melih (Dk. 71 Uygar)
Gol: Dk. 73 Uygar (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 11 Emrullah, Dk. 40 Kemal, Dk. 62 Anıl, Dk. 76 Enes (Boluspor), Dk. 50 İbrahim, Dk. 54 Mehdi, Dk.
81 Yiğit, Dk. 87 Taha, Dk. 90+3 Erman (Fenerbahçe)
28 Nisan 2014 Pazartesi
Fenerbahçe : 0 - Vakıfbank : 3 (Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 2.maçı)
Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı, Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 2.maçında, Burhan Felek Spor Salonu’nda Vakıfbank’a 3-0 mağlup olurken, seride 2-0 geriye düştü. Karşılaşmayı Başkan Aziz Yıldırım, Genel Sekreter ve Basın Sözcüsü Mahmut Uslu, Asbaşkanlardan Turhan Şahin, Yönetim Kurulu Üyelerinden Hakan Dinçay ve Yalçın Haker ile eski asbaşkanlardan Ali Koç da izledi.
Fenerbahçe : 3 - Beşiktaş : 0 (İstanbul Küçük Erkekler Voleybol Ligi son hafta maçı)
Fenerbahçe Küçük Erkek Voleybol Takımı, İstanbul Küçük Erkekler Voleybol Ligi son hafta maçında, Edin, Berkant, Doğukan, Ahmet, Bülent ve Yusuf’tan oluşan kadrosuyla Sultanbeyli Spor Salonu’nda Beşiktaş’ı 3-0 mağlup ederek İstanbul Ligi şampiyonu oldu.
3 Temmuz'dan bu yana.. Böyledir bizim sevdamız !! Bir şampiyonluk öyküsü !!
Gözlerinden çakmak çakmak kin, ağızlarından dolu dolu intikam, akıllarından ince ince şeytani planlar geçen bütün şer odaklarına karşı, 3 Temmuz denilen o meş'um süreçten bu yana verilen kutlu mücadelenin nurlu sabahında kazanılan bu şampiyonluk kimin eseri?
2010-11 sezonunun ikinci yarısında oynadığı 17 maçın sadece 1 tanesinde berabere kalan, içeride ve dışarıda bütün rakiplerini hizaya getiren, kazanırken bile onları asla küçümsemeyen, o sezon küme düşen Bucaspor ve Konyaspor dahil oynadığı bütün maçlarında adeta dokuz doğuran, kalesinde kabus dolu anları yaşayan, goller gören ve hatta mağlup duruma düşen Fenerbahçe, sezon sonunda 18.defa şampiyonluğunu ilan ettiği zaman hemen birileri düğmeye basmıştı.
"Karşı yaka" nın takımında o sezon yönetim değişmiş, bir sonraki sezon için büyük hamleler yapılmaya niyet edilmişti.
Bunun için de yüklü miktarda paraya ihtiyaç vardı.
3 Temmuz günü start alan bu şer operasyonunun hemen ertesinde CNN Türk'ün canlı yayınına katılan AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş'ın, "Futbolda bugün itibariyle 6 milyar dolarlık bir pasta var, kimse bu pastayı tek başına birilerinin yemesine müsaade etmez." sözleri, aslında bu operasyonun da ana fikrini çok önceden gözler önüne seriyordu.
Ama "gören gözler" lazımdı bu detayı görmek için.
"Bakan gözler" değil..
Doğru ya, o sıralarda bütün "bakan gözler" fitili ateşlenen bu operasyonun ve kirli ittifakın çıkardığı patırtıya odaklanmış, o sırada da "birileri" parsayı toplama gayreti içerisine girmişti.
Önce, kongre üyeleri olan ve şimdilerde camialarının başına getirdikleri zat ile O'nun etrafında toparlanan zevat eşliğinde planlar yapılıyor, yemekler yeniliyor, hatta UEFA delegasyonu "misafir" ediliyordu özel konuk olarak.
Toplantılarda işlenilen ana tema "Fenerbahçe'yi, Şampiyonlar Ligi'ne almayın" dı.
Öncelikli hedef buydu.
Çünkü Fenerbahçe eğer Şampiyonlar Ligi'ne katılırsa, borsada değer kaybeden kulüp hisseleri ve maddi anlamda zora giren bütçe, bir nebze olsun rahatlayacak, yatırımcıya yine kazandırırken aynı zamanda da Fenerbahçe yükselişe geçecekti.
Bütün bu iftira ve karalamalara rağmen.
Medyada kurulan darağaçlarında, daha haklarında tutuklama kararı bile bulunmadan hükümleri verilen, hemen her akşam kendi yalanlarına ekran karşısındakileri de inandırmak için kırk dereden su getiren, kendi aralarında horoz dövüşü misali "objektiflikten" dem vuranlar, hatta ve hatta bu operasyonu tam 1 hafta önce kendi sosyal paylaşım hesabından "önümüzdeki günlerde bir operasyon yapılacak ama siyasi değil" sözleriyle "ağzından kaçıran" sözümona medya istihbaratçıları, müthiş bir dezonformasyon ile birlikte milyonları da yönlendirme gayreti içerisindeydiler Fenerbahçe'ye karşı.
Dönemin TFF Başkanı olan kişi de, bu ayakoyunlarına alet oluyor, oynanan oyunu göremiyor ve türlü türlü, birbiriyle çelişen açıklamalarının ardından nihai noktayı koyuyordu:
"Fenerbahçe, bu sezon Şampiyonlar Ligi'ne gitmeyecek, yerine TS gidecek."
Aylardır yapılan spekülatif haberlerle iyice dar boğaza giren Fenerbahçe, bu kararla birlikte iyice dibe çökerken gelirleri tamamen tarumar ediliyordu.
Öyle ki, günlük zarar onlarca milyon dolarlardan bahsediliyor, reklam ve sponsorluk anlaşmaları yeniden gözden geçiriliyor, yabancı futbolcular kulüpten ayrılmak istiyor, hatta Emenike örneğinde olduğu gibi formasını bile giymeden türlü tehditlerle ve iftiralarla sözleşmelerini feshediyorlardı.
İşte bu kara günlerin akabinde gelen sezonda ise Fenerbahçeli futbolcular, yüreklerini ve onurlarını ortaya koyarak bütün söylem ve iftiralara kulaklarını tıkıyor, sezonu "sadece 1 gol" az attığı için 2.sırada bitiriyordu.
Zira eğer o 1 gol son maçta atılmış olsa idi, "çifte kupayı" müzeye getirmeleri işten bile değildi.
Kazanılan Türkiye Kupası teselli olurken, ikinci sezonda çıkılan Avrupa Ligi serüveninde ise, kulüp tarihinin en başarılı sezonu yaşanılıyor, tam 69 resmi maç oynayan futbolcular sezonu Türkiye Kupası Şampiyonu, Lig ikinciliği ve UEFA Avrupa Ligi'nde yarı final oynayarak noktalıyorlardı.
Özetle;
Bütün bu kirli oyunlara karşı 2 sezonda 2 Türkiye Kupası, 2 Lig ikinciliği, 1 Avrupa Yarı Finali görüyordu bu camia ve fertleri.
Üstelik te bu zaferler elde edilirken statları kapatılıyor, haftalarca uzaklaştırma cezaları alıyorlar, futbolcuları türlü bahane ve komik gerekçelerle, olmayan "lan" larla, uydurma "dudak okumalarla" başkalarına olmayan "ekran görüntüleriyle" formalarından uzaklaştırılıyorlardı.
Caner Erkin, Emre Belözoğlu ve Raul Meireles örneklerinde olduğu gibi.
Ama bunların karşısında "asil evlat ve birinci sınıf vatandaş" rolünü giyenler ise, her türlü desteği yine sonuna kadar alıyorlardı.
Statlarında yaşanan her türlü şiddet eylemine karşı ceza almıyorlar, futbolcuları her türlü sertliğe ve hatta kasti tekmelere karşı görmezden geliniyor, kısacası her zaman olduğu gibi yine "es geçiliyorlardı."
Fenerbahçe camiasında ise Başkanları içeriye alınırken kaptanları Alex De Souza ise Karabükspor maçının 4.dakikasında dışarı atılıyordu, "tetikçi hakemler" tarafından.
Camianın bütün üyeleri gergindi.
Bütün üyeleri umutsuzdu.
Bütün üyeleri kırgındı sisteme karşı, sitem doluydu bu iki yüzlülüğe, kayırmacılığa karşı.
Yarışmacı ruhun gaspedildiği ve hatta iltimas geçildiği bu ortamda, Çağlayan'da, Silivri'de, Kadıköy'de polis jopuyla, biber gazıyla günlerini geçirmeyi öğrenmişler, artık acılardan acı duymuyorlardı.
Zira yürekleri ve bedenleri "nasırlaşmıştı" acı çekmekten.
Hissetmiyorlardı arık.
Yaşlısı genci, kadını erkeği, çoluğu-çocuğu bu şiddet evrelerinden geçiyorlardı.
Çileleri bitmemişti daha..
Ve 3.sezon..
Sezona Ersun Yanal hamlesiyle başlayan, az ama öz transfer yapan Fenerbahçe, pek çokları tarafından şans bile verilmemesine rağmen müthiş bir birliktelik örneği göstererek sezonu, haftalar öncesinden şampiyon apoletiyle tamamlamayı başarıyordu.
Ülkenin "kuzeydoğusunda" hergün isyan bayrakları açılıyor, lobi çalışmaları devletin zirvesine kadar uzanıyor, kabinenin üyeleri içerisinde bile açıktan açığa "Fenerbahçe'nin kupasını almak için inceden inceye çalışmaların yapıldığı" itirafları açıkça dile getiriliyordu.
Hergün farklı bir haber ortaya atılıyor, Başkan Aziz Yıldırım'ın yeniden içeriye alınacağı haberleri ısıtılıp ısıtılıp özellikle önemli maçlar arefesinde gündeme getiriliyor, haftalar ise birbirini izliyordu.
Hakemler sahada Fenerbahçe'nin haklarını "görmezden gelmek için" ellerinden geleni yapıyor, kasti tekmelere devam kararı çıkıyor, Karabük'te, Eskişehir'de, özellikle Sivas ve Elazığ'da oyuncuları bir hiç uğruna tribüne gönderiliyor, ama bu büyük camia "yoluna devam ediyordu."
Devletin zirvesi, ülke içerisinde hergün yaşanan olaylar karşısında bir "paralellik" arıyor, "dışarıya mesajları" artık hiç te devlet ağzına yakışmayan bir üslupla dillendirirken belki de ilk defa Fenerbahçeliler tarafından bu sözler nedeniyle "sessizlikle" karşılanıyordu.
Çünkü bu "paralel" çalışmalardan çok çekmişti bu camia ve fertleri.
Açık açık ifade edilen bu tehditler karşısında yılmayan, direnen, jopa tekmeyle karşılık veren, gaza göğsünü siper eden bu büyük taraftar, bugün ise kazanmanın haklı gururunu yaşıyor.
Çünkü onlar, bu başarı için maddi manevi bütün imkanlarını ortaya koydular.
Kulübün gelirlerinin gaspedildiği gün, Feneriumları resmen "patlattılar."
Yaptıkları alışverişle kulübe sıcak para girdisini sağladılar.
Öyle 300-500 binlik alışverişler değildi bunlar.
Bütün yurt genelinde yapılan kampanyalarda ciddi anlamda gelirler elde ediliyordu.
"1 günde 1 milyon" kampanyasıyla çıkılan yolun sonunda, kasaya tam "1 milyon 300 bin TL." koyuyorlardı.
Devletin zirvesi tarafından ortaya konan "paralel tehdit" bütün ülkede "karar düzeltmelerini" beraberinde getirirken maalesef Fenerbahçe hakkında verilen kararda ise "geçerli mahkeme" sıfatını alıyordu tarih sahnesinde.
Yetkileri lağvedilen, kararları yok sayılan bir ortamda Özel Yetkili Mahkemeler tarafından verilen kararların gerekçeleri yazılmamasına rağmen Yargıtay'dan jet hızıyla onamalar çıkıyor, tanığı olmayan, delili bulunmayan, muhatabı ise asla ortaya çıkartılamayan bir "sözümona davada" Başkan Aziz Yıldırım, 2 yıl 2 ay daha hapis cezası ile karşı karşıya kalıyordu.
Yurtdışında olduğu bir ortamda alınan bu karar karşısında hiç vakit kaybetmeden ülkesine dönen Aziz Yıldırım, binlerce kişi tarafından, üstelik te "bedava metro ve otobüsler" kullanmadan, "ertesi gün idari izinli" sayılmadan, "il dışından bindirilmiş kıtalar" gibi sevkedilmeden, akın akın, fevc fevc havaalanına koşan yüreği sevdalı insanlar tarafından karşılanıyordu.
Kıskanılırcasına hem de..
Dosya savcılarından birinin aylar sonra "Biz Fenerbahçe davasının birkaç günde biteceğini sanmıştık, ama bu direnişi gördükten sonra yanıldığımızı anladık" itirafı ise, bu büyük camianın aslında hakkını teslim ediyordu.
Ez cümle;
Bu sezon kazanılan şampiyonluk, her ne kadar bir bütünün eseri olarak görülse de özellikle Başkan Aziz Yıldırım'ın, camiasına bütün şartlarda verdiği birlik mesajları, durduğu dik duruş, söylemlerinden vazgeçmeden eyleme dönüştüren kararlı tavrı, yılmadan "yıldıran" tutumu nedeniyle bir başka değerlidir.
Aziz Yıldırım döneminde kazanılan şampiyonlukların en anlamlısıdır bu şampiyonluk.
Öyle ki, 2010-11 sezonundaki o zorlu süreçte bile, 17 de 16 yapılan o başarı tablosunda bile bu kadar zahmet, bu kadar çile, bu kadar ötekileştirilme yoktur.
Tecrit yoktur kısacası.
Dolayısıyla bu şampiyonluk, öncelikle "Aziz Yıldırım'ın" eseridir.
İkinci olarak, hemen her ortamda takımlarının ve camialarının arkasında duran, onları mağlubiyetler ve kötü günlerde bile destekleyen, maddi manevi her türlü imkanı sunan, bu camianın olmazsa olmazı durumundaki "Büyük Fenerbahçe taraftarının" eseridir.
Üçüncü olarak, sezon başında güven duyularak sunulan göreve talip olan, kendisine duyduğu güveni futbolcularına aşılayan, istenilen performansı sergileyen, dışarıda yaşananlar karşısında ekibini çok iyi idare eden, gergin ortamdan bütün takımı uzak tutan, demeçleriyle onlara duyulan güveni mağlubiyet haftalarında bile aşılayan "Ersun Yanal'ın" eseridir.
Ve tabi ki bu başarıda saha içi performanslarıyla büyük pay sahibi olan, dış dünyaya kulaklarını kapatarak sadece kendi işlerini yapmaya odaklanan, haklarında verilen büyük haksızlıklar karşısında işlerini yapmaya odaklanan asından yedeğine kadar, hatta alt yapı oyuncularına kadar "bütün Profesyonel Futbol Takımı" nın eseridir.
Onları bu başarılı yolda yanlız bırakmayan, her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, "İdari ve Teknik Kadronun" eseridir.
Bu başarıda bütün payı geçenleri yürekten kutluyoruz..
Gönülden tebrik ediyoruz..
Nice nice şampiyonluklara diyoruz..
Kutlu olsun, mutlu olsun..
2010-11 sezonunun ikinci yarısında oynadığı 17 maçın sadece 1 tanesinde berabere kalan, içeride ve dışarıda bütün rakiplerini hizaya getiren, kazanırken bile onları asla küçümsemeyen, o sezon küme düşen Bucaspor ve Konyaspor dahil oynadığı bütün maçlarında adeta dokuz doğuran, kalesinde kabus dolu anları yaşayan, goller gören ve hatta mağlup duruma düşen Fenerbahçe, sezon sonunda 18.defa şampiyonluğunu ilan ettiği zaman hemen birileri düğmeye basmıştı.
"Karşı yaka" nın takımında o sezon yönetim değişmiş, bir sonraki sezon için büyük hamleler yapılmaya niyet edilmişti.
Bunun için de yüklü miktarda paraya ihtiyaç vardı.
3 Temmuz günü start alan bu şer operasyonunun hemen ertesinde CNN Türk'ün canlı yayınına katılan AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş'ın, "Futbolda bugün itibariyle 6 milyar dolarlık bir pasta var, kimse bu pastayı tek başına birilerinin yemesine müsaade etmez." sözleri, aslında bu operasyonun da ana fikrini çok önceden gözler önüne seriyordu.
Ama "gören gözler" lazımdı bu detayı görmek için.
"Bakan gözler" değil..
Doğru ya, o sıralarda bütün "bakan gözler" fitili ateşlenen bu operasyonun ve kirli ittifakın çıkardığı patırtıya odaklanmış, o sırada da "birileri" parsayı toplama gayreti içerisine girmişti.
Önce, kongre üyeleri olan ve şimdilerde camialarının başına getirdikleri zat ile O'nun etrafında toparlanan zevat eşliğinde planlar yapılıyor, yemekler yeniliyor, hatta UEFA delegasyonu "misafir" ediliyordu özel konuk olarak.
Toplantılarda işlenilen ana tema "Fenerbahçe'yi, Şampiyonlar Ligi'ne almayın" dı.
Öncelikli hedef buydu.
Çünkü Fenerbahçe eğer Şampiyonlar Ligi'ne katılırsa, borsada değer kaybeden kulüp hisseleri ve maddi anlamda zora giren bütçe, bir nebze olsun rahatlayacak, yatırımcıya yine kazandırırken aynı zamanda da Fenerbahçe yükselişe geçecekti.
Bütün bu iftira ve karalamalara rağmen.
Medyada kurulan darağaçlarında, daha haklarında tutuklama kararı bile bulunmadan hükümleri verilen, hemen her akşam kendi yalanlarına ekran karşısındakileri de inandırmak için kırk dereden su getiren, kendi aralarında horoz dövüşü misali "objektiflikten" dem vuranlar, hatta ve hatta bu operasyonu tam 1 hafta önce kendi sosyal paylaşım hesabından "önümüzdeki günlerde bir operasyon yapılacak ama siyasi değil" sözleriyle "ağzından kaçıran" sözümona medya istihbaratçıları, müthiş bir dezonformasyon ile birlikte milyonları da yönlendirme gayreti içerisindeydiler Fenerbahçe'ye karşı.
Dönemin TFF Başkanı olan kişi de, bu ayakoyunlarına alet oluyor, oynanan oyunu göremiyor ve türlü türlü, birbiriyle çelişen açıklamalarının ardından nihai noktayı koyuyordu:
"Fenerbahçe, bu sezon Şampiyonlar Ligi'ne gitmeyecek, yerine TS gidecek."
Aylardır yapılan spekülatif haberlerle iyice dar boğaza giren Fenerbahçe, bu kararla birlikte iyice dibe çökerken gelirleri tamamen tarumar ediliyordu.
Öyle ki, günlük zarar onlarca milyon dolarlardan bahsediliyor, reklam ve sponsorluk anlaşmaları yeniden gözden geçiriliyor, yabancı futbolcular kulüpten ayrılmak istiyor, hatta Emenike örneğinde olduğu gibi formasını bile giymeden türlü tehditlerle ve iftiralarla sözleşmelerini feshediyorlardı.
İşte bu kara günlerin akabinde gelen sezonda ise Fenerbahçeli futbolcular, yüreklerini ve onurlarını ortaya koyarak bütün söylem ve iftiralara kulaklarını tıkıyor, sezonu "sadece 1 gol" az attığı için 2.sırada bitiriyordu.
Zira eğer o 1 gol son maçta atılmış olsa idi, "çifte kupayı" müzeye getirmeleri işten bile değildi.
Kazanılan Türkiye Kupası teselli olurken, ikinci sezonda çıkılan Avrupa Ligi serüveninde ise, kulüp tarihinin en başarılı sezonu yaşanılıyor, tam 69 resmi maç oynayan futbolcular sezonu Türkiye Kupası Şampiyonu, Lig ikinciliği ve UEFA Avrupa Ligi'nde yarı final oynayarak noktalıyorlardı.
Özetle;
Bütün bu kirli oyunlara karşı 2 sezonda 2 Türkiye Kupası, 2 Lig ikinciliği, 1 Avrupa Yarı Finali görüyordu bu camia ve fertleri.
Üstelik te bu zaferler elde edilirken statları kapatılıyor, haftalarca uzaklaştırma cezaları alıyorlar, futbolcuları türlü bahane ve komik gerekçelerle, olmayan "lan" larla, uydurma "dudak okumalarla" başkalarına olmayan "ekran görüntüleriyle" formalarından uzaklaştırılıyorlardı.
Caner Erkin, Emre Belözoğlu ve Raul Meireles örneklerinde olduğu gibi.
Ama bunların karşısında "asil evlat ve birinci sınıf vatandaş" rolünü giyenler ise, her türlü desteği yine sonuna kadar alıyorlardı.
Statlarında yaşanan her türlü şiddet eylemine karşı ceza almıyorlar, futbolcuları her türlü sertliğe ve hatta kasti tekmelere karşı görmezden geliniyor, kısacası her zaman olduğu gibi yine "es geçiliyorlardı."
Fenerbahçe camiasında ise Başkanları içeriye alınırken kaptanları Alex De Souza ise Karabükspor maçının 4.dakikasında dışarı atılıyordu, "tetikçi hakemler" tarafından.
Camianın bütün üyeleri gergindi.
Bütün üyeleri umutsuzdu.
Bütün üyeleri kırgındı sisteme karşı, sitem doluydu bu iki yüzlülüğe, kayırmacılığa karşı.
Yarışmacı ruhun gaspedildiği ve hatta iltimas geçildiği bu ortamda, Çağlayan'da, Silivri'de, Kadıköy'de polis jopuyla, biber gazıyla günlerini geçirmeyi öğrenmişler, artık acılardan acı duymuyorlardı.
Zira yürekleri ve bedenleri "nasırlaşmıştı" acı çekmekten.
Hissetmiyorlardı arık.
Yaşlısı genci, kadını erkeği, çoluğu-çocuğu bu şiddet evrelerinden geçiyorlardı.
Çileleri bitmemişti daha..
Ve 3.sezon..
Sezona Ersun Yanal hamlesiyle başlayan, az ama öz transfer yapan Fenerbahçe, pek çokları tarafından şans bile verilmemesine rağmen müthiş bir birliktelik örneği göstererek sezonu, haftalar öncesinden şampiyon apoletiyle tamamlamayı başarıyordu.
Ülkenin "kuzeydoğusunda" hergün isyan bayrakları açılıyor, lobi çalışmaları devletin zirvesine kadar uzanıyor, kabinenin üyeleri içerisinde bile açıktan açığa "Fenerbahçe'nin kupasını almak için inceden inceye çalışmaların yapıldığı" itirafları açıkça dile getiriliyordu.
Hergün farklı bir haber ortaya atılıyor, Başkan Aziz Yıldırım'ın yeniden içeriye alınacağı haberleri ısıtılıp ısıtılıp özellikle önemli maçlar arefesinde gündeme getiriliyor, haftalar ise birbirini izliyordu.
Hakemler sahada Fenerbahçe'nin haklarını "görmezden gelmek için" ellerinden geleni yapıyor, kasti tekmelere devam kararı çıkıyor, Karabük'te, Eskişehir'de, özellikle Sivas ve Elazığ'da oyuncuları bir hiç uğruna tribüne gönderiliyor, ama bu büyük camia "yoluna devam ediyordu."
Devletin zirvesi, ülke içerisinde hergün yaşanan olaylar karşısında bir "paralellik" arıyor, "dışarıya mesajları" artık hiç te devlet ağzına yakışmayan bir üslupla dillendirirken belki de ilk defa Fenerbahçeliler tarafından bu sözler nedeniyle "sessizlikle" karşılanıyordu.
Çünkü bu "paralel" çalışmalardan çok çekmişti bu camia ve fertleri.
Açık açık ifade edilen bu tehditler karşısında yılmayan, direnen, jopa tekmeyle karşılık veren, gaza göğsünü siper eden bu büyük taraftar, bugün ise kazanmanın haklı gururunu yaşıyor.
Çünkü onlar, bu başarı için maddi manevi bütün imkanlarını ortaya koydular.
Kulübün gelirlerinin gaspedildiği gün, Feneriumları resmen "patlattılar."
Yaptıkları alışverişle kulübe sıcak para girdisini sağladılar.
Öyle 300-500 binlik alışverişler değildi bunlar.
Bütün yurt genelinde yapılan kampanyalarda ciddi anlamda gelirler elde ediliyordu.
"1 günde 1 milyon" kampanyasıyla çıkılan yolun sonunda, kasaya tam "1 milyon 300 bin TL." koyuyorlardı.
Devletin zirvesi tarafından ortaya konan "paralel tehdit" bütün ülkede "karar düzeltmelerini" beraberinde getirirken maalesef Fenerbahçe hakkında verilen kararda ise "geçerli mahkeme" sıfatını alıyordu tarih sahnesinde.
Yetkileri lağvedilen, kararları yok sayılan bir ortamda Özel Yetkili Mahkemeler tarafından verilen kararların gerekçeleri yazılmamasına rağmen Yargıtay'dan jet hızıyla onamalar çıkıyor, tanığı olmayan, delili bulunmayan, muhatabı ise asla ortaya çıkartılamayan bir "sözümona davada" Başkan Aziz Yıldırım, 2 yıl 2 ay daha hapis cezası ile karşı karşıya kalıyordu.
Yurtdışında olduğu bir ortamda alınan bu karar karşısında hiç vakit kaybetmeden ülkesine dönen Aziz Yıldırım, binlerce kişi tarafından, üstelik te "bedava metro ve otobüsler" kullanmadan, "ertesi gün idari izinli" sayılmadan, "il dışından bindirilmiş kıtalar" gibi sevkedilmeden, akın akın, fevc fevc havaalanına koşan yüreği sevdalı insanlar tarafından karşılanıyordu.
Kıskanılırcasına hem de..
Dosya savcılarından birinin aylar sonra "Biz Fenerbahçe davasının birkaç günde biteceğini sanmıştık, ama bu direnişi gördükten sonra yanıldığımızı anladık" itirafı ise, bu büyük camianın aslında hakkını teslim ediyordu.
Ez cümle;
Bu sezon kazanılan şampiyonluk, her ne kadar bir bütünün eseri olarak görülse de özellikle Başkan Aziz Yıldırım'ın, camiasına bütün şartlarda verdiği birlik mesajları, durduğu dik duruş, söylemlerinden vazgeçmeden eyleme dönüştüren kararlı tavrı, yılmadan "yıldıran" tutumu nedeniyle bir başka değerlidir.
Aziz Yıldırım döneminde kazanılan şampiyonlukların en anlamlısıdır bu şampiyonluk.
Öyle ki, 2010-11 sezonundaki o zorlu süreçte bile, 17 de 16 yapılan o başarı tablosunda bile bu kadar zahmet, bu kadar çile, bu kadar ötekileştirilme yoktur.
Tecrit yoktur kısacası.
Dolayısıyla bu şampiyonluk, öncelikle "Aziz Yıldırım'ın" eseridir.
İkinci olarak, hemen her ortamda takımlarının ve camialarının arkasında duran, onları mağlubiyetler ve kötü günlerde bile destekleyen, maddi manevi her türlü imkanı sunan, bu camianın olmazsa olmazı durumundaki "Büyük Fenerbahçe taraftarının" eseridir.
Üçüncü olarak, sezon başında güven duyularak sunulan göreve talip olan, kendisine duyduğu güveni futbolcularına aşılayan, istenilen performansı sergileyen, dışarıda yaşananlar karşısında ekibini çok iyi idare eden, gergin ortamdan bütün takımı uzak tutan, demeçleriyle onlara duyulan güveni mağlubiyet haftalarında bile aşılayan "Ersun Yanal'ın" eseridir.
Ve tabi ki bu başarıda saha içi performanslarıyla büyük pay sahibi olan, dış dünyaya kulaklarını kapatarak sadece kendi işlerini yapmaya odaklanan, haklarında verilen büyük haksızlıklar karşısında işlerini yapmaya odaklanan asından yedeğine kadar, hatta alt yapı oyuncularına kadar "bütün Profesyonel Futbol Takımı" nın eseridir.
Onları bu başarılı yolda yanlız bırakmayan, her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, "İdari ve Teknik Kadronun" eseridir.
Bu başarıda bütün payı geçenleri yürekten kutluyoruz..
Gönülden tebrik ediyoruz..
Nice nice şampiyonluklara diyoruz..
Kutlu olsun, mutlu olsun..
Fenerbahçe : 0 - Çaykur Rizespor : 0 (Spor Toto Süper Lig 31.hafta maçı) ŞAMPİYON DİYE YAZILIR, FENERBAHÇE DİYE OKUNUR !!
Haftalar önce mantiken kesinleşen, resmi tablo için "dakika" sayan Fenerbahçe, artık ligin fişini bu akşam çekti.
ŞAMPİYON FENERBAHÇE
3 Temmuz kâbusunu bütün çirkinlikleriyle yaşayan, türlü ayak oyunlarına rağmen camiasını dimdik ayakta tutan, kendisi yılmayan ama rakiplerini yıldıran, büyük Başkan Aziz Yıldırım'ıyla..
Sezon başında takımın başına getirilen Ersun Yanal'ıyla,
Kalesinde 10 yılına 5 şampiyonluk, 4 ikincilik sığdıran Volkan Demirel'iyle,
Sezon başında oynadığı 3 maçta kurtardığı 2 penaltıyla, özellikle Eskişehirspor maçındaki kurtardığı penaltıyla galibiyeti getiren Mert Günok'uyla..
Sakat sakat oynamasına rağmen cengaverliğini ön plana çıkartan, terinin son damlasına kadar sahada mücadele veren Gökhan Gönül'üyle..
4.sezonunda 2.şampiyonluğunu kazanan ve bu sezon oynadığı futbolla, yaptığı asistlerle bu büyük başarıda pay sahibi olan Caner Erkin'iyle..
Zenit'ten sezon başında transfer edilen, pek çok maçta gözü kara hamleleriyle dikkat çeken ve kariyerinde 6.şampiyonluk sevinci yaşayan Bruno Alves'iyle..
Oynadığı 5.sezonunda 2.şampiyonluğunu yaşayan, defanstaki hamleleriyle olduğu kadar kişiliğiyle de bu taraftarın sevgisini kazanan Bekir İrtegün'üyle..
2.sezonunda şampiyonluk yaşayan, kritik maçlardaki kritik golleriyle, özellikle Bursa deplasmanında bitime saniyeler kala attığı golle özgüveni yeniden takıma kazandıran Egemen Korkmaz'ıyla..
Orta sahada savaşçı kimliğiyle ve oynadığı haftalarda takımın rahatlamasını sağlayan, rakiplerin birçok maçtaki hedefindeki isim olan kaptan Emre Belözoğlu'yla..
Sezon başında beklentilerin uzağında olmasına rağmen daha sonraları oynadığı futbolla Ersun Yanal'ın vazgeçilmezlerinden olan Raul Meireles'iyle..
Hemen hemen bütün sezonda oynadığı kusursuz futbolla bu şampiyonluğu çok önemli isimlerinden olan Mehmet Topal'ıyla..
Yedek kalmasına rağmen bunu asla kendisine sorun etmeyen, 10.sezonunda 5.şampiyonluğunu yaşayan ve bu takımın "profesyonellik abidelerinden olan" Selçuk Şahin'iyle..
ŞAMPİYON FENERBAHÇE..
Orta sahanın genç savaşçısı Alper Potuk'uyla..
Yine bir başka genç yıldız Salih Uçan'ıyla..
Bütün sezon boyunca gösterdiği performansla taraflı tarafsız bütün futbolseverlerin kalbini kazanan, profesyonelliğinden maçın hiçbir dakikasında asla ödün vermeyen, sahaya bütün gücünü koyan ve arkadaşlarını da buna yönlendiren "yılmaz savaşçı" Dirk Kuyt'uyla..
Oynadığı mevki nedeniyle golcü kimliğini pek sahaya yansıtamasa da attığı 13 golle bu şampiyonluğun mihenk taşlarından olan ve tribünlerin sevgilisi "Hacı" Moussa Sow'uyla..
2 sezon önce başladığı Fenerbahçe kariyerine, "türlü ayakoyunları" nedeniyle kısa bir süre ara vermek zorunda olan ama bu sezon döndüğü takımında, rakip stoperleri adeta "sırtına alarak" taşıyan, gücünü sahaya yansıttığı maçlarda rakiplerin korkulu rüyası "kara bela" Emenike'siyle..
Oynadığı maçlarda attığı gollerle takıma hayat veren, sakatlıklarına rağmen bu takımın önemli isimlerinden olan Pierre Webo'suyla..
Profesyonelliğinden ödün vermeden çalışan, oynadığı maçlarda vasatı aşamasa da son haftalarda oynadığı futbolla bu takıma katkı sağlan Michal Kadlec'iyle..
Yabancı kontenjanı nedeniyle takıma giremese de her an kadroyu zorlayacak isimlerden olan Samuel Holmen'iyle..
ŞAMPİYON FENERBAHÇE..
Hasan Ali'siyle..
Mehmet Topuz'uyla..
Serdar Kesimal'iyle..
Erten Ersu'suyla..
Genç İbrahim Serdar Aydın'ıyla..
ŞAMPİYON FENERBAHÇE..
Bütün Fenerbahçelilere kutlu olsun..
Şükürler olsun ki bu takım, rakiplerin bütün ayakoyunlarına rağmen, Federasyonun bütün yanlı ve yanlış kararlarına rağmen, sezon içerisinde oynadığı çokça cezalı maçta tribünleri erkeklerden devralan kadın ve çocuk taraftarlarıyla..
ŞAMPİYON FENERBAHÇE..
Bütün sezon boyunca kar-kış demeden, yağmur çamur demeden, deplasmanlarda rakip taraftarlarları, Kadıköy'de ise rakip futbolcuları sindiren, susturan, coşkusuyla takıma destek olan, bu takım için olmazsa olmazların başında gelen büyük taraftarıyla..
ŞAMPİYON FENERBAHÇE..
Rekor denilecek kadar puan farkıyla şampiyonluğu garantileyen ama bu puan farkını önümüzdeki haftalarda açma gücünü de elinde bulunduran...
ŞAMPİYON FENERBAHÇE..
Bütün camiamıza kutlu olsun..
Mübarek olsun..
Darısı, sonraki sezonlara..
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Tolga Özkalfa, Cem Satman, İsmail Şencan
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Alves, Caner Erkin, Meireles, Mehmet Topal, Kuyt (Dk. 72 Alper Potuk), Emre Belözoğlu (Dk. 82 Selçuk Şahin), Sow, Emenike (Dk. 65 Webo)
Çaykur Rizespor: Serkan Kırıntılı, Orhan Ovacıklı, Viera, Oboabona, Ali Adnan, Kağan Söylemezgiller, Kıvanç Karakaş, Deniz Kadah, Sylvestre (Dk. 90+1 Aykut Akgün), Ümit Korkmaz (Dk. 46 Eren Albayrak), Lualua (Dk. 90+3 Tevfik Köse)
Sarı kartlar: Dk. 23 Viera, Dk. 44 Deniz Kadah, Dk. 88 Kağan Söylemezgiller (Çaykur Rizespor), Dk. 42 Emenike (Fenerbahçe)
27 Nisan 2014 Pazar
Galatasaray Odeabank : 69 - Fenerbahçe : 59 (Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Play Off Final Serisi 2.maçı)
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Play Off Final Serisi 2.maçında, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda Galatasaray Odeabank’a 69-59 mağlup olurken, seride 2-0 geriye düştü.
Uşak Sportif : 68 - Fenerbahçe Ülker : 87 (Beko Basketbol Ligi 28.hafta maçı)
Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı, Beko Basketbol Ligi 28.hafta maçında, 4- Bo McCalebb 9 sayı, 7- Ömer Onan 3 sayı, 8- Nemanja Bjelica 19 sayı, 10- Melih Mahmutoglu 5 sayı, 11- Linas Kleiza 5 sayı, 12- İzzet Türkyılmaz 1 sayı, 21-Oğuz Savaş 4 sayı, 22- Luka Zoric 17 sayı, 23- Berk Uğurlu 5 sayı, 33- Metecan Birsen 3 sayı, 44- Bojan Bogdanovic 11 sayı, 55- Emir Preldzic 5 sayı dan oluşan kadrosuyla deplasmanda Uşak Sportif’i 87-68 mağlup etti.
Halkbank : 3 - Fenerbahçe Grundig : 0 (Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 3.maçı)
Fenerbahçe Grundig Voleybol Takımı, Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 3.maçında, Marshall (8), Kemal (-), Miljkovic (10), Fonteles (10), Emin (3), Arslan (3), Serkan (L), Burak (L), İbrahim (4), Metin (-) den oluşan kadrosuyla deplasmanda Halkbank’a 3-0 mağlup olurken seride 2-1 geriye düştü.
Halkbank – Fenerbahçe Grundig: 3-0
Salon: Başkent Voleybol Salonu
Hakemler: Aziz Yener, Salim Bektaş
Halkbank: Emre (5), Hüseyin (2), Juantorena (9), Resul (8), Tzourits (13), Kaziyski (11), Nuri (L), Can (-), Burutay (-)
Fenerbahçe Grundig: Marshall (8), Kemal (-), Miljkovic (10), Fonteles (10), Emin (3), Arslan (3), Serkan (L), Burak (L), İbrahim (4), Metin (-)
Setler: 25-19, 25-20, 25-20
Süre: 77 dakika (26, 25, 26)
25 Nisan 2014 Cuma
Fenerbahçe : 4 - Tepecikspor : 3 (A2 Ligi Türkiye Şampiyonası Yarı Final maçı)
Fenerbahçe A2 Futbol Takımı, Mersin’de düzenlenen A2 Ligi Türkiye Şampiyonası Yarı Final maçında, Tevfik Sırrı Gür Stadı’nda Tepecikspor’u penaltı atışları sonucu 4-3 mağlup ederek finale yükselirken maçın normal süresi 0-0 berabere bitti. Fenerbahçe A2 Futbol Takımı’nın penaltılarını İbrahim, Muhammet, Fatih ve Melih gole çevirdi.
Galatasaray Odeabank : 72 - Fenerbahçe : 69 (Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Play Off Final serisi 1.maçı)
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Play Off Final serisi 1.maçında, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda Galatasaray Odeabank’a 72-69 mağlup olurken seride 1-0 geriye düştü.
Vakıfbank : 3 - Fenerbahçe : 0 (Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Final serisi 1.maçı)
Fenerbahçe Voleybol Takımı, Türkiye Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Final serisi 1.maçında, Eda, Elif Ö, Seda, Bauer, Havlickova, Kim, Merve(L), Derya, Nilay’dan oluşan kadrosuyla Burhan Felek Spor Salonu’nda Vakıfbank’ı 3-0 mağlup olurken seride 1-0 geriye düştü.
VAKIFBANK 3–0 FENERBAHÇE
Salon: Burhan Felek
Hakemler: Erdal Akıncı, Tayfun Şener
VakıfBank: Gözde, Bahar, Brakocevic, Costagrande, Fürst, Naz, Gizem Ö(L), Güldeniz
Fenerbahçe: Eda, Elif Ö, Seda, Bauer, Havlickova, Kim, Merve(L), Derya, Nilay
Setler: 25-13, 27-25, 25-16
Süre: 75 dakika (20-32-23)
24 Nisan 2014 Perşembe
Halkbank : 3 - Fenerbahçe Grundig : 0 (Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final serisi 2.maçı)
Fenerbahçe Grundig Voleybol Takımı, Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final serisi 2.maçında, Kemal, Miljkovic, Fonteles, Emin, Arslan, Marshall, Serkan (L), Metin, Turgay’dan oluşan kadrosuyla deplasmanda Halkbank’a 3-0 mağlup olurken, seride durum 1-1 e geldi.
Salon: TVF Başkent
Hakemler: Onur Hoşnut, İbrahim Ünal
Halkbank: Emre, Hüseyin, Osmany, Resul, Mitar, Kaziyski, Nuri (L), Can, Burutay
Fenerbahçe Grundig: Kemal, Miljkovic, Fonteles, Emin, Arslan, Marshall, Serkan (L), Metin, Turgay
Setler: 25-21, 25-18, 25-16
Süre: 71 dakika (24, 24, 23)
23 Nisan 2014 Çarşamba
Kayseri KASKİ : 63 - Fenerbahçe : 71 (Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Yarı Final serisi 3.maçı)
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Yarı Final serisi 3.maçında deplasmanda Kayseri KASKİ’yi 71-63 mağlup ederek seride 3-0 öne geçti ve finale yükseldi.
Fenerbahçe : 3 - Vakıfbank : 1 (Küçük Kızlar Voleybol Ligi Final Grubu 4.hafta maçı)
Fenerbahçe Küçük Bayan Voleybol Takımı, Küçük Kızlar Voleybol Ligi Final Grubu 4.hafta maçında Hatice, Ecem, Selin, Hülya, Ezgi ve Ela’dan oluşan kadrosuyla Yakacık İTO Spor Salonu’nda Vakıfbank’ı 3-1 mağlup etti.
Fenerbahçe : 3 - Kasımpaşa : 2 (A2 Ligi Türkiye Şampiyonası Çeyrek Final maçı)
Fenerbahçe A2 Futbol Takımı, Mersin’de düzenlenen A2 Ligi Türkiye Şampiyonası Çeyrek Final maçında Tevfik Sırrı Gür Stadı’nda Kasımpaşa’yı 3-2 mağlup ederken gollerini Semih Ergül (Dk.13 ve 21) ile Murat Rüzgar (Dk.83) attı. Fenerbahçe A2 Futbol Takımı, Türkiye Şampiyonası’nda yarı finale yükseldi.
21 Nisan 2014 Pazartesi
Fenerbahçe Grundig : 3 - Halkbank : 1 (Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 1.maçı)
Fenerbahçe Grundig Voleybol Takımı, Erkekler Voleybol Ligi Play Off Final Serisi 1.maçında Kemal, Miljkovic, Fonteles, Emin, Arslan, Marshall, Serkan(L), Metin’den oluşan kadrosuyla Burhan Felek Spor Salonu’nda Halkbank’ı 3-1 mağlup ederken seride 1-0 öne geçti.
FENERBAHÇE GRUNDIG 3-1 HALKBANK
Salon: Burhan Felek
Hakemler: Bayram Dikmentepe, Erol Akbulut
Fenerbahçe Grundig: Kemal, Miljkovic, Fonteles, Emin, Arslan, Marshall, Serkan(L), Metin
Halkbank: Hüseyin, Juantorena, Resul, Tzourits, Kaziyski, Emre, Nuri(L), Can, Burutay
Setler: 32-30, 21-25, 28-26, 25-20
Süre: 119 dakika (34-25-33-27)
Beşiktaş : 1 - Fenerbahçe : 1 (Spor Toto Süper Lig 30.hafta maçı) FENERBAHÇE, İDARE ETTİ !!
Fenerbahçe, haftalardan beri ligin bitmesini bekliyor.
19.şampiyonluğu resmen tescil etmek için adeta gün sayıyor..
Beşiktaş karşısında alınacak olası bir galibiyet, yine liglerin en erken şampiyon olan takım ünvanını Fenerbahçe'ye getirecekti.
Tıpkı 1967-68, 1968-69 ve 2006-07 sezonlarında olduğu gibi.
Her 3 sezonda da Fenerbahçe, ligin bitmesine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan etmişti. Bu defa yine kendi rekorunu kırıp bunu 4 haftaya çıkartma şansı da vardı.
Aynı şekilde 1988-89 sezonunda lig ikincisi Beşiktaş'a 93-83 puan ( 10 puan fark ) atarak şampiyon olmasından sonra yine lig ikincisine en çok puan farkı yapan takım ünvanını, bu sezon daha da geliştirmek şansı devam ediyor Fenerbahçe'nin.
Zira ligin bitimine daha 4 hafta var ve şu andaki puan farkı 12.
Bu fark, tahminimiz odur ki ligin sonunda 15 puanın üzerinde olacaktır.
Hafta içerisinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Başkan Aziz Yıldırım'ın itirazını reddetmesi üzerine hareketlenen gündem, bu maçın önemini de bir kat daha artırdı.
Başkan Aziz Yıldırım'ın Perşembe ve Cuma günleri Samandra'da takımla birlikte olmasıyla birlikte futbolcularla sohbetlerinin konusu hep aynıydı:
"Bu hafta yenin ve şampiyonluk turunu atın."
Futbolcular da bunun bilinci içerisinde ve Başkan Aziz Yıldırım'a hediye edecekleri bir derbi galibiyeti ve akabinde şampiyonluk kutlamalarını hep birlikte kutlama isteği ile maça çıktılar.
Maçın hemen başında Fenerbahçe, sanki Kadıköy'de oynarcasına Beşiktaş kalesini ablukaya aldı.
Üstüste kazanılan korner atışları da bunun göstergesi.
Bu baskı da Beşiktaş'a hata üstüne hata yaptı.
Özellikle orta sahada James'in top kayıplarına karşılık çok faullü oynaması, hatta maçın 14.dakikasında takımını eksik bırakacak pozisyonların içerisinde olmasına rağmen hakem Halis Özkahya, bu pozisyonlara resmen göz yumdu.
Emre Belözoğlu'na, Mehmet Topal'a yaptığı kartlık hareketler, James'in saha dışına gönderilmesine yeterli olacak pozisyonlardı.
Zira tıpkı Mehmet Topal'a yaptığı hareketin aynısını önce Ramon Motta Emenike'ye, daha sonra da İsmail Köybaşı, Gökhan Gönül'e yaptı ve her ikisi de ikinci sarı kartla oyun dışında kaldı.
Demek ki Halis Özkahya, daha maçın başında Beşiktaş'ı 10 kişi bırakmaya cesaret edemedi.
Fenerbahçe'de geçen haftaya damgasını vuran Michal Kadlec, bu hafta da kadroda kendisine yer bulurken Ersun Yanal'ın futbolcuların performansına göre forma dağıttığını da bir kez daha gözler önüne serdi.
Orta sahada son haftaların formda ismi Meireles, Beşiktaş maçında da Fenerbahçe'nin en iyi futbolcusu olarak dikkati çekti.
Oyunun her iki yönünü de mükemmele yakın oynadı.
Hem Beşiktaş ataklarını kesti, hem de takımını hücuma kaldıran isim oldu.
Pas trafiğini oldukça iyi yöneten Meireles, Dünya Kupası'na gitmeyi kesin kafasına koymuş olsa gerek.
Zira geçen sezonki ve bu sezonun ilk yarısındaki Meireles'in kat be kat uzağında.
Yanında oynayan Mehmet Topal, sarı kart baskısından kurtulduğundan dolayı rakibe karşı yine yerinde ve zamanında hamleler yaptı.
Lig ikinciliğine oynayan Beşiktaş ise, özellikle orta alanda kazandığı toplarla uzun oynayarak Almeida'yı pozisyona sokmaya çalıştı.
Alves'in, Portekiz Milli Takımı'ndan yakından tanıdığı Almeida, Alves'in tatlı sert futbolu karşısında yılgınlık gösterdi.
Sadece 9.dakikada yine Milli Takımdan arkadaşı Meireles'in biraz da zamanlama hatasından kaynaklanan bir pozisyonda Fenerbahçe kalesine gitti ancak vuruşu etkili değildi.
Fenerbahçe, kanat oyuncularından Caner Erkin'in karşısındaki Gökhan Töre, Gökhan Gönül'ün karşısında ise Ramon Motta'nın hızlı oyuncu olmalarının da etkisiyle kanatları sağlama alma adına pek fazla hücuma çıkartmazken, Motta'nın kırmızı kartından sonra Gökhan Gönül'ün o kanadı daha fazla kullandığını gördük.
Hafta içi sakatlığı nedeniyle takım antrenmanlarına pek fazla katılamayan Gökhan Gönül, artık ligin bitmesini bekleyen isimlerin başında geliyor.
Gökhan Gönül'ün fedakarlıkları geçen sezon da sürmüştü ve sezonu sakat sakat tamamlamıştı.
Beşiktaş defansında oynayan Dany'in zamanlama hatalarını bilen Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, Emenike'yi bu oyuncuya yakın oynamaya yönlendirse de Emenike birçok pozisyonda Dany'i geçemedi.
Fenerbahçe'ye transfer olduğu ilk maçta Beşiktaş karşısına çıkan ve ilk golünü de o maçta Beşiktaş'a atan Moussa Sow, 3.sezonunda da Beşiktaş'ı boş geçmedi.
Oynadığı 2.5 sezonda her Beşiktaş maçında gol attı Sow.
Kuyt'un orta sahada kaptığı topu defans arkasına göndermesiyle Sow, topu adeta iğne deliğinden geçirerek Tolga Zengin gibi bir kalecinin kapattığı köşeden golü attı.
Geçen hafta MP Antalyaspor maçında benzer bir asisti Webo'ya yapan Kuyt ise, Beşiktaş'ın golü öncesi Fenerbahçe atağında topu eğer iyi bir şekilde değerlendirebilse, Fenerbahçe 2.golü atacaktı ancak o pozisyon döndü gol oldu.
Beşiktaş'ın attığı golden önce Almeida, Olcay Şahan, sonra tekrar Almeida ofsayt pozisyonunda kalmasına rağmen yardımcı hakem Mustafa Emre Eyisoy, bu 3 ofsaytı da göremeyerek ilginç bir "kariyer" edindi.
Aynı pozisyonda 3 ofsayt ve hiçbirisini görmeyen bir "yardımcı."
Maçın son dakikalarında ise Türkiye'de belki de bir ilk yaşandı.
Daha önce sahalarda benzeri görülmeyen bir pozisyonda Dany, topu önce ayağı ile sonra kafası ile kalecisine gönderirken, bu pozisyonun Fair-Playe aykırı olduğunu bir çok insan daha yeni öğrendi.
Futbolcular bile bu kuraldan haberdar değil ki hepsi bir anda birbirine sordu "ne oluyor?" diye..
Haksız bir şekilde topu kazanan, üstelik te tehlikeli bir noktadan atış yapıp belki de gol atabilecek bir pozisyonda topu kullanmayan futbolcuya Fenerbahçeli, takıma ise Fenerbahçe derler literatürde..
2007-08 sezonunda İstanbul'da oynanan Manisaspor maçında da benzer bir pozisyon yaşanmıştı.
0-0 biten o maçta Fenerbahçe orta sahada topu kazanıp hücuma kalkarken, pozisyonda faul olduğu gerekçesiyle Kejman tarafından top taca atılmıştı.
Caner Erkin'in bu hareketini, yarışmacı ruha aykırı bulan "ruhsuzların" olduğu bu ülkede, daha birkaç hafta önce Semih Kaya'nın auta giden topa korner itirazına ise methiyeler düzen "ikiyüzlüler" var..
Ve bu her iki kesim de ne yazık ki aynı insanlar.
Semih Kaya olunca işin içerisinde Fair-Play, ama Caner Erkin olunca da "yarışmacı ruha aykırı eylem."
Neymiş efendim, o pozisyonda olası bir golle Galatasaray, Şampiyonlar Ligi için avantaj sağlayacakmış.
Hafta içerisinde yazdıkları senaryoları Fenerbahçeli futbolcular, saha içerisinde elinin tersiyle itip paçavraya çevirerek, mücadelesi ve oyunuyla o kesimi susturunca, şimdi bu son dakika pozisyonuna sığındılar.
Ne yaparlarsa yapsınlar, Caner Erkin o pozisyonda "golü bütün Türkiye'ye attı."
Hem de hayatının frikiği ile..
Şimdi Fenerbahçe'nin önünde, bayan ve çocuk taraftarları önünde oynayacağı Çaykur Rizespor maçı var.
Ve de verilen cezanın, Karabükspor maçına ertelenmesi itirazı olası.
Tahkim Kurulu kabul eder mi bilinmez ancak, Fenerbahçe tarihinde ilk defa bir şampiyonluk maçında, erkek taraftarı belki de statta olamayacak.
Beklenti bu cezanın, Karabükspor maçına ertelenmesi.
Ancak daha önceki uygulamaları gözönüne alınacak olursa, Tahkim Kurulu'ndan bu yönde bir karar çıkmasını beklemek, beyhude bir çabadan öteye de gitmez.
Şimdiden 19.şampiyonluk kutlu olsun..
Stat: Atatürk Olimpiyat
Hakemler: Halis Özkahya, Mustafa Emre Eyisoy, Ekrem Kan
Beşiktaş: Tolga Zengin, Hutchinson, Franco, Dany, Motta, Gökhan Töre (Dk. 65 İsmail Köybaşı), Jones, Veli Kavlak, Olcay Şahan (Dk. 72 Mustafa Pektemek), Oğuzhan Özyakup (Dk. 87 Uğur Boral), Almeida
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Alves, Kadlec, Caner Erkin, Mehmet Topal, Meireles (Dk. 86 Mehmet Topuz), Kuyt, Emre Belözoğlu (Dk. 46 Alper Potuk), Sow, Emenike
Goller: Dk. 24 Sow (Fenerbahçe), Dk. 44 Motta (Beşiktaş)
Kırmızı kartlar: Dk. 58 Motta, Dk. 90+3 İsmail Köybaşı (Beşiktaş)
Sarı kartlar: Dk. 7 Jones, Dk. 64 Veli Kavlak, Dk. 87 Dany (Beşiktaş), Dk. 15 Emre Belözoğlu, Dk. 79 Sow, Dk. 90+1 Alper Potuk (Fenerbahçe)
Fenerbahçe : 3 - Eczacıbaşı Vitra : 1 (Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Yarı Final serisi 2.maçı)
Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı, Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Yarı Final serisi 2.maçında, Burhan Felek Spor Salonu’nda Eczacıbaşı Vitra’yı 3-1 mağlup ederek seride 2-0 öne geçti ve finale yükseldi.
19 Nisan 2014 Cumartesi
Fenerbahçe Ülker : 84 - MP Trabzonspor : 62 (Beko Basketbol Ligi 27.hafta maçı)
Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı, Beko Basketbol Ligi 27.hafta maçında, Melih Mahmutoğlu, Linas Kleiza, Oğuz Savaş, Berk Uğurlu ve Bojan Bogdanovic’ten oluşan kadrosuyla Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena’da Medical Park Trabzonspor’u 84-62 mağlup etti. Karşılaşmayı Başkan Aziz Yıldırım, Genel Sekreter ve Basın Sözcüsü Mahmut Uslu, Asbaşkanlardan Nihat Özbağı, Ahmet Özokur, Ömer Temelli, Turhan Şahin ile Yönetim Kurulu Üyelerinden Yalçın Haker ve Selim Sapan da izledi.
Fenerbahçe : 67 - Kayseri KASKİ : 60 (Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Yarı Final Serisi 2.maçı)
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Yarı Final serisi 2.maçında, Birsel Vardarlı 9, Esmeral Tunçluer 9, Angel McCoughtry 15, Quanitra Hollingsworth 1, Ivana Matovic 6, Isabelle Yacoubou 21, Cappie Pondexter 4, Olcay Çakır, Tuğçe Canıtez, Kübra Siyahdemir, Hülya Çoklar, Cansu Köksal 2’dan oluşan kadrosuyla Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena Metro Enerji Salonu’nda Kayseri KASKİ’yi 67-60 mağlup ederek seride 2-0 öne geçti.
SALON: Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena Metro Enerji Salonu
HAKEMLER: Yener Yılmaz, Mehmet Şahin, Tekin Özübir
FENERBAHÇE: Birsel Vardarlı 9, Esmeral Tunçluer 9, Angel McCoughtry 15, Quanitra Hollingsworth 1, Ivana Matovic 6, Isabelle Yacoubou 21, Cappie Pondexter 4, Olcay Çakır, Tuğçe Canıtez, Kübra Siyahdemir, Hülya Çoklar, Cansu Köksal 2.
KAYSERİ KASKİ: Wright 17, Ayşegül Günay 3, Pınar Demirok 11, Sanders 9, Mazic 11, Martinez 5, Bengü Arseven, Esra Ural 4, Sinem Ataş.
1. PERİYOT: 23-18
2.PERİYOT: 36-29
3. PERİYOT: 51-43
4.PERİYOT: 67-60
Fenerbahçe A : 3 - İstanbul Büyükşehir Belediyesi : 0 (Genç Erkekler Voleybol Ligi 15.hafta maçı)
Fenerbahçe Genç Erkek Voleybol A Takımı, Genç Erkekler Voleybol Ligi 15.hafta maçında, Halil, Metehan, Bertuğ, Batı, Buğra, Berk ve libero Fırat’tan oluşan kadrosuyla Tozkoporan Spor Salonu’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni 3-0 mağlup etti.
18 Nisan 2014 Cuma
Cehennem soğuyuncaya kadar, Fenerbahçeli mağrur !! Peki ya siz ?
Türkiye toplumuna geçtiğimiz aylarda sorulan bir soruydu ve alınan cevaplar, hemen herkesin ortak fikriydi, doğruluk noktasında.
"Toplumda birey olarak, en fazla hangi kurumlara güveniniz yok?"
Verilen cevap, bir hukuk devletine ve demokrasiyle yönetildiği "iddia edilen" bir ülkeye göre, çok ama çok acıydı.
1- Hukuk
2-Sağlık
Halkın ekseriyatı, bu iki kuruma ve mensuplarına nedense itimat etmiyor Türkiye'de.
Ve bunu da kendilerine göre dillendirip delillendiriyorlar.
Gerçekten de öyle değil mi?
Hemen hepimizin sağlık konusunda ne türlü sıkıntılar çektiğimiz, çevremizden duyduklarımız v.s. bu iddianın ne kadar güçlü olduğunun kanıtı.
Hukuka gelince;
Özellikle son dönemde Türkiye Cumhuriyeti Hükumetinin bile açık açık bazı konulardaki suçlamalarını ve tereddütlerini ifade etmesi, bazı kurum ve dairelerde, usulsüzlükle, çeteyle, işbirlikçiler ve "dışa bağımlılıkla" arada "paralel" bir bağ kurması, bunu üstelik te bir seçim arefesinde gündeme getirmesi düşünülecek bir konu.
Çok uzağa gitmenize gerek yok, daha birkaç ay önce gazete manşetlerini, televizyon ekranlarını şöyle bir hatırlayın..
Yolsuzluk iddialarının gırna gittiği, hergün birilerinin birilerini suçladığı ama kördüğüşünden öteye gitmediği, önce soruşturmayı açıp içeri alanların açığa alındığı, sonra içeridekilerin özgürlüklerine kavuşturulması ve "pardon" denmesi, akabinde de bu kararları alanların memleketin dörtbir yanına sürgün edilmesi.
Bunların içerisinde, işte bu meşhur "Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe" davasının "mucidi" olan savcı da var..
Ve bu mahkeme, herkesin bildiği gibi "lağvedildi."
Peki bu lağvedilen mahkemenin kararlarının infazı ne kadar adil?
Demek ki burada amaç, lağvedilen mahkemeler falan değil, bizatihi Aziz Yıldırım'ı bitirme operasyonuna devam etmektir.
"Düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığından hareketle bu kararların arkasında dururken, kararları alanları ise "arkadan vurmaktır." yapılanlar.
Meşhur İstiklal Mahkemelerinin aldığı kararların ne kadar adaletsiz olduğu, 70-80 yıl geçmesine rağmen halen daha anlatılır, yazılır, belgelendirilir.
Peki sizin bu kararlarınızın, o çok eleştirdiğiniz İstiklal Mahkemeleri kararlarından farkı nedir?
Zamanı ve zamiri mi yoksa?
03.07.2011 tarihinde Türkiye gündemine bomba gibi oturan, o günden bu yana birçok kesimden birçok akil insanın ahkam kestiği, çetrefilleşen, "sanığı çok ama tanığı yok" tarzından, "şikeden başlayıp çetede duraksayarak hemen örgüte bağlantı yapılan" bu "sözde dava" beklenildiği gibi Yargıtay'dan döndü.
Öyle bir örgüt ki ( ! ) bu, "lideri var ama mensubu yok."
Öyle bir örgüt ki ( ! ) bu, "suçlaması var ama delili yok."
Öyle bir örgüt ki ( ! ) bu, "sanığı var ama tanığı yok."
Öyle bir örgüt ki ( ! ) bu, "kararı var ama hükmü yok."
Velhasılı böyle bir örgüte de ( ! ) böyle bir karar yakışırdı: "Mahkumu var ama vicdanı yok."
Aziz Yıldırım'ı 3 Temmuz tarihinden beri itibarsızlaştırma gayretlerinin had safhaya ulaştığı böylesine bir zamanda, ülkenin Başbakanı'nın bile Yargıtay kararı açıklandıktan sonra "zamanlamasını manidar buluyorum, seçimden sonra neden karar verilmedi?" cümleleriyle açıkça tavrını ortaya koyması bile insanlara ipucu vermedi 30 Mart günü.
Alt kimlik-üst kimlik tartışmaları arasında formasıyla sandığa gidenlerin tavrı belliydi de, içten pazarlıkçıları kimse anlamadı.
İşte bugün o içten pazarlıkçı olan "Fenerbahçeliler" maalesef ki bu kararı eleştirme hakkına sahip değildir.
"Formasıyla sandığa gidenlerin" istediği kadar "onlar da isteseydi" bugün Aziz Yıldırım emin olun hürriyetine kavuşmuştu.
Hafta başında Maliye Bakanlığı'nın "karşı yakanın kulübüne" gönderdiği tebligat ve kestiği 123 milyonluk vergi cezasının üzerine ne de "cuk diye oturdu" Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararı.
Nasıl da güzel ülkemde aniden "gündem değişti."
Üstelik te Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday tartışmalarının yaşandığı, 11.Cumhurbaşkanı'nın "mevcut sistem içerisinde siyaseti düşünmüyorum" açıklamasının geldiği bu günlerde nasıl da insanlar şimdi Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ı konuşuyorlar.
Yine ülkenin Başbakanı'nın "Twiter mwiter tanımam" sözleriyle büyüyen ve Twiter'in kapatılmasına kadar giden o meşhur olayın akabinde, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "iptal davası için" "Bu kararı tanımıyorum" sözlerinin çokça konuşulduğu bu ülkede şimdi insanlar, aynı soruyu soruyor:
"Başbakan, acaba Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığı gibi Aziz Yıldırım hakkındaki kararı da tanımayacak mı?"
Üstelik te bütün hukuk kurumlarıyla çatıştığı ve çakıştığı bir ortamda böyle bir tavrı sergilemesi acaba Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde kendisine artı bir puan olarak döner mi?
Veya hepsini geçtik bir kenara, vicdan sahibi her insanın bu sözümona "şike davası" için kullandığı tabirler de, inandığı kavramlar da hep aynı.
"Düzmece belgeler, düzmece iddialar, düzmece kararlar."
Böyle bir suçlama ve karara itiraz edebilecek kadar adalet ve hakkaniyete inanan bir yönetici yok mu bu toplumda?
Üstelik te tabelasında "Adalet" kelimesi bulunan bir siyasi oluşumun hükumet olduğu bir ülkede..
Aziz Yıldırım hakkında verilen karar, vicdanlarda tarifi mümkün olmayacak ve tamiri imkansız yaralar açmıştır, açacaktır da.
22 yıl önce yurdu terkeden ve o gün "örgütçü" suçlamasıyla karşı karşıya kalanlar, bugün "devletin bizzat garantörlüğünde" yurda dönüyorlar.
Hem de bir kahraman gibi..
Ama Aziz Yıldırım cezaevine gidiyor..
O da kahraman gibi.
Ama "çakmasından" değil..
2 yıl önce "Ne Fenerbahçesi, memleket elden gidiyor" sözlerine sadece "kendisini kurtarmak için demogoji yapıyor" diyenler bugün ekranlarda gerdan kırarak Aziz Yıldırım'ın masumiyetinden dem vuruyorlar.
Bre gafiller..
Sizler değil miydiniz bu ülkede akıllara ziyan yorumlarla ahlak erozyonu yapıp, vicdanları asimile edenler?
Sizler değil miydiniz her akşam evlerimize kadar girip, Aziz Yıldırım'ın şahsında Fenerbahçe'ye olan nefret ve kininizi kusarken ertesi gün ise gazetelerinizde o kusmuklarınıza inanıp topluma güya dürüstlük dezenfekte eden?
Kan damlayan kalemlerinizle hem de..
Fenerbahçeli bugün mağrur, Fenerbahçelinin bugün başı dik..
Fenerbahçeli bugün belki liderini büyük bir konvoyla cezaevine götürecek ama bu işi bu noktaya getirenlerle de hesaplaşmasına kaldığı yerden devam edecek..
Hem de "Cehennem soğuyuncaya" kadar..
Fenerbahçe : 64 - Kayseri KASKİ : 63 (Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Yarı Final serisi 1.maçı)
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Bayanlar Basketbol Ligi Play Off Serisi Yarı Final 1.maçında Birsel, Esmeral, Angel, Ivana ve Quanitra’dan oluşan kadrosuyla Fenerbahçe Spor Kompleksi Ülker Sports Arena Metro Enerji Salonu’nda Kayseri KASKİ’yi 64-63 mağlup etti.
Eczacıbaşı Vitra : 1 - Fenerbahçe : 3 (Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Serisi Yarı Final 1.maçı)
Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı, Bayanlar Voleybol Ligi Play Off Serisi Yarı Final ilk maçında Elif Ö, Garay, Bauer, Seda, Kim, Eda, Merve(L), Gökçen, Derya’dan oluşan kadrosuyla Burhan Felek Spor Salonu’nda Eczacıbaşı Vitra’yı 3-1 mağlup ederek seride 1-0 öne geçti.
ECZACIBAŞI VİTRA 1-3 FENERBAHÇE
Salon: Burhan Felek
Hakemler: Serdar Nişancıoğlu, Sevda Güler
Fenerbahçe: Elif Ö, Garay, Bauer, Seda, Kim, Eda, Merve(L), Gökçen, Derya
Eczacıbaşı Vitra: Esra, Büşra, Neslihan, Usic, Poljak, Asuman, Gülden(L), Havelkova, Şeyma, Buse
Setler: 21-25, 25-22, 22-25, 24-26
Süre: 112 dakika (28-27-27-30)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)