
Hey sizler!
Sağcılar, solcular, futbolcular.. Herşeyi bilenler, bilmeyenler, başoyuncular, figüranlar.. İki cümleyi bir araya getiremeyenler. Koşanlar, yürüyenler, aksayanlar. Her pozisyonda haramı hak sayanlar, adaleti yok sayanlar. Kargadan başka kuş, paradan başka düş bilmeyenler..
***
Hey sizler! Ekran başında her pozisyona bulaşanlar. Dille doyuma ulaşanlar. Abazanlar, kalpazanlar, konuştukça azanlar. Akraba evliliğinden yorumcu doğanlar, adaleti bir kaşık suda boğanlar. Yalanın antenleri, yönetici bültenleri. Kapitaller, italikler, dik başlılar, eğikler. Tilkiler, domuzlar, geyikler..
***
Hey sizler! Parayı verenin düdüğünü çalanlar. Futbolcunun ekmeğini, kulüplerin emeğini çalanlar. Kirli eller, temiz eller, müptezeller. Çoğalanlar, azanlar, kontrolünü kaybettikçe kazananlar. Yanlar, başlar, ortalar. Cinayetleriyle birikenler, gözlerine gözlük, yüreklerine vicdan gerekenler..
***
Hey sizler! Hakem eskileri, futbolcu hurdaları, yazanlar, çizenler. Çamurlu ayakkabılarıyla çiçekleri ezenler. Yöneticilerin koltukaltında gezenler, küçücük ekranı kocaman gerdanıyla kaplayanlar. İftiracılar, itirafçılar. Salaklar, asalaklar. Sızıp kusanlar, kızıp konuşamayanlar..
***
Hey sizler! Avanta yedikçe semirenler, şerefi, haysiyeti kemirenler. Başkanlardan maaşçılar, sallabaşçılar. Gözlerini yumup ağzını açanlar, konuşurken tükrük saçanlar. Acemiler, kartlar, pankartlarla teşhir edilenler. Önsözler, bikini uzmanları. Ekranda sözü geçen hergeleler, karanlık gölgeler, kurtarılmış bölgeler..
***
Hey sizler! Naklen yayıncılar, bantçılar, rantçılar.. Borçlular, alacaklılar, kafadanbacaklılar. Egoistler, teröristler, kapitalistler. Pozisyona bu kadar yakın olup, adaletin bu kadar uzağında kalanlar. Doğuştan sinirlerini aldıranlar, kan dökülürken şerefe kadeh kaldıranlar..
***
Hey sizler! Diktatörler, krallar, soytarılar, paçozlar. Şahlar, padişahlar. Çeteler, sahte reçeteler, sümüklü peçeteler. Altına kaçırdıkları cümlelerin üzerinde tepinenler. Leşler, kalleşler, sözde kardeşler. Hapçılar, standapçılar, güldüren adamlar, öldüren adamlar..
***
Hey sizler! Tanıklar, sanıklar, her taşın altından çıkan uyanıklar. Kuru canlar, şişko canlar, solucanlar. Bakanlar, bakmayanlar. Özneniz, fiiliniz, cümleniz. Şöhretiniz ve apoletinizi gururla göğsünüze takınız:
Yakıp yıktınız futbol alemini. Kıçınıza kına yakınız.
Hakkı Yalçın
***
Yukarıdaki satırlar, Hakkı Yalçın'a ait..
Şimdi bu satırların ışığında bazı noktaları seslice bir kez daha düşünelim.
Türk futbolunda son yıllarda yaşanan büyük atılımın yanında, müthiş bir "rant ekonomisi de" oluşmakta aynı zamanda..
Geçtiğimiz sezonun, önceki sezonlardan başka bir farkı da vardı aynı zamanda..
Fenerbahçe'nin sezona kötü başlamasıyla birlikte, takım ve camia içerisinde estirilmeye "çalışılan" "sun'i gündemler" çabukça bertaraf edilmiş ve sağduyu hakim olmuştu Fenerbahçe tribünleri ve bünyesinde..
İstediklerine ulaşamayan "malum odaklar ve güçler" bu defa hakemler üzerinden Fenerbahçe'ye yüklenmeye başladılar..
Üstelik te hemen her maçta aleyhte yapılan hakem hatalarına rağmen..
Sezonun 2.haftasında Trabzon'da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçında Bünyamin Gezer'in Trabzonspor lehine çaldığı penaltı pozisyonunun hemen hemen aynısında Niang'ı "görmezden gelmesi" Kayseri'de oynanan Kayserispor-Trabzonspor maçında Kayserispor'un son dakika golünü "görmeyen" ve maçı 0-0 a "bağlayan" hakemin de Bünyamin Gezer olması, "tesadüftü" belki de..
Veya Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe-Gaziantepspor maçında Hüseyin Göçek'in "rekora koşması" Fenerbahçe'nin tam 3 net penaltısını "çalmaması" veya başka bir ifadeyle "çalması", yine Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe-Bursaspor maçında Kuddusi Müftüoğlu'nun Semih Şentürk ve Andre Santos'a yapılan çok net iki penaltıyı "görmemesi" de "tesadüftü" belki de..
Bütün sezon incelendiği zaman her takımın lehinde ve aleyhinde yaşanan hakem hatalarını, "nalıncı keseri" gibi kendisine yontanlar, Fenerbahçe-Kayserispor maçında Kayserispor kalecisi Volkan Babacan'ın "şanssız şekilde" topu takım arkadaşına atmak isterken Fenerbahçe forvetlerine atması sonucu yenilen gole "içerleyenler", maç sonunda ne demişlerdi?
Volkan Babacan'ı "şikeci" diye suçlamamışlar mıydı "kinayeli" bir şekilde..
Veya hak tecelli etmemiş miydi 3 hafta sonra Trabzon'da?
Trabzonspor-Kayserispor maçında bu defa kalede olan Süleymanou'nun, tıpkı Volkan Babacan gibi kendi ayağındaki topu Trabzonsporlu Jaja'nın önüne atması sonucu Kayserispor golü yememiş miydi?
Fenerbahçe maçında yapılan hata neticesinde, futbolcuların namus ve şereflerini gündeme getirenler, Süleymanou'nun pozisyonu sonrası ise "ben Volkan Babacan'ın pozisyonun şaka yapmıştım" diyerek "şakacı" olmamışlar mıydı yoksa?
Hemen her sezon sonunda taraftarını sokağa dökenler, Federasyon binasına yürütenler, bu sezon da aynı şarkıyı söylemediler mi veya?
2004-05 sezonunda Fenerbahçe-Trabzonspor maçında, hakem Cem Papila'yı darağacına çıkartanlar, o sezon Trabzon'da siyasi parti mitinglerini aratmayacak şekilde şaşaalı bir şekilde nümayiş düzenlemediler mi?
Hemen bir sonraki sezon, bu defa İstanbul'da aynı yürüyüşü görmüştük "aynı camia" tarafından..
Alışkanlık yapmış olmalı ki, bu sezon işi daha da ileriye götürdüler, bu defa İstanbul'un göbeğinde, İstiklal Caddesi'nde "eylem" yaptılar, "sevgilerinin tezahüründen" olsa gerek..
Aziz Yıldırım'ı "hakem odası bastı" diye "itham" edenler, ne gariptir ki Tahkim Kurulu ve PFDK Başkanlarını "ayrı ayrı" medya önünde "çitilediler." Hızlarını alamadılar bir türlü.. Bu defa liglerin tescil edilmemesini istediler.. Gerekçe olarak ta "bir delinin" bile yapmayacağı şekilde "delilli" şike teklifini iddia ettiler..
Böylesine çetrefelli, böylesine ahbap-çavuş ilişkilerinin yaşandığı, yalaşma ve yılışmanın had safhada olduğu, "kanka takımların" türediği, "tribün oligarşisinin" neredeyse "hiyerarşik" düzenen sokulduğu, astlar ve üstlerin çokça ve bolca göründüğü, "medya baronlarının" kendi dergâhlarında "fesat ayinleri" tertiplediği ve bu ayinlerde yaşananların ertesi günü sütunlarında "tefrika" edildiği, "2 HU'dan" halen "aktif olanının" her hafta "Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe" kâbusları gördüğü bir sezonu daha sonlandırdık..
Sezon bitti bitmesine ama "yaygaralar" bitmesi..
Ancak bizler biliyoruz ki, bu sezonlar, hiç bitmeyecek ve önümüzdeki sezonlarda da perde, kaldığı yerden yeniden açılacak..
"Sadece figuranları" değişecek..
"Sahnesi" farklı olacak..
Ama "senaristleri" de aynı olacak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder