13 Mayıs 2012 Pazar

Can sağlığı nedir ki, kupa zevki yanında?


Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesi insanları yaralamıyor..


Fenerbahçe'nin, ezeli rakibi karşısında ortaya koyduğu futbol da insanları düşündürtmüyor zerre kadar..

Bu sezon, her anıyla, her dakikası ve her haftasıyla asla ve asla unutulmayacak yegane sezon olarak tarihe şimdiden kazındı..

Sezon öncesinde başlatılan karalama ve linç kampanyalarıyla, "itirafçı diye iftiracıların" kahraman yapıldığı bir ortamıyla, hemen her hafta atılan onca yalan manşetin içerisinde kendisini ifade ve aklama gayretinde olan bir camianın adeta cansiparene çırpınışlarıyla, hepsinden de öte özgürlüğünden 316 gündür yoksun olan insanların, haksızlıklar karşısında kendilerini savunma haklarını bile tam anlamıyla yerine getiremeyişleriyle adeta kara bir leke olarak hafızalarımızda çok yeni..

Yine sezon öncesinde, Niangıyla, Luganosuyla, Santosuyla, Emenikesiyle imrenilecek bir takım görüntüsü veren Fenerbahçe'nin, daha sezona başlamadan çok önemli silahlarını kaybederek, "kaybettirilerek" sezona başlamasını sağlayan, bütün bunlar yetmezmiş gibi Şampiyonlar Ligi'ne "göndertmeyerek" büyük bir maddi kayba neden olan "gizli güçlerin" yaktığı "ateşe üflemek" yerine "benzin dökenlerin" bugün geldiğimiz ortamda neden o canhıraş gayretlerini "ince ince" işlediklerini çok net bir şekilde görmekteyiz..

Kadro yapısı olarak geçen sezonun çok çok gerisindeki bir Fenerbahçe'nin bile, sezon sonunda her iki kupada da finalde olması büyük bir başarıdır ve bunda hemen hemen herkes hemfikirdir futbol adına..

İşte böylesi bir ortamda kaybedilen şampiyonluktan hemen sonra Kadıköy'de "tahrik" ve "kışkırtmayla" yaşanan olaylar sonrasında, İstanbul'un en merkezi bölgesinde "binlerce" kişi, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın "tribün girişlerinde" mahsur kalırken, yukarıdan polis helikopterleri bu kişilerin üzerine "biber gazı" sıkmakla "meşguldü."

Bir şekilde sokağa çıkıp evlerine gitme gayreti içerisinde olan taraftarlara ise bu defa aşağıdaki ekipler tarafından tazyikli su ve biber gazıyla yine aynı muamele yapılırken, ortaya gerçekten de vahim bir tablo çıkıyordu..

Stad içerisinde maç bittikten sonra tribünlerden sahaya en ufak bir müdahale olmadığı, maçı statta izleyen herkesin malumudur..

Dışarıya "aksettirilen" görüntülerin aksine, stat içerisinde en ufak bir olay yaşanmazken, Telekom Tribün önünde başlayan gerginlik sonrası polisin orantısız güç kullanmasından kaynaklanan bazı hadiseler yaşanmış, bunun neticesinde de insanların kendilerini "koruma" adına bazı karşı koyuşları da birer gerçektir..

İşte böylesi bir ortamda yaşananları, "canlı" haber olarak ekranlarına taşıyanlar, maalesef ki stad ve çevresinde yaralanan kişileri atlayarak, "sadece" polislerin yaralandığını ve araçlarının hasar gördüğünü ülke kamuoyuna aktararak, asıl büyük vebali işlemişlerdir..

Maçtan yaklaşık 2 saat sonra ortaya çıkan kupa krizini önleme adına yürütülen diyaloglar neticesinde, "ülke yönetimi" de seferber edilmiş ve bu kriz, "tatlıya" bağlanmıştı..

Dışarıda yaşanan o kadar vahşete rağmen hem de.. Tabi ki çözüme bağlanacaktı bu kriz..

İnsanların canı, "bir kupadan" daha değersizdi onlar için..

İnsanların sağlığı, "bir törenden" daha değersizdi onlar için..

Öyle ya, Kadıköy'e kupa almaya gelen "şehrin diğer yakasındaki" insanlar, "bu ülkenin birinci sınıf" vatandaşlarıyken, sokaklarda biber gazı yiyenler "ikinci sınıf kompartımanda" yolculuk yapıyorlardı..

Onlar, bu ülkeye vergi vermiyorlardı..

Onlar, bu ülkede işletme sahibi değillerdi..

Onlar, bu ülkede eğitim görmüyorlardı..

Onlar, bu ülke nüfusu ve vatandaşlığına tabi değillerdi..

"Bir telefonla kupa krizine el koyan güçler, yine bir telefonla bu vahşetin ortasında kalan vatandaşlarının can güvenliğini sağlayamaz mıydı" diye de sorası geliyor insanın kendisine..

Sezon, Fenerbahçeliler için ne kadar vahşetle başladıysa o kadar büyük bir vahşetle de sona erdi..

Sona erdi ermesine de, peki bu camia fertlerinden hangisi veya kaçı, bu sisteme biat etme noktasına geldi?

İşte asıl sorulması gereken soru budur belki de..

Cevabını biz bilsek bile..

Vesselam..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder