Son günlerde Türkiye'de yeni bir "çadır tiyatrosu" oynanmaya başladı.
Bütün meddahlar toplandı, kendilerine gerçek ve hakkın savunucusu yaftası yapıştırarak hem de.
Geçmişlerindeki kara lekeleri, 6-0 ları, 8-0 ları, şampiyonluk denen apoleti bir camiadan alıp diğerine kendi elleriyle verdikleri yetmezmiş gibi, haketmedikleri halde nasıl bu ligin takımı olduklarını da gördük "netekim."
İktidar ve ihtirasın ortak kullanım alanlarından aldıkları güçle ayakta kalmaya çalışanlar, kendi ikballeri uğruna Türk futbolunu bir kaosa sürüklemekten asla yüksüntü duymayanlar, "güç birleştirme" adına legal olmayan durumları çok ta mübah ve makulmüş gibi kabul edip sunanlar, bugün maalesef ki Türkiye'de son haftalarına girdiğimiz ligin de üzerine bir karalama kampanyası ile gölge düşürmenin "figüranı" olmaktan hicap ta duymamaktadırlar.
Rekabet ortamında gerçekleşmesi gereken bir lige, sözümona "kardeşlik kavramını" getirenler kendi tribünlerinde her türlü kavganın ve gürültünün izahını nasıl yapacaklardır?
Bir ülkenin başkenti olan şehrin bütün imkanlarını kendi ikbal ve izzetleri için har vurup harman savuranlar, geçmişte yaşanan uygulamaları çok ta masumane açıklayanlar, şimdi de bir kardeşlik türküsü söylemektedirler, yerseniz tabi.
Ayhan Atalay isminde daha önce belki de çevresi haricinde hiç bir vatandaşın tanımadığı bir kişi, bugün ülke gündemini hezeyanlarıyla tayin edebiliyorsa eğer, bu durum aslında bu ülkenin siyaset, sosyal, ekonomik, sportif, hülasa bütün alanlardaki kaypak zeminindeki değişkenlerden güç alarak yarınları etkilemek adına her türlü "iftirayı" itiraf olarak sunma şarlatanlığından başka birşey değildir.
Geçtiğimiz yıl Ankara'da oynanan Ankaragücü-Fenerbahçe maçı öncesi maça atanan Halis Özkahya ismi üzerine de aynı spekülasyonları yapıp maçın hakemini değiştirten de bu zihniyetin perde arkasındaki "Aydın"lık güçlerdir. Nasıl aydınlık oluyorsa eğer?
Camiaların kuruluş yıllarının eski olması, büyüklüklerine delalet olamayacağı gibi bazı camialarda bu durum "köhnemişlik" olarak ta izah edilebilir.
Oynanmasına daha 15 gün olan bir maçtan önce böylesine gerçeklerle bağdaşmayacak, realiteden uzak, doğrulara ters, dahası insan ahlakına aykırı bu iftiraları, Fenerbahçe camiası daha önce çok yaşadı, çok muhatap oldu. Ancak hiçbirisinde yıkılmadığı gibi bu durum karşısında da dimdik ayakta kalmayı bilecektir ve kalacaktır da.
Kendi yazdıkları senaryolara inananlar, yazımızın başında da söylediğimiz gibi sadece çadır tiyatrolarındaki kötü birer meddah olarak hatırlanacaklardır.
Fenerbahçe'nin 100 yıl boyunca gergef gergef işlediği nur hüzmesi ve "Fener" i bile, maalesef ki bu köhne "Gecekondu" yu aydınlatmaya yetmeyecektir.
Şanslarına küssünler.
28 Nisan 2010 Çarşamba
21 Nisan 2010 Çarşamba
Gömün gömebildiğiniz kadar...
Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı'nın, Turkcell Süper Lig'in 30.haftasında Beşiktaş ile oynadığı maçtan, kısır futbola rağmen galip ayrılmasının ardından Türkiye'de yeni bir furya başladı.
Kendi ayıplarını, "Bilica çukurlarına" gömmek isteyen ve "ağzı olan herkes" bu konuda ahkam kesim hüküm vermeyi, bir insanlık görevi olarak addettiler kendilerine.
Görev biçtiler hükümsüz olan bütün davalarından giydikleri mahkumiyetlere rağmen.
Değer biçtiler bütün değersizliklerine rağmen.
Geçmişte yaşananları ve bu ülkede futbol adına yaşanan bütün rezaletleri görmezden gelenler, Mustafa Denizli'nin sahaya 8 savunmacı ile çıkmasını sorgulayacakları yerde, bu yanlışlarını Saraçoğlu'nda kendileri için "açılan çukura" gömme cihetine gitmişlerdir.
Bilica o çukuru, belki farkına varmadan kazdı ama Türk futbolu için aslında çok faydalı bir görevde bulundu. Türkiye'de yaşanan ve yaşayan bütün pislikleri, gözleri renk aşkına kör olan bedenleri, gerçeklere kapalı ve mühürlü kalpleri, hakikati iz'an edemeyecek zihinleri, hülasa bütün gereksizleri hiç çıkmamacasına derinlere gömmek için bir fırsattır o çukur.
Kendilerine sanatçı kimliğini alarak her türlü legal olmayan davranışı hayatlarına mübah kılanlar da bu zümreye dahildir mutlaka ki.
Bu kişilerden birisi de ismine Haldun Boysan denen ve kendisini halen oynadığı dizinin etkisinden kurtaramayan "Vadi mafyası" tiplemesiyle etkisinde kaldığı rolünü gerçek hayata uyarlayan ve "racon kesme" yönünü tercih eden zattır.
Zat diyoruz ama gerçek zatlara da hakaret ettiğimizi peşinen kabul ediyoruz.
Bir kulübün resmi yayın organı sayılacak bir radyo kanalında taraftara şirin gözükme adına popülist söylemlerini ağza alınmayacak galiz küfürlerle adeta "süsleyen", üstelik canlı yayında olmasına rağmen bu ülkenin futbol değerlerine ve ezeli rekabete ihanet edercesine yaptığı böylesine seviyesiz bir davranış karşısında bilmelidir ki, bu ülkede "Polatlar ve Mematiler" sadece dizilerde değildir, gerçek hayatın taa merkezindedir.
İsmine ve tabelasına, renkleri ve misyonlarına bakmaksızın bu ülkede teşekkül eden camiaların hiçbirisine böylesine aleni bir saygısızlığı, bu ülke daha önce yaşamadı, şahit olmadı. Dahası bu tarz hareketleri mazur ve münferit görenler, bu günden sonra hep bahsettikleri ve övündükleri o etik değerleri, "Hakkı" ile savunamayacakları gibi "Şeref" i ile de yarınlara yürüyemeyeceklerdir.
Yazımızın başında dedik ya;
Saraçoğlu'nda açılan o çukur, aslında bu zihniyet içindir ve isabet olmuştur.
Gömün gömebildiğiniz kadar..
Kendi ayıplarını, "Bilica çukurlarına" gömmek isteyen ve "ağzı olan herkes" bu konuda ahkam kesim hüküm vermeyi, bir insanlık görevi olarak addettiler kendilerine.
Görev biçtiler hükümsüz olan bütün davalarından giydikleri mahkumiyetlere rağmen.
Değer biçtiler bütün değersizliklerine rağmen.
Geçmişte yaşananları ve bu ülkede futbol adına yaşanan bütün rezaletleri görmezden gelenler, Mustafa Denizli'nin sahaya 8 savunmacı ile çıkmasını sorgulayacakları yerde, bu yanlışlarını Saraçoğlu'nda kendileri için "açılan çukura" gömme cihetine gitmişlerdir.
Bilica o çukuru, belki farkına varmadan kazdı ama Türk futbolu için aslında çok faydalı bir görevde bulundu. Türkiye'de yaşanan ve yaşayan bütün pislikleri, gözleri renk aşkına kör olan bedenleri, gerçeklere kapalı ve mühürlü kalpleri, hakikati iz'an edemeyecek zihinleri, hülasa bütün gereksizleri hiç çıkmamacasına derinlere gömmek için bir fırsattır o çukur.
Kendilerine sanatçı kimliğini alarak her türlü legal olmayan davranışı hayatlarına mübah kılanlar da bu zümreye dahildir mutlaka ki.
Bu kişilerden birisi de ismine Haldun Boysan denen ve kendisini halen oynadığı dizinin etkisinden kurtaramayan "Vadi mafyası" tiplemesiyle etkisinde kaldığı rolünü gerçek hayata uyarlayan ve "racon kesme" yönünü tercih eden zattır.
Zat diyoruz ama gerçek zatlara da hakaret ettiğimizi peşinen kabul ediyoruz.
Bir kulübün resmi yayın organı sayılacak bir radyo kanalında taraftara şirin gözükme adına popülist söylemlerini ağza alınmayacak galiz küfürlerle adeta "süsleyen", üstelik canlı yayında olmasına rağmen bu ülkenin futbol değerlerine ve ezeli rekabete ihanet edercesine yaptığı böylesine seviyesiz bir davranış karşısında bilmelidir ki, bu ülkede "Polatlar ve Mematiler" sadece dizilerde değildir, gerçek hayatın taa merkezindedir.
İsmine ve tabelasına, renkleri ve misyonlarına bakmaksızın bu ülkede teşekkül eden camiaların hiçbirisine böylesine aleni bir saygısızlığı, bu ülke daha önce yaşamadı, şahit olmadı. Dahası bu tarz hareketleri mazur ve münferit görenler, bu günden sonra hep bahsettikleri ve övündükleri o etik değerleri, "Hakkı" ile savunamayacakları gibi "Şeref" i ile de yarınlara yürüyemeyeceklerdir.
Yazımızın başında dedik ya;
Saraçoğlu'nda açılan o çukur, aslında bu zihniyet içindir ve isabet olmuştur.
Gömün gömebildiğiniz kadar..
15 Nisan 2010 Perşembe
Fenerbahçe kadroları, şanlı tarihi yazanlar (1907 den 2010'a)
Fenerbahçe..
100 yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin en popüler, en katılımcı ve en büyük kulübü olmasına neden olan yıldızları, kahramanları ve başarılarıyla ülke insanının gönlünde haklı bir nedenle ayrı bir yere sahip ender camiaların en önde geleni.
Peki Fenerbahçe'yi kitlelere bu kadar sevdiren ünlü isimlerle birlikte isimsiz kahramanların yeraldığı kadrolar hangileriydi?
Bu sayfada işte bu 100 yıllık şanlı tarihi yazan efsane kadroları bulacaksınız..
1909
1911-12
1913-14
1918
1920-21
1921-22
1922-23
1923-24
1925-26
1925-27
1926-27
1929-30
1932-33
1934-35
1935-36
1938-39
1940
1942-43
1943-44
1945
1946
1946-47
1947-48
1948-49
1949-50
1951
1952-53
1953
1953-54
1954-55
1955-56
1956-57
1957-58
1958
1958-59
1959-60
1960-61
1963-64
1964-65
1966-67
1967-68
1969
1969-70
1971
1973-74
1974-75
1975-76
1977-78
1979-80
1980-81
1982
1982-83
1984-85
1985-86
1986-87
1987-88
1988-89
1990-91
1991-92
1993-94
1994-95
1995-96
1996-97
1997-1998
1998-99
2000-01
2001-02
2002-03
2003-04
2004-05
2005-06
2006-07
2007-08
2008-09
2009-10
100 yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin en popüler, en katılımcı ve en büyük kulübü olmasına neden olan yıldızları, kahramanları ve başarılarıyla ülke insanının gönlünde haklı bir nedenle ayrı bir yere sahip ender camiaların en önde geleni.
Peki Fenerbahçe'yi kitlelere bu kadar sevdiren ünlü isimlerle birlikte isimsiz kahramanların yeraldığı kadrolar hangileriydi?
Bu sayfada işte bu 100 yıllık şanlı tarihi yazan efsane kadroları bulacaksınız..
1909
1911-12
1913-14
1918
1920-21
1921-22
1922-23
1923-24
1925-26
1925-27
1926-27
1929-30
1932-33
1934-35
1935-36
1938-39
1940
1942-43
1943-44
1945
1946
1946-47
1947-48
1948-49
1949-50
1951
1952-53
1953
1953-54
1954-55
1955-56
1956-57
1957-58
1958
1958-59
1959-60
1960-61
1963-64
1964-65
1966-67
1967-68
1969
1969-70
1971
1973-74
1974-75
1975-76
1977-78
1979-80
1980-81
1982
1982-83
1984-85
1985-86
1986-87
1987-88
1988-89
1990-91
1991-92
1993-94
1994-95
1995-96
1996-97
1997-1998
1998-99
2000-01
2001-02
2002-03
2003-04
2004-05
2005-06
2006-07
2007-08
2008-09
2009-10
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)