.gif)
Geçen haftayı Alex kaosu ve depremiyle geçiren Fenerbahçe, ligdeki istikrarsız görüntüsünü Avrupa Ligi'ne taşır mı endişesi duyulduğu bir ortamda, Almanya'nın köklü takımlarından B.Mönchengladbach'ı deplasmanda sürklase ederken, gündemi de değiştirmesini yine başardı.
Futbolcuların kenetlenmiş bir görüntü çizdiği akşamda Fenerbahçe'nin belki de en büyük kazancı, hiç kuşkusuz ki Caner Erkin ve Christian Baroni oldu oyuncu anlamında. Her ikisi de direkt olarak skora etki eden isimlerdi. Baroni attığı 2 golle, Caner Erkin de yaptığı 2 asistle maçı kopartan en etkili oyunculardı. Umarız bu performansları ilerleyerek devam eder. Zira Fenerbahçe'nin her iki oyuncuya da sezonun genelinde ciddi anlamda ihtiyacı var.
Kasımpaşa lig maçından sonra "Kötü oynamaya hakkınız var ancak kötü mücadeleye hakkınız yok" eleştirimizin ne derece doğru olduğu, bu maçta bir kez daha görüldü. Çünkü Fenerbahçeli futbolcuların en az rakibi kadar mücadele ettiği takdirde, kazanamayacağı maç yoktur. Zira kadro geneline baktığımız zaman, hemen hemen bütün mevkilerdeki oyuncular, kendi ülke milli takımlarında oynayan ve uluslararası maç tecrübesi oldukça fazla olan kaliteli isimler. İşte bu nedenden dolayıdır ki, Fenerbahçeli futbolcuların kötü mücadele hakkı yoktur, olamaz da.
Son Kasımpaşa maçında defansta sakatlığı nedeniyle hatalar yapan Yobo'yu yedeğe çeken Aykut Kocaman, O'nun bölgesinde Bekir İrtegün'e yer verirken, zaman zaman yaptığı kritik müdahalelerle Bekir İrtegün görevini yerine getirdi. Ancak tabi ki bunun yanısıra yine zaman zaman anlamsız top kayıplarıyla da bir an Almanların iştahını da kabartmadı değil.
Egemen Korkmaz defansı toparlayıcı görüntü içerisinde olurken sağbek Gökhan Gönül, hem ileri çıkışlarıyla, hem de defanstaki kritik müdahaleleriyle Fenerbahçe'yi rahatlattı. Hele bir pozisyonda ters ayak üzerinde yakalanmasına rağmen çizgiden çıkardığı top, Fenerbahçe'yi oyunda tuttu.
Aynı şekilde Volkan Demirel de yaptığı kritik 2 kurtarışla skor üstünlüğünü korudu.
Solbekte oynayan Hasan Ali Kaldırım'a gelince;
Belki de bu akşam Fenerbahçe'nin en fazla çekindiği isim oldu. Sezon başından beri yaptığı kademe hatalarına bu akşam da devam eden Hasan Ali Kaldırım, Almanların her iki golünde de müdahale edemeyerek gollerde göründü. Ancak aynı Hasan Ali Kaldırım, top kendisinde iken de topu ileriye taşımada becerili bir görüntü çiziyor. Bu da demek oluyor ki Hasan Ali, defans anlayışını geliştirdiği takdirde, tıpkı Gökhan Gönül gibi oyunun her iki yönünü de oynayan bir bek olur.
Önliberolar Mehmet Topal ve Meireles ikilisi yaptıkları tek toplarla Almanların baskısını kırarken, özellikle Meireles attığı muhteşem golle klasını bir kez daha gösterdi.
Hemen önlerinde oynayan ve Aykut Kocaman'ın "yeni Alex modeli" olarak lanse ettiği Baroni, özellikle maçın ilk yarısında yaptığı presle Fenerbahçe'nin ileride kalmasını sağladı. Attığı frikik golüyle kalitesini gösteren Baroni, yine ikinci golüyle de Fenerbahçe'nin son dakikalara şov içerisinde girmesini sağladı.
Dirk Kuyt yine her zamanki gibi çalışkan bir görüntü sergilerken zaman zaman kritik bölgelerdeki pas hatalarıyla belki de farkın ilk yarıda artmasını engelledi. Tam oyundan düştü derken attığı ve attırdığı gollerle kalitesini ortaya koydu.
Moussa Sow, gol atamamasına rağmen defansa yaptığı presle hem Kuyt'u, hem de geriden gelen Baroni'yi rahatlattı. Galibiyete önemli bir katkı sağladı.
Nihayetinde Fenerbahçe, bu akşam Avrupa Ligi'nde kazanırken bir önceki hafta Marsilya'ya son dakikada takılmasını da telafi etmiş oldu.
Şimdi ligde Beşiktaş derbisi var ve Fenerbahçe'nin bu maçı da mutlaka ama mutlaka kazanması gerekiyor.
Camiada, özellikle teknik ekibe karşı yükselen seslerin, ayyuka çıkmadan susturulması bu galibiyetten ve bundan sonraki seri galibiyetlerle birlikte iyi oyundan geçiyor zira.
Alex'in Fenerbahçe'den ayrılmasının üzerinden sadece 2 gün geçmesine rağmen kazanılan bu galibiyet, futbolcuların da teknik ekip çevresindeki birlikteliğinin en belirgin göstergesi.
Umarız bu birliktelik, uzun süreli devam eder.
Darısı diğer maçlara..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder