12 Eylül 2011 Pazartesi
Fenerbahçe : 1 - Orduspor : 0 (Spor Toto Süper Lig 1.hafta maçı) VE ŞAMPİYON SAHNE ALDI !!
"Ve şampiyon sahne aldı."
Böyle diyordu yayıncı kuruluşun maçı anlatan spikeri, maçın ilk düdüğü çaldığında..
"Bazılarına inat" şekilde hem de..
Yalanlarcasına hem de..
İnkâr edercesine hem de..
Milyonlarca "akıl sahibi" ve sağduyulu insanların sesini, canlı yayında aktarıyordu izleyicilerine..
Öyle değil miydi yoksa?
Geçen sezonun son 18 maçının 17 sini kazanan bu takım, 19.maçında da 18.galibiyetini aldı ve sezona "merhaba" dedi.
Saha içi dizilişte, geçen yılki kadrodan ciddi anlamda eksiklikleri ve değişiklikleri olan Fenerbahçe, sezona başlarken oyun anlamında sıkıntılı yanları olmasına rağmen, bildik özelliğini, yani "çok koşmasını" sahaya yansıttı. Her bölgede rakiple kıyasıya mücadele içerisine girerken, yine hedefinde "şampiyonluk" olduğunu dosta düşmana haykırdı.
Sezon öncesinde çıkartılan iğrenç dedikodulara alet olan Türkiye Futbol Federasyonu, ne gariptir ki uygulamalarıyla büyük bir çelişki içerisindedir.
Şampiyonlar Ligi'ne Fenerbahçe'yi gönderemeyen Federasyon, "formaya ay-yıldız" konulmasına ise izin veriyor..
Futbolla ilgilenen herkes bilir ki, "formadaki ay-yıldızın anlamı" TÜRKİYE'Yİ, AVRUPA'DA TEMSİL EDEN ŞAMPİYON TAKIMA VERİLEN BİR HAKTIR.
Siz, bir yandan Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden men edeceksiniz ama aynı Fenerbahçe'nin, "ay-yıldız" armalı forma ile sahaya çıkmasına müsaade edeceksiniz..
Bu ne yaman çelişki?
Maça gelecek olursak;
26 yıl sonra ilk defa Orduspor karşısına çıkan Fenerbahçe, yukarıda da söylediğimiz gibi geçen yılki kadrosundan ciddi anlamda eksiklerle başladı maça..
Defansında bildik dizilişinin çok ötesinde, Yobo-Bilica, Bekir-Ziegler dizilişi ile sahaya çıktı. Lugano'nun alışılmış hırsı, defansın göbeğinden rakibe izin verilmemesi, Santos'un ataklara katkısı, Gökhan Gönül'ün sahada ayak basmadık yer bırakmaması belki bu akşam yoktu ama yerlerine oynayan futbolcular da ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar.
Orduspor'un, maçın özellikle ilk yarısında Fatih Tekke ve Gosso ile girdiği net pozisyonlar, işte bu alışılmış Fenerbahçe savunmasının değişik isimlerden oluşması ve sahada ilk defa birbirleriyle bir maça çıkmalarından kaynaklandı. Ziegler'in savunmada diri, ataklara katılmakta ise çekingen tavrı, önünde oynayan Dia'nın savunma yapmayı sevmeden oynaması, göbekte oynayan Selçuk'un defansın içerisine gömülerek oynaması, buna karşılık ise ofansif olarak oynayan Baroni ile aralarında ciddi mesafeler oluşması gibi nedenlerden dolayı, ileride Alex ve Semih'in yeterli kadar topla buluşup tehlikeler geliştirmesine de engel oldu.
Aynı şekilde sağda Bekir ve Mehmet Topuz ikilisinin ataklara yön verme konusunda anlaşamaması, Bekir'in asla bir Gökhan Gönül gibi oynayamayışı, buna karşılık ise Mehmet Topuz'un çizgiyi yeterince kullanmaması veya alışkın olduğu Gökhan Gönül gibi bir bekten yoksun oynayarak tedirginlik içerisinde bulunması da, Fenerbahçe'nin geçen yıl en güçlü olduğu sağ kanadın yeterince işler olmamasına neden oldu.
Göbekte ise Baroni'nin ofansa yakın, Selçuk'un ise savunma görevini üstlenerek oynadığını gördük. Zaten Baroni'nin attığı gol de bu oyun anlayışının getirdiği bir sonuç.
Alex, bildiğimiz Alex..
Top, ayağına geldiği her pozisyonda takımı ileriye taşıyan, topu dinlendiren, rakibi oyalayan ve yine hiç beklenmedik zamanlarda hiç beklenmedik asist ve şutlarıyla maça heyecan getiren isimlerin başında geliyordu.
Semih Şentürk'ün, defans içerisinde yanlız kalması, sprintir özelliğinin olmaması nedeniyle fazla etkili olamayışı da Fenerbahçe'nin skoru artırmasına engel oldu.
Sonradan oyuna giren yeni transfer Henri, zamanla takıma adapte olacak gibi görünüyor. Özellikle Fenerbahçe deplasmanda oynarken, Henri'nin takıma katkısı çok fazla olacaktır diye düşünüyoruz.. Geniş alanda etkili ve sprintir özelliği olan bir futbolcu..
Nihayetinde Fenerbahçe, bıraktığı yerden devam ediyor..
"Taraftarsız" olarak oynatılan bu maç, aslında birçok staddaki taraftar denen insan topluluğunun çok ötesinde sahaya kadar yansıtılan tezahüratlarla birlikte aslında seyircili bir maç gibi oynandı. Zira Fenerbahçe taraftarı, stad çevresinde öyle bir kalabalıkla maça yüklendi ki, adeta kendileri de o stad içerisindeymiş gibi bir hava kattılar maça.. İşte Fenerbahçe taraftarının büyüklüğünü bir kez daha bütün dosta-düşmana gösterdiler.. Kendilerine ceza kesenlere inat şekilde hem de..
Hakem Yunus Yıldırım'a gelince;
Yılların bildik Yunus Yıldırım'ı işte..
Caner Erkin'in ceza sahası sol köşesinde düşürülmesine devam kararı veren Yunus Yıldırım, maçın son dakikasında ise hemen hemen aynı pozisyonda, Fenerbahçe ceza sahası sağ köşesindeki Ordusporlu futbolcuya Mehmet Topuz'un yaptığı müdahaleye ise faul kararı verdi. Birbiriyle çelişen iki kararı veren bir hakem, "iyi bir hakem değildir." Ki Yunus Yıldırım, bu tarz kararları çok veren bir hakemdir.
Sonuç olarak Fenerbahçe, sezona galibiyetle başladı. Rakiplerinin haftayı puansız kapattığı bir haftada, yine hedefinde şampiyonluk olduğunu gösterdi. Hatta bu sezon, kazanılacak şampiyonluk, bazılarına "asrın kapağı" olabilecek niteliktedir.
Darısı önüzümdeki haftalara..
STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Yunus Yıldırım, Baki Tuncay Akkın, Mustafa Emre Eyisoy
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Bekir İrtegün, Bilica, Yobo, Ziegler, Cristian, Selçuk Şahin, Mehmet Topuz, Dia (Bienvenu dk. 64), Alex, Semih Şentürk (Caner dk. 64)
ORDUSPOR: Fornezzi, Garcia, Emre Özkan (Selçuk Şahin dk. 83), Sedat Bayrak, Yalçın Ayhan, Onur Tuncer (İrfan dk. 76), Gosso, Culio, Dalmat (Ribeiro dk. 71), Fatih Tekke , Stancu
GOL: Cristian (dk. 31)
SARI KARTLAR: Dalmat, Sedat (Orduspor), Ziegler, Bilica (Orduspor)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder