
Fenerbahçe, ligin ikinci yarısındaki gözle görülür çıkışını Kayserispor maçında da gösterdi.
Ligin ikinci yarısındaki ilk 4 haftadaki en önemli maçlardan birisiydi Kayserispor maçı. Olası galibiyet durumunda Fenerbahçe, lig sıralamasının 3.sırasından aşağıdaki takımları kendi kaderleriyle başbaşa bırakacak ve çok önemli bir avantaj elde edecekti. Zira Bursaspor'un puan kaybetmesi ve Saraçoğlu'nda oynayacağı Bursaspor maçı da düşünülecek olursa, Fenerbahçe için liderlik haftaları hiç te uzak değil. Yeter ki bütün maçlarda bu istek ve arzu tekrarlasın.
Klasik defans dörtlüsüyle maça başlayan Fenerbahçe'de, Yobo ve Lugano'nun uyumlu futbolları defansta hata yapılmasının da önüne geçmiş durumda. Ligin ilk yarısında yapılan defans hataları en asgariye indirilmiş durumda. Öyle ki maçın ikinci yarısında Kayserispor'un Fenerbahçe kalesine attığı tek bir şut dahi yok. (kaleyi bulan)
Lugano'nun sarı kart sınırında olmasının da etkisiyle dikkatli futbolunun yanısıra rakibi karşılamada yine gözüpek davranması, rakibin pozisyonlarının başlamadan bitmesine neden oldu. Maçın ikinci yarısında attığı gol ise, artık bir Lugano klasiği.
Lugano ile birlikte oynayan Yobo ise, Fenerbahçe'nin defanstan topla çıkışlarında yaptığı akıl dolu ve soğukkanlı paslarla, orta saha oyuncularının mücadeleye girmeden topa sahip olmalarına neden olurken, aynı zamanda rakibi karşılamada ve beklerin kademelerine girmedeki ustalığı, Fenerbahçe'nin ligin ikinci yarısındaki defans anlamında düşünce değişikliğine gittiğinin de göstergesi ve sebebidir.
Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz ikilisi, gün geçtikçe o kadar birbirlerini tamamlıyorlar ki, artık bu ikili için yorum yapmak çok gereksiz bize göre. Bu akşam da yine mükemmel oynadılar, önlü arkalı oyunları, pas alışverişleri, rakibe karşı pozisyon almaları sonrası, Fenerbahçe'nin en sorunsuz bölgesinin de sağ kanat olduğu düşüncesine sevketmektedir izleyenleri.
Ander Santos'un ise son haftalarda artan performansının yanısıra ligin ilk yarısındaki umursamaz futbolunun yerine getirdiği sorumluluk duygusunu yetenekleriyle birleştirmesi neticesinde bu günkü Andre Santos'u izlettiriyor futbol izleyicisine. Ancak bu maçın 58.dakikasında yapmış olduğu fahiş pas hatası, bir anda Kayserispor'un Fenerbahçe defansının arkasına 3 adamla ani bir atak yapmasına neden olurken, daha 1 dakika önce sağ kanatta rakibe basan ve topu taca atan Selçuk Şahin, bu defa da 50 metrelik depar atarak sol çizgide rakibin pozisyonunu bozdu ve topu önündeki İssiar Dia'ya gönderdi, Dia'nın atağıda top kornere çıktı ve arkasından da Fenerbahçe'nin ikinci golü geldi. Yani golden önce Selçuk'un muhteşem bir müdahalesi var. (Maçın tekrarını izleme fırsatı bulanlar, bu pozisyona özellikle dikkat etsinler.)
Emre Belözoğlu'nun yokluğunda takımı ileri taşıma görevini de üstlenen Selçuk Şahin, haftalar ilerledikçe futbolunu daha üst seviyeye taşıma gayreti içerisinde. Hakkında yapılan her türlü olumsuz yoruma kulaklarını tıkayan ve sadece işine yoğunlaşan Selçuk, bu akşam yine "cesur" oynadı. Pozisyonlarda hata yapmaktan korkmadı, rakibe pres yaptı, top aldı, zaman zaman "ince işçilikler" yaptı, arkadaşlarının kademesine girdi. Kısacası bir önliberonun yapması gereken bütün işleri yaptı Selçuk ve gecenin en başarılı isimlerinden birisi oldu.
Maçın ilk yarısında Dia müthiş deparlarıyla yine rakibin sağ kanadını felç ederken, Fenerbahçe'yi de rakip sahada tutan isimlerin başında geliyordu. Ancak Dia'daki en büyük eksiklik, gol pozisyonlarındaki aşırı savrukluğu. Zaten bu eksiğini de giderirse Dia'yı Türkiye'de tutmak çok zor. Zira böylesine kısa mesafede hızlanan ve 3-5 saniyede rakip kaleye inen çok az futbolcu vardır.
Alex De Souza, Kayserispor maçında forvet arkası oyuncusundan ziyade sanki bir orta saha-ön libero ve kanat oyuncusu gibi maç içerisinde sürekli gezdi, kendisinden görmeye alışkın olmadığımız görüntüler sergilerken rakibe yatarak ayağından top bile aldı, pres yaptı. Hatta ve hatta bir pozisyonda defansa gelerek oyunu oradan kurdu.
Haftalardır takımda olmayan Özer'in özellikle ilk goldeki baskısı, Özer için artı bir moral olmuştur düşüncesindeyiz. Zira maç içerisinde fazla görünmese de bütün iyi niyetiyle oynamaya gayret etti, zaman zaman pas hataları yapsa da yine de Alex'i rahatlatıcı pas alışverişleriyle ön plana çıktı. Zaten Özer'in en büyük eksikliği de burada. Kendisine Alex'i örnek alması güzel ancak Alex'in rolüne soyunması Özer için henüz erken. Futbolu basit oynasa, Özer daha da çabuk gelişim içerisine girecektir ve Alex'in işte son dönemlerini yaşadığı dönemlerde gerçek manada veliahtı olacaktır. Çünkü Özer'de bu kabiliyet var. Yeter ki futbolu basit oynasın.
Son 3 haftada 3 golle oynayan Mamadou Niang, tıpkı ligin ilk yarısındaki gibi golleri sıramalasının yanısıra zaman zaman kanatlara yaptığı boş koşular ve O'nun boşalttığı alana orta saha oyuncularının girmesi neticesiyle de rakip defansın dengesini bozma gayretleri, Niang'ın artısıydı. Ancak maçın ikinci yarısında Alex'in attığı 2 muhteşem pası değerlendirememesi de farkın açılmasına engeldi.
Kısacası Fenerbahçe, ligin ilk yarısındaki defans hatalarını en asgariye indirdiği için ikinci yarıdaki 4 maçın 4 ünü de kazandı. Futbol, önce defanstan başlar ilkesinden hareketle, Fenerbahçe defansta hata yapmazsa zaten maçın favorisidir. Çünkü maçı çevirecek oyuncular Fenerbahçe'de çok fazla. Türkiye'de hiç bir takımda olmayan "takım oyuncusu" fazlalığı ve bireysel yetenekteki tartışılmaz üstünlüğü, zaten Fenerbahçe'yi diğer takımların önüne çıkartıyor.
Şimdi önümüzde çok kritik bir derbi maçı var. Fenerbahçe'nin bu oyun formatı içerisinde Beşiktaş'ı mağlup etmesi gayet normaldir. Yeter ki Beşiktaş, son haftalardaki adına "ofansif" dedikleri (!) futbolunu oynasın. Rakip defansın arkasına atılacak her uzun topta Fenerbahçe, bol pozisyona girecektir. Fenerbahçe'nin rakip sahada maçı "kaybetmemesi" önemlidir şampiyonluk yolunda. UEFA yorgunu Beşiktaş'ın ise "taraftarıyla" barışma ve "tribüne oynama" sebebiyle bu maça ayrı bir önem vereceği muhakkak. Zira onlar için ligin kalan 13 haftasında sadece ve sadece Fenerbahçe maçıdır "mutlak kazanılması" gereken maç. Diğer maçlar olsa da olur, olmasa da olur.. Özellikle de son haftalardaki yönetici beyanatları da bu maça ne kadar önem vereceklerinin ayrı bir göstergesidir. Böylesine kritik bir ortamda Fenerbahçe'nin maçı "kaybetmemesi" bile şampiyonluk yolunda çok önemlidir. Kaldı ki sözümüzün başında da olduğu gibi normal şartlarda maçın favorisi Beşiktaş değil, Fenerbahçe'dir.
Fenerbahçe, adım adım, her maçı ayrı bir final olarak gördüğü takdirde kazanmaya devam edecektir ve şampiyonluk asla uzak değildir.
Darısı önümüdeki haftaya..
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Fırat Aydınus, Aleks Taşçıoğlu, Orkun Aktaş
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Lugano, Yobo, Andre Santos, Özer (Dk. 76 Semih), Mehmet Topuz (Dk. 89 Bekir), Selçuk, Dia (Dk. 61 Cristian), Alex, Niang
Kayserispor: Volkan Babacan, Hamza, Serdar, Amisulashvili, Hasan Ali, Amrabat, Selim Teber, Abdullah, Santana (Dk. 32 Semih), Karım Ziani, Zalayeta (Dk. 55 Kujovic)
Goller: Dk. 3 Niang, Dk. 60 Lugano (Fenerbahçe)
Sarı Kartlar: Dk. 2 Serdar, Dk. 53 Hamza, Dk. 84 Semih (Kayserispor), Dk. 58 Andre Santos, Dk. 90 artı 2 Bekir (Fenerbahçe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder